Üniversiteliler, 16 Mart Beyazıt Katliamı’nın 40.
yıldönümünde bir kez daha İÜ Eczacılık Fakültesi önündeydi. Mücadelenin bugün
Tek Adam rejimine karşı verildiğini belirten üniversiteliler “Kahrolsun
istibdad, yaşasın hürriyet” sloganları attılar. Eylemde ayrıca, 30 yıl önce
bugün Saddam rejiminin gerçekleştirdiği Halepçe Katliamı’nda hayatını
kaybedenler de anıldı…
16 Mart 1978 Beyazıt ve 16 Mart 1988 Halepçe katliamlarının
yıldönümünde üniversiteliler İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde
anma eylemi düzenledi. Anma programına İstanbul Üniversitesi’nden KHK ile ihraç
edilen Levenk Dölek ve çok sayıda kişi katıldı.
Anma sırasında ilk olarak Beyazıt Marşı okundu. Ardından
Beyazıt ve Halepçe katliamlarına değinilen kısa bir konuşma yapıldı. Konuşmanın
ardından Beyazıt marşı okunarak “Beyazıt faşizme mezar olacak” , “Faşizme karşı
omuz omuza” sloganları atıldı.
78’liler Derneği’nden Hüseyin Soylu konuşmasına şu sözlerle
başladı:
Bombalar üzerimize atıldığı zaman bu üniversitede İktisat
Fakültesi öğrencisiydim. Türkiye dün de bugün de aynı karanlık süreçlerin
üzerinden emperyalist planların, yeşil kuşak teorilerinin uygulamaya çalıştığı
işgalci politikaların neticesinde bir sene öncesinden 77 1 Mayıs Katliamı’nda
işçi sınıfının üzerine bombalar yağdırılmıştı. Amaç işçilerin pasifize ederek
devrimcileri, halkı direnişe karşı emperyalizme karşı susturmaktı.
Dölek: Mücadele kararlılığımızı ifade ediyoruz
İstanbul Üniversitesi’nden ihraç edilen akademisyen Levent
Dölek yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Öncelikle 16 Mart şehitlerimizin anısı önünde saygı
eğiliyorum. Bugün burada 16 Mart Katliamı’nın yıldönümünde bir kez daha
buluşuyoruz. Emperyalizme ve faşizme karşı sloganlar atıyoruz. Çünkü bu katliam
bir faşist katliamdır şüphesiz. Bu katliam bir kontrgerilla katliamıydı. Ve o
kontrgerilla sadece Türkiye’de değil bütün Avrupa’da NATO tarafından
örgütlenmiş bir suç şebekesiydi. Devletler tarafından korunup kollanan bir suç
şebekesiydi. Dolayısıyla bugün burada katliamı bir kez daha anarken 16 Mart’ı
unutmadığımızı gösterir ve unutturmayacağımızı haykırırken aslında
emperyalizme, faşizme ve kapitalizme karşı mücadele kararlılığımızı hep
birlikte ifade ediyoruz.
Karaoğlu: Mücadeleyi kesintisiz olarak devam ettiriyoruz
İstanbul Üniversitesi öğrencisi Melda Karaoğlu,
üniversiteliler adına yaptığı konuşmaya eski Dev-Genç Genel Başkanı Bülent
Uluer’in sözleri ile başladı:
36 yıl önce İstanbul Üniversitesinde burada arkadaşlarımız
öldüğünde hepimiz buradaydık. Olaydan çok kısa bir süre sonra buraya geldik.
Aradan 36 yıl geçti ama bazı şeyler hiç değişmedi. Hala insanlar ölüyor. Hala
gençlerimiz sokakta vuruluyor, hala 36 yıl önce olduğu gibi her şey devam ediyor.
İsterdik ki her şey değişmiş olsun, isterdik ki o zamanki kötü anılar sadece
anı olarak hatıramızda kalsın. Fakat insanlar ölmeden, insanlar eziyet
çekmeden, insanlar zulme uğramadan dünya değişmiyor, maalesef değişmiyor. Ama
eminiz ki güzel günler göreceğiz Nazımın dediği gibi arkadaşlar. Hepimizin
yeniden başı sağ olsun ve mücadelemiz göğe doğru yükselsin. Yine Beyazıt Cami
bize bakıyor yine bakırcılar çarşısının kapısında bekleyenler var.
Arkadaşlarımızın Beyazıt meydanında anıları var. Karşımızda Beyazıt Cami yan
tarafında bakırcılar çarşısı öbür tarafta İstanbul üniversitesinin ana kapısı
bunların hepsi duruyor. Bizde bir gün gideceğiz bunlar yine duracaklar ve
hatıralar yaşayacaktır. Yaşasın Sosyalizm.
Bülent Uluer’lerden miras kalan direniş tarihini
devraldıklarını belirten Karaoğlu, sözlerinin devamında şunları belirtti:
Bizim tarihimiz mücadelenin, dayanışmanın, yurtsever
olmanın, her koşulda darbede ve OHAL de dahi üniversiteye sahip çıkıp
üniversiteler bizimdir demenin tarihidir ve bilimi, aydınlığı, sanatı
savunanlara pusular kuranlar, korkaklar, saray uşakları ve onların efendileri
olan diktatörler tarih sayfalarında sadece ve sadece nasıl yenildikleriyle yer
alır. Onlar yani emperyalizm işbirlikçileri, bilim ve üniversite düşmanları, ellerinde
satır dillerinde küfür eksik olmayan bir avuç devlet destekli faşist çete
yaptıkları katliamlarla, kanla, efendilerinin nasıl da sırtlarını
sıvazlamasıyla anılırlar. 16 Mart 1978 de bunlardan biridir. Bugün burada
sadece kaybettiklerimizi anmıyoruz. En sert faşizm koşullarında
üniversitelerinde aydınlığın, kardeşliğin, barışın ve insanların eşit olduğu
bir ülke için yaşamlarını buna adayanların mücadelesini kesintisiz olarak devam
ettiriyoruz.
Üniversiteliler, düzenlenen anma eyleminin ardından katliamın
gerçekleştiği yere karanfiller bıraktı.
(Sendika.Org - Fotoğraflar: Murat Bay)