Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK), Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)
ile birlikte düzenlediği Zeytin Dalı harekâtının 58'inci gününde Afrin kent
merkezi kontrol altına alındı. Kente giren ÖSO güçleri, "Demirci
Kawa" heykelini devirdi...
Heykelin devrilmesi, ÖSO'ya yakın hesaplarda "Kürtlerin
kutsal görülen Demirci Kawa'nın Afrin merkezindeki putu yıkıldı" diye
paylaşıldı. Paylaşımlar, tepki çekti.
Demirci Kawa kimdir?
Demirci Kawa Efsanesi, (Farsça: کاوه آهنگر (Kawe Ahenger),
Kürtçe:Kawayê Hesinker) İran mitolojisinde acımasız yabancı hükümdar Zahhāk'a
isyan eden mitolojik kahramanın öyküsü. Hikâye, Fars şair Firdevsi'nin en
önemli eseri olan Şehname'de yer alıyor. Hikâyenin diğer ana karakteri olan
Zahhāk (Farsça: ضحاک) veya Azhi Dahāka, Zerdüştlüğün kutsal kitabı olan
Avesta'da ve antik dönem Fars mitolojisinde yarı şeytan bir Babil kralı olarak
yer alıyor. Firdevsi, hikâyeyi yeniden yorumlayarak bu karakteri şeytani ve
tiran bir Arap kral olarak betimlemiştir. Hikâye, Kürt mitolojisinde de yer
alıyor.
Kürtler'de Nevruz Bayramı'nın dayandığına inandıkları
Demirci Kawa Efsanesi'nin birkaç farklı uyarlaması var. Bunlardan birkaçı
şöyle:
1. uyarlama:
Bundan çok eski zamanlar öncesinde, daha yeryüzünde kimsenin
olmadığı dönemlerde Zervan isimli tanrının iki oğlu olmuştur. Birinin adı
Hürmüzdür, bereket ve ışık saçan anlamına gelmektedir. Diğerininki ise
Ehrimandır, kötülük ve kıtlık saçan anlamındadır. Ahura Mazda’nın kutsadığı
topraklarda Hürmüz hep iyinin ve uygarlığın temsilcisi, Ehriman da onun karşıtı
olmuştur.
Hürmüz, dünyada kendisini temsil etmesi için Zerdüşt’ü
gönderir ve yüreğini sevgi ile doldurur. Zerdüşt ise buna karşılık oğullarını
ve kızlarını Hürmüz’e hediye eder. Ehriman bu durumu kıskanır ve yüzyıllar
boyunca sürecek olan iyilerle savaşına başlar. Tüm iyilere, Zerdüşt’ün soyuna
ve iyiliklere Medya (Kuzeybatı İran) coğrafyasındaki yaşamı çekilmez bir duruma
getirir. Ehriman bazen gökten ateşler yağdırır, bazen fırtınalar koparır ve
iyiliğe ve iyilere hep zulüm eder. En sonunda da içindeki nefreti ve kötülük
zehrini zalim Kral Dehak’ın beynine akıtır ve onu bir bela olarak İran halkının
üzerine salar. Dehak’ın bildiği tek şey kötülük etmektir. Zalim Dehak halkının
kanını emerken beynindeki zehir bir ura dönüşür ve onu ölümcül bir hastalığın
pençesine düşürür. Dehak acılar içinde kıvranarak yataklara düşer ve
hastalığına bir türlü çare bulanamaz. Dönemin doktorları acılarının dinmesi ve
yarasının kapanması ve hastalığının iyileşmesi için yaraya genç ve çocukların
beyinlerinin sürülmesini önerirler. Böylece İran coğrafyasında aylarca hatta
yıllarca süren bir katliam başlar; her gün zorla anne babalarından alınan iki
gencin kafası kesilip beyinleri merhem olarak Dehak’ın yarasına sürülür. Halk
çaresiz ve güçsüz düşmüştür. Gençler katledilirken sıra, daha önce bu şekilde
17 oğlunu kaybetmiş olan Kawa adındaki demircinin en küçük oğluna gelmiştir.
