Devrim, geniş İtalyan halk kitlelerini, disiplinden ve
kültürden yoksun bir bireyler sürüsü dahilinde henüz bir biçim kazanmamış ve
henüz paramparça bir halde, midesini düşünen ve barbarca tutkulara sahip
bireyler olarak yakalar. Seçim mücadelesini kabul etmiş olan bilinçli
devrimciler açısından da aynı durum söz konusudur: işbu çokluk dahilinde bir
ilksel form ve birlik yaratmak, bu çokluğa Sosyalist Parti’ye bir eylem
bağlantısı sağlayarak katılmak, bu çokluğun içgüdülerine ve tutkularına bir
anlam ve bir siyasal bilinç parıltısı vermek. Fakat yine böylece, devrimci öncü
bu çoklukların kandırılmasını, mevcut krizin üstesinden parlamenter eylem ile,
reformist eylem ile gelinmesinin mümkün olduğuna inandırılmalarını da istemez…
Bilinçli devrimciler ve (hem sömürücülerin hem
sömürülenlerin dahil olduğu) evrensel oy hakkı üzerinden ve seçim bölgeleri
temelinde seçilen milletvekillerinden oluşan parlamentonun burjuva
diktatörlüğünün maskesinden başka bir şey olmadığını düşünen işçiler ve
köylüler seçimlerden ne beklerler? Kuşkusuz meclisteki sandalyelerin yarısından
bir fazlasını elde etmeyi ve [sistemin] köşelerini aşındırarak yuvarlama
amacını güden bir kararnameler ve yasalar yağmuru ile karakterize olan ve iki
sınıfın, yani sömürücülerin ve sömürülenlerin bir arada var oluşunu daha kolay
ve daha elverişli hale getirecek bir yasamayı hayata geçirmeyi beklemezler.
Bunlardan ziyade, proletaryanın seçim gücünün parlamentoya Sosyalist Parti
aktivistlerinin sağlam bir çekirdeğini yerleştirmesini ve bunun da, burjuvaziyi
demokratik oyalamaları ve sırtını hukuka yaslamayı bırakmaya zorlamak ve işçi
sınıfının en derin ve geniş katmanlarının sömürücü oligarşiye karşı
başkaldırmasını gerçekleştirmek adına istikrarlı ve güçlü bir hükümet
oluşturmak için yeterince çok sayıda ve sertleşmiş bir çekirdek olmasını
amaçlarlar.
Bilinçli devrimciler, bugün komünist devrimin ancak bir işçi
ve köylü konseyleri sistemi dahilinde cisimleşen proletarya diktatörlüğü
vasıtasıyla geleceğine ikna olmuş olan işçiler ve köylüler, pek çok sosyalist
milletvekilini parlamentoya yollamak üzere mücadele vermişlerdir çünkü şu
şekilde akıl yürütmüşlerdir:
Komünist devrim bir vuruşta gerçekleşebilecek bir şey
değildir. Şayet bir devrimci azınlık şiddet yoluyla iktidarı almayı başarırsa
dahi, bu azınlık bir gün sonra kapitalizmin paralı askerleri tarafından bir
karşı vuruş ile devrilecektir çünkü sürece içerilmemiş olan çoğunluk, devrimci
iktidarın çiçeğinin kopartılmasına izin verecek, yolsuzluk ve kapitalist altın
tarafından baştan çıkarılan bütün kötücül tutkuların ve barbarlıkların
taşmasına izin verecektir. İşte bu yüzden, proleter öncünün bu uyuşuk ve yavaş
çoğunluğu maddi ve manevi olarak örgütlemesi, proleter öncünün mülk sahibi
sınıfın bundan böyle geniş insan kitleleri barışçıl biçimde yönetemeyeceği
fakat parti tarafından kontrol ve disipline edilen sosyalist milletvekillerinin
inatçılığı ile geniş kitleleri terörize etmeye, körlemesine greve çıkmaya ve
isyan etmeye zorlayacak olan maddi ve manevi koşulları kendi yöntemleri ve
sistemleri ile ortaya çıkarmak durumundadır. Bu türden bir hedefin ardına,
bugün ancak –parlamentoyu felce uğratmanın, burjuva diktatörlüğünün ikili yüzünden
demokratik maskesini düşürmenin ve bu diktatörlüğün bütün korkunçluğunu ve
tiksinti verici çirkinliğini teşhir etmenin peşinde olmak olarak anlaşılan bir
eylem olarak– parlamenter eylem ile düşülebilir.
