Sıbyan mektepleri çocukları böyle zehirliyor... "Anne
ne zaman öleceğiz, burası çok sıkıcı"
Mahalle aralarında hızla yayılan ve denetimden muaf tutulan
sıbyan mektepleri çocukların hayatını kabusa çeviriyor. Ailelerine günahkar
diye bakıyor, bir an önce gerçek saydıkları dünyaya göçmeyi hayal ediyor...
Son birkaç yıldır İstanbul’da, özellikle emekçilerin yoğun
olarak yaşadığı mahallelerde, hem kreş hem de okul öncesi din eğitimi veren,
denetimden muaf sıbyan mektepleri hızla yayılmaya başladı. Devlet okullarında
ana sınıflarının yeterli sayıda olmaması, 150-200 lira arasında değişen
anasınıfı ücretlerinin aileler tarafından karşılanamaması, okul saatlerinin
çalışan kadınlara uygun olmaması nedeniyle yaşanan çaresizlikler bu
"mektep"leri cazip hale getiriyor.
İstanbul’un Esenyalı
mahallesinde Fidan ve komşusu Sevinç de benzer nedenlerle çocuklarını
"sıbyan mektebi"ne göndermiş. Buralarda verilen "eğitim"in
çocuklarını nasıl etkilediğini Evrensel gazetesinden Adile Doğan'a ve Yasemin
Akpınar'a anlattılar.
ALTINI ISLATMAYA,
ŞİDDET UYGULAMAYA BAŞLADI
Fidan anlatıyor:
“Çocuğumu 3 yaşında sıbyan evine gönderdim, hamile kalınca çocuğu buraya
verdim. Üniversite öğrencileri gönüllü ders veriyorlardı. Bunlar genelde üst
sınıflar. İki yıl gitti buraya. Sonra çocukta birtakım sorunlar görmeye
başladım, küçük kardeşine şiddet uyguladı. Aslında çok seviyordu, kardeşini hiç
kıskanmıyordu. Sonra yatağa işemeye başladı. Evde ne yapsak ‘günah’ demeye başladı.
Ben okula gittim, ‘Senin çocuk çok akıllı, biz de üst sınıflara verdiğimiz dini
eğitimi verdik. Çünkü her şeyi hemen kapıyor’ dediler. Tabii ki her anne gibi
gurur duydum ama uyardım, ‘Yine de az yapın, çocuğun davranışları değişti’
dedim. Ama sorunlar giderek büyüdü. Doktora götürdüm. Çocuk çok ciddi
psikolojik sorunlar yaşıyormuş. Neyin günah olup neyin olmadığının çelişkisini
yaşadığı için depresyona girmiş. En çok da kardeşinden hırsını almaya
çalışıyor.
Örneğin resim yapmak
istiyor, ama resim yapmak günah! Sadece ev resmi, ağaç resmi yapabilir. İnsan
ve hayvan sureti yapmak Allah’ı incitmek olurmuş. Bu nedenle çocuk çelişkiye
düşmüş. Evin içinde anne, baba ve kardeş resimleri yapmak günah, ‘Öyleyse evin
içinde yaşamaları da günah mı’ diye sorular sormaya başladı. Çocuğu sıbyan
okulundan aldık. Şimdi normal bir devlet okuluna gidiyor. Belirli günlerde de
rehabilitasyon merkezine gidiyor. Konuşma ve zeka geriliği tespiti konuldu.”
İÇİNE KAPANDI, EVDEKİ EŞYALARA ZARAR VERİYORDU
Sevinç ise çalıştığı
için 5 yaşındaki çocuğunu sıbyan mektebine göndermek zorunda kalmış.
“Çocuklardan dolayı çok uzun zaman ara vermiştim çalışmaya. Üç çocuğumdan biri
lisede, biri ortaokulda, diğeri de henüz 6 yaşında. İş bulduğum zaman 5
yaşındaydı. Kaynanam tam gün bakmayı kabul etmeyince mahalledeki sıbyan
okuluna, hem bize yakın hem de uygun diye verdim. Saat 12 buçukta gidecek 5
buçukta dönecekti. Okulda çalışanların düzeyini, aldığı eğitimi hiç sormadım.