Her gün gençler Dehak'ın askerleri tarafından başları
kesilmek üzere götürülürken Kawa'nın aklına başkaldırı fikri gelir ve bu konuyu
etrafında güvendiği birkaç kişiye açıklar. Demirci dükkanında demirden savaş
malzemeleri olarak Gürz-ü Kember, Kér gibi araçlar yapar ve bir taraftan da başkaldırı
için etrafındakileri eğitir. Bu hareket yavaş yavaş yayılmaya başlar. Mart
ayının 20'sini 21'ine bağlayan gece zalim Dehak'a karşı direniş başlar. O gece
kralın sarayı direnişçiler tarafından ele geçirilir. Aynı zamanda bu direniş
Dehak'ın egemenliğindeki bütün topraklarda devam eder. Direnişçiler kendi
aralarında dağlarda ateş yakarak haberleşirler. Direniş bittiğinde Kawa'nın
halk hareketi Dehak'ı ve yönetimini devirir. Sevinçle dağlara koşan halk bu
ateşlerin etrafında oynamaya başlar.
Bir diğer söylentiye göre de Kawa, 20 Mart'ı 21 Mart'a
bağlayan gece sabaha kadar demir ocağının başında sabahlar ve oğlunu zalim
Dehak’ın katlinden kurtarmak için çareler düşünürken imdadına göğün yedinci
katındaki iyiliğin temsilcisi Hürmüz yetişir. Ninova'lı Kawa'nın yüreğini sevgi
ve umutla doldurur ve bileğine güç, aklına ışık verir. Ona Zalim Dehak'tan
kurtuluşun yolunu öğretir. 21 Mart sabahı, gün doğduğunda, Kawa oğlunu kendi
eliyle Dehak’a teslim etmek ister ve zulmün ve kötülüğün kalesi olan Dehak'ın
sarayına girer. Oğlunu Dehak’ın huzuruna çıkarırken yanında getirdiği çekicini
Dehak’ın kafasına vurur. Dehak’ın ölü bedeni Demirci Kawa’nın önüne düştüğü
anda kötülüğün alevi söner. Kısa sürede bütün Ninowa ve bölge halkı isyan eder
ve ateşler yakarak saraya yürürler. Zulme karşı isyanı başlatan Kawa, demir
ocağında çalışırken giydiği yeşil, sarı, kırmızı önlüğünü isyanın bayrağı ,
ocağındaki ateşi ise özgürlük meşalesi yapar. Ninowa cayır cayır yanarken
meşaleler elden ele dolaşır, dağ başlarında ateşler yakılır ve kurtuluş coşkusu
günlerce devam eder. Dehak’tan kurtulan halklar 21 Mart’ı özgürlüğün,
kurtuluşun ve halkların bayramı olarak kutlar. Demirci Kawa; başkaldırı
kahramanı, Nevruz ise; direniş ve başkaldırı günü olarak tarihe geçer.
2. uyarlama:
Bir diğer Kawa efsanesine göre, 2500-2600 yıl öncesinde
Zuhak (Bazı kaynaklara göre Dehak) adında Asurlu çok ama çok zalim bir kralın
altında yaşayan Kawa adında bir demirci vardı. Bu kral tam bir canavardı ve
efsaneye göre her iki omuzunda da birer yılan bulunuyordu. Bu iki yılanı
beslemek için her gün halktan iki çocuğu sarayına kurban olarak getirtip
aşçılarına bu iki çocuğun beyinlerini yılanlarına yemek olarak verdiriyordu.
Aynı zamanda bu canavar kral ilkbaharın gelmesini engelliyordu . En sonunda bu
zulümden bıkan ve bir şeyler yapmak isteyen Armayel ve Garmayel adlı iki kişi
kralın sarayına aşçı olarak girmeyi başarırlar ve Kralın yılanlarını beslemek
için beyinleri alınarak öldürülen çocuklardan sadece birini öldürüp diğerinin
gizlice saraydan kaçmasına yardımcı olurlar. Böylece ellerindeki bir insan
beyni ile kestikleri bir koyunun beynini karıştırarak yılanlara verirler her
gün bir çocuğun kurtulmasını sağlamış olurlar. İşte bu kaçan kişilerin
Kürtlerin ataları olduğuna inanılır. Kaçan çocuklar Kawa adlı demirci
tarafından gizlice eğitilerek bir ordu haline getirilirler. Kawa'nın
liderliğindeki bu ordu bir 20 Mart günü zalim kralın sarayına yürüyüşe geçer ve
Kawa, kralı çekiç darbeleri ile öldürmeyi başarır. Kawa etraftaki tüm tepelerde
ateşler yakar ve yanındakilerle birlikte bu zaferi kutlarlar. Böylece Kürt
halkı zalim kraldan kurtulmuş olur ve ertesi gün ilkbahar gelir.