Komünist devrim, İtalya’da, ulusal üretim aygıtının
gelişimine içkin olan nedenlerden daha ziyade uluslararası nedenler açısından
bir zorunluluktur. Reformistler ve bütün bir oportünistler çetesi, İtalya’da
devrim için nesnel koşulların oluşmamış olduğunu söylediklerinde haklıdırlar:
milliyetçiler gibi düşünmelerinden ve konuşmalarından ötürü, İtalya’nın
dünyanın geri kalanından bağımsız bir organizma olduğunu tasavvur etmelerinden
ötürü ve İtalyan kapitalizmini tamamen İtalya’ya ait bir fenomen olarak
tasarlamalarından ötürü haklıdırlar. Bunlar, enternasyonalizmi proletaryanın
tarihinde olduğu kadar kapitalizmin tarihinde de yaşayan ve işleyen bir
gerçeklik olarak düşünmemektedirler.
Fakat İtalyan gerçekliği bir uluslararası sistem içinde
gömülü olarak, bu uluslararası sisteme dayanıyor olarak anlaşıldığında, o
zaman, tarihsel yargı değişir ve her bilinçli sosyalistin, sınıfının devrimci
görevinin sorumluluğunu hisseden her işçinin ve köylünün varmak zorunda olduğu
pratik sonuç şu olacaktır: Toplumsal iktidarın fethedilmesi için hazırlanmak
kaçınılmazdır, silahlanmak kaçınılmazdır. Devrimin uluslararası kapitalist
sistemin koşulları tarafından dayatılıyor oluşu gerçeği, İtalyan devrimci
öncüsünün görevini daha zor ve karmaşık hale getirmektedir fakat bu
karmaşıklıklar ve zorluklar bizi daha iyi donanmış ve daha iyi hazırlanmış
olmaya zorlamalı, bizi yanılsamalara ve kuşkuculuğa sürüklememelidir.
Tam da böyledir: Devrim, geniş İtalyan halk kitlelerini,
disiplinden ve kültürden yoksun bir bireyler sürüsü dahilinde henüz bir biçim
kazanmamış ve henüz paramparça bir halde, midesini düşünen ve barbarca
tutkulara sahip bireyler olarak yakalar. Seçim mücadelesini kabul etmiş olan
bilinçli devrimciler açısından da aynı durum söz konusudur: işbu çokluk
dahilinde bir ilksel form ve birlik yaratmak, bu çokluğa Sosyalist Parti’ye bir
eylem bağlantısı sağlayarak katılmak, bu çokluğun içgüdülerine ve tutkularına
bir anlam ve bir siyasal bilinç parıltısı vermek. Fakat yine böylece, devrimci
öncü bu çoklukların kandırılmasını, mevcut krizin üstesinden parlamenter eylem
ile, reformist eylem ile gelinmesinin mümkün olduğuna inandırılmalarını da
istemez. Sınıflar arasındaki ayrımı katılaştırmak gereklidir; burjuvazinin
çoklukların ihtiyaçlarını karşılamaktaki mutlak yetersizliğini teşhir etmek
gereklidir; çoklukların açık ve ham bir çıkmazın söz konusu olduğu deneyim
yoluyla ikna edilmesi gereklidir: ya açlıktan ölmek, işçileri ve köylüleri
makinenin dişlilerinde parçalanmaya veya toprağa gömülmeye zorlayan biçimde
boğazlarına çökmüş yabancı alçaklara köle olmak ya da bir proleter düzen
kurmak, mülk sahibi sınıfı bastırmak ve her türden israfa, düşük üretkenliğe,
disiplinsizliğe, düzensizliğe son vermek üzere İtalyan işçilerinin ve
köylülerinin kahramanca bir çabası, insanüstü bir çabasına katılmak.
İtalyan proletaryasının bilinçli öncüsü, ancak bu devrimci
sebeplerle, seçim listelerine girer, kendisini parlamenter piyasaya sağlam bir
biçimde yerleştirir. Ne demokratik bir yanılsama ne de reformist bir duyarlılık
için değil: proletaryanın zaferinin koşullarını yaratmak, parlamentonun içinde
ve dışında, konseyler sistemi dahilinde cisimleşen proletarya diktatörlüğünü yerleştirmeye
yöneltilmiş devrimci çabanın doğru sonucunu sağlamak için.
[Marxist.org’deki İngilizce orijinalinden Soner Torlak
tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir. 15 Kasım 1919 tarihinde L’ordine
Nuovo’da yayımlanmış olan İtalyanca orijinalinden İngilizceye Michael Carley
tarafından çevrilmiştir]