“Senden çay isteyen oldu mu” diye sertçe bağırdın.
Çay dolu
bardağı uzatan eli havada kaldı.
Yüreğinden yola çıkan iki damla gözyaşı
dudağının kıyısına kadar indi ve orada dondu kaldı sanki.
Ağzından çıkan
kelimeler hemen karşında duran ıslak, kahverengi bir çift göze çarpıp intihar
ettiler.
İşte o anda sen de donup kaldın.
Çabuk toparlandın ama.
Niye yaptığını
bilmeden çay bardağına elini uzattın.
Belki acıdığından, belki kendini
affettirmek istemenden. Hani gönül almak ister gibi.
Gönül almak istiyor muydun
o bile belli değildi aslında.
Büyük bir hevesle verdi çayı.
Islak gözlerinin
yanına çok temiz, çok güzel ve çok parlak bir gülümseme kondurdu.
Zoraki bir
yudum ağzının içini işgal etti.
O zaman fark ettin çayın çok güzel olduğunu.
Her zaman çok güzel güldüğü geldi aklına.
İlk yudumu diğerleri izledi.
Aranızdaki
sessizliği onun sorusu bozdu. "Beğendin mi"
"Neyi, seni mi" diye karşılık verdin. Neden böyle demiştin ki. Şimdi şeytanlığın sırası mıydı.
Yere baktı, utanmıştı fakat gülümsemesi yerinde duruyordu. Sen de gülümsedin.
Yere baktı, utanmıştı fakat gülümsemesi yerinde duruyordu. Sen de gülümsedin.
"Hayır çayı" dedi sonra.
"Gerçekten çok güzel olmuş, eline sağlık"
Çayı bitirip bardağı taşlığın bir kenarında duran tepsiye bıraktın.
"Bir tane daha içer misin"
"Boşuna uğraşıyorsun" diye karşılık verdin.
Tekrar darmadağın olmuştu. Artık basbayağı ağlıyordu.
"Ben içeri giriyorum, sen de evine gidiyorsun" diyerek sokak kapısını açtın.
Eve girmeden önce döndün ve "bir daha yapma bunu" dedin.
İçeri girip kapıyı kapattın.
Tül perdenin arkasından bir süre izledin kadını.
Oturduğu yerde öylece kalmıştı. Sessizce ağlıyordu. Gördün.
Sonra başındaki beyaz tülbentin ucuyla gözyaşlarını silip evine doğru yürüdü.
Tülbenti gevşemiş, başından arkaya doğru kaymıştı.
Bu halini hep çok beğenirdin.
Kapısının önünde durdu ve taşlığa doğru baktı, sonra içeri girdi. (HAYRİ GÜNEL)
("ŞARKILARI OLAN HİKAYELER: 15, HAYAT BİR KURGUDUR ASLINDA")
"Gerçekten çok güzel olmuş, eline sağlık"
Çayı bitirip bardağı taşlığın bir kenarında duran tepsiye bıraktın.
"Bir tane daha içer misin"
"Boşuna uğraşıyorsun" diye karşılık verdin.
Tekrar darmadağın olmuştu. Artık basbayağı ağlıyordu.
"Ben içeri giriyorum, sen de evine gidiyorsun" diyerek sokak kapısını açtın.
Eve girmeden önce döndün ve "bir daha yapma bunu" dedin.
İçeri girip kapıyı kapattın.
Tül perdenin arkasından bir süre izledin kadını.
Oturduğu yerde öylece kalmıştı. Sessizce ağlıyordu. Gördün.
Sonra başındaki beyaz tülbentin ucuyla gözyaşlarını silip evine doğru yürüdü.
Tülbenti gevşemiş, başından arkaya doğru kaymıştı.
Bu halini hep çok beğenirdin.
Kapısının önünde durdu ve taşlığa doğru baktı, sonra içeri girdi. (HAYRİ GÜNEL)
("ŞARKILARI OLAN HİKAYELER: 15, HAYAT BİR KURGUDUR ASLINDA")