Vazgeçmiyoruz: İstanbul Sözleşmesi'nin eksiksiz uygulanmasını talep et! İstanbul Sözleşmesi’ni Uygula demek için sen de imzacı ol, dayanışmaya güç kat!
Vazgeçmiyoruz: İstanbul Sözleşmesi'nin eksiksiz uygulanmasını talep et! (TIKLA)
İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddeti önlemesi ve şiddete maruz bırakılmış kadınların ve kız çocukların korunmasını sağlamak amacıyla Avrupa Konseyi ülkeleri tarafından İstanbul’da imzaya açılmış, bu konuyu ele alan ilk uluslararası sözleşme. Türkiye'nin, imzalayan ve yürürlüğe koyan ilk ülke olduğu bu sözleşmeden çekilme ihtimali konuşulurken, bu durumun Türkiye’de hem milyonlarca kadın ve kız çocuk için hem de cinsel saldırı ve ev içi şiddet sonrası hayatta kalan herkes için felaket sonuçlar getireceği bilinmektedir.
AKP Merkez Yürütme Kurulu üyelerini, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesini tartışmak ve planlamak yerine, sözleşmenin hayat kurtaran nitelikteki içeriğinin eksiksiz ve etkin bir şekilde uygulanması, kadınların ve kız çocukların haklarının daha iyi korunması ve geliştirilmesi için acilen harekete geçmeye davet ediyoruz.
İstanbul Sözleşmesi nedir ve neden önemlidir?
Tam adı Kadına Yönelik Şiddet ve Ev içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve ev işi şiddeti ortadan kaldırmayı hedefleyen, bununla mücadelede önlem, destek ve koruma mekanizmalarını ve devletlerin konuya ilişkin yükümlülüklerini belirleyen uluslararası bir insan hakları sözleşmesidir.
Sözleşme kadına yönelik şiddetin tarihselliğini tanımlayarak şiddeti cinsiyet eşitsizliğinin yarattığı güç ilişkilerinin bir yansıması olarak kabul etmesi yönünden bir dönüm noktasıdır. Bu tür şiddetin kadınlara yönelik ayrımcılığa neden olduğu ve bir insan hakkı ihlali olduğu da sözleşmede belgeleniyor. Ayrıca, bir insanın cinsiyeti üzerinden ayrımcılığa maruz bırakılmasının önlenmesi için de önem taşıyor. Sözleşmede, şiddetin çok yönlü tanımları yapılmaktadır. Fiziksel şiddet, taciz ve tecavüz de dahil olmak üzere her türlü cinsel şiddet, ekonomik ve psikolojik şiddet, işyeri şiddeti, ısrarlı takip ve dijital şiddet sözleşmenin kapsamına girer.
Bu tanımları yaptıktan sonra, devletlerin kapsamlı ve bütüncül politikalar geliştirmesinin yanı sıra şiddeti sona erdirmek için toplumsal cinsiyet eşitliğini hem yasalarında hem de toplumsal yaşamda sağlaması gerektiğini belirtir. İstanbul Sözleşmesi; kadının güçlendirilmesi, şiddetin önlenmesi, önlenemediği durumlarda etkin soruşturma yürütülmesi, destek ve koruma mekanizmaları sağlanması ve ikincil mağduriyetler oluşturulmaması konularında devlete yol haritası çizer ve denetlenmesini sağlar.
İstanbul Sözleşmesi’nin tam metnine ulaşmak için: https://rm.coe.int/1680462545
Neler olmuştu?
İstanbul Sözleşmesi’nin onaylanmasından bu yana geçen 6 yılda, uygulamalarında ciddi eksikliklerin olduğu birçok kadın hakları kurumu ve aktivisti tarafından dile getiriliyor ve çeşitli çalışmalar yürütülüyordu. Sadece temmuz ayında, kayıtlara geçen 36 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü, daha bir çoğunun şiddetin çeşitli türlerine maruz bırakıldığı ve çoklukla, devlet kurumlarından ısrarla talep ettikleri koruma tedbirlerinin alınmadığı ya da yetersiz kaldığı biliniyor.
Sözleşmeden çekilmeye dair, 2 Temmuz 2020’de Ak Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un katıldığı bir televizyon programında İstanbul Sözleşmesi’nin ve imzalanmasının yanlış olduğunu, nasıl imzalandıysa usulü yerine getirilerek sözleşmeden çıkılabileceğini söylemesiyle büyük bir kamusal tartışma başladı. Daha sonra 14 Temmuz’da düzenlenen AK Parti Merkez Yürütme Kurulu toplantısında da İstanbul Sözleşmesi’nin gündemleştiği ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’nin tek taraflı feshedilmesi ya da tartışmalı maddelere çekince konulmasının sonuçları üzerinde çalışma yapılması talimatı verdiği öne sürüldü. Bunun üzerine yetkililer ve siyasetçiler arasından İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi destekleyen, sözleşmenin aile kurumuna zarar verdiğine dair mesajlar yayımlandı. Bunun üzerine yetkililer ve siyasetçiler arasından İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi destekleyen, sözleşmenin aile kurumuna zarar verdiğine dair mesajlar yayımlandı. Kadın ve LGBTİ+ hakları aktivistleri, İstanbul Sözleşmesi’nin çizdiği sınırlardan geri adım atılması konusunda çıkan haberlere kitlesel protestolarla tepki gösterdi.
