İstanbul, İzmir, Adana, Hatay ve Mersin’de düzenlediği eylemlerle kuruluşunu duyuran Toplumsal Özgürlük Partisi, "Artık yeter devir değişsin" sloganıyla bir kampanya başlattı...
Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), İstanbul, İzmir, Adana, Hatay ve Mersin’de düzenlediği eylemlerle kuruluşunu duyurdu.
TÖP Sözcüler Kurulu’na Perihan Koca, Juliana Gözen ve Pelin Kahiloğulları seçilirken partinin yerel örgütleri “Artık yeter devir değişsin” sloganıyla bir kampanya başlattı.
Toplumsal Özgürlük Partisi kuruluşunu duyurduğu metinde şöyle sesleniyor:
Değerli işçiler, emekçiler, gençler, kadınlar, LGBTİ bireyler, köylüler, yoksullar, mazlum halklar, tüm ezilenler;
Sermaye sınıfının ya da devletin değil, işçi sınıfının, halkın, tüm ezilenlerin ihtiyaçlarını esas alan Toplumsal Özgürlük Partisi’nin, partimizin kuruluşunu gerçekleştirmiş bulunuyoruz.
Henüz bir platform olarak yola çıktığımız zamandan bugüne kadar başta işçi sınıfı olmak üzere bütün halk güçlerinin içinde olmaya ve halkın ihtiyaçlarını savunmaya çalıştık. Şimdi halkın gücüne dayanarak demokratik, eşitlikçi ve adil bir toplumsal düzen kurma yolundaki yürüyüşümüz, parti formunda devam edecek.
Değerli işçiler, emekçiler, gençler, kadınlar, LGBTİ bireyler, köylüler, yoksullar, mazlum halklar, tüm ezilenler;
Hepimizin gözü önünde cereyan ediyor her şey. Olağanüstü günlerden geçiyoruz ve eğer durdurmazsak, hepimiz bir felakete sürükleniyoruz.
İktidara bağlı yayın organları aksini yazsa da, gayet iyi koşullarda olduğumuzu iddia etseler de, bir avuç azınlık haricinde kimsenin yaşamından mutlu olmadığını biliyoruz, görüyoruz, her gün bu gerçekliği yaşamlarımızın her anında hissediyoruz.
Onların elleri ceplerimizde. Ücretlerimiz sürekli düşüyor, çalışma koşullarımız sürekli kötüye gidiyor, haklarımız tek tek elimizden alınıyor. İşsizlik oranı tarihte görülmemiş bir düzeye ulaştı. Adalet ve hukuka hepimiz hasretiz, polis şiddeti, partizan yargı organlarının her gün uyguladıkları keyfi hukuk, kayırmalar, rüşvetler, yolsuzluklar, vurgunlar, soygunlar ise süreklileşti.
Kürtlerle sürekli savaşılıyor, Alevilerin ve başkaca toplulukların inancı yok sayılıyor, kadın cinayetleri, doğanın pervasızca yağmalanması, iş cinayetleri günlük yaşamın rutin birer olayları haline geliyor.
Ülke içerisindeki yüksek gerilim yetmezmiş gibi, etrafımızdaki hemen tüm ülkelerle savaşan bir ülke durumuna geldik.
Bütün bunları ancak birlikte durdurabilir, karşı koyuşu, başta işçi sınıfı olmak üzere tüm ezilenlerin tarihsel ittifakıyla gerçekleştirebiliriz.
Değerli işçiler, emekçiler, gençler, kadınlar, LGBTİ bireyler, köylüler, yoksullar, mazlum halklar, tüm ezilenler;
Partimiz;
-Toplumun bütün zenginliklerine bir avuç azınlık tarafından el koyulmasına karşı zenginliklerin toplum tarafından adilce paylaşılmasını sağlayan,
-Doğa ile toplumun ortak var oluşunu kabullenen,
-Kadınlara yönelik her türlü erkek egemenliğinin suç sayılacağı,
– Bütün etnik ve inanç sahiplerinin eşit haklara sahip olacağı,
– Komşu ülkelerle barış içinde yaşanacak,
– Devletin halkın üstünde bir kutsallığa ve dokunulmazlığa sahip olmayacağı, tam tersine halkın hizmetinde olacağı,
Bir toplumsal düzen kurma hedefiyle yola çıkıyor.
Bu toplumsal düzen, devletin, halkoyuyla seçilmiş yerel meclislerin üstünde yükselen bir halk örgütlenmesi olarak, Demokratik Cumhuriyet biçiminde yeniden örgütlendiği bir formdur.
Demokratik Anayasa ise, kurulacak Demokratik Cumhuriyet’in omurgası olacaktır. Bu düzenlemeler sosyalist bir düzenin kuruluşunun ilk tuğlalarıdır. Sosyalist bir düzene giden yolda asgari bir hedef olarak halkçı bir Demokratik Anayasa için mücadelemizi yükseltelim. Gelin bu yürüyüşe hep birlikte omuz verelim.
