İki buçuk yıldan fazladır tutuklu olan dört isim hakkındaki
tek elle tutulur “delil” polis imdat hattına yapılan iki ihbar telefonu. İkisi
de birbirinin aynı olan telefonlar. Vicdanlarının sızladığını söyleyen ve
polisleri vuranların isimlerini vereceklerini söyleyen kişiler. Nereden
biliyorsunuz sorusuna ise “Abi ben bunların hepsinden haberdarım” diyen ya da
“Orayı çok fazla karıştırma” yanıtını veren iki kişi...
(BİR HATIRLATMA
22 Temmuz 2015 günü, Ceylanpınar'da 3 polisin kaldığı evde,
kapıyı zorlamadan içeri girenler 2 polisi infaz etti.
Evde kalan diger polis sonraki aşamalarda YOK oldu. Ne
mahkeme ne de basın onun kim olduğunu soruşturmadı.
Ceylanpınar’da 2 polisin öldürülmesinden sonra 90 ucak
Kandil'i bombaladı (gece 65 uçak, sabah 25 ucak)
Ceylanpınar'da öldürülen 2 polisin öldürülmesinin "PKK
tarafından yapıldığını" ihbar eden ve bu infazı yaptıkları gerekçesiyle birçok
kişiyi tutuklayan HAKiM, SAVCI ve iHBARCILAR (ihbarci, FETÖ'nün Urfa
Koordinatörü çıktı) FETÖ'den tutuklandılar - GAZETE DEMOKRAT)
Oysa polislerin öldürüldüğü evde onların hiçbirinin parmak
izi bulunmadı. Tam aksine eve hiç gitmediğini söyleyen bir polis memurunun
parmak izine rastlandı.
Sanıkların lehine olabilecek deliller görmezden gelindi.
Olay günü sanıkların nerede olduğunu gösteren HTS kayıtları ise hiçbir kopyası
alınmadan savcılık tarafından imha edildi.
Gençleri tutuklayan hâkim Nurettin Bulut, 15 Temmuz sonrası
“FETÖ”den tutuklandı. İddianameyi hazırlayan savcı Mehmet Kıvanç Kılsızoğlu
genç yaşına rağmen terfi edip Ankara’ya Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Merkezi’ne
hâkim olarak atandı. Söz konusu merkezde darbe girişimi sonrası 14 savcı
gözetiminde “FETÖ” şüphesiyle arama yapıldığını ekleyelim.
Otopsi savcısı dahil 22 polis “FETÖ”cü olduğu suçlamasıyla
açığa alınıp, tutuklanıp, ihraç edildi.
Cinayetten sonra Şanlıurfa Emniyet Müdürü, polislerin cenaze
töreninde kentteki paralel yapılanmaya dikkat çekti. Üstelik bir cemaat
imamından söz edip, paralelcilerin emniyete sızdığını, istihbarat
faaliyetlerini zafiyete uğrattığını, asayiş ve terör olaylarını tırmandırmaya
çalıştığını anlattı. Son altı duruşmada altı savcı değişti ve mütalaa bile
verilemedi.
Son mütalaada ise iddianame tekrarlandı.
Öldürülen iki polis Feyyaz Yumuşak ve Okan Acar’ın polis
arkadaşları Mustafa Bektaş, Metehan Daban, Enver Güler ve Burak Koru’nun olay
gününe dair çelişkili ifadeleri dikkate bile alınmadı. Söz konusu eve hiç
gitmediğini söylemesine rağmen evdeki 10 farklı parmak izinden dördü kendisine
ait çıkan polis Burak Koru hakkında hiçbir işlem yapılmadı.
Dedim ya son mütalaada iddianame tekrarlandı diye.
İddianamede sanıkların iki polisi öldürmek için karşı daireyi kiraladıkları,
Suriye’den gelen bir grupla birlikte balkondan girerek cinayeti işledikleri
ileri sürülüyordu. Ancak hangi şüphelinin gözcülük yaptığı, hangisinin “öldürme
faaliyetini gerçekleştirdiğinin tespit edilemediği” de vurgulanıyordu.
Evet ama gelin görün ki suçlamada bahsi geçen evi kiraladığı
söylenen isimler 17 ay sonra tahliye edilmişti ve aslında dava o zaman
düşmüştü. Ancak ne hikmetse savcı bu kez evi kiralayanlar hakkında beraat
isterken tutuklu dört sanık hakkında ikişer kez müebbet istedi.