Benim çocuğum biraz aktif bir çocuk. Doğduğundan beri benden hiç bu kadar uzun
ayrı kalmamıştı. Bazı günler fazla mesaiye kalınca hiç göremiyordum.
Babaannesinde uyuyakalıyordu, sonra da orada kalıyordu. Bu durumun bazen 4 gün
bile sürdüğü oluyordu. Sorunları bir hafta sonu fark ettim. Çocuk gece altını
ıslatmaya başladı. İçine kapandı, evdeki eşyalara zarar verdi.”
ANNE OLARAK ÇALIŞMAM DOĞRU DEĞİLMİŞ!
“Önce kaynanamla
konuştum, o da beni suçladı. ‘Çocuk seni doğru dürüst görmüyor, seni özlediği
için’ falan dedi. Baktım çocuğun durumu kötüye gidiyor, hemen işten ayrıldım,
daha fazla ilgilendim, babası da epey uğraştı ama yine de aynı. Okulla
konuşalım dedik. Okula gittim, anlattım durumu, onlar da beni suçladı. Zaten
bir anne olarak çalışmam doğru değilmiş! Epey tartıştık. Çocuğu okuldan almak
istedim, bu sefer beni ikna etmeye çalıştılar. ‘Hiç olmazsa çocuk, sizin asla
veremeyeceğiniz dinimizi öğreniyor’ dediler. Tamam, ben de istiyorum dinini
öğrensin, ama bu çocuk niye bu hale geldi, diye düşünmeden edemedim.
ŞİKAYET ETTİM AMA İŞLEM YAPILMADI
Aynı okula bir süre
daha devam etti. İşten çıktığım için durumumuz kötüydü. Arada merdiven temizliğine
gidiyordum. 5 yaşındaki çocuk bir gün dedi ki: ‘Annelerin çalışması günah. Anne
ne olur günah işleme, lütfen çalışma. Babam bize baksın, senin paran da
günahmış, o parayla bana sevdiğim şeyleri alma.’ Şoka girdim. Sonra aldık hemen
okuldan. Şimdi devlet okulunda birinci sınıfa gidiyor. Bence en doğrusu çocuğa
dini bilgiyi ailesinin vermesi. Ne eğitim verdikleri belirsiz, insanlara güven
olmaz. Ben en az iki defa şikayet ettim bu okulu, tek bir işlem yapılmadı.”
DİĞER ÇOCUKLARA UYUM SAĞLAYAMIYORLAR
Esenyalı Mahallesinde
3-6 yaş arası çocukların gittiği özel bir kreşin müdürü, sıbyan mekteplerine
giden çocuklara dair gözlemlerini paylaştı. Daha önce bir süre sıbyan mektebine
gitmiş, sonra ailelerin normal olmayan davranışlarını fark ederek kendi okullarına
gönderdiği çocukların genel durumunu şöyle anlatıyor:
“Bu çocuklar çok
içine kapanık oluyor. Yaşıtlarıyla iletişim kurmakta, birlikte derslere,
aktivitelere katılmakta çok zorlanıyorlar. Ayrıca diğer çocuklara göre daha
fazla uyuyorlar. 3 yaşından büyük çocuklar uyumayı çok fazla istemezken sıbyan
mektebinden gelen çocuklar uykuyu daha çok istiyor. Ayrıca orada Kur’an eğitimi
verildiği için Arap alfabesine göre yazmaya alışıyorlar ve bu yazma
alışkanlığını değiştirmek en zorlandığımız şey oluyor. Tersten yazmaya alışık
oluyorlar.”
