CUMHURİYET GAZETESİ DAVASINDA 271 GÜN SONRA KURULAN MAHKEME
KARARINI VERDİ VE KARARDAN 7 TAHLİYE, 4 TUTUKLULUK ÇIKTI. AŞAĞIDA YER ALAN
HABER METNİ CUMHURİYET GAZETESİNDEN ALINTILANMIŞ OLUP AYNEN YAYINLANMAKTADIR.
OKURLARIMIZIN İLGİSİNE SUNUYORUZ...
GAZETE DEMOKRAT
FETÖ sanığı savcı tarafından başlatılan soruşturmanın
aslında Cumhuriyet’i susturma operasyonu olduğu daha ilk günden ortaya
çıkmıştı. 5 gün süren “yargılama”da suçlamaların ne kadar asılsız olduğu,
“delil”lerin saçmalığını bütün dünya anladı. Avukatlar bu hukuksuzluğun tarihe
kara bir leke olarak geçeceğini anlattı. Tüm bunlara rağmen Akın Atalay, Murat
Sabuncu, Kadri Gürsel ve Ahmet Şık’ın tutukluluğunun devamına karar verildi.
FETÖ sağığı savcı Murat İnam’ın başlattığı soruşturma
kapsamında 271 gündür tutuklu bulunan Cumhuriyetçilerin, İstanbul 27. Ağır Ceza
Mahkemesi’nde hakim karşısına çıktığı davada ara karar verildi. Cumhuriyet’i
susturma amacıyla yapılan soruşturma sonunda açılan davada çizerimiz Musa Kart,
yazarımız Hakan Kara, yöneticimiz Önder Çelik okur temsilcimiz Güray Öz, Kitap
eki Yayın Yönetmenimiz Turhan Günay, avukatlarımız Bülent Utku ve Mustafa Kemal
Güngör tahliye edildi. Mahkeme heyeti, Cumhuriyet İcra Kurulu Başkanı Akın
Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Yayın Danışmanı Kadri Gürsel ve
muhabirimiz Ahmet Şık’ın tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.
Davanın dünkü duruşmasında avukatların savunmalarının
ardından mütalaasını açıklayan duruşma savcısı Hasan Bölükbaşı, Akın Atalay,
Kadri Gürsel, Ahmet Şık, Önder Çelik, Hakan Kara, Murat Sabuncu ile dosyaya
sonradan eklenen jeansbiri adlı twitter kullanıcısı Ahmet Kemal Aydoğdu’nun
tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi. Savcı Bölükbaşı, bu
kararına “kuvvetli suç şüphesi, mevcut delil durumu, sanıkların açısından delillerin
tam olarak toplanmamış olması, delilleri karartma şüphesi bulunması” iddiasını
gerekçe gösterdi.
Savcı, buna karşılık Bülent Utku, Musa Kart, Mustafa Kemal
Güngör, Güray Öz ve Turhan Günay’ın tutuksuz yargılanmak üzere tahliye
edilmesini istedi. Ancak savcı Turhan Günay dışındakilere adli kontrol
uygulanmasını da istedi.
Şık’a savunmasından
olayı suç duyurusu
Savcı, Ahmet Şık’ın tutukluluğunun devamına gerekçe olarak
“twitter mesajları ile MİT TIR’ları haberlerinde Türkiye’yi terör örgütlerine
yardım eden devlet algısı yaratmaya çalıştığını” öne sürerken, ayrıca Şık
hakkında duruşmada yaptığı “savunma” nedeniyle savcılığa suç duyurusunda
bulunulmasını talep etti.
11 Eylül’de devam edilecek, bu yıl bitecek
Mütalaanın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, Akın
Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel ve Ahmet Şık’ın tutukluluk hallerinin
devamına karar verdi. Güray Öz, Musa Kart, Turhan Günay, Hakan Kara, Bülent
Utku, Mustafa Kemal Güngör ve Önder Çelik ise tahliye edildi. Tahliye edilen
arkadaşlarımız hakkında yurt dışına çıkış yasağı konuldu. Davayı 11 Eylül
tarihine erteledikerini açıklayan mahkeme başkanı, ekim, kasım ve aralık
aylarına da duruşma koyarak davayı bu yıl içinde bitirmek istediklerini açıkladı.
