Belediyeler kulüp kurup onları profesyonel lige taşıma yerleri değildir. Bu, yerel yönetimlerin varlık nedenlerine ve amaçlarına uygun bir davranış biçimi değildir...
Yerel yönetimler, yani belediyeler parasal kaynaklarının ciddi bir kısmını profesyonel kulüp ve takım işleri için harcayacaklarına, 12 yaşında balon satarak yaşamını idame ettirmeye çalışan çocukların spor yapmalarına olanak sağlayan bir sistem ve düzen için harcamalıdır. Belediyeler her türlü profesyonel spora destek için harcadıkları paraları, sportif altyapılara harcamalıdır.
Belediyeler kulüp kurup onları profesyonel lige taşıma yerleri değildir. Bu yerel yönetimlerin varlık nedenlerine ve amaçlarına uygun davranış ve geleceği öngörme biçimi değildir. Her şeyden önce böyle bir davranış yerelde haksız rekabete yol açmaktadır… Düşününüz bir ilçede, ilde veya merkez ilçede belediyeler kulüp kuruyor, kulüp satın alıyor, aynı ilçenin diğer kulüplerine ve takımlarına rakip oluyorlar. Ekonomik olanakları olduğu için de bütün iyi oyuncuları bünyelerine alıyorlar ve her türlü beslenme, antrenman ve ilgili ihtiyaçları daha iyi oranda karşılayarak, kendi yerelindeki diğer takımları alt ediyorlar. Bunun neresi yerel yönetim ahlakı, amacı ve anlayışıyla örtüşmektedir. Bu arada bu işi aynen bu şekilde götüren muhalefet belediyeleri de söz konusu. AKP iktidarının bu anlamdaki her türlü adaletsizliklerini ve yanlış uygulamalarını eleştirirken, muhalif olan ve üstelik eşitlikten, adaletten ve sosyal devlet anlayışından dem vuran partilerin yerel yönetimlerin de aynı ve benzer işlere imza atıyor olmaları büyük bir çelişkidir. Ya da yok aslında birbirlerinden farkları…
Profesyonel takım peşinde koşan, çok büyük ekonomik kaynak aktarımları yapan birçok belediye, bir süre sonra bu takımları, Başakşehir örneğinde olduğu gibi başkalarına peşkeş çekebiliyor. Ya da örneklerini gördüğümüz üzere spora birçok hile ve hurda karıştırarak sporu spor olmaktan çıkarıyor ve Ankaraspor, Osmanlıspor örneklerinde gördüğümüz gibi kulüpleri paravan olarak kullanmaya başlıyorlar. Gaziantepspor gibi bazı kulüpler de küme düşürülüp kaderine terk ediliyorlar.
Ne yapmamalı, ne yapmalı?
Yerel yönetimlerin amaçlarından birisi sporu desteklemektir elbette. Ama bu yerelde haksız rekabete neden olacak şekilde olmamalıdır. Olursa yerel yönetimin varlık nedenine ters düşen bir durum ortaya çıkmaktadır. İkincisi çok büyük parasal kaynakları bu işlere aktarmak yerine oyun alanları, semt sahaları, altyapılar, altyapı kulüp oluşumları, amatör spor kulüpleri ve takımlarına eşitçe harcayacak, asıl amacına ve varlık nedenine uygun bir yerel yönetim anlayışı olsa gerektir. Bir yerel merkezde sporun gelişmesi demek, o yerelde bir profesyonel takımın olması demek değildir. Profesyonellik kamusal kurumlardan kaynak karşılaması ve aktarımı ile yürüyecek bir iş değildir. Profesyonellik kendi finans kaynağını oluşturarak, kendini devam ettirebilmek demektir.
Bizde yerel yönetimler bu anlamda işi yanlış yerden başlatarak, yanlış amaçlar için sporu kullanma eğilimindedir. Bu tür yaklaşımlar sanıldığı gibi spora destek değil, tam tersine engel olmak gibi sonuçlar doğurmaktadır. Üçüncüsü, bir yerel yönetimin reklama ihtiyacı olmaz. Hele hele bunu spor ve futbol ile reklam yapmanın peşinde olmaz. Buna bu şekliye ihtiyacı olmaz veya olmamalıdır.
