Bizanslılar 1000 yıl önce benim insanlarıma athinganoi adını
verdiler. Bu dokunulmaz demekti. O kadar çok korkmuşlardı ki atalarımızdan
böylesine bir isim taktılar bize. Kulaktan kulağa yaydılar bu ismi. Bundan
sonra her gittiğimiz ülkede insanlar bizi böyle çağırdı. Herkes kendi dilinde
tekrar etti adımızı. Zigeuner, Cigani veya Çingene...
Bizlere dokunulmaz dediler... Korktular bizden. Farklıydık.
Daha yoksulduk. Daha özgürdük. Ama insandık. Tıpkı onlar gibi. Onlar bunun
farkında değildi. Bizimle çalışmak, bizimle yaşamak, bizimle konuşmak
istemediler. Biz yarattığımız göz nuru zanaatlerle onlara bir yaşam bahşederken
onlar şehirlerinin unutulmuş köşelerine attılar bizi. Yoksulluk bitmeyen bir
lanet gibi üstümüze çüktü. Çok acılar çektik.
Atalarım, bu haksızlıklardan kurtulmak için her yolu
denediler... Haykırarak baktılar insanların gözlerine; bazen yalvararak!
"Biz çingene değiliz insanız." Çingenelerin konuştuğu dillerden
birinde insan Rom demekti. Onlar da insanlara biz Romanız dediler yani sizden
bir farkımız yok. Bizi kabul edin. Lütfen!
Bugüne kadar kimse onları dinlemedi. Çaresizliklerinin
karşısında gülümsediler. Yoksulluklarıyla alay ettiler. Umutsuzluk bir
karabasan gibi çöktü insanlarımızın üzerine.
Ben atalarım gibi umutsuzca yalvarmayacağım. Biliyorum ki
gerçekten de biz farklıyız! Özgür, hırçın, dayanıklı, güçlü, insancıl, ve
yaratıcıyız. Tarihin en barışçı insanlarıyız. Bu yüzden utanmam gerekmiyor.
Evet ben bir dokunulmazım. Acılarımızın verdiği güçle;
çirkinlikler, kalleşlikler ve aşağılayan bakışlar dokunamaz artık bana. Temiz
yüreğimize değil aşınmış ayakkabılarımıza bakanlar incitemez artık kalbimi.
Madem ki binlerce yıldır ölüm tadında yaşadık hayatı; bundan sonra hiçbir güç
dokunamaz tertemiz insanlığımızla beslenmiş kutsal özgürlüğümüze. Ben bir
dokunulmazım.
Olduğum şeyle gurur duyuyorum. Herkes bilsin! Ben Bir
Çingeneyim