Mahkeme heyeti ayrıca, İnan kıraç, Alev Coşkun, Mustafa
Pamukoğlu, İbrahim Yıldız, Miyase İlknur, Aykut Küçükkaya, Nevzat Güngör’ün
tanık olarak dinlenmesine hümetti.
Akın Atalay: Dimdik ayaktayız
Gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay karar sonrası
yaptığı ilk açıklamada, “Bizi merak etmeyin sapasağlam ayaktayız” dedi.
Muhabirimiz Ahmet Şık ise kararın açıklanmasının ardından
“Burda bugün çıkan karar diyor ki, biz size diz çöktüreceğiz. Şunu bilsinler
bütün zorbalar, tetikçileri ve bütün kurumları ve kişileriyle bu alçak ve
haysiyet yoksunu organize kötülük örgütünün elemanları ve kurumları
bilsinler... Kendi adıma diyorum ama buna diğer arkadaşlarım da dahil. Bugüne
kadar sadece ben anne babamın elini öpmek için eğildim. Bundan sonra da böyle devam
edecek” açıklamasını yaptı.
Gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay karar sonrası
yaptığı ilk açıklamada, 'Bizi merak etmeyin sapasağlam ayaktayız' dedi.
Güray Öz, Musa Kart, Bülent Utku, Hakan Kara, Önder Çelik,
Turhan Günay ve Mustafa Kemal Güngör'ün tahliyesine karar verildi ve diğer
sanıkların tutukluluk halinin devam etmesine karar verildi.
19.35 - Mahkeme kararını açıklıyor: "Savunması alınmış
olan sanıkların hepsinin vareste tutulma kararını kabul ettik. Avukatların
cezaevinde sanıklarda görüşmeleri konusunda kısıtlılık kararı vardı. Onun
kaldırılmasına karar verdik ve cezaevine yazılarımızı gönderiyoruz. Spesifik
belli sanıkların kendi kişisel arşivlerini de içeren belgelerin teslimi
konusunda talepleri vardı. Tüm sanıklara teşvir edecek şekilde dijital
materyalların incelenmesi bittiyse onların derhal gönderilmesi ve suç teşkil
etmeyen hususların sanıklara teslimi sağlanmasına karar verdik ancak Bülent
Yener ve Hakan Kara yönünden ki onlardan da böyle bir talep gelmişti. Özellikle
onların arşivlerine zarar gelmemesi için çaba harcayacağız. Can Dündar ve İlhan
Tanır hakkındaki yakalama kararları devam ediyor.
Mahkeme heyet başkanının açıklaması şöyle: "Avukatların
cezaevinde sanıklarla görüşmeleri konusunda kısıtlılık kararı vardı. Onun
kaldırılmasına karar verdik ve cezaevine yazılarımızı gönderiyoruz. Spesifik
belli sanıkların kendi kişisel arşivlerini de içeren belgelerin teslimi
konusunda talepleri vardı. Tüm sanıklara teşvir edecek şekilde dijital
materyalların incelenmesi bittiyse onların derhal gönderilmesi ve suç teşkil
etmeyen hususların sanıklara teslimi sağlanmasına karar verdik, ancak Bülent
Yener ve Hakan Kara yönünden ki onlardan da böyle bir talep gelmişti. Özellikle
onların arşivlerine zarar gelmemesi için çaba harcayacağız. Bu davayı okurken
de aslında bunu hem anladık, hem özümseyemedik, anladığımız husus şuydu; Davada
bize aslında sanıklar tarafından özümsememize yardımcı olan husus Cumhuriyet
Vakfı senedidir. Sonuç olarak yardım kavramının bu davada asıl suçlama olan
yardım kavramının senet çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. İyi irdelenmesi
gerekir. Bu anlamda, uzun uzun yazdık gerçi ama, senetle irtibat senet
üzerindeki hakimiyet, üstlenilen özellikle görev önemlidir. CMYK 100/1 ve 2.
maddeleri değerlendirdik. Bu çerçevede bizim değerlendirmemiz şu şekildedir; Bu
celse itibariyle tahliyesine karar vereceğimiz sanıklar, Güray Öz, Musa Kart,
Bülent Utku Hakan Karasinir, Önder Çelik Mustafa Kemal Güngör ve Turhan
Günay'dır. Diğer sanıkların tutukluğuna karar verilmiştir."
