Independent gazetesinin deneyimli Ortadoğu yazarı Patrick
Cocburn, Afrin merkeze giren ÖSO unsurlarının çoğunun eski IŞİD ya da El Kaide
üyesi olduğunu kaydetti…
Suriye’deki gelişmeleri yakından izleyen Independent gazeteci
Ortadoğu yazarı Patrick Cocburn, Afrin saldırısını yazdı. İngiliz gazetesinin
deneyimli yazarı Cockburn, Afrin merkeze giren ÖSO unsurlarının çoğunun eski
IŞİD ya da El Kaide savaşçısı olduğunu vurguladı. Cockburn, ayrıca; ABD
Suriye’de kalacaksa, kendi çıkarları açısından Kürtlere muhtaç olduğunu ifade
etti.
Cockburn’ün bugün Independent’ta yer alan makalesi şöyle:
“Afrin’in Türk ordusu ve Suriyeli isyancı güçlerin eline
geçmesi kaçınılmazdı, ama tehlike sürüyor. Şu anda temel soru, şehrin el değiştirmesinin
ardından bölgedeki Kürt çoğunluğun etnik temizliğe maruz kalıp kalmayacağı.
Bir Arap gücü olan ÖSO savaşçılarının ilk eylemi, mitolojik
bir Kürt kahramanının Afrin merkezindeki heykelini yıkmak oldu. ÖSO
savaşçılarının çektiği videolar, çoğunun eski IŞİD ya da El Kaide savaşçısı
olduğunu ve Kürtler ile gayrimüslim azınlıkları ortadan kaldırılacak düşmanlar
olarak gördüklerini ortaya koyuyor.
Yaklaşık 200 bin Kürt, son birkaç günde Afrin’den kaçmış
durumda. Pek çoğu, geri dönmelerine asla izin verilmeyeceği kanısında. Haklı çıkmaları halinde, bu insanlar da
2011’den beri evlerinden edilen 6 milyon Suriyeli’ye ve ülke dışına çıkmak
zorunda kalan aynı sayıdaki mülteciye katılacak demektir. 2011’de 23 milyon
olan ülke nüfusunun yarısından fazlası 7 yıldır süren çatışmalarda evlerini
kaybetmiş durumda.
Türkiye sınırında bulunan ve Fırat’ın doğusundaki Kürt
bölgesinden kopuk Afrin Türkiye için kolay lokmaydı. Halep’in güneyinden geçen
ve Suriye ordusunun denetimindeki tek ikmal hattından sivil geçişlerine izin
verilirken silah ve cephane geçişine izin verilmedi. YPG komutanları, bölgede
10 bin savaşçıları olduğunu söylemişti; ama bunların varlığı başından beri pek
gözlemlenmedi. ÖSO, pazar sabahı şehre üç yönden, direnişle karşılaşmadan
girildiğini açıkladı. Bir başka rapora göre ise yer yer çatışmalar yaşanıyor.
YPG akıllıca davrandı
Belli ki YPG komutanları Afrin’in savunulamaz olduğu
sonucuna vardı ve seçenekleri olmadığı için şehirden çekildi. Eğer durum
gerçekten böyleyse, ağır can kayıplarıyla kaybedecekleri bir muharebeye
girmemekle akıllıca davrandılar.
Afrin için verilen mücadelenin sonucu, Türk istilasının
başladığı 20 Ocak’tan belliydi. Bunu tetikleyen olaysa, ABD Dışişleri Bakanı
Rex Tillerson’un, ABD güçlerinin Suriye’de kalacağı ve IŞİD’e karşı oluşturulan
YPG-ABD ittifakını temel alan fiili Kürt devletinin güvenliğini sağlamaya devam
edeceğine ilişkin provokatif açıklamasıydı. Geçen Ekim’de Rakka’nın düşmesiyle
IŞİD yenilgiye uğratıldığında artık Suriye’nin yaklaşık dörtte biri Kürtlerin
denetimindeydi.
Tillerson sadece ABD’nin Suriye’de kalacağını (oysa IŞİD’e
karşı savaş kazanıldıktan sonra bunun olmayacağı konusunda Türkiye’ye söz
vermişlerdi) açıklamakla kalmadı, aynı zamanda Başkan Beşar Esad’ın çekilmesini
ve İran etkisinin geriletilmesini hedeflediklerini söyledi. Bunlar gerçekçi
olmayan hedefler olsa da Türkiye ve Rusya’yı bir araya getirmeye yetti.
Başkan Putin Rusya’nın Afrin hava sahasını koruyan şemsiyeyi
kaldırdı ve Türk hava kuvvetlerinin bölgeyi dilediği gibi bombalamasına olanak
tanıdı. Bu belirleyici oldu: YPG güçleri kararlı ve deneyimli askerler olsalar
da hava savunmasından ve ağır silahlardan yoksunlar ve bu durumda
kazanamayacaklarını biliyorlardı.
Herhalde Rusya Türkleri, Kürtlerin müttefiği olan ABD ile
sürekli bir çatışmaya kilitlemek istiyor. Harekatın sürdüğü bölgede üstün güç
olduğundan da, aynı zamanda Türkiye’yi kendisine bağımlı kılmayı amaçlıyor.
Kürt simgelerinin tahrip edilmesi hayra alamet değil
Afrin’in düşmesinden sonra ne olacak? Gözlemlenmesi gereken
ilk şey, şehrin etnik temizlikle ‘Araplaştırılması’na gidilip gidilmeyeceği.
Karşı tarafta yer alan etnik ya da dini toplulukların ortadan kaldırılması,
Suriye iç savaşının sık sık karşılaşılan bir yüzü haline gelmiş durumda.
Türkler açısından bu kolay bir zafer olmuş olabilir; ama
sonuçta bir zafer ve Suriye krizinde onları daha önemli bir oyuncu haline
getirecek. Ama tabii ellerindeki kartlardan fazlasına da oynayabilirler.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan muzaffer; belki fazla muzaffer.
Pazar günü, ‘Afrin’in merkezinde teröristlerin paçavralarının yerine güven ve
istikrarın simgeleri dalgalanıyor’ dedi. Şehirdeki Kürt simgelerinin tahrip
edilmesi gelecek açısından hayra alamet değil. Bazı Suriyeli Kürt liderler,
Erdoğan’ın Suriye’nin kuzeyinde Türk denetiminde bir Sünni blok yaratmayı
planladığını düşünüyor.
Kritik soru, Erdoğan’ın bu noktadan sonra ne yapacağı.
Afrin’i almış olabilir, ama Suriye’deki asıl Kürt bölgesi Fırat’ın batısındaki
Arap şehri Menbiç’ten başlayıp Irak sınırına kadar uzanıyor. Burada, Afrin’den
farklı olarak, Kürtler ve Kürlerle bağlantılı güçler ABD korumasında. Menbiç
çevresinde ABD’nin zırhlı araçları görünür biçimde devriye geziyor. Ayrıca
YPG’nin belli başlı üslere yakın savaşması daha kolay olacak.
ABD Kürtlerin kara gücüne muhtaç
Kürtler ABD’nin kendilerini terk edebileceğinden korkuyor.
Ama ABD Suriye’de kalacaksa, kendi çıkarları açısından bir kara gücüne muhtaç
ve bunun için tek aday Kürtler. Bir Kürt lider, ‘ABD Kürtleri terk ederse
Suriye’den çıkmak zorunda kalır’ demişti. ABD’nin desteği sona erebilir, ama bu
henüz yaşanmış değil. Erdoğan Suriye’deki büyük Kürt bölgesine karşı harekete geçmek
istiyorsa, zamanını beklemek zorunda kalacak.”