Sarraf itirafları davasında şu ana kadar neler yaşandı... En ciddi iddia Berat Albayrak Türkiye-ABD krizini derinleştiren Rıza Sarraf da...
Sarraf itirafları davasında şu ana kadar neler yaşandı... En
ciddi iddia Berat Albayrak
Türkiye-ABD krizini derinleştiren Rıza Sarraf davasında
üçüncü haftaya giriliyor. Sarraf’ın itirafları ve ilk kez gün yüzüne çıkan
belgeler, daha çok tartışmalara gebe. Direkt ve çapraz sorgusu sekiz gün süren
Sarraf’ın tanıklık koltuğundan inmeden ileri sürdüğü en ciddi iddia, 17 Aralık
2013 tarihinde tutuklanıp 76 gün sonra salıverildikten sonra Halk Bankası ile
yeniden yasadışı ticarete devam edebilmesi için şimdinin Enerji Bakanı Berat
Albayrak’ın aracı olduğu beyanıydı…
AKP iktidarının kendisine karsı Fethullah Gülen ve örgütü
eliyle Amerika’da yönetilen yasal bir darbe olarak tanımladığı davayı, ABD
yetkilileri, - gayet net bir şekilde- ülke çıkarlarını ve prensipte onlarca
ülkeye uyguladıkları yaptırımları korumak/ kollamak amaçlı olduğunu söylüyor.
Ancak davanın şimdiye kadarki sürecinde Türkiye hükümetini
zora sokabilecek birçok bilgi ve belge de paylaşıldı.
Etkin pişmanlık hakkından yararlanıp davanın kilit sanığı
iken ana tanığı konumuna gecen İran asıllı Türk altın tüccarı Rıza Sarraf ‘in
anlattıkları bu anlamda iddiaların bel kemiğini oluşturdu.
Sarraf’tan teyitli deliller
Savcılık tarafından tanık koltuğuna oturduğu günden itibaren
belge yağmuruna tutulan Sarraf, her bir telefon konuşması tapesi ya da belge 12
kişilik jüriye sunulmadan, bu delilleri daha önceden dinleyip, ya da okuyup,
gerçeği yansıttıkları konusunda teyitte bulundu.
Herkesin birbirine bir nebze şüphe ile baktığı mahkeme
salonunda, belki de hayatın normal seyrinde bir araya gelemeyecek gruplara
mensup insanların olduğu tahmin edildi; Gülen sempatizanları, Türkiye’nin
ABD’deki resmi temsilcilik elemanları, muhalefet yanlıları, hükümet
destekçileri, CIA temsilcileri, FBI görevlileri, MİT elemanları ve Sarraf’ı
yakından görüp dinleyebilmek için sabahın 8’inde sıraya giren sıradan Türk
turistler.
Yaralayan manzara
2013 yılı Aralık 17- 25 dönemi ve öncesinde birçok
vatandaşın kaynağını sorgulamakla birlikte merakla dinlediği ve takip ettiği
telefon tapelerini, yumuşak halılar ve drape perdelerle kaplı şık mahkeme
salonunda yankılanışını duymak bile duruşmaya gelen çoğu kişi için oldukça
ilginç bir tecrübeydi.
Hangi kesimden olursa olsun, davayı takip edenler arasında
konuşulan, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve hükümetine mensup kişilerin böylesine
ciddi ihlal iddialarının tartışıldığı bir davada konu edilmesinin vicdanları
yaralaması oldu.
Atilla’nın ekibi rahatsız
Dava başlamadan önce yapılan, deliller ve tanıkların
belirlendiği ara duruşmalarda, savcılık makamı ellerindeki 6 bini aşkın
dokümandan bir seçki ile savunma makamının karsısına geldi.
Aralarında eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın da
bulunduğu sekiz sanıklı davanın tek tutuklu sanığı Mehmet Hakan Atilla’nın
milyon dolarlık oldukları tahmin edilen savunma avukatları, bu delil
bombardımanı altında ezildiklerinden şikâyet ettiler.
Davanın başlayacağı günün sabahı bile erteleme talep ettiler
ancak davaya bakan Yargıç Richard Berman, zamana karşı yarışılan süreçten taviz
vermedi.
Kabarık doküman
Savcı tarafından bu hazırlık döneminde sunulan ve delillerin
yetkinliğine atıf yapılan bir doküman ilginç detaylar taşıyor.
