“Misafir takımın maç boyunca rakip kaleyi bulan pozisyonun olmayışı, ev sahibinin yedi gol denemesi bu maçın özeti. Velhasıl bu galibiyetle 8. sıraya, play-off potasının hemen altına yerleşiyor Charlton Athletic. Tıpkı bizim Hacettepe gibi onların da şans melekleri yanlarında olsun…”


Charlton Athletic… Londra’nın güneydoğusunda 14.385 nüfuslu Charlton mahallesinin kırmızı beyazlı takımı, nam-ı diğer ‘Red Robins’ (Kızıl Saksağanlar). Milli maçlar nedeniyle verilen aradan yararlanıp, 3. Ligin sessizliğinde izlediğimiz o köklü takımı hatırlayalım bu hafta, endüstriyel futbolun zenginliğinde giderek büyüyenlerin yanında altlarda play-off’u zorlayan takımın hal ve gidişini anlatalım meraklısına…

Mahalle de takımı gibi kendi halinde, en bilindik yanı İngiltere tarihinde suikast sonucu hayatını kaybetmiş yegâne Başbakan Spencer Perceval’ın mezarının bölgede yer alan St Luke’s klisesinde olması. 1905 senesinin yazında mahallenin topa meraklı gençleri tarafından sağlık için spor amacıyla kurulmuş. 1920 senesinde profesyonelliğe geçiş yapmış ve 1921’de liglere kabul edilmiş. Sonrası genelde alt liglerde geçen, zaman zaman saman alevi misali parladıkları asansör takımların izlerini taşıyan zamanlar. 80’li senelerin ortalarından 90’lara kadar en üst ligde mücadele edip sonrasında düştüler. 2000-2007 arasında yeniden elitlerin karşısında izledi onları futbolseverler fakat yine tutunamadılar. Ama düşmekten de kötüsü var. 1985 senesinde evsiz kaldılar, kulübe 1919’dan beri ev sahipliği yapan The Valley Stadı çok eskiyince yerel belediye tarafından vetoya uğradı. Gel gör ki kulübün parası olmadığından futbol mabetlerini yenileyemediler. Yerel belediye de stadı güvenli görmediği için izin vermeyince maçlarını Crystal Palace’ın Selhurst Park Stadı’nda oynamak zorunda kaldılar. Bu gelişme futbol tarihinde bir ilki yarattı, 1990 belediye seçimlerine taraftarlarının kurduğu ‘The Valley’ partisiyle katıldılar. Manifestolarında tek hedef vardı, evlerine dönmek! Parti 15 bine yakın oy almasına rağmen seçimi kazanamadı ama daha önce görülmemiş bu hareketin getirdiği ses karşılık buldu ve kulüp 1992 senesinin aralık ayında yedi sene ayrı kaldığı yuvasına geri döndü. 

Velhasıl hikâyesi biraz bizim Hacettepe’yi hatırlatıyor. Yaşı yetmeyenler için 1960’lı senelerde Türk futbolunun önemli takımlarındandı mor beyazlılar. 70’li senelerin başında İhsan Doğramacı’nın hastane projesinin neticesinde mahalle istimlâk edilip meskûnlar dağıtıldı. Geride bir mahallenin enkazı üzerine yükselmiş, adını mahalleden alan bir hastane kalmıştı. Zaman içinde yalnız mahallesini değil, mor-beyazını da yitirdi mahalle sakinleri. Onlar Charlton Athletic kadar şanslı çıkıp evlerine dönemediler. Şimdilerde 2. Lig Beyaz grupta play-off’a kalmak için mücadele veriyor Ankara’nın eski takımı, ne diyelim dönsünler artık…