Bu anayasa, herkese beslenme, barınma, sağlık, ulaşım, eğitim gibi temel haklar sağlamalıdır.
Herkesin bir işte çalışmasını garanti altına almalı, etnik kökeni ve dinsel inancı ne olursa olsun herkesin eşit anayasal haklara kavuşmasını sağlamalıdır.
Doğanın her türlü talanı anayasal olarak yasaklanmalı, toplum ve doğanın uyum içinde ortak var oluşu için gereken tedbirler alınmalıdır. Erkeklerin kadınlara yönelik her türden baskısı anayasal suç olarak düzenlenmeli, kadın erkek eşitliğinin sağlanması için gereken önlemler alınmalıdır.
Halkın ihtiyaçlarının karşılanması için gereken kaynaklar, ekonomik düzenin halkın ihtiyaçlarının karşılanacağı bir yapıda yeniden düzenlenmesiyle sağlanabilir. Artan oranlı servet vergisi ve emperyalist bağımlılık ilişkilerinden kopan bilinçli dış ticaret muazzam kaynakları halkın emrine sunacaktır.
Merkez Bankasının düzenlemeleri, anayasanın teminat altına aldığı halkın ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamalıdır. Bu görevin yerine getirilmesi halkın oyuyla seçilmiş meclis üyeleri tarafından düzenli olarak denetlenmelidir.
Bu kapsamda tüm işçileri, kadınları, gençleri, ezilenleri partimize üye olmaya, mücadeleye omuz vermeye, Demokratik Cumhuriyetin kurucu öznesi olmaya çağırıyoruz.
Partimize üye olmayı şimdilik uygun görmüyorsanız, toplumsal yaşamın bütün alanlarına yayılan Meclislerde birlikte olabiliriz.
Fabrikalarda ya da işçi havzalarında iş yerini veya havzanın tümünü ilgilendiren konularda söz, yetki ve karar sahibi olacak Meclisleri birlikte örgütleyebiliriz. Kadınlara yönelik saldırılara karşı savunmayı birlikte örebiliriz.
Doğanın yıkımına karşı birlikte direnebiliriz. Çocukların haklarını birlikte savunabiliriz. Kimliğinize yönelik her türlü despotik saldırılara karşı birlikte olabilir, özgürlük yolunda birlikte yürüyebiliriz.
Söz, yetki, karar ve iktidar halka!
Yoksulluk kader değil! Elimizden almayı hedefledikleri haklarımızı Meclislerde örgütlenerek savunalım!
Artık yeter, devir değişsin!
Halkçı, demokratik ve adil bir düzen için mücadeleye!
Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), İstanbul, İzmir, Adana, Hatay ve Mersin’de düzenlediği eylemlerle kuruluşunu duyurdu.
TÖP Sözcüler Kurulu’na Perihan Koca, Juliana Gözen ve Pelin Kahiloğulları seçilirken partinin yerel örgütleri “Artık yeter devir değişsin” sloganıyla bir kampanya başlattı.
Toplumsal Özgürlük Partisi kuruluşunu duyurduğu metinde şöyle sesleniyor:
Değerli işçiler, emekçiler, gençler, kadınlar, LGBTİ bireyler, köylüler, yoksullar, mazlum halklar, tüm ezilenler;
Sermaye sınıfının ya da devletin değil, işçi sınıfının, halkın, tüm ezilenlerin ihtiyaçlarını esas alan Toplumsal Özgürlük Partisi’nin, partimizin kuruluşunu gerçekleştirmiş bulunuyoruz.
Henüz bir platform olarak yola çıktığımız zamandan bugüne kadar başta işçi sınıfı olmak üzere bütün halk güçlerinin içinde olmaya ve halkın ihtiyaçlarını savunmaya çalıştık. Şimdi halkın gücüne dayanarak demokratik, eşitlikçi ve adil bir toplumsal düzen kurma yolundaki yürüyüşümüz, parti formunda devam edecek.
Değerli işçiler, emekçiler, gençler, kadınlar, LGBTİ bireyler, köylüler, yoksullar, mazlum halklar, tüm ezilenler;
Hepimizin gözü önünde cereyan ediyor her şey. Olağanüstü günlerden geçiyoruz ve eğer durdurmazsak, hepimiz bir felakete sürükleniyoruz.
İktidara bağlı yayın organları aksini yazsa da, gayet iyi koşullarda olduğumuzu iddia etseler de, bir avuç azınlık haricinde kimsenin yaşamından mutlu olmadığını biliyoruz, görüyoruz, her gün bu gerçekliği yaşamlarımızın her anında hissediyoruz.
Onların elleri ceplerimizde. Ücretlerimiz sürekli düşüyor, çalışma koşullarımız sürekli kötüye gidiyor, haklarımız tek tek elimizden alınıyor. İşsizlik oranı tarihte görülmemiş bir düzeye ulaştı. Adalet ve hukuka hepimiz hasretiz, polis şiddeti, partizan yargı organlarının her gün uyguladıkları keyfi hukuk, kayırmalar, rüşvetler, yolsuzluklar, vurgunlar, soygunlar ise süreklileşti.
