10 Ekim Katliamı Davası Avukat Komisyonu, IŞİD yargılamaları ile ilgili 'IŞİD Katliamları ve İnsanlığa Karşı Suçlar' başlıklı bir sempozyum düzenledi…


10 Ekim Katliamı Davası Avukat Komisyonu, IŞİD yargılamaları ile ilgili sempozyum düzenledi. Ankara Barosunun ortak katkılarıyla Ankara Barosu Eğitim Merkezi Koferans Salonu’nda yapılan “IŞİD Katliamları ve İnsanlığa Karşı Suçlar” başlıklı sempozyumda IŞİD’in ortaya çıkış sürecinden bugüne ilerleyişi ve siyasi odaklarla bağları taştışıldı.

Sempozyumda konuşan Gazeteci Yazar Fehim Taştekin Türkiye’nin IŞİD ve cihadist örgütlenmeler karşısında çok rahat davrandığını belirterek “Eğer ciddi bir önlem alınmazsa IŞİD’in alt yapısı ne yazık ki Türkiye’de çok fazla” dedi.

‘IŞİD İŞLEVİNİ TAMAMLADI’

“Ortadoğu ve Türkiye’de Cihatçı Örgütlenmeler” başlıklı oturumda konuşan  Prof. Dr. İlhan Uzgel, IŞİD’in emperyalistlerin işine yaradığını ve bu yüzden güçlendiğini söyledi. Amerika’nın Ortadoğu siyasetini eskisinden  daha fazla belirlediğini ifade eden Uzgel, “Bir rejim toplumun ya karnını doyurur ya da özgür bırakır. Burada en canlı ideoloji islamcılıktı ve ABD, İslamcıara siyasetin önünü açıp, islamcıları kontrol etmek amacıyla da ılımlı islamcılılığı ortaya koydu. Batıyla kavgalı olmaycak, seçimle gelip seçimle gidecek, ekonomik ilişkilerde sorun çıkarmacak güçlerle Ortadoğu’da denge yaratılacaktı. Buna en uygun AKP idi” dedi. Tunus’ta bu işin tuttuğunu, Mısır’da tıkandığını belirten Uzgel “İslamcıların iktidara gelmesini istediler, çünkü iktisadi bir programları yoktu. Para musluğunun kendilerinde olmasını istiyorlardı. Ortadoğu’da ne olduysa 2013’te oldu ve model değiştirildi. Suriye’de Esad’ı devirmekten vazgeçen ABD, Ortadoğu’yu düzenli geçiş ile ılımlaştıramayınca IŞİD’i çıkardı”dedi.

Kontrollü kaos siyaseti ile IŞİD’in de kullanılarak siyasal islamın bitirildiğini ifade eden Uzgel, “ABD, IŞİD sayesinde elini o kadar rahatlattı ki, istediği aktörlerle çalışmaya başladı ve hiç kimse bir şey diyemedi. Orada uygulanan bütün siyasi hamleler  ‘IŞİD mi ben mi’ noktasına getirildi. Amerika maliyetsiz bir şekilde Suriyeyi Irak’laştırdı”diye konuştu.

‘IŞİD HEDEFİNE TÜRKİYE’Yİ KOYDU’

Gazeteci Doğu Eroğlu ise radikalleşmeyi aktardığı sunumunda, bireylerin radikalleşme noktasına nasıl geldiğini ve yerel örgütlerin nasıl çalıştığını anlattı. Az esnek ve sert hedefler kullanan El Kaide’nin, uzun eğitimler yerine cihat tekniği ile yumuşak hedefleri yani sivilleri hedef aldığını söyleyen Eroğlu, “Yaşanan dönüşümlerden Türkiye de etkilendi. Türkiye’de özellikle okul, mahalle ve yaşanılan her alanda sosyal ağlarda radikal örgütlenme gerçekleşti. Aileler, akraba ve arkadaşlık ilişkileri ile örgütlenen bu gruplar, ilişkilerini Suriye ya da Irak’a taşıyarak askerileşiyor.

Gaziantep yapılanmasının Türkiye’deki diğer örgütlenmelerden farklı olduğunu belirten Eroğlu, “Gaziantep yapılanması vurucu güç olarak kendini kabul ettirdi. Doğrudan yöneticilere hesap vererek hedefine Türkiye’de eylemler yapmayı koydu” diye konuştu.

‘TÜRKİYE’NİN RAHATLIĞI HAYRET VERİCİ’

Oturuma skype ile bağlanan  Gazeteci- Yazar Fehim Taştekin, IŞİD  benzeri farklı örgütlerin, sınır hatlarındaki varlığına ve Türkiye ile ilişkilerine dikkat çekti. IŞİD’in daha özel bir örgüt olduğunu da ifade eden Taştekin, “IŞİD basitçe Amerika’nın kulandığı bir örgüt değil. Selefi, cihadist grupların devleti nasıl oluşturduğunu görmemiz lazım. Amerika’nın en sevimsiz yüzü olan IŞİD ile bölgeye müdahale zemini kolayca oluşturuldu. Kendi başlarına bela olunca da terörle mücadele adı altına müdahale etti. Afganistan’daki selefi  modelin bu bölgeye uygulanması kaygılanmamızı gerektiyor. Bu örgütlerin kendi gündemleri ve alt yapıları varken ‘istihbaratla kontrol ediliyor’ diyerek işin içinden çıkılamaz. Mobilize olan bu örgütün tamamen yok olacağı beklenemez. Türkiye’nin rahatlığına hayret ediyorum. Eğer ciddi bir önlem alınmazsa IŞİD’in alt yapısı ne yazık ki Türkiye’de çok fazla. Türkiye’deki cemaatleri,  örgütlenen yapıları hiç hafife almamak gerekiyor” dedi. 