Dava 11 Eylül'e ertelendi ve bilirkişi oluşturulmasına karar
verildi. Dava Ekim Kasım Aralık'ta celse koyarak bu davayı bu yıl bitirmeyi
planlıyoruz. Gayrimenkul değerlemesi için bilirkişi incelemesi yaptıracağız.
Açık kaynak incelemesine gerek yok. Bu davada örgüte yardım kararını vakıf
senedine göre değerlendiriyoruz.
İnan kıraç, Alev Coşkun, Mustafa Pamukoğlu, İbrahim Yıldız,
Miyase İlknur, Aykut Küçükkaya, Nevzat Güngör tanık olarak dinlenecek.
19.34 - Mahkeme Başkanı: Bu tür 5 gün devam eden davalarda
avukatlara özellikle teşekkür ederim. Salonun düzenini sağladılar. Bu aslında
salonun da avukatların da sanıkların da istemediği bir yol arkadaşlığı.
19.22 Cumhuriyet duruşması kararın açıklanması için
başlıyor.
18.00- Savcı mütalaasının ardından karar için duruşmaya 1,5
saat ara verildi.
Tutukluluğunun devamına karar verilmesin istenenler:
Akın Atalay, Murat
Sabuncu, Kadri Gürsel, Önder Çelik, Hakan Kara, Ahmet Şık hakkında ayrıca
savunması nedeniyle hakkında suç duyurusunda bulunulması talep edildi.
Jeansbiri adlı sosyal medya hesabının sahibi olduğu iddia edilen Kemal Aydoğdu
için de savcı tutukluluğunun devamını istedi.
Adli kontrol ile
tahliyesi istenenler:
Bülent Uktu, Güray
Öz, Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör
Şartsız tahliyesi
istenen:
Turhan Günay
17.50- Savcı: Güray
Öz, Turhan Günay, Musa Kart, Bülent Utku, M Kemal Güngör Güray'ın ise
tahliesini karar verilmesini talep etti. Savcı, Ahmet Şık hakkında ise yaptığı
savunma nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunulmasını istedi.
17.49-Savcı, Akın Atalay, Kadri Gürsel, Murat Sabuncu, Önder
Çelik, Hakan Kara, Kemal Aydoğdu, Ahmet Şık için tutuklamanın devamını talep
etti. Savcı; tutukluluğun devamı talebini "kuvvetli suç şüphesi,
delillerin toplanmaması, delilleri karartma şüphesi"ne dayandırdı.
17.48-Vakıf işlemleri için bilirkişi incelemesi yapılsını
istedi.
17.46- Duruşmaya verilen aranın ardından savcının
mütalaasını açıklaması için duruşma salonuna girildi. Mütalaanın ardından ise
mahkemenin ara kararını açıklamak için 1.5 saat ara verileceği bildirildi.
17.16-Avukatların savunmaları tamamlandı. Savcı mütalaa
vermeden yarım saat süre istedi.
16.40 - Av. Fehmi Demir: İddianameyi hazırlayan Savcı Murat
İnam sadece buradakileri özgürlüğünden mahrum etmedi, tüm halkın adalet duygusunu
rencide etti. Tutuklamalar hukuka uygun değildir. Hepiniz biliyorsunuz,
buradakilerin hiçbiri kaçmayacak.
Tutuklama kararında hiçbir gerekçe yok. Sanıklar
yalvarıyorlar "Bana suçumu verin" diye, biz de yalvarıyoruz
"Gerekçeyi verin" diye.
16.30 - Avukatlar son beyanlarını sunuyorlar. Sonrasında
savcı mütalaa verecek.
