AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan talimat verdi, temel
eğitimden ortaöğretime geçiş, bilinen ismiyle TEOG kaldırıldı. Üstelik hiçbir
yetkilinin fikri alınmadan, hiçbir fizibilite yapılmadan, yerine ne konacağı
açıklanmadan, kahvede okey oynayan her vatandaşın durumu yorumlayacağı
şekliyle, "bizim zamanımızda TEOG mu vardı” seviyesinde yalnızca bir
talimat ile kaldırıldı.
TEOG’un kaldırılmasının perde arkası
Ancak 28 yıllık hayatının 15 senesini, Recep Tayyip
Erdoğan'ın hal ve tavırlarını, vereceği yanıtları ya da gündem değiştirmelerini
yorumlamakla geçirmiş bir genç olarak, tabi ki Recep Tayyip Erdoğan'ın bir
sabah uyanıp, güne neden TEOG'la kavgalı başlamaya karar verdiğini sorgulamak
boynumun borcu.
Bu noktada karşımıza Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2015-2019
yıllarını kapsayan beş yıllık strateji planı çıkıyor. Plan içerisinde bizzat
Bilal Erdoğan tarafından eklenen öğeler barındırıyor. Plana göre İmam Hatip
okullarının sayısı arttırılacak, İmam Hatip okullarının tercih eden öğrenci
sayısı bir milyonu bulacaktı. 2015 yılında uygulanmaya başlayan stratejik
planın ilk aşaması gerçekleştirildi, yani İmam Hatip okullarının sayısı
arttırıldı. Üstelik bunu yalnızca yeni okullar açarak yapmadılar. İlçelerin
göbeğinde, en kalabalık öğrenci nüfusuna sahip okulların imam hatip okullarına
dönüştürülmesi için diretilmesi tesadüf değildi. Zira birazdan değineceğimiz
gibi, TEOG sisteminin kalkmasıyla ikamete göre yerleştirme yapılacağı
duyuruldu. Yani bu planın gerçekleşmesi için yalnızca imam hatip okullarının
sayısı yetmezdi, insanlar bir şekilde bu okullara mecbur bırakılmalıydı. Tüm bu
çabalara rağmen, beklenilen olmadı. İmam
hatip okullarının kontenjanları doldurulamadı.
Cumhurbaşkanının oğlu sıfatıyla ülkenin eğitim sistemi hakkında söz
sahibi olabilen Bilal Erdoğan'ın bir milyon imam hatipli hedefi tutmuyordu.
İstanbul'da imam hatiplerin altıda biri, Ankara'da dörtte biri, İzmir de ise
yarısı boş kalmıştı. İlgiyi arttırmak için bir hamle daha yapıldı. TEOG'dan 480
ve üzeri puan alıp imam hatip okullarını tercih eden öğrencilere öğrenim
hayatları boyunca burs verilecekti.
Cumhurbaşkanının oğlu sıfatı ile Milli Eğitim Bakanlığı'nı
yönetmek, ülkedeki eğitim sistemine yön vermek yeterli gelmiş olmayacak ki; bu
süreçte Bilal Erdoğan'a ait olan TÜRGEV ile MEB bir protokol imzaladı. Bilal Erdoğan, Diyarbakır'da imam hatip
okulları müdürlerini bir araya toplayarak talimatlar verdi, bölgedeki imam
hatipler ile ilgili özel bir çalışma içerisinde olduklarını bildirdi. Toplantıya AKP İl başkanı da katıldı. Yani
Milli Eğitim Bakanlığı'nda hiçbir resmi görevi olmayan kişiler okul müdürlerini
toplayarak imam hatipler ile ilgili özel çalışmaları olduğunu, yanlarında AKP
İl başkanı ile birlikte beyan ederek, aslında yeni bir sürecin başladığını ilan
ediyorlardı.
Yani Tayyip Erdoğan bir sabah uyanıp bugün TEOG'u kaldırıp,
birkaç yavru sevindireyim dememişti. Aslında Binali Yıldırım, çocukların sınav
kaygısı nedeniyle uykularının kaçmasını hiç mi hiç umursamıyordu. Konu,
"Erdoğan'ın torunu TEOG çağına geldi herhalde" mizahı yapacak boyutun
çok çok ötesindeydi.
TEOG GİDİYOR, YERİNE NE GELİYOR?