Aynı şekilde bu durum profesyonel liglerde mücadele eden voleybol, basketbol ve diğer spor dalları ve takımları için de geçerlidir. Örneğin bu bağlamda “kadın sporunu” / “sporda kandın varlığı”nı desteklemek gibi bir savunma ise çok geçerli bir savunma değildir. Bunun yerine yerelde kadın sporculara, kadınların amatör spor uğraşılarına ve bireysel sporlarda kadınlara destek verilmesi gibi uygulamalar daha çok “kadın sporcu” demektir ve bu anlamda daha uygun ve daha doğru bir yaklaşımdır.
Yerel yönetim ve spor ilişkisi bağlamında şunu da ifade etmekte yarar var. Eğer yerel yönetimlerin kulüpler ve takımlar düzeyinde profesyonel liglerde mücadele etmeleri isteniyor ve savunuluyor ise bunun yöntemi halkın parasını milyon dolarlar harcayarak kulüp satın alma, kulüp kurarak milyonlarca liralık oyuncu lisanları ve transferleri peşinde koşarak değil, belediye bünyesine alacakları “spor işçisi”, “spor memuru” statüsü ve kadroları ihdas ederek gerçekleştirmeleridir. Bu aynı zamanda yerel yönetim varlığı ve amacına daha uygun bir yaklaşım olur. Üstelik söz konusu bu sporcular da sosyal güvenlik ve özlük hakları bakımından geleceklerini bu şekilde inşa etmiş olurlar. Büyük paralar karşılığı spor yapanlar ise kendi pazarlarının takımlarına ve kulüplerinde giderler. Bu anlamda birer şirket olan diğer spor kulüpleri de birer şirket olarak ne halleri varsa görürler ve kamu kaynaklarına göz diken asalak olmaktan çıkarlar.
Özetle yerel yönetimlerde şirketleşmiş kulüplere ve profesyonel takımlar kurmak veya bunlara para aktarmak demek, halkın parasını kişisel, siyasal ve fantezi amaçlar için harcamak demektir. (İSMAİL TOPKAYA - SENDİKA.ORG)
Yerel yönetimler, yani belediyeler parasal kaynaklarının ciddi bir kısmını profesyonel kulüp ve takım işleri için harcayacaklarına, 12 yaşında balon satarak yaşamını idame ettirmeye çalışan çocukların spor yapmalarına olanak sağlayan bir sistem ve düzen için harcamalıdır. Belediyeler her türlü profesyonel spora destek için harcadıkları paraları, sportif altyapılara harcamalıdır.
Belediyeler kulüp kurup onları profesyonel lige taşıma yerleri değildir. Bu yerel yönetimlerin varlık nedenlerine ve amaçlarına uygun davranış ve geleceği öngörme biçimi değildir. Her şeyden önce böyle bir davranış yerelde haksız rekabete yol açmaktadır… Düşününüz bir ilçede, ilde veya merkez ilçede belediyeler kulüp kuruyor, kulüp satın alıyor, aynı ilçenin diğer kulüplerine ve takımlarına rakip oluyorlar. Ekonomik olanakları olduğu için de bütün iyi oyuncuları bünyelerine alıyorlar ve her türlü beslenme, antrenman ve ilgili ihtiyaçları daha iyi oranda karşılayarak, kendi yerelindeki diğer takımları alt ediyorlar. Bunun neresi yerel yönetim ahlakı, amacı ve anlayışıyla örtüşmektedir. Bu arada bu işi aynen bu şekilde götüren muhalefet belediyeleri de söz konusu. AKP iktidarının bu anlamdaki her türlü adaletsizliklerini ve yanlış uygulamalarını eleştirirken, muhalif olan ve üstelik eşitlikten, adaletten ve sosyal devlet anlayışından dem vuran partilerin yerel yönetimlerin de aynı ve benzer işlere imza atıyor olmaları büyük bir çelişkidir. Ya da yok aslında birbirlerinden farkları…
Profesyonel takım peşinde koşan, çok büyük ekonomik kaynak aktarımları yapan birçok belediye, bir süre sonra bu takımları, Başakşehir örneğinde olduğu gibi başkalarına peşkeş çekebiliyor. Ya da örneklerini gördüğümüz üzere spora birçok hile ve hurda karıştırarak sporu spor olmaktan çıkarıyor ve Ankaraspor, Osmanlıspor örneklerinde gördüğümüz gibi kulüpleri paravan olarak kullanmaya başlıyorlar. Gaziantepspor gibi bazı kulüpler de küme düşürülüp kaderine terk ediliyorlar.