16.25 - Av. Fehmi Demir: Gazeteciler özgürlüklerinden yoksun
kaldıktan 9 ay sonra nihayet kendilerini ifade etme ve yanıt verme olanağı
bulmuşlardır. Bu sözde yargılamanın sonuna kadar tek bir söz söylenmese dahi,
iddianamenin hukuki bir metin olduğunu söyleyecek tek kişi bulamayız. Bu
iddianame hukuki metin değildir. Silivri davalarından biliyoruz. Once medya
algı olusturur, kisiler itibarsizlastirilir, gece yarisi evler basilir ki kamuoyu
icin inandirici olsun. Acaba Türk yargısı tüm bu olaylardan sonra, ki bu
olaylara katılmış polisler, savcılar, yargılanıyorlar- ders çıkarmış mıdır? Cem
Küçük daha dün gazetede, bu davanın yargıcı gibi beyanlarda bulunuyor. Bir
kısım arkadaşımızı infaz ediyor. Böyle tanık olabilir mi? Dürüst yargılama
olabilir mi?
16.20 - Av. İlkiz: Verin hepsini bize. Ne zaman isterseniz
gelirler yine. Sabuncu çok izin yaptı, Günay'ın daha fazla cezaevi anısı
olmasın, Ahmet Şık da daha fazla cezaevini mesken tutmasın.Verin hepsini. İlkiz
tahliye talep etti.
16.10 - Av. Fikret İlkiz: BM Çalışma Grubu, en uygun
çözümün, bir an önce serbest bırakılmasını ve uluslararası hukuka uygun olarak
tazminat ve diğer haklarının verilmesini talep etmektedir. Ve hükümetten sonuca
bilişkin bilgi istiyor. Yani ne sonuç çıkarsa çıksın, hükümetin bunu Çalışma
Grubu'na iletmesini istiyor. Hiçbir şey olmasa bile bugün ne karar çıkarsa
çıksın hükümetin görevi bunu çalışma grubuna bildirmektedir.
16.00 - Av. Fikret İlkiz devam ediyor: Bu rapordaki soru şu:
Hürriyetten yoksul kılma hangi durumlarda ihlaldir? Çalışma grubunun özellikle
tutuklamayla ilgili 5 ayrı kategorisi var. Bunu değerlendirirken de
"Cumhuriyet Vakfı'nın senedi AİHS'e dayanır. Vakıf Senedi, "Onları
AİHS'e göre hareket etmeyi emreder." diyor. Karardan okuyorum: "Cumhuriyet
1924'ten bu yana tüm engellere rağmen kendisini basın özgürlüğünü savunmaya
adamıştır. Gazete beyanını AİHS'ten almakta, insan hakları ve demokratik
Türkiye için mücadele etmektedir. Bu nedenle haber yaparken gazete
çalışanlarının çeşitli risklerde aldığını görüyoruz. Cumhuriyet için
bağımsızlığın her şeyden önemli olduğu 1924'ten bu yana savunmuştur. Okurları
ile ayakta kalır" 2 Şubat 2017'de Çalışma Grubu Hükümete ulaştığı zaman,
Hükümet süre stedi. 11 Nisan 2017'de Hükümet görüşünü bildirdi. Hükümetin
görüşü AYM'ye verdiği görüşün birebir aynısıdır. Bunun üzerine hükümete
uyguladığınız tedbirler "orantılı mıdır, demokrasiye uygun mudur, yasallık
ilkesine sahip midir" diye sordular. Hükümet, "Biz gözaltı süresini
mecburen 30 gün yaptık. Gözaltı süresini 4-5 günle sınırladık" dedi.
Avukatları ile görüşemiyorlar diye sorulduğunda ise “Hayır avukatları ile
görüştüler” yanıtını verdi. Hatta bizde bu anlamda bir sınırlama yoktur, 15
Temmuz’un gerekçesi ile uyumludur önlemlerimiz dediler. Anayasa mahkemesi bir
gün karar verirse hükümet görüşünü bu dosyaya sunacağız.