“Bu davada yer alan deliller isnat edilen suclara dair suca
ortak olanlar arasında suçun mahiyetinin anlaşılmasına dair sayısız iletisim
içerecek” diyen belge, bu dosyaların içinde işbirliği içinde olanların
hesaplarından elde edilen e-mail iletişimleri, Sarraf ve Atilla’nın
telefonlarından elde edilen elektronik yazışmalar, Türkiye kolluk kuvvetleri
tarafından elde edilen telefon konuşmaları kayıtları, ayni kayıtların dökümleri
ve yine Türkiye kolluk güçleri tarafından sanıkların telefonlarının yanı sıra
ev ve ofis aramalarında ele geçirilen belge fotoğraflarının da yer aldığını
yazıyor.
Dikkat çeken tarihler
Bazı konuşmaların, Türkiye hükümetinin, ‘Gülen’in paralel
devletinin uzantıları’ diyerek yargı ve emniyetten yüzlerce kişinin işine son
verdiği 2013 yılı Aralık ve 2014 yılı Ocak tarihlerinin sonrasına denk geldiği
de gözlerden kaçmadı.
Dava surecinde Sarraf tarafından bizzat ortaya atılan
iddialar ise yazılı delillerde okunan bilgilerin ilk elden teyidi anlamında hem
savcılık hem de savunma için ayrı bir önem taşıyor.
Sarraf, İran hükümetine petrol ve doğalgaz karşılığı ödenen
paranın resmi yollardan, ABD’nin de bilgisi dahilinde, İran Merkez Bankası’na
ait hesapta toplandığı, ancak yaptırımlara tamamen aykırı olarak, Iran’ın yurt
dışındaki ödemelerinin yapılabilmesi için bu paranın nasıl yasadışı yollarla
ülke dışına çıkarıldığını anlatmıştı.
Jüriyi afallatan sunum
Bir eğitmen ciddiyeti ile, elinde gazlı kalemleri büyükçe
bir panoda çizim yaparak sunumunu gerçekleştiren Sarraf’ın karmaşık ve ticarete
hâkim her bankacıyı hayretlere düşürecek sisteminin, sıradan hayatlar yasayan
12 jüri üyesinin ne kadar anlamış olduğu belirsiz.
Tanık, ‘İran’a yapılıyor gibi görülen altın ticaretinde
altın, gıda ticaretinde gıda hiçbir zaman İran’a ulaşmadı,’ diyerek paravan
şirketler ve kişiler aracılığı ile evrak üzerinde gerçeklesen sahte ticaretten
yaklaşık 150 milyon ABD doları kazandığını da anlattı.
Bu sistemin yürüyebilmesi için ödediğini söylediği
rüşvetler, Sarrafa ait Safir Altın ve Royal Ticaret’in şirket içi dökümleri bir
ekranlara yansıtıldığında mahkeme salonundan derin uğultular yükseldi.
O saatleri şaka sandılar
Bir dönem Türkiye gündemini de meşgul eden Çağlayan’a
verildiği iddia edilen pahalı bir saatin de girdisi olan doküman hakkında Hint
asıllı ABD savcısı Sidhardha Kamaraju’nun, “Bu saat nedir?” sorusuna Sarraf’ın,
“Hangi saat hatırlamıyorum, birçok saat var,” demesi sinirlerin gerildiği
salonda bir espri olarak algılandı. Espri olmadığı ise Sarraf’ın ciddi yüz
ifadesinden anlaşılıyordu.
En ciddi iddia Berat Albayrak
Direkt ve çapraz sorgusu sekiz gün süren Sarraf’ın tanıklık
koltuğundan inmeden ileri sürdüğü en ciddi iddia, 17 Aralık 2013 tarihinde
tutuklanıp 76 gün sonra salıverildikten sonra Halk Bankası ile yeniden yasadışı
ticarete devam edebilmesi için şimdinin Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın aracı
olduğu beyanıydı. Sarraf, avukatı ile aralarında geçtiğini söylediği cep
telefonu mesaj görüntülerinde kendisine ‘Damat’ ifadesi ile atıfta bulunulan
Albayrak’ın o dönemde enerji bakanı olmadığını, ‘bb’ olarak belirtilen dönemin Başbakanı
Recep Tayyip Erdoğan ile görüşüp, isteksiz Halk Bankası idaresine ‘ticarete
başlayın’ talimatı vereceğinden bahsedildiğini açıkladı.