Ne yapmamalı, ne yapmalı?
Yerel yönetimlerin amaçlarından birisi sporu desteklemektir elbette. Ama bu yerelde haksız rekabete neden olacak şekilde olmamalıdır. Olursa yerel yönetimin varlık nedenine ters düşen bir durum ortaya çıkmaktadır. İkincisi çok büyük parasal kaynakları bu işlere aktarmak yerine oyun alanları, semt sahaları, altyapılar, altyapı kulüp oluşumları, amatör spor kulüpleri ve takımlarına eşitçe harcayacak, asıl amacına ve varlık nedenine uygun bir yerel yönetim anlayışı olsa gerektir. Bir yerel merkezde sporun gelişmesi demek, o yerelde bir profesyonel takımın olması demek değildir. Profesyonellik kamusal kurumlardan kaynak karşılaması ve aktarımı ile yürüyecek bir iş değildir. Profesyonellik kendi finans kaynağını oluşturarak, kendini devam ettirebilmek demektir.
Bizde yerel yönetimler bu anlamda işi yanlış yerden başlatarak, yanlış amaçlar için sporu kullanma eğilimindedir. Bu tür yaklaşımlar sanıldığı gibi spora destek değil, tam tersine engel olmak gibi sonuçlar doğurmaktadır. Üçüncüsü, bir yerel yönetimin reklama ihtiyacı olmaz. Hele hele bunu spor ve futbol ile reklam yapmanın peşinde olmaz. Buna bu şekliye ihtiyacı olmaz veya olmamalıdır.
Aynı şekilde bu durum profesyonel liglerde mücadele eden voleybol, basketbol ve diğer spor dalları ve takımları için de geçerlidir. Örneğin bu bağlamda “kadın sporunu” / “sporda kandın varlığı”nı desteklemek gibi bir savunma ise çok geçerli bir savunma değildir. Bunun yerine yerelde kadın sporculara, kadınların amatör spor uğraşılarına ve bireysel sporlarda kadınlara destek verilmesi gibi uygulamalar daha çok “kadın sporcu” demektir ve bu anlamda daha uygun ve daha doğru bir yaklaşımdır.
Yerel yönetim ve spor ilişkisi bağlamında şunu da ifade etmekte yarar var. Eğer yerel yönetimlerin kulüpler ve takımlar düzeyinde profesyonel liglerde mücadele etmeleri isteniyor ve savunuluyor ise bunun yöntemi halkın parasını milyon dolarlar harcayarak kulüp satın alma, kulüp kurarak milyonlarca liralık oyuncu lisanları ve transferleri peşinde koşarak değil, belediye bünyesine alacakları “spor işçisi”, “spor memuru” statüsü ve kadroları ihdas ederek gerçekleştirmeleridir. Bu aynı zamanda yerel yönetim varlığı ve amacına daha uygun bir yaklaşım olur. Üstelik söz konusu bu sporcular da sosyal güvenlik ve özlük hakları bakımından geleceklerini bu şekilde inşa etmiş olurlar. Büyük paralar karşılığı spor yapanlar ise kendi pazarlarının takımlarına ve kulüplerinde giderler. Bu anlamda birer şirket olan diğer spor kulüpleri de birer şirket olarak ne halleri varsa görürler ve kamu kaynaklarına göz diken asalak olmaktan çıkarlar.
Özetle yerel yönetimlerde şirketleşmiş kulüplere ve profesyonel takımlar kurmak veya bunlara para aktarmak demek, halkın parasını kişisel, siyasal ve fantezi amaçlar için harcamak demektir. (İSMAİL TOPKAYA - SENDİKA.ORG)