Bir anda Türkiye'nin en büyük medya patronu haline gelen AKP'li Demirören Grubu, son günlerin en çok konuşulan başlığı haline geldi. Demirören Grubu'nun yükseliş hikayesine biraz daha yakından bakmak gerekiyor...

Yıl 2014. AKP ile Cemaat arasındaki savaş sürerken bir ses kaydı düşüyor basına. Başbakan Erdoğan ile Milliyet ve Vatan gazetelerinin sahibi Erdoğan Demirören arasında geçiyor konuşma. Başbakan, 28 Şubat 2013'te "İmralı zabıtları" manşetiyle çıkan Milliyet'e öfkeli. Başbakan, manşeti atan gazetenin patronu Demirören'i haber için "rezillik, alçaklık, kepazelik, adilik" diyerek fırçalıyor. "Gereğini yapmak için" haberi sızdıran kaynağını isteyen Başbakan'a, Demirören "akşama kadar bilgiyi önüne getirme" sözü veriyor. Başbakan'a "patron" diye hitap eden ve "Sizi üzdük mü" diye soran Demirören'e "Duman ettiniz" karşılığını veren Başbakan, bir daha Milliyet'ten kimseyi uçağına almayacağını söylüyor. Demirören, konuşmanın sonunda "Nasıl girdim bu işe" diyerek ağlamaya başlıyor.

Ses kaydı, Milliyet'te Hasan Cemal, Can Dündar, Genel Yayın Yönetmeni Derya Sazak ve Yayın Koordinatörü Tahir Özyurtseven’in kovulmasında da bu diyaloğun doğrudan payı olduğunu ortaya koyuyor. Zaten bir süre sonra Erdoğan, Balıkesir mitinginde adı geçen gazetecileri doğrudan hedef alıyor ve Hasan Cemal'in yazısına atıfta bulunarak "Batsın senin gazeteciliğin" diyor. Başbakan'ın tepkisi üzerine Hasan Cemal ile birlikte adı geçen gazeteciler kovuluyor. O günden sonra bir daha ne Milliyet’in ne de Vatan’ın adı duyuluyor.

2017… Demirörenler Türkpetrol’ün yeni sahibi oluyor. Türk Petrol Vakfı’nın Demirörenler tarafından alınması sonrası “Turkoil” dâhil 12 farklı marka daha Demirörenler'in mülkiyetine geçiyor. Demirören Holding, bu alışverişten bir süre önce de yüzde 70’ine sahip olduğu Milan Petrol’ün (MOil) tamamını bünyesine katmıştı. Grup, Milangaz, Likidgaz ve Total Türkiye’nin de yüzde 100’ünün sahibi konumunda. Demirören Enerji Grubu, akaryakıt sektöründe yüzde 7,4 oranında, LPG sektöründe yüzde 22 pazar payına sahip. Şimdi de Doğan Medya’nın tamamını aldı ve böylece basında en büyük tekel haline geldi. İktidardan gelen bir tehdit telefonuyla kimyası bozulan ve ağlamaya başlayan bir patron için büyük başarı!

PARA KATAR’DAN GELDİ

Fakat Demirörenler'in bu alışverişin gerçek öznesi olmadığına değin derin kuşkular var. Bunlardan biri iktidara yakın Nagehan Alçı. Erdoğan Demirören ve Aydın Doğan ile yakın ilişkiler içinde olduğunu söyleyen Alçı’ya göre de bu satışta bazı karanlık noktalar var. Alçı, Demirören'in Doğan Grubu’nu hükümetin Katar sermayesi vasıtasıyla satın aldığı iddiası için, "Paranın detaylı bir dökümünü ve alınan kredileri vs. açıklamalıdır" diyor.

Alçı'nın da dikkat çektiği gibi Aydın Doğan’ın satışa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isteğiyle rıza gösterdiği, hatta Aydın Doğan ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir süre önce Beştepe’de yaptıkları baş başa görüşmede konunun gündeme geldiği konuşuluyor. İddia o ki, Doğan medyasının asıl sahibi parayı Katar üzerinden aktaran saray. Zaten “iş âleminin” neredeyse tamamı Doğan Medya Grubu’nu, Demirören Grubu’nun aldığına inanmıyor. Birçoğu bu paranın Katarlılara ait olduğunu ve Demirörenler'in yediemin olarak orada durduğunu düşünüyor.

Zaten büyük bir basın grubuna biçilen değer de bu tür bir alışveriş için komik bir rakam. Basına yansıyan bilgilere göre satış 1 milyar 100 milyon dolar işletme değeri ile oldu, borçların indirilmesiyle 890 milyon dolara gerçekleşti. Halbuki bu guruba daha birkaç yıl önce 4 milyar lira vergi cezası kesilmişti. Bir de elimizde örnek bir satış var. Sabah-ATV ikilisi 2007’de Çalık gurubuna devlet zoruyla 1,1 milyar dolara satılmıştı. Yani Doğan Medya ucuza gitti.