YGS'de şifreleme yapılması, şifrelerin o dönem AKP'ye
yakınlığı ile bilinen cemaat dersanelerinde öğrencilere verilmesi, sonucunda
yüz binlerce kişinin hak etmeden üniversitelere yerleştirilmesi, KPSS’de tam
puan alan 350 adaydan 70 tanesinin karı
koca çıkması, polis koleji sorularının yıllarca cemaate servis edilmesi... Öncelikle,
iktidarları dönemine en çok sınav skandalı sığdırmış bir iktidardan
bahsettiğimizi hatırlatalım. Tüm bu
güvensiz ortamda bile, en azından bir sınav olması, hiç sınav olmamasından
iyidir. Ayrıca TEOG sisteminin, tek bir
sınavdan oluşmaması, bir yıla yayılmış olması, okul sınavlarının ortalamasının
TEOG puanını etkilemesi ile tek başına yüzde yüz etkili olmaması, var olan
sistemin kötünün iyisi olduğunu gösteriyor. Şunu da atlamamak gerekir ki; son
iki yıldır TEOG sınavının niteliği bilinçli olarak düşürülmekte, sınavın bilgi
ölçme özelliğinin içi boşaltılmaktaydı. Son yapılan TEOG sınavında 15 bin
birinci çıkması/çıkarılması bu sistem değişikliğinin kılıfını hazırlama hamlesi
olarak okunabilir. Sınavın niteliğinin
düşürülmesi, PISA raporlarında sonuncu sırada yer alan Türkiye'nin başarı
puanını zoraki bir biçimde yükseltmeye yönelik bir hamle gibi gözükse de, uzun
vadede TEOG'u ortadan kaldırarak imam hatiplerin önünü açma amacı taşıdığı net
olarak karşımıza çıkıyor.
Peki istenilen olduğuna, TEOG kaldırıldığına göre bunun ne
gibi bir etkisi olacak?
Boş kalan imam hatipler bu kez dolacak mı? Yüksek ihtimal
evet. Ya da soruyu şöyle soralım, bir çocuğun imam hatip okuluna gitmesi ya da
okula açıktan devam etmesi arasında seçim yapmamız istenecek. Kendi fikrimi
sorarsanız böyle bir tercih yapmak durumunda kalsam, çocuğumu okula yollamamayı
tercih ederdim. Abarttığımı düşünüyor
olabilirsiniz. Şöyle açıklayayım, çocuğunuz, merkezi bir sınav olmadığı için
ülkede az sayıda kalan Fen ve Anadolu Liselerinin kendi açtığı sınavlardan
birkaçına girip şansını denedi. Ancak kazanamadı. Geriye imam hatip lisesi ya
da açık lise seçenekleri kaldı. Semtinizde kalan tek düz lise olan yüzyıllık
okul çoktan imam hatip lisesine çevrilmişti zaten, ikamet adresine göre yerleştirme
yapılırsa çocuğunuzun bu imam hatip lisesinden başka şansı yok. Yok ben istemem diyorsanız, maddi durumunuz
özel okulu karşılamaya da yetmiyorsa, açık lise seçeneği sizi bekliyor.
TUNCELİ’DEKİ MAHİRLER NE OLACAK
Verilen örnek şehrin göbeğinde yaşayan bir aile için
geçerliydi. Gelelim Tunceli'nin Yemişdere köyünden çıkan TEOG birincisi Mahir
gibilere... Mahir TEOG birincisi olduktan sonra kendisini davet edip gezdiren
okullar arasından en çok Robert Koleji beğenmiş, orada karar kılmıştı. TEOG gibi
merkezi bir sınavın olmadığı durumda, Mahir gibi çocukların bu liselerin
bünyesinde açtıkları giriş sınavlarına gidip gelecek maddi durumları yok. Kaldı ki Türkiye'de bir avuç kalan Anadolu
liselerinin sınav günleri de elbette birbiriyle çakışacaktır, hayatında belki
de ilk kez kendisine seçme şansı verilen Mahir'in elinden bu hakkı alınacak.
İkamete göre yerleştirme, en yakın ortaokula gitmek için 5 km yol kat eden bu
çocuklar için de pek iyi bir fikir gibi görünmüyor. Onlar için de geriye iki
seçenek kalıyor. Bilal Erdoğan'ın üzerinde özel planları olduğu imam hatip
okulları ve açık lise. Köyde çobanlık yapan bir çocuğa dahi Türkiye'nin en iyi
liselerine girmenin kapısını açan merkezi sınav sistemi kaldırılıp, o çocukları
imam hatiplere mahkum etmek kendi kendinin bacağına sıkmaktır. Ülke insanının
niteliksizleşmesinden beslenen, okuyan insandan korkanlar, yarattıkları
cehaletin bir gün kendilerini de yutacağını unutmasınlar.
Yazımda, Galatasaray Lisesi, İstanbul Erkek Lisesi gibi
ülkenin köklü Anadolu Liseleri'nde yapılan tasfiye hareketine, tüm devlet
okullarının yönetiminin Eğitim Bir Sen Sendikası üyelerinden seçilmesine ve
TEOG kaldırıldığında bu okulların kendi bünyesinde açacakları sınavların da bu
adamların insafına bırakılacağına değinmedim bile. Siz zaten oralarda dönecek
dolapları tahmin edersiniz.
Dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz diyerek amacını kendi
ağzıyla açıklayan Tayyip Erdoğan'ın Atatürksüz müfredattan, din dersinin
saatinin arttırılmasından tatmin olmadığını tahmin ediyor, öğrencileri istediği
ölçüde kindarlaştıramadığını anlıyoruz.
Bu yeni hamle ile imam hatipleri Türkiye'nin gözbebeği yapma hayalini
gerçekleştirmeye yönelik hareket ettiği aşikar.
Mesele TEOG değil, sen hala anlamadın mı?
(Ezgi Daryürek - Odatv.com)