‘DİYANETİN KİTAPLARI IŞİD’E REFERANS OLUYOR’

Bugün Türkiye’de diyanetin kitaplarında da  IŞİD’in referansalarında kullandıkları bilgiler olduğunu söyleyen Taştekin, “Toplumun inanç düzeni içerisinde İŞİD’in savunduğu düzenin bir karşılığı var. Sadece askeri değil entellektüel yolun da açılarak tartışılması gerekiyor. Diyanetin yayınladığı hadis kitaplarını, İŞİD argüman olarak kullanıyor. Türkiye’nin nereye gideceğine dair kaygılarımız var ve önlemlerin alınması çok önemli. Suriyedeki cihatçılarda eninde sonunda Türkiye’ye gelecek ve hücresel yapılanmalarla kendilerine yer bulacaklar. O kadar rahat davranıyorlar ki hiç abartmıyorum belediyelerle sivil örgütlerle, memurlarla ilişkileri çok rahat. Ben El Kaide bağlantılı örgütlerin hiç bu kadar rahat ettiği başka bir ülke tanımıyorum akademide bile yer sahibiler” dedi.

BİRBİRİYLE BAĞLANTILI KATLİAMLAR

İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar Kapsamında IŞİD Yargılamaları oturumunda, Türkiye’deki IŞİD davaları ve alınan tutum değerlendirildi. Avukatlar kendi baktıkları davalar üzerinden dosya ve raporları irdeleyerek katliamların birbiriyle bağlantılı olduklarına dikkat çekti.

IŞİD EYLEMLERİ TCK’DE YERİNİ ALACAK

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Rıfat Murat Önok, IŞID’in Türkiye’deki eylemlerin TCK’de yerini alacağını söyledi. Önok, “IŞİD eylemlerinin sivilleri hedef aldığı çok açıktır. IŞİD eylemlerini değerlendirmek istiyorsak sistematik olmasına bakmak gerekir”dedi.

‘SERİ BİR KATLİAM HARİTASI’

Diyarbakır Miting Davası Avukatı Özgür Erol, Türkiye’de yaşanan IŞİD saldırılarının seri bir katliam haritası olduğunu söyledi. Erol, “IŞİD her katliam hamlesinde ders çıkardı. Böylece Ankara’ya kadar geldiler. Ortak aklın gelişim seyri dahi sistematikliği ortaya koyan bir şeydir”dedi.

‘GİZLİLİK VARSA DELİL KARARTMA VARDIR’

Bu memleket çok katliam gördü diyen Suruç Katliamı’nın avukatı Gülhan Kaya, “En az iki kişi basın açıklaması yapsa kolu bacağı polisin elinde kalır. Ancak IŞİD katliamlarında güvenliğin alınmadığını deneyimlerimizle gördük” dedi. Suruç Katliamı iddianamesinin 18 ayda hazırlandığını ve gizlilik kararı verildiğini belirten Kaya, “Bir dosyada gizlilik kararı varsa delil karartma vardır. Suruç’ta da istihbarat vardı ancak önlem alınmadığı için 33 kişi hayatını kaybetti” diye konuştu. Kamu sorumluluğunun çok açık olduğunu ifade eden Kaya, “Siyasi mücadele olmadan da bu davaların başarıya ulaşması mümkün değildir” dedi.

‘ÇIKACAK BAĞLANTILAR ENGELLENİYOR’

Gaziantep Düğün Katliamı Davası Avukatı Eylem Sarıoğlu, yazışmalarda düğünlerin hedef alınması olduğu halde katliamların göz göre geldiğini söyledi. Sarıoğlu ilk celsede bile “reddediyoruz” talebiyle mahkemenin verdiği tutumu “Bir adım öteye bile gitmeme iradesi” olarak değerlendirdi. Davada canlı bombanın kimliğine ilişkin araştırma ve bilginin olmadığına dikkat çeken Sarıoğlu, çıkacak bağlantıların da engellendiğini ifade etti. Emniyetin sanıklar arasındaki ilişkiyi bildiğini daha önce müdahale etmeleri koşullarında bu katliamların olmayacağını belirten Sarıoğlu, “El Kaide örgütlenmelerinin kermeslerle, belediyelerle nasıl örgütlendiğini gördük” dedi.