15.52 - Hakan Kara: Eylül 2016'da Cumhuriyet olarak basın
alanında Alternatif Nobel Ödülü aldık, Kasım 2016'da tutuklandık. Cumhuriyet,
araştırmacı gazetecilik konusu ve çevreye verdiği önem dolayısıyla aldı bu ödülü. Türkiye aldı. Alternatif Nobel Ödülü; çevre,
savaş, kadın hakları, fakirlik, açlık, hastalıklar konusunda çaba gösteren
insanları ödüllendiriyor. Ödülü veren Doğru Yaşam Vakfı, insanların doğaya
uygun yaşam sürmeyi teşvik eden, çok saygın bir grup. Türkiye'de ilk defa
Cumhuriyet'e verildi. Ödül verildikten bir ay sonra tutuklandık. Alternatif
Nobel Ödülü bize gerçekten yakıştı. Böyle ödüller çok verilmiyor. Aldık
müzemize koyduk. İşte Birleşmiş Milletlere başvuruyu bize bu ödülü veren Grup
yaptı.
15.50 - Avukat Fikret İlkiz: Hakan Kara'ya söz verilsin.
Alternatif nobel hakkında bir açıklama yapacak.
15.45 - Avukat Fikret İlkiz: Size BM raporu çevirisi
sunuyorum. O raporda sözü geçenler bu salonda tutuklu olan arkadaşlarımız. 81
ülkenin tanıdığı bu konseyi tanıyoruz ve ne isterse yerine
getirmeliyiz.Toplantıda 181 ülke bakana bu davayı sorabilir. Raporda bu
tutuklama keyfidir denilirse o zaman bu başvuru doğrudan doğruya BM yüksek
komiserliğine gider. Bu "şikayet" mekanizmasına, hakkı ihlal edilenler,
insan hakları grupları ya da ihlal hakkında bilgisi bulunan kişi ve gruplar da
başvurabilir. "Bu tutuklama keyfidir" denirse bu başvuru doğrudan BM
İnsan Hakları Konseyi'ne yapılır. Konsey başvuruyu kabul ederse çalışma grubu
oluşur. Bu çalışma sonucunda hangi ülke hükümeti olursa olsun yanıt vermek
zorundadır.
15.30 - Avukat Alp Selek: 60 yıla yakın avukatlık yaptım.
Olağanüstü tüm durumlarda vekillik görevimi yerine getirdim ama ilk kez böyle
iddianame gördüm. Böyle yoktan suç yaratan iddianame hayatımda görmedim. Böyle
sualler sorulmasını hala anlamıyorum. Bu tür sualler bu davanın bir amacının
olduğunu gösterir. 'ByLock'la telefon görüşmesi yapma var. Ben buna hiç önem
vermiyorum. Size her telefon geldiğinde "Bana şöyle telefon geldi,
ByLock'cu olup olmadığını bilmiyorum" diye savcılığa bildirmeniz gerekir.
ByLock suçlamaları ile 5-10 milyon insan sanık konumuna getirilebilir. Vakıf
iddiaları için İstanbul ağır asliye ticaret mahkemesi kurulsun orada açılsın bu
davalar. Müvekkillerimin hepsinin beraat etmesini istiyorum.
15.23 - Öğle arasından sonra duruşmaya tekrar başlandı.
Mahkeme Başkanı, saat 21.00'a kadar ara karar verebilmek için savunmaların kısa
tutulmasını istedi.
14.25 - Avukat Bahri Belen'in savunmasının ardından
duruşmaya 1 saat ara verildi.
14.22 - Avukat Bahri
Belen sözlerini şöyle tamamladı: Hakimlere savcılara kızamıyorum çünkü tahliye
veren hakimler, tahliye isteyen savcılar ihraç ediliyorlar ve haklarında
davalar açılıyor. Sizin de işiniz zor. Hakimlik ve savcılık tarihine bir not
düşülmesi, ülkemizde hukuk güvenliği ve adalet için umut olacak bir karar talep
ediyorum.
