Halktan yana çalışmalarıyla her kesimin sempatisini kazanan Ovacık Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu’nu anlatan “Ovacık’ta yeşeren umut...
Halktan yana çalışmalarıyla her kesimin sempatisini kazanan
Ovacık Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu’nu anlatan “Ovacık’ta yeşeren umut
Komünist Başkan” kitabı iki ayda 15 baskı yaptı. Gazeteci Erdal Emre’nin kaleme
aldığı kitabın geliriyle öğrencilere burs sağlanacak…
Gazeteci Erdal Emre’nin halktan yana çalışmalarıyla her
kesimin sempatisini kazanan ve “Komünist başkan” olarak bilinen Tunceli’nin
Ovacık İlçesi Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu’nun hayatı ve belediyecilik
anlayışını anlattığı “ Ovacık’ta Yeşeren Umut Komünist Başkan” kitabı iki ayda
15 baskı yaparak okuyucudan büyük ilgi gördü. Maçoğlu’nun belediyecilik
anlayışı, düzen siyasetinden farklılığıyla yeni bir umut yaratıyor. Türkiye’de
siyasete ve siyasetçilere olan güvenin azaldığı son dönemde kitabın yazarı
Erdal Emre ile konuştuk.
Kitabınıza okurların büyük ilgisi var. Bu ölçekte bir ilgiyi
bekliyor muydunuz?
Ovacık Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu yurtiçinde veya
yurtdışında, gittiği yerlerde büyük bir ilgi ve sevgi ile karşılanıyor. Her
açıklaması ulusal medyada haber oluyor. Kitap iki aylık sürede 15 baskı yaptı.
Bu ilginin giderek artacağını düşünüyorum. Büyük kitabevlerinin yanısıra birçok
ilden bakkal, market, kırtasiye gibi dükkân sahipleri arayarak kitabın satışını
yapmak istiyorlar. Toplumun muhalif kesimlerinde başarıya ve umuda olan açlığı
da görüyoruz bu ilgide. Toplum, umut vaat eden isimleri başka bir noktaya
koyuyor. Bu ilgi siyasetçilerden beklentileri de açığa çıkartıyor.
Siyasetçi güven vermeli
Toplum nasıl bir siyasetçi görmek istiyor?
İnsanlar yöneticilerin kendi sorunlarına çözüm bulmasını
istiyor. Bu, şu alama gelmesin: “Ben oturayım, yönetici sorunlarımı çözsün”
Hayır, bu değil. Ovacıkta olan bunun tam tersi. Siyasetçi önce toplumu
dinlemeli. Sorunları toplumdan görmeli. Sonra çözüm yollarını toplum ile birlikte
uygulamalı. Anahtar kelime güven. Siyasetçi güven vemeli ki toplum onunla
birlikte yola çıksın. Dikkat ederseniz son yıllarda projelerin çoğu seçmende
karşılık bulmuyor. Kitabı hazırlarken, Maçoğlu’nun vaatlerini anlattığı broşür
geçti elime. Seçilmesi durumunda nelerin yapılacağı tek tek sıralanmış. Şimdi
bakıyorum, 4.5 yıllık sürede söylediklerinin yüzde 90’ını gerçekleştirmiş. Bazı
durumlarda da bürokratik engeller aşılamadığı için yol alınamamış. Bazı
noktalarda ise hedeflenenin ötesinde başarı sağlanmış. “Açık ve denetimi esas
alan belediyecilik” yapılacağı vaadinde bulunulmuş ve gerçekleştirmiş.
Belediyenin gelir gider, borç, alacak durumu her yıl belediye binasına
asılıyor, internet sitesinden de ilan ediliyor. Çocuklar dahil, vatandaşlar randevu
almadan, bir engelle karşılaşmadan belediye binasına gidip sorunlarını
çekinmeden başkanın yüzüne söylüyor.
Peki buna rağmen neden umutsuzluk hâkim?
