Gelecekte dünyanın nasıl bir yer olacağını merak ediyor ve mutlaka görmek mi istiyorsunuz? Ya da sonsuz gençliği yakalamak, şu an için çares...
Gelecekte dünyanın nasıl bir yer olacağını merak ediyor ve mutlaka görmek mi istiyorsunuz? Ya da sonsuz gençliği yakalamak, şu an için çaresiz gibi gözüken bazı hastalıklarınızdan kurtulmak…
Evet bu söylediklerimiz size safsata gibi gelebilir ama bunun için yapmanız gereken öldükten sonra bedenlerinizi dondurtmak ve bu işlemin adı da Kriyobiyoloji ya da orjinal adıyla Cryonics
Aslında bu fikrin temeli çok öncelere dayanıyor. Benjamin Franklin 1773 yılında ölümü erteleme üzerine çalışmalar yapan ünlü araştırmacılarından Jacques Dubourg’a yazdığı bir mektup bu düşüncenin ilklerinden biri belki de. İki satırlık mektup şu şekildeydi,
“Keşke insanları dondurup ileride uyandıracağımız bilimsel bir metot mümkün olsaydı. Bu sayede Amerika’nın 100 yıl sonrasını bir günlüğüne görebilmeyi, ardından ölmeyi bile kabul edebilirdim. Bunu normal bir ölüme kesinlikle tercih ederdim. İleride bilimimizin bunları da başaracağından hiç şüphem yok.”
Benjamin Franklin’in mektubunun üzerinden yaklaşık 200 sene sonra, 1962’de Michigan’da bir fizik öğretmeni olan Robert Ettinger’in yazdığı ‘Ölümsüzlük Beklentisi’ adlı kitabıyla cryonicsin temelini attı. Kitabın ilk yankısı, ‘Life Extension Society’ adlı kurumu kuran Evan Cooper’dan geldi. Cooper, insanları dondurma fikrini şiddetle savunuyordu. Ama bu anlamda gerçek bilimsel çalışmalar geçtiğimiz yıllarda 92 yaşında ölen ve kendini ve ailesini dondurtan Robert Ettinger tarafından kurulan Cryonics Enstitüsü’nde gerçekleşti.
Dünyada dondurulan ilk kişi 73 yaşında akciğer kanserinden ölen Amerikalı psikolog James Bedford oldu. Bedeni 1967 yılından beri donmuş bir şekilde çözüleceği günü bekliyor hala. Bu şirketin ilk müşterisi olan Bedford’un bedenini verdiği gün halen 12 Ocak Bedford Günü olarak kutlanıyor.
1979, Cryonics şirketi için facia senesi oldu! Enstitüde saklanan dokuz bedenin çözüldüğü yetkililer tarafından anlaşıldı. Saklanan bedenler feci bir şekilde çürümüştü. Sonradan anlaşıldı ki, Cryonics Enstitüsü’nün enerji izolasyonu tam altı senedir çalışmıyordu ve bundan dolayı soğutma sistemi çökmüştü! Enstitüde yalnızca ilk dondurulan insan Profesör Bedford’un bedeni kurtarıldı.
En büyük cryonics şirketi ABD’li Alcor Life Extension Foundation. Onu American Cryonics Society, Cryonics Institute ve Trans Time takip ediyor. ABD dışında dışında bu işlen sadece Rusya’da kurulan KrioRus ta yapılıyor.
Bu şirketlerde dondurulmuş olarak bir gün diriltilmeyi bekleyen toplam 230 “hasta” bulunuyor. Öldüğünde dondurulmak üzere anlaşmaya imza atmış insan sayısı ise 1000’i geçmiş durumda.
İki paketten birini satın alabiliyorsunuz: İsterseniz sadece gelecekte başka bir bedene beyninizi transfer etmek üzere kafanızı dondurtabilirsiniz, ya da isterseniz tüm bedeninizi.
Sadece Alcor’da; 111 insan nitrojen dolu silindirlerin içinde bekliyor. Bunlardan 76’sı sadece kafasını dondurtan kişiler. Geriye kalan 35’i ise tüm vücudunu dondurtanlar.
Müşterilerinin isimleri varsayılan durumda gizli tutuluyor, ancak müşteri benim ismimi yazın diye talep ederse o zaman ismi açıkça yazılıyor.
Listesi burada: http://www.alcor.org/cases.html
Çoğunlukla bilim insanlarından oluşuyor, öte yandan popülerleşmesi ile birlikte zenginler de buraya para yatırmaya başlamışlar diyebiliriz.
Yalnız bu konuda yanlış anlaşılmaması gereken bir şey var, şu an laboratuvarlar size sadece güvenli bir şekilde sizi dondurma garantisi veriyorlar. İleriki yıllarda bu donmuş bedenlerin nasıl uyandırılacağının bir kesinliği yok ancak insanlığın bilimsel ilerleyişi ile bunun için yakın zamanda bir tekniğinin bulunacağı düşünülüyor.