Sıbyan mekteplerinin
ücretlerinin ve saatlerinin çalışan ebeveynler için daha uygun olması,
ailelerin çocuklarını buralara göndermesinin en önemli nedenleri öğretmene
göre. “Çocuğum dinini öğrensin, fikri de önemli bir neden. Ayrıca veliler,
sorun yaşayan çocuklarını buradan alıyor ama yine de dini eğitim verilmesinde
sorun olduğunu düşünmüyorlar. ‘Oradaki öğretmenler köydü’ gibi açıklamalar
yapıyorlar.”
ERKEN YAŞTA DİN EĞİTİMİ ÇOCUKLARI NASIL ETKİLİYOR?
Son zamanlarda,
sıbyan mekteplerinde yaşanan olaylar ve çocukların yaşadığı ruhsal zorluklar
gündemde. Ebeveynler, "ağaç yaşken eğilir" yaklaşımı ile çocukların
erken yaşta din eğitimi almaları gerektiğine ikna edilmeye başlandı. Psikolog
Birsen Civelek, bu yaklaşımın, çocukların gelişim süreçlerini istismar etmesi
ve bu konudaki bilgi eksiklikleri nedeniyle çocukların ruh sağlığı açısından
acilen yeniden düşünülmesi gerektiğinin altını çiziyor.
ÇOCUKLAR "HER ŞEYİ GÖREN, BİLEN" KAVRAMIYLA BAŞA
ÇIKAMIYOR
Bu konu, sadece İslam
dini değil, soyut bir çok kavram içeren bütün dinler açısından daha geniş bir
bakış açısıyla ele alınmalı. Biz yetişkinler için bile anlamlandırması zor
olabilen soyut kavramların, çocukların hayatına hazır olmadıkları bir zamanda
girmesi çocuklarda birçok psikolojik zorluğa neden olabiliyor. Özellikle tek tanrılı
dinlerin bir çoğunda bulunan “her şeyi bilen ve gören olma” kavramının
anlaşılması önemli. Çocuklar “her şeyi gören, her şeyi bilen Tanrı” kavramı ile
karşılaştıklarında başa çıkamadıkları bir gözetlenme hissi ile yaşamaya
başlıyor. Bu durum hayatlarının her anında korku ile yaşamalarına neden oluyor.
Bu korku ise gece kabusları ile gelen uyku bozuklukları, altını ıslatma,
gündüzleri ise başa çıkamadığı yoğun korku ve kaygı nedeni ile kendini
düzenleme becerilerinde zorlukların görülmesine sebep oluşturuyor.
ÇOCUKLARDA KAYGI BOZUKLUĞU
Bu psikolojik
zorluklar okul öncesi dönemlerde öğrenilen birçok becerinin gecikmesine ya da
ileriki yaşlardaki kaygı bozuklukları gibi psikolojik zorluklara sebep
olabiliyor. Bu korkularla başa çıkabilen çocuklarda ise sanılanın aksine
ergenlik döneminde Tanrı figürü ile ilgili öğretilenleri sınama ve çelişkili
durumları fark ederek öğretilen inanca karşı tepkisel bir uzaklaşma
gözlemleniyor. Sıbyan mekteplerinin ücretlerinin ve saatlerinin çalışan
ebeveynler için daha uygun olması, ailelerin çocuklarını buralara göndermesinin
en önemli nedenleri öğretmene göre. “Çocuğum dinini öğrensin, fikri de önemli
bir neden. Ayrıca veliler, sorun yaşayan çocuklarını buradan alıyor ama yine de
dini eğitim verilmesinde sorun olduğunu düşünmüyorlar. ‘Oradaki öğretmenler
köydü’ gibi açıklamalar yapıyorlar.”
