Türkçe müziğin en kendine özgü isimlerinden Harun Kolçak, kansere karşı verdiği 7 senelik mücadeleyi kaybetti. Şarkıcılığının yanı sıra bas gitarda da yetenekli Kolçak, endüstrinin kurallarına uymayı reddeden bir müzisyendi


"Ben dans etmeyi bilmem ki. Bunu her zaman gururla söyledim. Ben müzisyenim. Ben bas gitar çalarken sağa sola sallanırım, bir şeyler yaparım. O klipteki dans aslında dans etmeyi bilmeyen zavallı bir müzisyenin çırpınışlarıydı. Dansmış, görsellikmiş, benim kafam öyle şeylere çalışmadı. O bir endüstri. Ben o endüstrisinin parçası olmak istemedim hiçbir zaman. Bana 'Hak ettiğiniz yerde değilsiniz,' diyorlar. İyi de hak ettiğim yer neresi?" Harun Kolçak, geçtiğimiz ekim ayında Milliyet Sanat'ta yayımlanan röportajında böyle diyordu Yavuz Hakan Tok'a, 'Gir Kanıma' şarkısının klibindeki dansı üzerine bir soruda. O endüstrinin bir parçası olmak, şöhret olmak istemese de, müziğin profesyonelleri, amatörleri ve takipçileri onu bağrına bastı, hem müziği hem de kişiliğiyle bu dünyanın en sevilen isimlerinden biri oldu. Geçtiğimiz cumartesi 62 yaşını bitiren Kolçak, önceki gece Acıbadem Maslak Hastanesi'nde yıllardır mücadele ettiği kansere yenik düştü.

'Sen Harun Kolçak'sın'

15 Temmuz 1955'te İstanbul'da dünyaya gelen Harun Kolçak'ın babası 180'in üzerinde film ve dizide rol almış oyuncu Eşref Kolçak, annesi 2010 ocak ayında hayata gözlerini yuman Özcan Kolçak'tı. Babasıyla iyi bir ilişkisi olan Kolçak yine de müzik dünyasına girerken 'Eşref Kolçak'ın oğlu' olarak anılmaktan rahatsız oluyordu: "Popülerleşmeye başladığım zamanlarda babam benimle çok konuşmuştu bunu. 'Sakın 'Eşref Kolçak’ın oğlu' olarak dolaşma ortalıkta, sen Harun Kolçak'sın,' derdi bana. Çok farklı bir adamdır."

İlk tutkusu bas

Saint Benoit Fransız Lisesi'nde okurken üyesi olduğu Tank grubunda önce ritim gitar ve vokali üstlenmişken, bas gitaristin ayrılmasıyla bu enstrümana yöneldi ve daha önce hiç çalmadığı bas ile arasında kopmayacak bir bağ kuruldu. İlerleyen yıllarda pop sanatçısı kimliğiyle tanınacak olsa da, müzikal altyapısı Led Zeppelin ve Deep Purple gibi hard rock gruplarından, Paul McCartney, Cream'in Jack Bruce'u ve Yes'in Chris Squire'ı gibi bas ilahlarından geliyordu. Üniversiteyi bırakıp müziği bir kariyer olarak düşündüğünü ilettiğinde babasının desteğini, annesinin ise tepkisini aldı. Ancak bu seçimin doğruluğu, 1977'de Erkin Koray'ın klasik değerindeki 'Erkin Koray Tutkusu' albümünde bas gitarı üstlenmesiyle kısa sürede ortaya çıktı.

Onno Tunç'un himayesi

Sonrasında Rıza Silahlıpoda'nın Ritm 68 Orkestrası'na bas gitarist olarak katıldı ve bu vesileyle 'idolüm' dediği, ileride onu geniş kitlelerle buluşturacak işlere imza atacak Onno Tunç ile tanıştı. Askerlik dönüşü piyanist Aydın Esen ve Neşet-Nükhet Ruacan ile bir süre caz çalan ve Amerika'ya taşınma planları yapan Kolçak, Onno Tunç'un kendisine birlikte çalışmayı teklif etmesi üzerine Türkiye'de kaldı. Tunç'un tanıştırdığı Sezen Aksu, Kolçak'ın vokal yeteneğini keşfeden isim oldu. Kolçak Zerrin Özer ve yine Aksu'nun keşfi olan Aşkın Nur Yengi ile yaptığı düetlerle yarışmalarda ödüller alırken, bir yandan Onno Tunç Orkestrası'nda çalıyor ve Aksu'ya vokal yapıyordu.

'Gir Kanıma'yla tanındı

Kariyerinin aldığı bu yeni yön, 1991'de Onno Tunç'un bastırmasıyla çıkan ilk solo albümü 'Beni Affet'le sonuçlandı. Ünlü klibiyle '90'ların simge şarkılarından olan 'Gir Kanıma', kıvırcık saçları, ilginç dansı ve karıştırılması olanaksız, yüksek tonlara hâkimiyetiyle öne çıkan sesiyle Harun Kolçak'ı 36 yaşında Türkiye'ye tanıttı. Aşkın Nur Yengi ile 'Bile Bile', alto sesi kendi tenoruyla güzel bir kontrast oluşturan Bendeniz ile 'Elimde Değil' düetleri, bu çıkışı sağlamlaştırdı.

'En Büyük Aşk' (1993), 'Yanımda Kal' (1995), 'Teslim Oldum' (1998) ve 'Yaşasın' (2000) albümlerinin ardından müzik dünyasından bir süre uzaklaştı Kolçak. Kendini sağlıklı yaşam ve ruh arındırma öğretilerine adadı. 2006'da 'Müzisyen' albümüyle döndü. 2010'da annesinin kaybından birkaç ay sonra prostat kanseri tedavisi gördüğünü açıkladı, hastalığı ilk yenişini 2012'de 'Yeniden Doğuyorum' albümüyle kutladı. Ancak kanser kendisinin yakasını bırakmayacak, 2016'da geri dönecekti. Solo kariyerinin 25. yılını o sene Arpej Müzik'ten çıkan 'Çeyrek Asır' albümüyle kutladı; Yengi'nin yanı sıra Yaşar, Umut Kuzey, Bedük ve Kubat'ın aralarında olduğu isimlerle sevilen şarkılarını yeni düzenlemeleriyle tekrar seslendirerek yeni nesle tanıttı. 

(SELAY SARI – MİLLİYET SANAT DERGİSİ)

Daha yeni Daha eski