13.45 - Avukat Bahri Belen: 17/25 Aralık'a kadar hizmet
hareketi olan cemaat 15 Temmuz'da darbeci oldu. Bizim bildiğimiz iktidarın
parçası olduğudur. Din şurası yapıldı, "Milletimiz bizi affetsin"
dediler, suç duyurusu yapılabilir mi? Olamaz hatta FETÖ biz hükümetin ortağıyız
ama yeni devlet sistemi kuracağız bu da islam devleti olacak. Bunu da
cezalandıramazdınız. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, ordu, istihbarat, polis
ve MİT'in bilmediği örgüt yapısını ben mi bileceğim de bilerek isteyerek yardım
edecegim? Can Dündar bunlardan korktuğu
için değil devlet onun canını koruyamayacağını söylediği için yurtdışına
gitti. Devlet yasak koymadı Can Dündar
'ın gitmesine. Ayrıca Can Dündar 'ın bu iddianamede yargılandığı suçtan derdest
olan başka bir davası da var. Bu mükerrer.
13.30 - Mahkeme Başkanı, Güray Öz vekili Av. Adil Demirci'ye
"Müvekkilinizin bir rahatsızlığı var mı?" diye sordu. Demirci soruya
"Bu gerekçeye dayanamayacağız" diye yanıt verdi.
13.15 - Avukat Can Atalay: Dünkü söylenenler,
kızgınlıklarımız tek başına tutukluluk gerekçesi değildir. Siz olay örgüsü ile
bağlısınız özgürlüğünü talep ediyorum. Atalay, Ahmet Şık'ın özgürlüğünü talep
ederek savmasını bitirdi.
12.54-Avukat Can Atalay: Ahmet Şık gözaltına alındığı gün
Sabah'ta Nazif Karaman'ın haberinde 'Ahmet Şık'a şu soru sorulacak' diye
yazıyor ve savcı o soruyu soruyor. Ahmet Şık da "Siz mi soruyorsunuz,
Nazif Karaman mı soruyor?" diye soruyor bunun üzerine. 2015 yılı haberleri
için neden iki sene bekleniyor? Başsavcılık görevini ihmal mı etmiş yoksa açık
ve yakın bir tehlike yok mu?
12.53-Avukat Can Atalay: Savcı bize sorgu bittikten sonra
söyle bir haber var cevap vermek ister misiniz dedi Ahmet Şık:Siz mi
soruyorsunuz Nazif Karaman mı?
12.50-Avukat Can Atalay:Tipik bir Ahmet Şık sorgusu oldu ve
tutukluluğa sevkten farklı bir gerekçe gösterildi .
12.47-Avukat Can Atalay: İfade Terörle Mücücadele Şubesi'nde
Savcı tarafından alındı.Yasak sorgu yöntemidir.Tutanakta imzası olmayan sivil
biri ifadeyi takip etti. Twitler meselesi en acı ve eğlenceli olanı.Aynı konuda
Anadolu Adliyesi'nde 7 Kasım'da ifade verdik çıktık. Şikayetçi Antep'ten
gazeteci.
12.45 - Savcı bu soruya: Kağıt işleri uzun sürüyor, cevabı
verdi.
12.44- Avukat Can Atalay:Savcı önce 301 den başlamaya heves
etti...Avukat Tora Pekin ise bu sırada, "Önce 301 den başlayamazsınız izin
aldınız mı" sorusunu yöneltti.
12.40 - Avukat Can Atalay: Ahmet Şık, tutuklanana kadar el
konulan bir eşya yok. Neden bunları anlatıyorum. Ahmet Şık'ın bu davaya dahil
edilmesinin nedeni bir tweet.
12.36 - Ahmet Şık müdafi Avukat Can Atalay: Dosyaya ilk
bakışta herhangi bir yargıcın Ahmet Şık ile ilgili tahliye kararı vermesi
gerekirdi...
12.34-Verilen aranın ardınndan avukat Tora Pekin söz aldı.
Pekin: Musa Kart'ın çizdiği karikatürlerin karşıtı şeylerle nasıl
suçlanabildiğini biz kelimelerle anlatmaya çalışıyoruz.
12.25 - Duruşmaya ara verildi.
12.15 - Avukat Uğur Yetimoğlu: Okur kitlesi ve dünya
görüşünü değiştirmekten bahsediliyor ama bununla ne kast edildiği belli değil.
Savcıların, Cumhuriyet'in kurucu değerlerini koruma gayreti göstermeleri
gözlerimizi yaşartıyor.
