Sonuçta HDP’de Demirtaş’ın inşa etmek istediği politik kimlikten tamamen uzaklaşma eğilimde olan “Türkiyelileşme” hedefini “niyet” düzeyine indiren bir HEDEP siyaseti oluşuyor. Sadece buradaki politik tercihler bile Demirtaş ile HEDEP siyasetinin artık vedalaşmak üzere olduğu izlenimi yaratmaya yetiyor…
Aşağıda yer alan metin, gazeteci Sedat Bozkurt'un 22.10.2023 tarihli ve "HEDEP ile Demirtaş için vedalaşma zamanı mı?" başlıklı, Kısa Dalga'da yayınlanan yazısından alınmıştır. Başlık tarafımızca konulmuştur. İlginize sunuyoruz. (GAZETE DEMOKRAT)
Bugünlerde anayasa meselesine çok yoğunlaşmış bir Erdoğan görüyoruz. 2028 yılında tekrar aday olup kazanmanın peşinde. Bunun teknik zorlukları da var. İlk hedefi kazasız belasız yerel seçimleri atlatmak.
AKP ile HEDEP arasında adı konmamış, resmi nitelik kazanmamış bir görüşme trafiğinden uzun zamandır söz ediliyor. Bu doğru. Kurumsal temsil görevleri olmayan eski siyasetçiler görüşüyorlar. Bu görüşmelerden de parti yönetimlerini haberdar ediyorlar. Dost sohbeti şeklinde geçmiyor bu görüşmeler edindiğim bilgilere göre. AKP’nin yerel seçim destek modellerine HEDEP’liler; siyasi tutukluların serbest bırakılması, kayyum uygulamasının son bulması ve Öcalan’a tecritin kaldırılması gibi somut taleplerle karşılık veriyorlar.
HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları yerel seçimlere yönelik olası ittifakların mümkün olduğunu ama açık yapılması gerektiğini savunurken bu görüşmelerde özellikle CHP’nin kazandığı seçim çevrelerinde güçlü adaylarla çıkılması konuşuluyor. AKP ile HEDEP arasında var olan bu görüşmeler “partileri ayrı 2 eski dostun sohbetleri” muamelesi görse de bu görüşmelerde elde edilen bilgilerin iletildikleri yerler parti yönetimleri. Alınan yanıtlar da aynı yöntemle paylaşılıyor. Dolaylı bir diyalog söz konusu yani.
HEDEP ile Demirtaş iki eski dost mu artık?
Selahattin Demirtaş ile uzun süredir uğruna siyaset yaptığı ve bunun için bedel ödediği eski partisi HDP’de başlayan ve ardılı HEDEP’e de aktarıldığı net olarak görülen bir soğukluk var. Demirtaş kurultaya sıradan birkaç satırlık mesaj gönderdi, kurultayda da Demirtaş’a “sıradan, cezaevindeki partili” muamelesi yapıldı.
Son kurultayda ortaya çıkan sonuçlar üzerinden de rahat bir biçimde Demirtaş ile parti ayrışmasını tespit etmek mümkün ve dediğim gibi bu yeni bir şey değil. 7 Haziran 2015 seçimlerden bu yana HDP, son olarak Yeşil Sol Parti olarak oyları yüzde 5’e yakın düştü. Bu oran üçte birden fazla. Siyasetlerinde ciddi bir liderlik sorunu var. Yarışlı kurultayları bırakın partiye genel başkan bulmakta bile zorluk yaşanıyor... Sadece şöyle bir örnek vereyim, Demirtaş partinin başında olsaydı seçimlere üzerindeki kapatma davası riskine karşın HDP olarak girilirdi, çünkü risk almak bu siyaset için çok rutin ve emin olun, alınan sonuç çok farklı olurdu.
HEDEP siyaseti paydaşlarını muhafaza ederek -ki eş Genel Başkan Hatimoğulları bunun göstergesi- yoluna başka bir siyasi hatta devam edecek. HEDEP, HDP gibi önüne büyümeyi koymuyor, tam tersi belki biraz daha küçülecek. Bölgesel halk toplantılarında ortaya çıkan taleplerle kendisine politik olarak yeni bir konum belirledi HEDEP. Toplantılarda partinin adının eski partileri anımsatmasının yanı sıra politik kimliğinin de eski partiler gibi olması talepleri yoğun olarak dile getirildi. Bu da ortaya, merkezine Öcalan’ı ve Kürt kimliğini koyan bir politik hat çıkarıyor. Eski DEHAP Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın eş genel başkan olması da bu hattın altını çizen önemli bir gösterge. Bu politik hatta kafa karıştırıcı ayrıntıya yer verilmeyecek gibi.(Yani tüzükte LGBTİ+ varlığına son verilmesini Hüda-Par’ın bölgesel propagandasının önünü kesme girişimi olarak da görmemek lazım)
Sonuçta HDP’de Demirtaş’ın inşa etmek istediği politik kimlikten tamamen uzaklaşma eğilimde olan “Türkiyelileşme” hedefini “niyet” düzeyine indiren bir HEDEP siyaseti oluşuyor. Sadece buradaki politik tercihler bile Demirtaş ile HEDEP siyasetinin artık vedalaşmak üzere olduğu izlenimi yaratmaya yetiyor…