Oysa eldeki tek delil olan ihbar telefonları konusunda da
hiçbir araştırma yapılmamıştı.
O telefonlardan birinin adına kayıtlı olduğu şahıs ise
mahkemeye gelmiş ve telefonun kendisine ait olmadığını, adının kullanılarak
alınmış olabileceğini söylemişti. Söz konusu şahsın bir kardeşi “FETÖ”den
tutuklandı, ağabeyi ise aranıyor.
Ortada bu derece ciddi bir “FETÖ” çemberi varken ve olayın
kumpas olduğu iddiası dururken “çözüm sürecini” bitirmek için bahane edilen bu
cinayetin arkasındaki soru işaretleri aydınlatılmadan dört kişi sadece “faili
meçhul” iki telefon ihbarı nedeniyle ağırlaştırılmış müebbet cezasıyla karşı
karşıya...
Aslında bu yaşanan; aynen HDP’li milletvekilleri hakkında
hazırlanan fezlekelerde olduğu gibi “çözüm süreci”ni bitirme bahanesi olarak
tezgâhlanan olaylarda hâlâ “FETÖ-AKP” işbirliğinin Kürtlere karşı tam gaz
sürdüğünün açık kanıtı. (AYŞE YILDIRIM –
CUMHURİYET)
TÜM SANIKLAR CİNAYET SUÇUNDAN BERAAT ETTİ!
Çözüm sürecini bitiren Ceylanpınar’daki iki polisin cinayeti davası da
beraatle sonuçlandı
Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde, 22 Temmuz 2015 tarihinde, polis
memurları Feyyaz Yumuşak ile Okan Acar'ın evlerinde uyurken şehit edilmesiyle
ilgili açılan davada, 9 sanıktan tutuklu 4'üne 1'er yıl 6'şar ay hapis cezası
verildi. Tüm sanıklar 'cinayet' suçundan beraat etti.
Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde, 22 Temmuz 2015
tarihinde, polis memurları Feyyaz Yumuşak ile Okan Acar'ın evlerinde uyurken
şehit edilmesiyle ilgili açılan davada, 9 sanıktan tutuklu 4'üne 1'er yıl 6'şar
ay hapis cezası verildi. Tüm sanıklar 'cinayet' suçundan beraat etti.
Ceylanpınar'daki polislerin şehit edilmesi çözüm sürecini bitirmişti.
Ceylanpınar Emniyet Müdürlüğü'nde görevli polis memurları
Feyyaz Yumuşak ile Okan Acar, 22 Temmuz 2015'te, ilçenin Bahçelievler
Mahallesi'ndeki evlerinde uyurken, teröristler tarafından şehit edildi. Olaya
ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında, çok sayıda kişi gözaltına alınırken,
4'ü tutuklu 9 kişi hakkında 'terör örgütü üyeliği ve yardım yataklık'tan dava
açıldı.
Davasının 13'üncü duruşması bugün 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde
görüldü. Mahkemede 'devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma, kişiyi yerine
getirdiği kamu görevi nedeniyle öldürme' suçlarından müebbet hapsi istenen
tutuklu sanıklardan Hasan Aydın hazır bulundu. Duruşmaya Sedat ve Hüseyin Aydın
ile Naci Yılmaz ise cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile
bağlandı. Sanık yakınları ve avukatlarının hazır bulunduğu duruşmada cumhuriyet
savcısı, geçen celsede verdiği, tutuklu yargılanan 4 sanığın 2'şer kez
ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması mütalaasını yineledi.
Mahkeme heyeti, davada yargılanan 4'ü tutuklu 9 kişinin
'cinayet' suçlamasından beraatlerine karar verdi. Heyet, ayrıca tutuklu Hasan
Aydın, Hüseyin Aydın, Sedat Aydın ve Mehmet Naci Yılmaz'a sosyal medya
paylaşımları gerekçesiyle 'örgüt propagandası yapmak' suçundan 1 yıl 6'şar ay
hapis cezası verip, tutukluluk sürelerini göz önünde bulundurarak,
tahliyelerine hükmetti.
Saldırıdan bir gün sonra 23 Temmuz 2015’te trafik polisi
Tansu Aydın’ın şehit edilmesine ilişkin davada yargılanan altı çocuk için de
dün üç yıl sonra beraat kararı
verilmişti. (CUMHURİYET)