11.57 - Hikmet Çetinkaya'nın avukatlarından Av. Burak Oder:
'Bylock'lu telefondan aranmış olmanın delil olduğunu anlatmayacağım, nasıl bir
algı yaratılmak istendiğini anlatacağım. Delil diye karşımıza konulanlar, kendi
vukuu dışında bir vakıayı anlatma kabiliyetine sahip değiller. Müvekkilime sms
atılmış. Eğer sms ile örgüt yaratılacaksa bayramlarda bir sürü sms atılıyor.
Hikmet Çetinkaya iddianameye göre 'Bylock'cu bir polis memuru ile görüşmüş.
Numarayı aradık karakol çıktı. Çetinkaya, davada yardım ettiği iddia edilen örgütlerden
aldığı tehditler nedeniyle koruma altındadır, o nedenle polisi aramıştır.
Hikmet Çetinkaya'yı arayan numaralardan biri 0850 li numara. Bu bile
iddianameye girmiş.
11.55 - Hikmet Çetinkaya'nın avukatlarından Kaan Karcıoğlu:
Savcılık ciddi bir soruşturma yapmış olsaydı takipsizlik kararı verilecek ve
adliye iş yükünden de kurtulmuş olacaktı. Müvekkilimiz 15 Temmuz'dan önce
yazdığı yazılarda tehlike konusunda uyarıcı olmuştur.
11.50 - Bülent Utku vekili Av. Ayhan Erdoğan: Tahliye talebi
konusunda dün söylediklerimiz yeterlidir. Başkaca bir şey demiyoruz.
11.45 - Kadri Gürsel'in avukatlarından Vecihi Tokuç: Kadri
Gürsel'in sınıf arkadaşıyım. Vereceğiniz karar kamu vicdanını rahatlatsın.
Yargılanan gazeteci yok sözü kamu vicdanını rahatsız ediyor. Bu salonda
gazeteciler, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle yargılanıyor.
11.15 - Avukat Köksal Bayraktar: Basın hürdür, sansür
edilemez. Basın da düşünce özgürlüğüne sahiptir. Anayasa'da var. Yeni basın
kanunu sansür edilemez'i kaldırdı. Ama ben bugün mahkemenin de basın hürdür
dediğini biliyorum. İnsanın düşüncesi sınırlanamaz. Düşünce özgürlüğü var ise
basın özgürlüğü vardır, ikisi birbirinden ayrılamaz. Ben bugün bu davada basının
hür olması gerektiğinin iddia makamınca da ortaya konmasını diliyorum. Basın
Kanunu'nda yayın danışmanı yok dediniz. Yeni Basın Karunu 11. madde eser sahibi
sorumludur diyor. Ama iktidar mutlaka birilerini cezalandırmak istediği için
sorumlu müdür yanına yayın müdürü vb. de eklemiş. Kadri Gürsel'in gazetedeki
statüsü Basın Kanunu çerçevesinde belirlenmiştir ve serbest bir statüdür,
sorumluluğu yoktur. 'Nerede bizim silahlarımız, top, tüfeğimiz?' İddianamedeki
suçlamalar bunu düşündürüyor. Basın bayramı 114 yıldan bu yana kutlanıyor. Bu
dava, bu bayramın kutlanması için sebep olsun. Basın bu suçları işlemeye
elverişli değldir. Çetin Özek "İşlenmek istenen suça elverşli cebir şiddet
gerekir" der. Ellerinde silah yok. Müvekkilim IPI üyesidir. IPI'ya 120 ülke
üyedir. 1500 gazeteci temsil ediliyor ve bu insanları temsil eden kişilerin
arasına Kadri Gürsel seçildi. Av. Köksal Bayraktar sözlerini tahliye talebi ile
bitirdi.
11.10 - Av. İlkan Koyuncu: Biz buraya Norveç'ten gelmedik.
Bugün buradan adalet fışkırsın demiyoruz, bunun olmayacağını biliyoruz ama hiç
değilse bir kırıntı bekliyoruz. Ancak hukuksuzluktan da ölüyoruz. 9 aydır
tutukluyuz. Cemaat örgüttür diyen Kadri Gürsel sanık, Fethullah Gülen'in
kitaplarını okudum diyen tanık. 9 aydır tutuklu olan biziz.
