Maç akşam 7’de başladı. 9’a doğru bitti.
Sinirlenip uyudunuz. Gece üçte yatakta aklınıza dolaptaki dolma düştü. Sessizce kalkıp mideye indirdiniz. Uykunuz kaçtı, televizyonun düğmesine bastınız. Neredeyse sabah olacak ama adamlar hâlâ izleyip izleyip tartışıyorlar: Golden önce faul var mı? Sarı kart mı kırmızı kart mıydı?
Bir golü sabahlara kadar konuşuyoruz. Ama soğanı bile lüks eden başarısızlığı konuşamıyoruz.
Berat Albayrak, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na 10 Temmuz 2018 günü geldi. 9 ay bir hafta geçti. O gün anne rahmine düşen bebekler bugün gözlerini açtı.
O gün dolar 4 lira 53 kuruştu. Bugün 5 lira 79 kuruş. Yani Türk Lirası dolar karşısında neredeyse yüzde 22 değer kaybetti.
O gün Avro 5 lira 34 kuruştu. Bugün 6 lira 55 kuruş. Yani Türk Lirası Avro karşısında yüzde 16’nın üzerinde değer kaybetti.
O gün borsa 99.252 puanda idi. Bugün 95.191 puana düştü.
Gecelik faiz o gün yüzde 16.28’di. Bugün yüzde 23.06 oldu.
O ay işsizlik devletin resmi rakamlarına göre yüzde 10.8’di. Birkaç gün önce açıklanan ocak ayı işsizliği yüzde 14.7. Bu, resmen bir milyon civarında insanın daha bu sürede işsiz kalması anlamına geliyor. Gerçek rakamın bunun çok daha üzerinde olduğunu biliyoruz.
Ekonomi küçüldükçe küçülüyor
2017 yılında ekonomi yüzde 7.4 büyüdü. Berat Albayrak’ın bakan olduğu yılın sonunda büyüme yüzde 2.6’ya düştü.
2018 yılında Albayrak öncesi ile sonrası arasındaki farkı şöyle anlatalım:
Albayrak göreve gelmeden önce, yani 2018 yılının ikinci çeyreğinde ekonomi yüzde 5.2 büyüdü. Albayrak’ın görev yaptığı 2018’in son çeyreğinde ekonomi yüzde 3 daraldı. Türk ekonomisi en son darbe girişiminin yaşandığı 2016 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 1.3 küçülmüştü. Yani Albayrak, büyüyen bir ekonomiyi yere çaktı. Tahminlere göre bu yıl ekonomi yüzde 2 buçuk daha küçülecek.
Albayrak yoksullaştırıyor
2017 yılında kişi başına düşen milli gelir (GSYİH) 10 bin 537 dolardı. Berat Albayrak’ın yönetiminde 2018 yılını 9346 dolar ile kapattık. Bu yılın sonunda iyimser tahminle 8 bin 500 dolar civarına düşürecek. Yani yoksullaştık, yoksullaşmaya devam ediyoruz.
Albayrak öncesinde yani 2018’in ilk 6 ayında enflasyon yüzde 9.17 idi. 2018 sonunda resmi rakamlara inanırsanız 20.3 oldu. Bu yıl da çok farklı olmayacak.
Berat Albayrak seçildiği gün İstanbul Hali’nde en düşük kuru soğan 3 lira, patates 2 lira, domates 2 liraydı. Bugün aynı halde en düşük kuru soğan 6 lira, patates 5 lira, domates 5 lira. Halkın sofrasına her şey yüzde 100’ü aşacak şekilde gelmiş.
Berat Albayrak göreve geldiği gün asgari ücretli bir aylık maaşıyla halden 534 kilo kuru soğan alıyordu. Bugün aynı halden 337 kilo kuru soğan alıyor.
Damat beceremiyor
Uzatmayalım...
Ekonomi özünde basit bir üretim ve paylaşım meselesidir. Bütün karmaşık ilişkilerin temelidir. Sokaktaki adamın hayatıdır.
Kimi zaman kalabalık rakamlarla, kimi zaman televizyonda akan alt yazılarla, kimi de kasıtlı olarak anlaşılmaz hale getiriliyor.
Albayrak öncesi ve sonrası...
Yukarıdaki tablo tek bir şey söylüyor:
Berat Albayrak beceremiyor.
Futbol oynasa 5. dakikada oyundan alınırdı. Teknik direktör kayınpederi olup da oyunda tutsa, hakem ilk yarıda kırmızı kartla atardı.
Ama futbol maçını sabaha kadar tartıştığımız ülkede, “kral çıplak” diyemiyoruz.
Çünkü Sabah da, Hürriyet de, Anadolu Ajansı da, TRT de, CNN Türk de, A Haber de aynı sülalenin himayesinde yönetiliyor.
Dün “Trump mesajlarıyla ekonomimizi berbat etti” diyorlardı. Şimdi yatılı okul dolabında iskambil kâğıdı yakalanmış liseli mahcubiyetiyle Trump’ın karşısındaki iskemlede oturan Albayrak’ın fotoğrafını, “tarihi görüşme” diye servis ediyorlar.
Dün “küresel sermaye Türkiye’ye operasyon yapıyor” diyorlardı. Şimdi Türkiye’de manipülasyondan soruşturulan JP Morgan’a Albayrak’ın “ne olur gelin” sunumunu tek çözüm olarak açıklıyorlar.
Die Welt, Politico, Reuters...
Albayrak’ın ikna etmeye çalıştığı yabancılardan okuyoruz. Onu dinleyenler ya “saçma bir gösteri” ya da “kendini yatırımcılara rezil etti” yorumunu yapıyor.
Hazine ve Maliye bürokrasisini dışlayarak, bakanlığın içine doldurduğu “Pelikan yoldaşları” ile ekonomiyi yönetmeye çalışıyor. Hazine bürokrasisine “bu sunumları kim hazırlıyor” diye sorun. Çoğunlukla “biz de basından okuyoruz” yanıtını alıyorsunuz. Yabancı danışmanlık şirketlerinin adı havalarda uçuşuyor.
Bağımsızlığımızın ana meselesi olan Türk ekonomisi Damat Bey’in oyuncağı olmayacak kadar kıymetlidir.
“O dolmayı keşke yemeseydim” diyorsanız televizyondaki bağırtıya değil, tribünlerden yükselen uğultuya kulak kabartın:
Hoca, al şu damadı oyundan! (BARIŞ TERKOĞLU - CUMHURİYET)