Peki bu dondurma işlemi nasıl yapılmaktadır?
Tabi ki öncelikle ötenazi istemeniz veya ecelinizle ölmeniz gerekiyor bu işleme başlanabilmesi için. Çünkü canlıların üzerinde uygulanması şimdilik yasal değil.
Kontrol dışında veya ülke dışında ölürseniz diye isteğinize bağlı olarak size bileklik veya kolye veriyorlar. Bunların arkanızda ölümünüz durumunda bedenin acil bir şekilde nereye gönderilmesi gerektiği belirtiliyor. Bu bileklikte, ‘no embalming, no autopsy’ yani ‘defnetmeyin, otopsi yapmayın’ yazıyor.
Şirkete ölü beden önce buz kalıplarıyla soğutuluyor ve göğüs kafesi açılarak vücuttaki kan damarlardan çekiliyor. Yerine -50 derecede gliserol enjekte ediliyor. Vücuda yayılımı sağlanan solüsyon vücut ısısının da eksi 50 dereceye düşmesini sağlıyor. Hücre çevresindeki yağların buzdolabında kalmış birkaç günlük yağlar gibi buruşmaması için de hasta içi sıvı nitrojen dolu büyük metal silindirler içerisinde, -196 derecede korunuyor.
İnsan bedeni, önlem alınmadan dondurulursa buz kristalleri hücrelerin çevresini sarıyor ve su kaybına sebep oluyor. Gerilen hücre zarı yırtılıyor ve hücre parçalanıyor. İşte bunu engellemek için gliserol gibi donmayan kimyasallar kullanılıyor.
Maliyetine gelince, ilk önce bir hayat sigortası yapıyorsunuz. Öleceğiniz güne kadar sigortanızın gerekli ödemelerini yapıyorsunuz. Hayat sigortanızın ölümünüz sonrası para transferini şirkete bağladıktan sonra rahatlıkla ölebilirsiniz. Siz öldükten sonra dondurulma paketiniz kadar olan meblağ hayat sigortanızdan anlaştığınız cryonics şirketine veriliyor. Geriye kalan parayı da eğer isterseniz şirket sizin adınıza diriltilinceye kadar saklıyor.
Cryonics şirketinin bütün bedeni dondurup saklamak için talep ettikleri ücret 28 bin dolar. Alcor ise beden saklama işlemi için 150 bin dolar fiyat biçiyor. Kafanızı dondurmanın maliyeti de ortalama 80 bin dolar.
Cryonicsi kurgu olmaktan çıkarabilecek bir deney yapılmış durumda. Dr. Paul Segal’in 1992’de American Cryonics Society’nin sponsorluğunda California Oniversitesi’nde beagle cinsi köpeği Miles’ı dondurup tekrar diriltmeyi başarmış ve bu deney cryonicsist bilim insanları için o günden beri büyük bir ispat olarak sayılıyor. Miles kanı çekildikten sonra doldurularak öldürülmüş, 70 dakikalık klinik ölümün ardından kanı tekrar damarlarına enjekte edilerek oda sıcaklığına geri getirilmişti. Üç buçuk yaşındaki köpek hayata geri döndüğünde tüm karakteristik özelliklerini olduğu gibi taşıyordu, alışkanlıkları ve huyları değişmemişti. Bu, dondurulan insanların bir gün yeniden canlandırıldığında hafızalarının yerinde olacağına ispat olarak gösteriliyor.
Türkiye’den ise 16 kişi ölümü durumunda dondurulmak üzere bu şirketlerden biriyle anlaşmış durumda. Bunlardan birisi Güner Kurban, yapılan röportajda ise şu sözleri sarfediyor:
“Ben diğer insanlar gibi yaşamaya çok meraklı olduğumdan, hayatımı sürdürmek istediğimden dolayı imzalamadım bu anlaşmayı. Tek istediğim kısa bir süreliğine de olsa gelecekte dünyanın nasıl olduğunu görebilmek. İleri teknolojinin gelişimini, ışınlanmanın, zaman makinesinin icat edildiğini, insanların beyin kapasitelerinin yüzde 100’ünü kullanmaya başladıklarını, diğer güneş sistemlerinin keşfedildiğini görmek istiyorum. 80 yıl içerisinde, dondurulan insanların yeniden hayata döndürülebileceğine inanıyorum çünkü nano teknoloji inanılmaz ilerliyor. Hatta istediğiniz yaşta uyanabileceksiniz. Ben 17 yaşımda uyanmak istiyorum. 50 yılda bir, birkaç haftalığına uyansam yeter bana.”
Bu teknoloji ilk zamanlarda çıktığında, öngörüler 2010 yılında dondurulan hastaların uyandırılabileceği yönündeydi. Şimdi ise bu tarih 2035…
(Derleyen: Sibel Çağlar - Kaynaklar: www.sonerabay.com - www.cryonics.org - www.alcor.org – Dünyalılar)
Hiç yorum yok