Kısacası, Yıldırım’ın ailesi, kendi adlarına okul açarken, önce Kızılay’a bağış yapıyor. Kızılay’dan ise kendi ifadeleriyle “bildikleri”, ha...
Kısacası, Yıldırım’ın ailesi, kendi adlarına okul açarken, önce Kızılay’a bağış yapıyor. Kızılay’dan ise kendi ifadeleriyle “bildikleri”, halk tabiriyle “kendilerine yakın” şirkete inşaatı vermelerini istiyor. Kızılay da bunu onaylıyor. Vergi kolaylığı da bonusu oluyor.
Su bir kez bulanmayagörsün. Balıklara bile yolunu şaşırtır.
Gazetemizin yazarı Murat Ağırel’in “Yağma” kitabı, Sayıştay raporlarına yansıyan sıra dışı olayları konu alıyor. Üniversite arşivlerindeki tarihi eserlerden otoyol ihalelerine kadar, kamunun nasıl delik deşik edildiğini gösteriyor.
Elbette aslan payı, depremden sonra çok tartıştığımız Kızılay’ın.
Hatırlayın; çok değil, iki ay önce Ahmet Davutoğlu bahsi açtı:
“Ne işi var Binali Yıldırım’ın çocuklarının Kızılay’ın başında? Hangi Kızılay faaliyeti dolayısıyla orada bulunuyor? Bir tanesi de değil. Gelini, oğlu, bütün akrabaları... Çünkü orada rant var, statü var, milletin parasıyla saltanat sürmek var.”
Davutoğlu’nun anlattığı hikâye bilinmeyen bir şey değildi. Kızılay’ın üzerinde Yıldırım’ın adeta gölgesi vardı.
Binali Yıldırım’ın kardeşi İlhami Yıldırım, Kızılay’ın İstanbul şube başkanlığını uzun yıllar yürüttü.
Yıldırım’ın kızı Büşra Bahar Köylübay, aynı şubede başkan vekilliği yaptı.
Yıldırım’ın gelini, yani oğlu Bülent’in eşi Seda Yıldırım, yine İstanbul Şubesi’nde yönetim kurulu üyeliği yapmıştı.
Ali Kurumahmut’tan Vahdet Erdoğan’a, Mehmet Uğurelli’den Bekir Kaplan’a, Mehmet Ali Ergin’den Nazif Barış Çiftçioğlu’na, Abdülvahit Şimşek’ten Yılmaz Sezgin’e kadar bir dizi hemşerisi, akrabası, çalışma arkadaşı Kızılay’da görev yaptı.
Kızılay’da AKP içi fraksiyonların kavgası sayesinde, Yıldırım’ın gölgesi daha da görünür oldu.
Şirket şartlı bağış
Ağırel’in kitabında bu hikâyeyi daha ilginç kılan bir belge var.
Şöyle anlatayım...
İzmir Karabağlar’da, Binali Yıldırım’ın açılışını yaptığı bir okul var: Bahar Yıldırım İlkokulu ve Havva Yıldırım Anaokulu.
Bahar Hanım, Binali Yıldırım’ın annesi, Havva Hanım ise kayınvalidesi.
22 Nisan 2018’de açılan okulun hikâyesi İzmir Valiliği’nin sitesinde şöyle tanıtılmış:
“Binali Yıldırım’ın çocukları Bahar Büşra Köylübay, Erkam Yıldırım ve Bülent Yıldırım’ın bağışlarıyla yapılan okulun...”
“Yağma”da, bu okulun kuruluş belgesi yer alıyor.
Zira okul, doğrudan Binali Yıldırım’ın ailesi tarafından değil, Kızılay ile imzalanan protokolle yapılmış. İlkokul için 3 milyon 50 bin liralık, anaokulu için 1 milyon 24 bin liralık anahtar teslim bedeli var.
Protokollerde, ilkokul bağışçısı Erkam Yıldırım, Bahar Büşra Köylübay, Semiha Yıldırım, Bülent Yıldırım yazıyor. Anaokulu için ise Derin Denizcilik AŞ. Söz konusu şirket de Yıldırımların aile şirketi.
Protokolde bir ayrıntı var...
Yıldırım ailesi, Kızılay’a “Al okul yap” diye parayı verip bırakmamış. Bu, “şartlı bağış” özelliği taşıyor.
Peki şart ne?
Ağırel’in yayımladığı belgeden aktaralım:
“Okul binasının, ‘müvekkillerinin bildiği’ ve 2017-2018 eğitim yılına yetiştirmeyi taahhüt eden, Büyük Zigana İnşaat Bakliyat Madencilik San. ve Tic. AŞ’nin müteahhitliğini üstlenmesi kaydıyla, kurumumuza şartlı bağış yapmayı düşündüklerini ilettikleri..."
Yani, Yıldırım ailesi, Kızılay’a parayı verirken, “okulu Büyük Zigana İnşaat’ın yapması” şartını getirmiş. Kızılay da kabul etmiş. Ve okullar inşa edilmiş.
Şirket tanıdık çıktı
Elbette bunun sağladığı bir avantaj da var. O da protokolde yazıyor: “Söz konusu okul yapım işinin KDV’den muaf olarak yapılması ve ödenmesi.”
Bir zamanlar TÜRGEV’e Kızılay üzerinden aktarılan bağışlarda gördüğümüz gibi, bu aktarım, “vergiden kaçınmayı” da sağlıyor.
Ancak...
Asıl mesele, Kızılay’a, bir anlamda “tanırız, biliriz” denilen Büyük Zigana İnşaat.
Söz konusu şirketin bir internet sitesi yok. Gelgelelim Ticari Sicil Gazetesi’ne göre 2014 yılı başında tescil edilmiş. Şirketin Ulaştırma Bakanlığı ihaleleri aldığı arşivlerde görünüyor.
Öte yandan şirketin 2017 yılında sermayesini azalttığı, sonrasında bölündüğü de görülüyor. Devralan iki şirketten biri Büyük Manyas Tarımcılık, öbürü ise Büyükkonak Gayrimenkul İnşaat. İki şirket de Binali Yıldırım’a yakınlığı ile bilinen, Bayburt Grup’un sahibi Şentürk ailesinin fertlerinin ortaklığı. Nitekim, okulu yapan, şirketi kuran Ömer Korkut da burada yönetim kurulu üyesi.
Kısacası, Yıldırım’ın ailesi, kendi adlarına okul açarken, önce Kızılay’a bağış yapıyor. Kızılay’dan ise kendi ifadeleriyle “bildikleri”, halk tabiriyle “kendilerine yakın” şirkete inşaatı vermelerini istiyor. Kızılay da bunu onaylıyor. Vergi kolaylığı da bonusu oluyor.
Kızılay’ın hikâyesi Cumhuriyet öncesine dayanıyor. Savaşın yaralarını sarmakla başlayan öykü, tüm felaket kurbanlarına el uzatmaya varmış. Kızılay, hep karşılıksız, koşulsuz, beklentisiz yardımlarla anılmış. Kimi mezarlıklarda gördüğünüz Kızılay sembolleri, insanların maaşlarını, varlıklarını, emeklerini ölürken bile Kızılay’a vermelerini simgeliyor. Gelgelelim, AKP döneminde holdingleşen Kızılay’ın en küçük işine bile tuhaflıklar karışıyor. Bir okul yaptırırken bile Kızılay, başta vergi olmak üzere, sıra dışı işlere aracılık ediyor.
Su bulandı. Artık ne içene ne serinleyene faydası kaldı. Arınmak için önce suyu temizlemeli... (BARIŞ TERKOĞLU - CUMHURİYET)
Hiç yorum yok