Nazlı Ilıcak tek tek tüm konuklarıyla ilgilendi. Bir kaşığa 40 mantının sığdığını kontrol ederken Abdullah Gül mönüye tam puan verdi. Ma...
Nazlı Ilıcak tek tek tüm konuklarıyla ilgilendi. Bir kaşığa
40 mantının sığdığını kontrol ederken Abdullah Gül mönüye tam puan verdi.
Masada sağ yanımda Recai Kutan, karşımda ise Abdullah Gül
vardı. Sonraları rakip olacaklardı. Bülent Arınç ve Recep Tayyip Erdoğan diğer
masada yemekteydi...
AŞAĞIDA YER ALAN METİN, ÖLMEDEN ÖNCE BİR DÖNEM ERDOĞANLARIN,
GÜLLERİN, ARINÇLARIN EN YAKIN DESTEKÇİLERİNDEN BİRİ OLAN GAZETECİ YAVUZ GÖKMEN’İN
KIZI ESRA TÜZÜN TARAFINDAN YAZILDI VE 20 ŞUBAT 2018 TARİHİNDE AHVALNEWS.COM
SİTESİNDE YAYINLANDI. AKP’NİN TOHUMLARININ ATILDIĞI ZAMAN DİLİMİNE IŞIK TUTAN
BU METNİ İLGİNİZE SUNUYORUZ (GAZETE DEMOKRAT)
O gece Kanlıca köşkündeki Nazlı Ilıcak’ın davetine idealist
gazeteci olarak değil tamamen ailevi ilişkilerim nedeniyle tesadüfen
katılabilmiştim.
Tempo Dergisi’ndeki köşemde dünyayı değiştirmeye aday bir
hayalperestim ve davetliler arasında bulunan duayenim rahmetli babam Yavuz
Gökmen ve Fehmi Koru ile birlikte saat tam da 18.00’da kapıya dikildik.
Büyük demir kapıyı hem ufacık hem de heybetli görünebilmeyi
her şekilde başarabilen Nazlı Ilıcak açıp bizleri havuz başına buyur etti.
Kanlıca’daki köşk bahçe içinde iki ev ve ortada havuzdan
oluşuyordu.
Oturur oturmaz bize buz gibi beyaz şarap, Fehmi Koru’ya
demli çay ikram etti. O yıllarda eşi olan Emin Şirin de koştura koştura
yanımıza geldi. Kızı Aslı da köşkteydi gazeteciliğe adım atmıştı hatta Reha
Muhtar’ın ekibinde çalışıyordu. Aslı bir ara kulağıma eğilip “ay çok sıcak
oldu, şu havuza atlayasım var” dedi.
Atlayamazdı pek tabii evine ‘bizim mahallenin’ büyük
ağabeyleri geliyordu; Mehmet Altan, Salih Memecan ve eşi Nursuna Memecan,
Mehmet Ali Birand, Ahmet Altan, Ahmet Hakan.
Ardından Abdullah Gül, Bülent Arınç, Recai Kutan, Recep
Tayyip Erdoğan da gelince biz konuklar yemek için Nazlı Ilıcak’ın köşküne bir
kaç adım mesafedeki Aslı Ilıcak’ın müştemilatına davet edildik...
Mönü belliydi; Kayseri mantısı... İki büyük masa kurulmuştu.
Basit ama etkili mönü bizzat Nazlı hanım tarafından tabaklara servis edilirken
hayatımda ilk kez bu kadar önemli bir sofrada bu kadar sade bir mönü
görüyordum. Annem olsa 40 çeşit hazırlar yine de tatmin olmazdı.
Nazlı Ilıcak tek tek tüm konuklarıyla ilgilendi. Bir kaşığa
40 mantının sığdığını kontrol ederken Abdullah Gül mönüye tam puan verdi.
Masada sağ yanımda Recai Kutan, karşımda ise Abdullah Gül
vardı. Sonraları rakip olacaklardı. Bülent Arınç ve Recep Tayyip Erdoğan diğer
masada yemekteydi...
O gece; Yavuz Gökmen, Aslı Ilıcak, Nazlı Ilıcak ve ben şarap
içtik... Mehmet Ali Birand’ın içki içip içmediğini hatırlayamıyorum, diğer
davetlilerin neden içmediğini ise yıllar sonra anladım. Şarap ikramı yazıldı
çizildi eleştirildi...
Neyse o gece Tayyip Erdoğan dışında kimse şarap bardaklarını
süzmedi, bu bakışlardan irkilip başka yudum alamadığım için de hiç unutamadım.
Ama sonraki yıllarda da şarap da meyve suyu da ayran da hep Ilıcak’ın mönüsünde
yerini aldı.
Recai Kutan, Kayseri mantılarını kaşığına parmağı ile
ittirirken ben önce şaşırdım. Defalarca Necmettin Erbakan’ı izlemiş bir muhabir
olarak Kutan’ın yenilikçi değil, gelenekçi olabileceğini düşündüm.
Kahveler içilirken ki kahve yerine şarap içmeyi sürdürenler
vardı. Sohbet Nazlı hanımın evinde devam ediyordu ki ben de fırsat bulup tek
bir soru sorabildim:
“Sayın Tayyip Erdoğan sizin bir politikacı olarak hırsınız
yok mu, Recai Kutan yerine genel başkan olmayı ister misiniz?”
Çok klişe bir yanıt aldım. Zaten yasaklıydı... Sorumun
manasızlığını zaman bana gösterdi.
Abdullah Gül, o gece masada telefon varken asla
konuşmayacağını uzun uzun anlattı ve sözlerinin bir bölümünde “demokrasi
gerçekten de en ideal yönetim biçimi mi” diye sordu ki bu soru yıllardır
kafamda asılı durur.
Saat gece yarısına doğru Nazlı hanım davetlileri tek tek
uğurladı. Kanlıca’da Nazlı Ilıcak’ın müştemilatındaki yemekle yeni sağın
amiralleri basına lanse edilmiş oldu.
O geceyi durup dururken anlatmadım. Nazlı hanım müebbetle
yargılanırken o masa ve Kayseri mantısı aklıma geldi! Nazlı Ilıcak’ın sofraları
ve davetleri sonraları da devam etti. Yazarların Basının etkili kalemlerinin
yeni sağın liderleriyle kaynaşması o masalarda oldu. Ertuğrul Özkök de o köşkün
misafirleri arasına katılmış, yazısından öğrendim.
Nazlı Ilıcak, Bodrum’da artık benim yaşadığım köyümde
gözaltına alınırken de müebbetle yargılanırken de içim resmen cız etti!
Kim ne derse desin o benim gözümde hep sahici bir kadın, iyi
bir ev sahibi ve AK Parti’nin mimarıdır. Farklı uçları aynı masalar etrafında
bir araya getirmeyi her zaman başaran -düşüncesiyle kalemiyle var olan- Nazlı
hanım için Gazeteciler Cemiyetinin bile bağıra bağıra ‘özgürlük’ diyememesinin
nedenini bir türlü bulamıyorum. (ESTA TÜZÜN – AHVAL)
Hiç yorum yok