HIDE
GRID_STYLE
TRUE
SHOW_BLOG

Gazi Katliamının 29. yılında anma: Yapanları da yaptıranları da biliyoruz

Gazi Katliamının yıldönümünde yaşamını yitirenlerin yakınları, dönemin Başbakanı Tansu Çiller ve İçişleri Bakanı Nahit Menteşe başta olmak ü...


Gazi Katliamının yıldönümünde yaşamını yitirenlerin yakınları, dönemin Başbakanı Tansu Çiller ve İçişleri Bakanı Nahit Menteşe başta olmak üzere tüm sorumluların yargılanmasını istediler.

İstanbul’un Sultangazi ilçesine bağlı Gazi Mahallesi’nde 12 Mart 1995'te yaşanan katliamın 29’uncu yıldönümünde anma etkinliği düzenlendi.

12 Mart Platformu’nun çağrısıyla yapılan anmaya Gazi ve Ümraniye katliamlarında hayatlarını kaybedenlerin yakınları, Alevi örgütleri temsilcileri, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Milletvekili Celal Fırat, DEM Parti İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Eşbaşkan adayları Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni, Emek Partisi (EMEP) İstanbul milletvekili İskender Bayhan ile çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum örgütü katıldı. 

Gazi Eğitim ve Kültür Vakfı (Cemevi) önünde bir araya gelen kitle buradan  Hüseyin Altın Parkı’na doğru yürüyüşe geçti.

MA’nın haberine göre; slogan atarak yürüyen kitle yaşamını yitirenler için Hüseyin Altın Parkı’na karanfil bıraktı.  

"Katiller ellerini kollarını sallayarak kayboldu"

Daha sonra katliamda öldürülen Dilek Şimşek’in kardeşi Erkan Şimşek, açıklama yaptı.

Katliamın üzerinden 29 yıl geçmesine rağmen "acılarının hâlâ aynı olduğunu" belirten Şimşek, “Gazi halkı provokasyonu yapanı da yaptıranı da nedenini de biliyordu. Katiller nasıl oldu da Gazi gibi polis devriyelerinin her zaman çok yoğun olduğu bir yerde, ellerini kollarını sallayarak ortadan kayboldu. Bunun açıklamasını Gazi halkı biliyordu. Bu nedenle öfkesi sel oldu ve Gazi Karakolu'na akmaya başladı” dedi.

"Göstermelik dava açıldı, katiller cezalandırılmadı"

Şimşek, katliamın ardından "göstermelik bir yargılama yapıldığını" söyledi ve şöyle devam etti: “Günlerce ülkenin gündemine oturan olayda vuranların kim olduğu belliydi ama açılan göstermelik davada yargılanan katiller cezalandırılmadı. 

Sadece katil polislerden Adem Albayrak'a dört kişiyi öldürmekten üç buçuk yıl, Mehmet Gündoğdu'ya iki kişiyi öldürmekten bir yıl sekiz ay ceza verildi. Gazi'de yaşanan bu katliamdan dönemin Başbakanı Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Emniyet Genel Müdürü-istihbarat Daire Başkanı Hanife Avcı, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir ve bunların tetikçileri sorumludur ve cezalandırılmalıdır.”  

Açıklamanın ardından kitle, 12 Mart 1995’te taranan kahvehanenin önüne yürüdü ve katliamın yapıldığı yere karanfiller bıraktı.

Ardından Gazi Mezarlığı’na yürüyen kitle, yaşamını yitirenleri mezarı başında andı.

Gazi Mahallesi'nde ne olmuştu?

12 Mart 1995'te Gazi Mahallesi'nde üç kahvehane ile bir pastane, otomobilden açılan ateşle tarandı. Ölümleri protesto etmek isteyen ve karakola yürüyen halka ateş açıldı, 17 kişi öldü. Saldırılar Ümraniye 1 Mayıs Mahallesi’ne de uzadı ve burada ise halkın üzerine açılan ateşte beş kişi yaşamını yitirdi. Resmi kayıtlara göre her iki ilçede 300 kişi yaralandı.

Gazi'deki katliamın ardından 20 polise Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı, dava "güvenlik gerekçesiyle" Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'ne taşındı. Dava, Kasım 2001'de, üç şehir gezdikten sonra sonuçlandı.

Polis Ahmet Albayrak hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 50. maddesine göre indirim yapılarak 3 yıl 24 ay hapis cezası ve 9 ay kamu hizmetlerinden geçici mahrumiyet kararı verildi. Mehmet Gündoğan ise bir kişiyi öldürmekten 1 yıl 8 ay hapis ve 3 ay kamu hizmetlerinden yasaklı olma cezası aldı.

İkisinin cezası da 4616 sayılı İnfaz Yasası'na göre ertelendi. 18 polis ise beraat etti. Ceza alan polisler de davadan kısa süre sonra polisliğe geri döndü.

Öldürülenlerin yakınları, davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdı. Mahkeme, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 2. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı ve 13. maddesinde düzenlenen milli makamlara başvuru yollarının kapatılması hükümlerine aykırı davrandığı sonucuna vardı. Türkiye tazminata mahkûm oldu. (BİANET)

Hiç yorum yok