HIDE
GRID_STYLE
TRUE
SHOW_BLOG

Reyiz sopa şokunu 27 saatte ancak atlatabildi. Ve yazılı olarak “görevden affedildi” diyebildi. Oysa ortada ne “istifa ettim” diyen vardı ne de “af” isteyen

Tek adamlık zor zenaat. Sonunda büyüklük etmek zorunda kaldı. Meclis parti grubunda, kendisine “Ülkemize büyük hizmetler verdiği için şahsım...

Tek adamlık zor zenaat. Sonunda büyüklük etmek zorunda kaldı. Meclis parti grubunda, kendisine “Ülkemize büyük hizmetler verdiği için şahsım ve milletim adına teşekkür ederim” dedi. Biz de “şahsını” ile “milleti” ayrı tuttuğu için gösterdiği tevazuya teşekkür etmeliyiz... 


TEK ADAMLIK ZOR ZENAAT

“Üç kart - bir numara” yöntemiyle elde ettiği, boyuna posuna, huyuna suyuna ve keyfine en uygun anayasa elinde.

Uyup uymamak da hiç tasası değil...

Zaten mahkemeleri de uymuyor.

Ama hiç değilse her fırsatta zikrettiği “Kutlu Dava”sı İslamiyete ve temel ilkelerine uysa.

“Hükmü kıyamete kadar baki Kuranıkerim”e ve mesela “Allah size emaneti (işleri) ehline vermenizi ve insanlara adaletle davranmanızı emreder?” (Nisa: 58) ayetine kulak verse...

Kendisini, partisini ve ülkemizi daha da koyu karanlıklara sürüklemese. 

Çünkü ampul çoktan patladı.

Karanlığın sonu, felaket hatta kıyamettir.

Bu uyarı, ne Cumhuriyet gazetesinin ne de “Millet İttifakı”nındır..

Uyarı, müminlerin “âlemlere rahmet” diye andığı - inandığı Hz. Muhammed’indir: 

“İş, ehli olmayana verilmiş ise kıyameti bekle.” (İmam Buhari - Sahih Hadisler)

*

Damadın ehil olmadığı gün gibi aşikârdı. Biraz daha kalsa belki de kıyamet kopacaktı.

Reyiz’den önce hidayete erdi ve çok şükür görevin “ehli” olmadığını kabul etti. 

Ve “sır” gibi bir mesaj atarak, sırra kadem bastı.

*

Emanet edilen, bir aile kebapçısının kasası değil,  80 küsur milyonluk bir ülkenin Hazine ve maliyesiydi. “Şahsın” değil, halkındı. Kuran diliyle “beytülmal”dı. 

Ama Reyiz bu. Elindeki “üç kart bir numara anayasası” da izin veriyordu. 

Damat da zaten çok diplomalı ve çok sertifikalıydı. Malum nedenle de Reyiz için “diploma” çok önemliydi.

Gerçi Berat Bey ayarında diplomalı ve sertifikalı ülkede on binlerce genç vardı.

Ama “Damat Berat’ı” bir tek ondaydı. Hazine’yi - maliyeyi birlikte yönetecek birikim, dirayet ve ehliyete sahip olduğunu varsaydı. 

Zaten padişahların damatlarını sadrazam yapması yerli ve milli bir geleneğimizdi. 

ABD’de okumuş, iyi yabancı dil konuşan, uluslararası piyasa deneyimli, ailesinin gözbebeği bu genci Gençlik ve Spor Bakanı yapacak değildi. 

Verdiği kıymeti dünya âleme göstermek için Hazine ve Maliye Bakanı yaptı. 

Ülke ne ise de damadın siyasi geleceğini ve sağlığını tehlikeye attı.

Devletin milyarlarca dolarlık bütçe açığını kapatmasını ve hovardaca girilen Hazine garantili borçlarını çevirmesini bekledi.

İkide bir TV’lere çıkardı. “Çokomelli dandik proje paketleri” açıklamaya mahkûm etti.

“Sağlık sorunlarım var” diyerek ortadan kaybolması boşuna değil. 

Kuran’a ve Hz. Peygamber’in buyruklarına da hiç kulak asılmamış, “emanet ehline teslim edimemişti.” 

(Bu arada Damat Bey belki de korona morona oldu. Sağlık Bakanı Koca, bari ufak bir kıyak yapsa da “filyasyon ekibi” salsa peşine...)

*

“Veliaht” umuduyla beslenen damadın aniden ortadan kaybolması, acaba Hz. Muhammed’in söz ettiği “kıyamet”in ilk sinyali mi?

Allah’ın haşa, sopası yok.

Haydi “muhatabı” pas geçelim, Nisa suresinin uyarısı çok açık:

“İnsanlara adaletle hükmediniz!”

Damadın aniden sopaya dönüşmesi boşuna değildir.

*

Reyiz sopa şokunu 27 saatte ancak atlatabildi.

Ve yazılı olarak “görevden affedildi” diyebildi.

Oysa ortada ne “istifa ettim” diyen vardı ne de “af” isteyen.

Özür dilemesi, hatta tövbe istiğfar etmesi gereken birisi varsa o da Reyiz’dir. (Ülke hazinesini, maliyesini devlet deneyimi sınırlı birine teslim edip Kuran ve hadis hükümlerini çiğnediği için ettiği için önce Tanrı’dan ve milletten sonra da oğlunun kimyasını ve sağlığını bozduğu için dünürü Sadık Albayrak’tan..) 

Resmi Gazete’de “istifa”dan söz ediliyor. Oysa ortada bir “istifaname” yok.

Keşke olsaydı. Damat imzası ve parmak iziyle T.C. Hazine ve Maliye tarihine geçti diye teselli olurduk. 

Oysa şimdi önümüzde sadece sanal satırlar, foklorik ve İslami sözcük öbekleri var:

“At izinin it izine karıştığı”, 

“Hak ile batılı ayırt etmenin zorlaştığı” 

”Cenab-ı Allah bizleri ‘Sırat-ı Müstakim’den ayırmasın”

“Sonumuzu hayreylesin”.

*

18 yıldır olanlar ve olabilecekler bu satırlarda saklı.

Belli ki işler o kadar karışmış ki Berat Bey, at ve it izine bir de damat izi karışsın istemedi.

Karışan işler, acaba ne tür “işler”? 

Bazı “çok tatlı işler” olabilir mi?

“Acı reçete”ye acilen ihtiyaç duyulması bundan mı?

Bu “İslami” ve “şifreli” satırlar, Reyiz’i hem tedirgin etti öfkelendirdi.

Uzun süre sessiz kalması, damadının ve babasını da görüşme isteklerini reddetmesi bunun kanıtı.

*

Tek adamlık zor zenaat.

Sonunda büyüklük etmek zorunda kaldı.

Meclis parti grubunda, kendisine “Ülkemize büyük hizmetler verdiği için şahsım ve milletim adına teşekkür ederim” dedi. 

Biz de “şahsını” ile “milleti” ayrı tuttuğu için gösterdiği tevazuya teşekkür etmeliyiz. (AHMET TAN - CUMHURİYET)

Hiç yorum yok