AKP son 16 yılda neredeyse her yıl seçime gitti. Yüzde 45 ve
üstünde sabitlediği seçmen desteğini kullanarak ülkeyi dönüştürdü. Aslında
AKP’ye destek vermeyenler çoğunlukta ama AKP seçim yoluyla her seferinde
kendisine oy vermeyen yüzde 50’yi pasifize etti. Muhalefet partileri de her
seçim öncesi beklentiyi yükseltip sonuç alamayınca umutsuzluk büyüdü. Halbuki
Türkiye’nin gerek teorik gerek patik olarak büyük birikimleri var. Harekete
geçilmesiyle bu birikimlerin küçük bir ilçede nasıl olumlu sonuçlar doğurduğunu
görüyoruz. Seçimden seçime sandığa gidip sonra da siyasete küsmek kısır
döngüsünü kırmanın yolları var. Üretim üzerinden, ihtiyaçlar üzerinden
özellikle eğitim alanında toplumsal örgütlülüğü ve dayanışmayı büyütmek çok
önemli. Önümüzdeki seçimlerde böyle örneklerin 20’ye 30’a çıktığını düşünün.
Dayanışma ve umut nasıl da dalga dalga yayılır. Solcular yapamaz, beceremez,
onların dikili ağacı yoktur algısını kırmanın yolu da bence yerel yönetimlerden
geçer.
Kitabın telif gelirleri yoksul öğrencilere burs olarak
verilecek. Bu kararı almanızı tetikleyen şey nedir?
Her yıl Tunceli’den LYS, YKS sınavlarında birinciler
çıkıyor. Tunceli eskiden beri okuma yazmaya çok önem veren bir il. Ancak bu
başarının önemli bir ayağı hep eksik. Tunceli’den büyük kentlere okumaya gelen
bir çok öğrenci yurt, burs sorunu ile karşılaşıyor. Hatta, mecburen çocuğunu
tarikat yurtlarına vermek zorunda kalan aileler tanıyorum. Bu sorunun çözümünde
bir nebze katkımız olması için Siyah Beyaz Yayınlarıyla böyle bir karar aldık.
Buna Fatih Maçoğlu da büyük destek veriyor. Çünkü o da yaptığı her işte
toplumsal yarar gözeten bir siyasetçi. Ovacık’taki çalışmaların en önemli
özelliği gençlere önem verilmesi. Belediye’nin üretimi ile şimdiye kadar
yüzlerce öğrenci burs aldı. İlçedeki gençler iş olanaklarından yararlanıyor.
Türkiye’de laik eğitim her geçen gün örseleniyor, yıpratılıyor. Gençlerin FETÖ
gibi gerici yapıların elinde ne hale geldiğini yaşayarak öğrendik. Eğitimde
tarikatların etkisi ise artarak sürüyor. İlerici solcu kesimler eğitime gerek
okul kurarak, gerek yurt açarak destek olmazlarsa kendi çocuklarının geleceğini
de koruyamayacaklar.
Organik tarıma öncelik
Kitabın içeriğine gelecek olursak, siz bu kitapta ne
anlatıyorsunuz?
Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı bir çok sorunun
yanıtlarını barındıran bir çalışma modeli bence. Türkiye’de üretimden çok
tüketim ekonomisi var. Tarım neredeyse bitme noktasına geldi ama Maçoğlu o
bölgede tarımı ayağa kaldırdı. Belediyenin desteği ile yerli tohum başta olmak
üzere bir çok organik tarım ürünü yetiştiriliyor. Suni gübre, ilaç v.b
kullanmak yasak. Ve çok daha ucuza halka sunuluyor. Bir başka önemli yönü de
toplumsal dayanışmayı ön plana çıkaran bir üretim tarzının olması.
Maçoğlu’nun yaşam hikâyesinin alt metninde ise Türkiye’nin
yakın siyasi tarihinin yansımaları var. Örneğin solun 1970’lerde kırsal
kesimlerdeki etkisi ve köylülerin sol ile tanışması... Askeri darbelerin
günümüze kadar geçirdiği değişim. Eğitim sisteminin nereden nereye geldiği...
Kitabı okuyanlar fark etmişlerdir. Maçoğlu’nun kişiliğinin şekillenmesinde
öğretmenlerin rolü çok büyük. 1980 darbesi öncesinde özellikle köylerde
öğretmenlerin rolü belirleyici. Köyde öğretmenin bulunması bambaşka bir etki
yaratıyor.
Maçoğlu ile Terzi Fikri’nin yönetim anlayışı birbirine
benziyor mu?