ÇOCUKTAN ANNEYE: NE ZAMAN ÖLECEĞİZ, BU DÜNYA ÇOK SIKICI
Ayrıca, ölümden
sonraki yaşama yüklenen olumlu anlamlar çocukların ölümü merak etmesine ve yaşantılarına
ilgilerinin kaybolmasına neden olabiliyor. Bu da okul yaşantısına ilginin
azalması ve akademik başarısızlıkla sonuçlanabiliyor. Bununla ilgili yaşanan
bir örnek şu şekilde: Anne ve babası ile öldükten sonra cennete gideceği ve
orada çok mutlu yaşayacaklarını öğrenen çocuk, anne ve babasına “Ne zaman
öleceğiz, bu dünya çok sıkıcı” diyerek karşılık veriyor.
ÇOCUKLAR HAZIR
OLMADAN DİN EĞİTİMİ PEDAGOJİK BİR YAKLAŞIM DEĞİL
Bu nedenle
ebeveynlerin bu konudaki farkındalıkları önemli. Eğitim kurumlarında çocukların
gelişimsel olarak hazır olmalarını beklemeden din eğitimi vermek isteyen
kişilerin pedagojik yeterliliği sorgulanmalı. Çocuklar ebeveynlerinin dini
inançlarını ev yaşantısında görerek merak eder ve istediği zaman dahil olmak
isteyebilir. Ancak inanç özgürlüğünün varlığından bahsetmek konusunda
ebeveynlere sorumluluk düşüyor. Özellikle okul öncesi çocuklar için ebeveyn
tarafından sevildiğini ve birlikte güvende olduğunu hissetmesi, inançlarla
ilgili kavramlar nedeniyle yaşadığı korku duygusu ile baş etmesini destekler.
Çocukların ruh sağlığını korumak, sadece ebeveynlerin değil, toplumsal olarak
her bireyin sorumluluğudur. Bununla ilgili daha kapsamlı çalışmalar ve önlemler
acilen hayata geçirilmeli.
SIBYAN MEKTEPLERİ
NEDİR?
Sıbyan mektepleri Osmanlı’da cami veya hayır kurumlarının
yanında bulunan en yaygın eğitim kurumuydu. Hemen her mahallede açılan bu
mekteplere başlama yaşı en erken 4 yaş, 4 ay 4 gündü. Sıbyan mektepleri,
Cumhuriyet ile birlikte 1924 yılında Tevhid-i Tedrisat Kanunu’yla kaldırıldı.
Hükümetin 2009’da
zorunlu hale getirdiği okul öncesi eğitimi 2012’de tekrar zorunlu olmaktan
çıkartmasıyla sıbyan mektepleri için yasal yol açıldı. Diyanet’in “Kur’an
Kursları Okul Öncesi Din Eğitimi Projesi” ile statüye kavuşan sıbyan mektepleri,
1 yıllık pilot uygulamanın ardından 2014-2015 eğitim-öğretim yılından itibaren
ülke genelinde faaliyete başladı. 3-6 yaş arası öğrenci kabul eden sıbyan
mektepleri, okul öncesi eğitim kurumlarının yetersiz ve pahalı olması nedeniyle
de hızla yayıldı.
FORMASYONSUZ "EĞİTMENLER", ORUÇ SAYISIYLA
MATEMATİK DERSİ...
Sıbyan mekteplerinde
eğitmenlik yapmak için, Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel
Müdürlüğü ile Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü’nce
Halk Eğitim Merkezlerinde “4-6 Yaş Çocuk Etkinlikleri ve Eğitimi” adı altında
verilen sertifika programından geçmek yeterli. Yani bu okullarda çocuk eğitimi
için gerekli formasyona sahip olmayan, çoğu imam ya da hatip eşi olan kişiler
tarafından "ders" veriliyor.
Sıbyan mekteplerinin
müfredatının, 12 saati dini bilgiler, 6 saati de Kur’an dersi olmak üzere
haftada 18 saati doğrudan din eğitimi ile ilgili. Diyanet İşleri Başkanlığı
tarafından hazırlanan eğitim materyallerinde, “iman, günah, yasak, sabır, öteki
dünya” gibi kavramlar öne çıkıyor. Matematik soruları da tutulan oruç sayısı
gibi dini kavramlar üzerinden şekillendiriliyor. (CUMHURİYET)