Kürtlerle sürekli savaşılıyor, Alevilerin ve başkaca toplulukların inancı yok sayılıyor, kadın cinayetleri, doğanın pervasızca yağmalanması, iş cinayetleri günlük yaşamın rutin birer olayları haline geliyor.
Ülke içerisindeki yüksek gerilim yetmezmiş gibi, etrafımızdaki hemen tüm ülkelerle savaşan bir ülke durumuna geldik.
Bütün bunları ancak birlikte durdurabilir, karşı koyuşu, başta işçi sınıfı olmak üzere tüm ezilenlerin tarihsel ittifakıyla gerçekleştirebiliriz.
Değerli işçiler, emekçiler, gençler, kadınlar, LGBTİ bireyler, köylüler, yoksullar, mazlum halklar, tüm ezilenler;
Partimiz;
-Toplumun bütün zenginliklerine bir avuç azınlık tarafından el koyulmasına karşı zenginliklerin toplum tarafından adilce paylaşılmasını sağlayan,
-Doğa ile toplumun ortak var oluşunu kabullenen,
-Kadınlara yönelik her türlü erkek egemenliğinin suç sayılacağı,
– Bütün etnik ve inanç sahiplerinin eşit haklara sahip olacağı,
– Komşu ülkelerle barış içinde yaşanacak,
– Devletin halkın üstünde bir kutsallığa ve dokunulmazlığa sahip olmayacağı, tam tersine halkın hizmetinde olacağı,
Bir toplumsal düzen kurma hedefiyle yola çıkıyor.
Bu toplumsal düzen, devletin, halkoyuyla seçilmiş yerel meclislerin üstünde yükselen bir halk örgütlenmesi olarak, Demokratik Cumhuriyet biçiminde yeniden örgütlendiği bir formdur.
Demokratik Anayasa ise, kurulacak Demokratik Cumhuriyet’in omurgası olacaktır. Bu düzenlemeler sosyalist bir düzenin kuruluşunun ilk tuğlalarıdır. Sosyalist bir düzene giden yolda asgari bir hedef olarak halkçı bir Demokratik Anayasa için mücadelemizi yükseltelim. Gelin bu yürüyüşe hep birlikte omuz verelim.
Bu anayasa, herkese beslenme, barınma, sağlık, ulaşım, eğitim gibi temel haklar sağlamalıdır.
Herkesin bir işte çalışmasını garanti altına almalı, etnik kökeni ve dinsel inancı ne olursa olsun herkesin eşit anayasal haklara kavuşmasını sağlamalıdır.
Doğanın her türlü talanı anayasal olarak yasaklanmalı, toplum ve doğanın uyum içinde ortak var oluşu için gereken tedbirler alınmalıdır. Erkeklerin kadınlara yönelik her türden baskısı anayasal suç olarak düzenlenmeli, kadın erkek eşitliğinin sağlanması için gereken önlemler alınmalıdır.
Halkın ihtiyaçlarının karşılanması için gereken kaynaklar, ekonomik düzenin halkın ihtiyaçlarının karşılanacağı bir yapıda yeniden düzenlenmesiyle sağlanabilir. Artan oranlı servet vergisi ve emperyalist bağımlılık ilişkilerinden kopan bilinçli dış ticaret muazzam kaynakları halkın emrine sunacaktır.
Merkez Bankasının düzenlemeleri, anayasanın teminat altına aldığı halkın ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamalıdır. Bu görevin yerine getirilmesi halkın oyuyla seçilmiş meclis üyeleri tarafından düzenli olarak denetlenmelidir.
Bu kapsamda tüm işçileri, kadınları, gençleri, ezilenleri partimize üye olmaya, mücadeleye omuz vermeye, Demokratik Cumhuriyetin kurucu öznesi olmaya çağırıyoruz.
Partimize üye olmayı şimdilik uygun görmüyorsanız, toplumsal yaşamın bütün alanlarına yayılan Meclislerde birlikte olabiliriz.
Fabrikalarda ya da işçi havzalarında iş yerini veya havzanın tümünü ilgilendiren konularda söz, yetki ve karar sahibi olacak Meclisleri birlikte örgütleyebiliriz. Kadınlara yönelik saldırılara karşı savunmayı birlikte örebiliriz.
Doğanın yıkımına karşı birlikte direnebiliriz. Çocukların haklarını birlikte savunabiliriz. Kimliğinize yönelik her türlü despotik saldırılara karşı birlikte olabilir, özgürlük yolunda birlikte yürüyebiliriz.
Söz, yetki, karar ve iktidar halka!
Yoksulluk kader değil! Elimizden almayı hedefledikleri haklarımızı Meclislerde örgütlenerek savunalım!
Artık yeter, devir değişsin!
Halkçı, demokratik ve adil bir düzen için mücadeleye!