"Şimdilik ifadesi okundu imzası alındı. 29.1.1973 C. Savcı Yardımcısı 16381 Mehmet..."
Ben devrimciyim, biz devrimci olarak siyasi konularda hiçbir şeyi prensip olarak gizlemeyiz ve fikirlerimizi açıkça söyleriz. Ancak örgütsel faaliyetlerimizi ve örgüt içerisindeki bize inanan arkadaşlarımızı ve örgüt içerisinde olmayıp da bize yardımcı olan şahıs ve grupları açığa vurmaktan katiy- yen kaçınırız, ve söylemeyiz, bu sebeple örgütsel faaliyetlerim hakkında hiçbir şey açıklayamam. Ve zaten herhangi bir örgüte mensup olmadığım gibi açıklanacak örgütsel bir faaliyetim de yoktur. Biz devrimciler yoksul halkı büyük burjuvazi, işbirlikçi emperyalistler ve büyük toprak ağalarının sömürüsünden, işçi, yoksul köylü, orta köylü, küçük esnaf ve sanatkârları ve milli burjuvazinin devrimci kanadini bu sömürü ve tahakkümden kurtarmak istiyoruz, ben bu sebeple buralara kadar geldim. Biz devrimciler birinci derecede işçi sınıfına güveniriz. İkinci derecede yoksul köylülere ve sırası ile orta köylü, küçük esnaf ve sanatkârlara güveniriz. Ben bu ideal ile bilhassa yoksul köylüleri bilinçlendirmek için buralara kadar geldim. Fakat muhitin tamamen yabancısı olduğum için kimse ile temas kurmadım, iki hafta kadar önce, jandarmalarla müsaademeye tutuştuğumuz Gökçe Köyü’nün Vartinik mezrasına geldik Bu mezrada metruk bir eve yerleştik. Orada yiyeceklerimizi kimlerin getirdiğini bilmiyorum ve yanımdaki arkadaşları da tanımıyorum. Tanımış olsam dahi bunu yine de söylemem. Gayemiz yoksul köylü, orta köylü esnaf ve sanatkârları, halk düşmanları saydığımız toprak ağaları, büyük burjuvazi ve yabancılarla işbirliği yapmış emperyalistlerin elinden kurtarmaktır, bunun için de amacımız bu üç kuvveti eritip bütün üretim araçlarını toplumun malı yapmaktır. Bu hedefe ulaşmak için çeşitli yollar vardır. Bu, halkın tüm olarak bilinçlenmesi ve siyasal yolla iş başına, yani idare eden duruma gelmesi ile olabileceği gibi fikir yönünden bu hedefe ulaşmak mümkün olmayınca zor kullanma kaçınılmaz ve normaldir. Tarihte bunun çeşitli örnekleri vardır.
Bize göre 1789 Fransız İhtilali bir burjuva ihtilalidir. 1917 ihtilalinde ise hem burjuvazi hem de işçilerin ihtilali vardır. Fakat 1917’de burjuvazi yok edilmiş, iktidar tamamen işçilerin eline geçmiştir. Bugünkü Türkiye’de bu felsefeye ve arzu edilen idareye meşru yollardan gelmemiz mümkün olmadığı ve bize hayat hakkı tanınmadığı için dağlara çıkmaya icbar edildik ve dolayısıyle silahlı mücadeleye itildik, bu silahlı mücadeleye girişmiş olmamız sebebiyle artık yukarıda hedef olarak saydığımız üç kuvvete karşı mücadele ve silahlı çatışmayı meşru kabul ediyoruz. Varti- nik mezrasında ben müsademe esnasında uykuda idim, silah sesleri üzerine uyandım, dört arkadaş kaçmaya başladık, diğer arkadaşlarımın akıbeti hakkında malûmatım yoktur. Ve bende silah da yoktur, jandarmaya karşı bu sebeple ateş etmedim. Vartinik’teki evi terk ettiğim zaman, cebime bir parça ekmek bırakmıştım, bu ekmeyi yemek suretiyle ayın 24’ünden 29’una kadar dağda yaşayabildim, karların içerisinde yattım. Tanımadığım bir köye gittim ve orada yakalandım. Müsademe esnasında ensemden ve boynumdan yaralandım. Karlarda yatmam sebebiyle elim ve ayağım üşüdü, şişti. Yukarıda da söylediğim gibi yanımdaki arkadaşları tanımıyorum ve tamsam da söylemem. Bu evde iki hafta kadar kaldık. Ekmek ve yiyecekleri temin ediyorlardı, nereden geldiğini bilmiyorum. Diğer arkadaşlarımı da müsademe esnasında kaybettim, bir daha buluşamadık. İçerisinde yattığımız battaniyeleri de tanımadığım şahıslardan satın aldık. Ben örgütteki arkadaşlarımı tanımıyorum ve tamsam da söylemem, yukarıda söylediğim gibi gayemiz ve hedefimiz tüm üretim araçlarını toplumun malı yapmaktır, dedi, sorulan bazı suallere cevap vermemekte ısrar etti, kafasında üstü yırtık ve yamalı kahve renkli bir kasket, sırtında yerli bir askeri parka, altında ceket, kazak ve diğer elbiselerin bulunduğu, paçasında üst üste giyinmiş üç tane pantalonun, ayağında bir çift beyaz yünden yapılmış ve köylerde elle örülen çorap ve onun üzerinde naylon çorap, ayağında bir çift 45 numara çelik marka lastik ayakkabının bulunduğu müşahede edildi. Merkez Jandarma Birlik Komutanı Üsteğmen Fehmi Âltmbilek’e maznunun fotoğrafının çekilerek banyosunu müteakip fotoğraf ve filmin memuriyetimize vermesi hususunda talimat verildi. Şimdilik ifadesi okundu imzası alındı. 29.1.1973 C. Savcı Yardımcısı 16381 Mehmet Seyhan. (Maznun İbrahim Kaypakkaya)