Reina ve Atatürk Havalimanı Avukatı Hazım Suat Öncüoğlu, mahkeme sürecinde sanıkların yabancı olmaları nedeniyle kendi sorduğu soruların farklı çevirilerinin yapıldığının zapta geçtiğini söyledi. Yargılamaların gelişigüzel bir şekilde yapıldığını belirten Öncüoğlu, mücadele edeceklerini söyledi.

‘BU ÜLKEDE IŞİD’LİLERİ TAHLİYE EDEN BİR YARGI PRATİĞİ VAR’

10 Ekim Davası Katliamı Avukatı İlke Işık, katliamda hayatını kaybeden yüzlerce insanın avukatı olarak konuştuklarını ifade ederek, uluslararası bir sempozyum düzenleyerek tüm aileleri bir araya getireceklerini dile getirdi. Yargılama, soruşturma ve kovuşturma pratiğinin 10 Ekim Ankara Katliamı’nda da değişmediğini belirten Işık, “IŞİD’lileri tahliye eden bir yargı pratiği var bu ülkede ve her salınan IŞİD’li başka bir katliamda karşımıza çıkıyor” diyerek sanıkların her birinin takip edildiğini söyledi. Firari sanıkların bilerek yakalanmadığını ifade eden Işık, davada karar vermek için acele edildiğini söyleyerek “Çünkü deliller devleti işaret ediyordu” dedi.

Uluslararası Ceza Hukuku Kapsamında IŞİD Yargılanmasının konuşulduğu üçüncü oturumda Dr.Günal Kurşun, İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Öznur Sevdiren, Ankara Barosu'ndan avukat Senem Aydoğanoğlu konuştu.

'IŞİD''İN CEVABI TEOLOJİ İLE DEĞİL HUKUK İLE VERİLMELİ'

Günal Kurşun, Türkiye'nin insanları medeni ölüme terk ettiğini söyleyerek "IŞİD sorununun temeli teolojik olarak görünüyor ama teolojide karşılığı yok. Bir IŞİD'li de kendisinin en doğru olduğunu söylüyor. Bunun yanıtı teoloji ile değil hukuk ile verilmelidir" dedi.

Ceza hukukunda da Türkiye'deki IŞİD yargılamalarının bir karşılığı olmadığını söyleyen Kurşun, gerçekten Ankara İstihbarat Şube işini düzgün yapsaydı 10 Ekim katliamı olmazdı deniyorsa, "Orada çalışan güvenlik güçlerinin de yargılanması gerekiyor.

'TERZİ DİKSE BU KADAR OLUR'

Kurşun, "Felsefi hukukla bağım devam ediyor ama ülkede uygulanan hukukla biraz bağımı kopardım. Birbirine benzemeyen yargılamalarla karşı karşıyayız. IŞİD'in katliamları insanlığa karşı suç olarak o kadar uyuyor ki, terzi dikse bu kadar olur. Türkiye'de yapılan 10 Ekim Davası etkili bir yargı mı göreceğiz ama iç hukuktaki yargılamayı gördükçe, bu davanın uluslararası boyutta devam edecegine inanıyorum" dedi.

'ANAYASANIN UYGULANMASINI BEKLİYORUM'

Mücadeleyi bırakmamak gerektiğini söyleyen Kurşun, "Kendi ülkemin anayasada yazan hukuk sistemini uygulamasını bekliyorum" şeklinde konuştu.

'ULUSLARARASI MAHKEMEDE YARGILANABİLİR'

İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Öznur Sevdiren, cezasızlık yargılamasının IŞİD üzerinde etkili olduğunu ifade etti. Sevdiren, IŞİD'in ağır suçlar işlemesiyle uluslararası mahkemelerde yargılanmasının mümkün olduğunu söylerken, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin daimi üyelerinin kararı ile IŞİD'lilere bir yargılama yapılması mümkün. Sincar dağında ezidilerin yaşamasına olanak sağlamayan konuları da düşündüğümüzde ciddi bir mutabakat gerekiyor" diye konuştu.

IŞİD AVRUPA'DA TERÖRİZM ÜZERİNDEN YARGILANIYOR

Senem Doğanoğlu, insanlığa karşı suçu avukatlar tarafindan katliamda yakınlarını kaybedenlerin daha çok talep ettiğini dile getirdi. Doğanoğlu, Avrupa'dan verdiği örneklerle IŞİD'in terörizm üzerinden yargılandığı belirtirken "Kanada ve Norveç'te IŞİD'e katılmak için giden vatandaşlarını 9 yılla yargıladını" söyledi.

IŞİD'in kendi halinde bir örgüt olmadığını ve IŞİD'i besleyen yapılanmaların devletlerle ilişkisi olduğunu söyleyen Doğanoğlu, "Her devlet bu ilişkiler içinde insanlığa karşı suç demenin zorluğuyla karşılaşacak. Yabancı devletler. IŞİD üyesi kendi vatandaşlarını yargılamada farklı yollara başvuruyor. Özellikle İngiltere vatandaşlıktan çıkarma yoluyla kendi vatandaşlarını yargılama sorumluluğunu üzerinden atıyor" dedi. (EVRENSEL)
Daha yeni Daha eski