11. 05 - Av. İlkan Koyuncu: Kadri Gürsel 2016 Mayıs'inda
Cumhuriyet'te yazı yazmaya başladı. Sadece 12 Temmuz'da bir yazı yazdı. Ne
'FETÖ', ne darbe geçiyordu. Müvekilimi arayanlardan biri Nazlı Ilıcak.
Programına müvekkilimi konuk almış. Ilıcak'ın telefonu Turkuaz medyaya ve Sedat
Albayrak adına kayıtlı. Onların ifadesi neden alınmamış?
Kadri Gürsel'e dair bylock suçlamalarına dair: Muvekkilim
sadece aranmış, sms atılmış.
11.00 - Kadri Gürsel vekili Av. İlkan Koyuncu: İddianamede
somut suçlama yok. Önce kendimizi suçlayıp sonra savunacağız. Müvekkil vakıfta
hiçbir zaman görev almamıştır.Yenigün haber ajansında bir görevi yoktur. Basın
kanunu kapsamında suç duyurusu da yok.
10.55 - Kadri Gürsel'in avukatı İlkan Koyuncu konuşuyor:
İddianamede 2013 sonrasında bir takım usülsüzlükler olduğu iddia ediliyor.
Müvekkilim 2013 öncesinde Milliyet gazetesinde çalışıyordu. Vakıf yönetiminde
de hiç yer almamıştır.
10.50 - Av. Ali Rıza Dizdar, "Bu dosyada kişilerin
özgürlüğünün kısıtlanmasını gerektiren herhangi bir delil toplanmamıştır.
Derhal beraat verilmeli" dedi. Mahkeme başkanı, derhal beraat koşullarının
oluşmadığını, yargılamanın devamını gerektiren olgular olduğunu söyleyerek
talebi reddetti.
10.45 - Cumhuriyet davasının 5'inci duruşması başladı. İsim
yoklaması yapıldı.
10.30 - Arkadaşlarımız salona alınmaya başladı.
Cumhuriyet davasında yapılan savunmalar, pideci, parkeci,
dönerci, turizimciyle yapılan görüşmelerin terör iddiasına dayanak yapılarak
Cumhuriyetin susturulmaya çalışıldığı, savunmalarla net bir şekilde ortaya
konuldu.
"Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına ve
anayasal düzene karşı suç işlemek" iddiasıyla tutuklanan ve tutuksuz
yargılanan yönetici, yazar, muhabir ve avukatlar hakkındaki dava gözaltılardan
9 ay sonra başladı. Yargılamayı yapan mahkeme bugün 5. gün oturumunu saat
10.30'da açtı.
Yapılan savunma ve taleplerle ilgili olarak duruşma
savcısının görüşünü açıklamasının ardından heyet müzakereye çekilecek. Tutuklu
sanıkların durumları ile diğer talepleri değerlendirecek mahkeme Türkiye
demokrasisinin kaderini belirleyecek.
Duruşmanın devam ettiği sırada Çağlayan Adliyesi önünde
topluca Cumhuriyet gazetesi okuma eylemi yapıldı. CHP milletvekilleri,
gazeteciler, Berkin Elvan'ın babası Sami Elvan, sanatçı Melike Demirağ ve
Cumhuriyet okurlarının da aralarında olduğu grup, Cumhuriyet gazetesinin
bugünkü sayısını sesli olarak okudular.
G-9 Gazeteci Örgütleri Platformu da Çağlayan Adliyesi önünde
basın açıklaması yaptı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Cumhuriyet gazetesi yönetici, çalışanları ve yazarlarının
yargılandığı dava, gazetecilerin neden hapiste olduğunun en açık göstergesi
olmuştur. 21. yy. Türkiye'sine yakışmayan bu davada meslektaşlarımız yaptıkları
"savunmalarla" gazetecilik, hukuk ve demokrasi adına ders
vermişlerdir ve tarihe not düşmüşlerdir. G9 Gazetecilik örgütleri olarak
yargılanan meslektaşlarımızın serbest bırakılmasını ve Türkiye'nin bu utançtan
bir an önce kurtarılmasını istiyoruz.(CUMHURİYET)