Biliyorsunuz, Terzi Fikri ve Fatsa deneyimi sanırım 8-9 ay
sürdü. Ve çok acı bir şekilde son buldu. Eğer olanak bulabilseydi belki de
Terzi Fikri Fatsa’da daha o yıllarda tüm Türkiye’ye örnek olacak bir yönetim
anlayışı ortaya koyacaktı. Buna izin vermediler. Ardından 12 Eylül geldi. Her
alanda Türkiye’nin birikimleri yok edildi. Son yıllarda Dikili’de ve Hopa’da
iyi niyetli, gayretli çalışmalar yapıldı. Maçoğlu tüm bu deneyimlerden
yararlanıyor. Fatsa’da Terzi Fikri, Diyarbakır’da Mehdi Zana’nın ortaya koyduğu
yerel yönetim pratiklerini özellikle önemsiyor. Öte yandan günümüzde “Dünyanın
Tek Komünist Köyü” olarak nitelenen İspanya’daki Marinaleda da Maçoğlu’nun ilgi
alanında. Ama Fatih Maçoğlu, esas olarak sosyalist-komünist dünya görüşünün
Türkiye’deki ve dünyadaki tüm birikiminden yararlanmaya çalışıyor. Halkın kendi
sorunlarına çözüm bulması ve kendi kendisini yönetmesini çok önemsiyor.
Ovacık’ta kararlar Halk Meclisi’nde alınıyor. Halkın aldığı kararlar Belediye
Meclisinde onaylanıyor. Belediye Başkanı ise alınan kararları halk ile birlikte
uyguluyor. Denetimi de halk yapıyor.
Sol sempati topladı
Eskiden Komünist kelimesi toplumun geniş kesimlerinde
ürperti yaratırdı. Bu anti-komünist hava aşıldı mı?
Kelimeler de kavramlar da canlı varlıklar gibi değişim,
gelişim içindedir bence. Komünizmin 20 yüzyıldaki algısı ile günümüzdeki algısı
aynı değil. Komünizm günümüzde yakın bir “tehlike” olarak görülmüyor. Ancak
buna rağmen biliyorsunuz Cumhurbaşkanı Erdoğan sık sık komünistleri hedefe
koyan açıklamalar yapıyor. Öyle ki, komünistlerin boğaz köprüsünü satmaya çalıştığını,
Özal’ın buna engel olduğunu ileri süren bir açıklaması bile oldu. Halbuki
satarım diyen Özal’dır. Bunu elbette Erdoğan da biliyor ama toplumun özellikle
belli bir yaşın üstündeki kesimlerinin bilinçaltına sesleniyor. Maçoğlu, sağ
partilerin tabanlarında da ilgiyle takip ediliyor. Kitapta buna yönelik
örnekler var. Sanırım şöyle bir cümle kurabiliriz: “Komünist olarak
nitelendirilen bir siyasetçi ilk bu kadar geniş kesimlerde sempati
oluşturuyor.” Türkiye’de sosyalizm, komünizm algısının olumlu yönde
seyretmesinde Fatih Mehmet Maçoğlu’nun çok önemli bir etkisi olduğunu
düşünmekteyim.
Fatih Mehmet Maçoğlu'nun imza etkinlikleri:
27 Eylül Perşembe saat 17.30 İstanbul Perpa
28 Eylül Cuma saat 18.00 Bursa Karaman Dernekler Yerleşkesi
29 Eylül Cumartesi saat 18.00 İstanbul Kadıköy Barış Manço
Kültür Merkezi
ORGANİK FASULYE HASADI BAŞLADI
Maçoğlu’nun öncülüğünde ekimi yapılan kuru fasulyenin
hasadına başlandı. Kuru fasulyenin hasadı için her gün çok sayıda gönüllü
bölgeye gelirken, Maçoğlu da fasulyenin toplanması çalışmalarına katılıyor. Bu
yıl farklı organik ürünleri de satışa sunduklarını söyleyen Maçoğlu, organik
ürün marketleri kuracaklarını söyledi. Maçoğlu, “Ürünleri tüketiciye kargo ile
yoluyoruz. Her gün bir kamyon kargo gidiyor ve talepleri karşılayamıyoruz.
İstanbul Gazi Mahallesi ve Göztepe’de iki organik ürün marketi açtık. Maltepe,
Kadıköy ve Bakırköy belediyeleri ile görüşmeler yaptık. Yakın zamanda bize yer
sağlayacaklar ve marketler açacağız. Ankara ve İzmir’de de organik market
açacağız” diye konuştu.