Atilla çok serinkanlı
Her duruşmada avukatlarının arasında sessizce notlar alan,
aralarda oldukça serinkanlı ve güler yüzlü bir ifade ile hukukçular ile sohbet
ettiği görülen Atilla, aralarında kara para aklamak, bankacılık yolsuzluğu da
bulunan altı ayrı suçla yargılanıyor. Sarraf ‘in “Kesinlikle rüşvet vermedim”
dediği nadir yetkililerden olan Atilla’ya karşı sunulan delillerin zayıflığına
dikkat çeken avukat, “İki e-mail ve birkaç yazışma ile bu suçların işlendiğine
jürinin kanaat getirmesi çok zor, tamamen haksız bir yargılama” seklinde
konuştu.
Öte yandan; Bir soruşturma açıldığı zaman Halk Bankası ve
adi gecen Arap – Türk Bankası gibi diğer bankalara kesilecek cezaların mali
yükünden uluslararası para piyasalarında ve finans çevrelerinde ülke
güvenirliğinin olumsuz etkilenebileceği yorumları yapılıyor.
Olası sonuçlar hakkında yorum yapan Akbulut Hukuk Firması sahibi
Avukat Cahit Akbulut, “Halk bankası ve diğer adi gecen bankalara ceza kesilmesi
bir yana Amerika ile ticaret yapması engellenebilir, Amerika’nın hukuki banka
sisteminin dışında tutarlarsa ticari faaliyetleri etkilenir” diye konuştu.
‘Halk Bankası’na ceza gelmez’
İddialarının temelinde yer alan Halk Bankası’na ABD
tarafından oldukça ciddi bir cezanın kesilebileceği kulislerde konuşulsa da bu
dava kapsamında bu yönde bir karar çıkmasının olası olmadığını, davayı izleyen
hukukçular dile getiriyor.
İsmini vermek istemeyen ve davayı ilk gününden bu yana takip
eden bir hukukçu, “Anlatılanlar ışığında, Türkiye’deki yasal süreçlerde de
gördüğümüz gibi, ayrı bir soruşturma açılabilir ancak burada yargılanan Halk
Bankası değil” dedi.
Hatta yargılanan Atilla için bile bir cezanın aslında mümkün
olmadığının altını çizdi.
Önümüzdeki duruşmada neler olacak?
Sarraf’in çapraz sorgusu tamamlanınca boşalan salonda sırayı
diğer tanıklar alacak. Jüri ve seyirciler tarafından bir hukuk belgeseli
tadında takip edilen duruşmalarda Pazartesi günü çapraz sorgusuna devam
edilecek olan eski CIA Direktör Yardımcısı David Cohen’den sonra eski Türk
kolluk güçleri mensubu olan ve sunulan iletişim delillerinin nasıl toplandığı
ve orjinalliği konusunda sorulara cevap verecek olan bir tanığın dinlenmesi
bekleniyor.
Savunma hazırlıkta
Atilla’nın savunma ekibi, Türkiye’de iddialar ile alakalı
çok kapsamlı bilgi verebilecek tanıklarının olduğunu ancak ABD’ye yargı
dokunulmazlığı olmadan giriş yapmaya çekindikleri için gelemediklerine
değinmişti. Bu şahısların telekonferans yolu ile duruşmaya bağlanmaları ise iki
ülke arasındaki bürokratik nedenler yüzünden pek olası görülmüyor. Savunma, bu
tanıklar hakkında detaylı bilgi vermezken, aynı ekipten bir avukat “Bekleyin,
her şey değişebilir,” diyerek hazırlıklarının her türlü bürokratik engele
rağmen kuvvetli olduğu imasına bulundu.
New York’ta Noel’e geri sayımın başladığı ve sokakların
geleneksel yeşil ve kırmızı renklere büründüğü bu günlerde, çoğu aile sahibi 12
kişiden oluşan jürinin, kararını tatil sonrasına bırakmayacağı tahminleri
yapılıyor.
Yine de davanın surecini, davada dinlenecek olan tanıklar,
çapraz sorguları ve sunulmayı bekleyen diğer deliller belirleyecek.