BİR AYAĞI SPORDA BİR AYAĞI AKP’DE

Erdoğan Demirören’in oğlu Yıldırım Demirören BJK başkanıyken Tayyip Erdoğan’ın isteğiyle Türkiye Futbol Federasyonu’nun başına geçmiş, AKP’nin futbola çeki düzen verme girişiminde önemli rol üstlenmişti. Beşiktaş’ın başındayken de bir spor kulübü başkanından çok iş adamı kimliğindeydi. Sporu kazanca çevirmeyi ilke edinmiş, bu nedenle ''sermaye piyasası mevzuatına aykırı işlemler'' yapmaktan ceza da almıştı.

Taksim İstiklal Caddesi’ndeki koruma altına alınmış alandaki çok değerli bir binayı da AKP’nin kolaylaştırmasıyla elde etti ve şimdi o binanın yerinde Demirören AVM yükseliyor. Yani Demirörenler AKP döneminde yükünü alan ailelerden.

SERVETİN KAYNAĞI NE?

Eskilerin dediği gibi çok laf yalansız çok mal haramsız olmaz. Az zamanda böylesine zenginleşen ailenin servetinin kaynağı hakkında da bu yönde iddialar var. Bunlardan biri Erdoğan Demirören’in 1978 yılında İstanbul Halkalı'da cesedi yakılmış olarak bulunan Rum asıllı iş adamı Yorgi Papadolos adlı Rum asıllı iş adamının varlıklarına el koyarak zenginleştiği. Bazı istihbarat belgelerine geçen bu iddiaya göre Arşimidis şirketinin kurucusu Papadolos’un katili de bizzat Erdoğan Demirören.

Bu iddialar Mehmet Eymür’ün hazırladığı ünlü MİT Raporu’nun eklerinde yer alan istihbarat notları ve sorgulama tutanaklarında geçiyor. Bu belgelere göre Erdoğan Demirören, Vural Arıkan, Neçdet Çobanoğlu ve Adnan Başer Kafaoğlu ile birlikte Arşimidis şirketinde müşavir olarak görev yapıyor. Demirören mafyanın da araya girmesiyle diğerlerini azlederek şirketin mallarına el koyuyor. Çok tartışılan ve pek çok davaya konu olan MİT Raporundaki bu iddialara karşı Demirörenler'in hukuki bir girişimde bulunup bulunmadığı ise bilinmiyor

AKP YÜRÜ DEDİ

Likit petrol gazı dağıtımı yapmak için 53 yıl önce kurulan Demirören Grubu bugün 4 ana iş kolunda faaliyet gösteriyor. Demirören Petrol ve Gaz Grubu Türkiye'nin ilk ve en büyük entegre tüplü gaz ve otogaz şirketi Milangaz’ın yanı sıra Likid Gaz, Mutfak Gaz, Güneş Gaz, Demirören Tüp AŞ ve M Oil Petrol’ün sahibi. Türkiye’nin en büyük petrol şirketlerinden Petrol Ofisi ile anlaşan Milangaz, Oto LPG sistemlerinde sektörün öncülerinden. Demirören bünyesinde faaliyet gösteren Parsat Piston da alanındaki lider firmalardan biri.

Azerbaycan’da da faaliyetlerine ağırlık veren Demirören, Azerbaycan'ın en büyük petrol dağıtım şirketi Azpetrol’ün ve bölgenin en büyük ağır sanayi fabrikalarından Azerelektroterm’in de sahibi.

1958'de İstanbul'da Etiler'de kurulan Ata Koleji de Demirören grubuna ait.

Demirören, faaliyet gösterdiği bu iş kollarının yanı sıra farklı sektörlere yönelik ihalelere de giriyor. Hükümetin, geliri bin 500 doların altındaki illere yatırım teşviki sağlayan yasayı çıkarmasından yararlanan şirket, Van'da 1.7 milyon dolara dolum tesisi kurmuştu. İçme suyu sondajı, havuz inşaatı gibi ihaleler alan Demirören, son olarak İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) ihalesine girmiş ancak ihaleyi alamamıştı.

Türkiye’de yıllardır faaliyet gösteren Demirören Grubu’nun adı geçtiğimiz aylarda İstiklal Caddesi’nde inşa ettikleri Demirören AVM ile sıkça duyulur olmuştu. İstiklal Caddesi’nin tarihi ve kültürel dokusunu hiçe sayarak hızla yükselen inşaat her türlü hukuksuzluğu da beraberinde getirmişti.

Kemer Country ve Lidya Yapı A.Ş. de holdingin parçaları. (SOL.ORG)
Daha yeni Daha eski