Charlton Athletic’e dönersek, Premier Lig’de boy gösterdikleri zamanlarda en başarılı sezonları, 2003-2004, ligi 7. sırada bitirdiler. Ama takımın dinamosu Scott Parker’ı 10 milyon sterlin karşılığında Chelsea’ye satınca düşüşe geçtiler. Charlton’u yazıp da 1987-1998 arasında takımın formasını giymiş forvetleri Carl Leaburn’u atlamak olmaz. Çalışkanlığına diyecek olmasa da son vuruşlarda pek etkili değildi 8 numara. Bir dönem 89 maçta sadece dört gole ulaşınca taraftarların bastırdığı efsane tişörte malzeme olmuştu: “Carl Leaburn gol attığında oradaydım!” Ne diyelim, taraftar aleminde bahtsız forvetini mizah konusu yapmak da var…


Takım şimdilerde League One’da (3. Lig) mücadele ediyor. 25 kişilik kadronun değeri 8,5 milyon sterlin, yaş ortalaması 25,2. Geçen günlerde ayrılan Karl Robinson’un yerine yardımcısı Lee Bowyer takımın teknik direktörlüğüne getirildi. 41 yaşındaki eski orta saha oyuncusu profesyonel futbola 1994 senesinde takımda başladı, sonrasında Leeds United ve West Ham’da top koşturdu. 2011 senesinde Birmingham City ile Lig Kupasını kazandı. Kadronun en değerli oyuncusu orta sahada görev yapan 23 yaşındaki Jake Forster-Caskey. İngiltere Milli Takımının 21 yaş altı tüm gruplarında forma giydi. Takıma ev sahipliği yapan The Valley Stadı 27.211 kapasiteli. 2016-2017 sezonunda evlerinde oynadıkları 23 maçta 11.162 taraftar ortalaması yakaladılar. Uzaklarda, Anadolu takımlarının maçlarındaki boş tribün manzaralarını görünce ülke futbolunun neden geri kaldığı aşikâr! Daha önce de yazmıştık, maç günleri tribünlerini dolduramayan bir coğrafyanın futbolu ilerlemez ve sevdanın ligi olmaz, ah bir anlasalar…

Baharı çağıran o güzel Londra gününde Charlton Athletic’in konuğu play-off’u zorlayan 265 bin nüfuslu Plymouth şehrinin yeşilli takımı Argyle. Geçen sezon 4. Lig’den yükseldiler, onların da hedefi gelecek sezon Championship’de boy göstermek. 12 numaralı formayı sadece taraftarlar için ayırmışlar. 4-2-3-1 dizilişinde kırmızı formalı ev sahibi, henüz 3. dakikada 2 numaralı sol bekleri Page’in golüyle öne geçiyor. Orta sahanın sağında 22 yaşındaki Ganalı Fosu çabukluğu, oyun zekâsıyla takımın göze batanlarından. 17’de Zyro’nun kafa golüyle fark ikiye çıkıyor. Alt lig diye hor görmeyin, golün hazırlanışı futbol okullarında ders diye gösterilir. İki takımın da oyunu geriden kurduğu, geniş alanları kullandığı ilk yarı, fırsatları değerlendiren ev sahibinin üstünlüğüyle kapanıyor.

13.989 taraftarın önünde farkı azaltmak için başlıyor Plymouth Argyle ikinci yarıya ama 3. bölgede pozisyon yaratmakta zorlanıyor. Hücumda daha çabuk çoğalan, kaptığı toplarda direk kaleye gidebilen ev sahibi, Fosu’nun topla buluştuğu anlarda etkili. Misafir takımın maç boyunca rakip kaleyi bulan pozisyonun olmayışı, ev sahibinin yedi gol denemesi bu maçın özeti. Velhasıl bu galibiyetle 8. sıraya, play-off potasının hemen altına yerleşiyor Charlton Athletic. Tıpkı bizim Hacettepe gibi onların da şans melekleri yanlarında olsun… (ZİYA ADNAN – BİRGÜN - https://www.birgun.net/haber-detay/charlton-athletic-fc-sevdanin-ligi-olmaz-209587.html)
Daha yeni Daha eski