Tartışmalara son kararın 5 Ağustos 2020’de yapılması planlanan AK Parti MYK toplantısında verilmesi bekleniyordu. Ancak 4 Ağustos’ta toplantı ileri ve belirsiz bir tarihe ertelendi. Basında çıkan ve henüz doğrulanmamış haberlere göre, toplantının 13 Ağustos’ta yapılması ihtimali konuşuluyor. (UAÖ)
Vazgeçmiyoruz: İstanbul Sözleşmesi'nin eksiksiz uygulanmasını talep et! (TIKLA)
İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddeti önlemesi ve şiddete maruz bırakılmış kadınların ve kız çocukların korunmasını sağlamak amacıyla Avrupa Konseyi ülkeleri tarafından İstanbul’da imzaya açılmış, bu konuyu ele alan ilk uluslararası sözleşme. Türkiye'nin, imzalayan ve yürürlüğe koyan ilk ülke olduğu bu sözleşmeden çekilme ihtimali konuşulurken, bu durumun Türkiye’de hem milyonlarca kadın ve kız çocuk için hem de cinsel saldırı ve ev içi şiddet sonrası hayatta kalan herkes için felaket sonuçlar getireceği bilinmektedir.
AKP Merkez Yürütme Kurulu üyelerini, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesini tartışmak ve planlamak yerine, sözleşmenin hayat kurtaran nitelikteki içeriğinin eksiksiz ve etkin bir şekilde uygulanması, kadınların ve kız çocukların haklarının daha iyi korunması ve geliştirilmesi için acilen harekete geçmeye davet ediyoruz.
İstanbul Sözleşmesi nedir ve neden önemlidir?
Tam adı Kadına Yönelik Şiddet ve Ev içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddet ve ev işi şiddeti ortadan kaldırmayı hedefleyen, bununla mücadelede önlem, destek ve koruma mekanizmalarını ve devletlerin konuya ilişkin yükümlülüklerini belirleyen uluslararası bir insan hakları sözleşmesidir.
Sözleşme kadına yönelik şiddetin tarihselliğini tanımlayarak şiddeti cinsiyet eşitsizliğinin yarattığı güç ilişkilerinin bir yansıması olarak kabul etmesi yönünden bir dönüm noktasıdır. Bu tür şiddetin kadınlara yönelik ayrımcılığa neden olduğu ve bir insan hakkı ihlali olduğu da sözleşmede belgeleniyor. Ayrıca, bir insanın cinsiyeti üzerinden ayrımcılığa maruz bırakılmasının önlenmesi için de önem taşıyor. Sözleşmede, şiddetin çok yönlü tanımları yapılmaktadır. Fiziksel şiddet, taciz ve tecavüz de dahil olmak üzere her türlü cinsel şiddet, ekonomik ve psikolojik şiddet, işyeri şiddeti, ısrarlı takip ve dijital şiddet sözleşmenin kapsamına girer.
Bu tanımları yaptıktan sonra, devletlerin kapsamlı ve bütüncül politikalar geliştirmesinin yanı sıra şiddeti sona erdirmek için toplumsal cinsiyet eşitliğini hem yasalarında hem de toplumsal yaşamda sağlaması gerektiğini belirtir. İstanbul Sözleşmesi; kadının güçlendirilmesi, şiddetin önlenmesi, önlenemediği durumlarda etkin soruşturma yürütülmesi, destek ve koruma mekanizmaları sağlanması ve ikincil mağduriyetler oluşturulmaması konularında devlete yol haritası çizer ve denetlenmesini sağlar.
İstanbul Sözleşmesi’nin tam metnine ulaşmak için: https://rm.coe.int/1680462545
Neler olmuştu?
İstanbul Sözleşmesi’nin onaylanmasından bu yana geçen 6 yılda, uygulamalarında ciddi eksikliklerin olduğu birçok kadın hakları kurumu ve aktivisti tarafından dile getiriliyor ve çeşitli çalışmalar yürütülüyordu. Sadece temmuz ayında, kayıtlara geçen 36 kadının erkekler tarafından öldürüldüğü, daha bir çoğunun şiddetin çeşitli türlerine maruz bırakıldığı ve çoklukla, devlet kurumlarından ısrarla talep ettikleri koruma tedbirlerinin alınmadığı ya da yetersiz kaldığı biliniyor.
Sözleşmeden çekilmeye dair, 2 Temmuz 2020’de Ak Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’un katıldığı bir televizyon programında İstanbul Sözleşmesi’nin ve imzalanmasının yanlış olduğunu, nasıl imzalandıysa usulü yerine getirilerek sözleşmeden çıkılabileceğini söylemesiyle büyük bir kamusal tartışma başladı. Daha sonra 14 Temmuz’da düzenlenen AK Parti Merkez Yürütme Kurulu toplantısında da İstanbul Sözleşmesi’nin gündemleştiği ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’nin tek taraflı feshedilmesi ya da tartışmalı maddelere çekince konulmasının sonuçları üzerinde çalışma yapılması talimatı verdiği öne sürüldü. Bunun üzerine yetkililer ve siyasetçiler arasından İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi destekleyen, sözleşmenin aile kurumuna zarar verdiğine dair mesajlar yayımlandı. Bunun üzerine yetkililer ve siyasetçiler arasından İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeyi destekleyen, sözleşmenin aile kurumuna zarar verdiğine dair mesajlar yayımlandı. Kadın ve LGBTİ+ hakları aktivistleri, İstanbul Sözleşmesi’nin çizdiği sınırlardan geri adım atılması konusunda çıkan haberlere kitlesel protestolarla tepki gösterdi.
Tartışmalara son kararın 5 Ağustos 2020’de yapılması planlanan AK Parti MYK toplantısında verilmesi bekleniyordu. Ancak 4 Ağustos’ta toplantı ileri ve belirsiz bir tarihe ertelendi. Basında çıkan ve henüz doğrulanmamış haberlere göre, toplantının 13 Ağustos’ta yapılması ihtimali konuşuluyor. (UAÖ)