B'Tselem’in raporuna göre, İsrail hapishanelerinde tutulan Filistinlilere yönelik keyfi şiddet eylemleri, cinsel saldırı, aşağılama ve küçük düşürme, kasıtlı aç bırakma, uykusuz bırakma, hijyenik olmayan koşullar, dini ibadetlerin yasaklanması ve tıbbi tedavi gibi hak ihlalleri 7 Ekim sonrasında rutin haline geldi.
İsrail’in önde gelen insan hakları kuruluşlarından B'Tselem, Filistinli mahkumların İsrail hapishanelerinde sistematik işkenceye maruz kaldığını belirten yeni bir rapor yayınladı.
"Cehenneme hoş geldiniz" başlıklı rapor, geçtiğimiz aylarda serbest bırakılan Filistinli mahkumların ifadelerine dayanarak, hapishanelerdeki koşulların son derece kötüleştiğini ortaya koyuyor.
Raporda, 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail hapishanelerinde Filistinli mahkumlara yapılan insanlık dışı muameleler yer alıyor. B’Tselem’in raporunda yer alan 55 mahkumun 30’u Batı Şerialı, 21’i Gazze Şeridi’nde ve 4’ü ise İsrail vatandaşı.
Raporda mahkumların sık sık keyfi şiddet eylemleri, cinsel saldırı, aşağılama ve küçük düşürme, kasıtlı aç bırakma, hijyenik olmayan koşullar, uykusuz bırakma, dini ibadetlerin yasaklanması gibi hak ihlallerine maruz kaldığı anlatılıyor.
Ayrıca mahkumların tüm ortak ve kişisel eşyalara el koyduğu belirtilen rapora göre İsrail mahkumlara yeterli tıbbi tedavi de uygulamıyor.
B'Tselem’a göre İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir'in liderliğinde, cezaevlerindeki insanlık dışı uygulamalar meşrulaşmış durumda. Gvir'in 18 Ekim 2023'te ilan ettiği olağanüstü hal Filistinli mahkumların zaten zor olan yaşam koşullarını daha da dayanılmaz hale getirdi.
Tutuklu Filistinli sayısı 10 bine ulaştı
Rapora göre, İsrail hapishanelerinde Filistinli mahkumların karşılaştığı zorluklar, 7 Ekim'de Hamas'ın İsrail’e düzenlediği saldırıdan sonra ciddi şekilde arttı.
Temmuz 2024 başında İsrail hapishanelerinde tutulan Filistinli sayısı 9 bin 623’tü. Bu sayı savaş başlamadan hemen önceki sayının iki katı. Bu durum, İsrail hapishanelerinde aşırı kalabalığa ve kötüleşen koşullara yol açtı.
Ayrıca hapishanelerdeki mahkumlardan 4 bin 781'i yargılanmadan, haklarındaki iddialar kendilerine sunulmadan ve kendilerini bir mahkemede savunmadan ‘idari gözaltında’ tutuldu.
İsrail askerleri tarafından yapılan bu gözaltıların bazıları sadece Filistin halkının zarar görmesinden sempati duydukları için gerçekleşti.
Mahkemelere erişim engelleniyor
Negev Cezaevinde tutulan, dört çocuk babası 5o yaşındaki Firas Hassan'ın anlattıkları mahkumların mahkemelere, avukatlara ve yardım kuruluşlarına erişimlerinin engellendiğini ortaya koyuyor:
Hassan’a göre mahkumların büyük çoğunluğu ilk kez hakim karşısına çıkarılmadan önce hapishanelerde günler, haftalar ve bazı durumlarda aylar geçirdi.
Buna rağmen duruşmalar mahkumların hapishaneden mahkemeye bağlandığı bir internet sistemiyle görüldü. Ayrıca cezaevi gardiyanlarının tehditkar varlığı, mahkumların hakimlere şikayette bulunmalarını ya da maruz kaldıkları işkenceyi rapor etmelerini engelledi:
"Bizi teker teker Zoom aracılığıyla duruşmalara katıldığımız bir odaya götürdüler. Yolda gardiyanlar göğsüme çok sert bir yumruk attı.
Odada Arapça konuşan bir gardiyan vardı. Hakim, avukat ve benim aramda geçen tüm konuşmaları dinledi.
Hakime şikayette bulunmam halinde hesap vereceğimi söyleyerek beni tehdit etti. Avukat duruşmadan önce bana hakimlerin hapishanede olup biten her şeyi zaten bildiğini, bu yüzden bu konuda konuşmanın bir anlamı olmadığını söyledi.
Yine de duruşmada bana ‘Cezaevinde şiddete maruz kaldınız mı?’ diye sordu. Cevap vermeye cesaret edemedim çünkü gardiyanların misilleme yapmasından ve beni daha da acımasızca dövmesinden korkuyordum.
Beni duruşmalara katıldığımız odaya her götürdüklerinde aynı işkence, dayak ve aşağılanmaya maruz kaldım. Hapishanedeki tüm mahkumlar bunu yaşadı."
“Altı kişilik hücrede 14 kişi kalıyorduk”
Doğu Kudüs'te ikamet eden S.B. adlı eski bir mahkum 7 Ekim 2023'ten sonra cezaevi yönetiminin hücredeki mahkum sayısını altıdan 14'e çıkarıldığını söyledi.
S.B.’ye göre bu mahremiyetin azalması, tuvaleti kullanmak için çok daha uzun süre beklenmesi ve ayrıca hücreye yeni getirilen kişilerin yerde yatmak zorunda kalması anlamına geliyor.
“191 gün boyunca güneşi görmedim”
İsrail’de Ofer ve Nafha cezaevlerinde tutulan, dört çocuk babası 45 yaşındaki Thaer Halahleh ise yaşadıklarıyla ilgili şunları anlattı:
"Güneş ışığı ve solunacak hava yoktu. Bazı mahkumlar tüm gün boyunca hücrelerinde kilitli tutuldular. Diğerlerinin ise birkaç günde bir duş almak için bir saatliğine dışarı çıkmalarına izin verildi. Bazıları hapishanede kaldıkları süre boyunca hiç gün ışığı görmedi. Öncekinden farklı olarak bahçeye çıkmamız da yasaktı. 191 gün boyunca güneşi görmedim."
Soyarak üst araması yaptılar
Etzion gözaltı tesisinde ve Ofer ve Nafha cezaevlerinde tutulan 34 yaşındaki iki çocuk babası Muhammed Srur da günde üç kez sayıldıklarını ve haftada bir kez hücrelerde rastgele arama yapıldığını söyledi.
Srur, “Bizi soyunmaya zorluyorlar, sonra da üstümüzü arıyorlardı. Bizi hücrelerden koridora çıkarıyorlar ve odayı baştan aşağı arıyorlardı. Bu bir saat ya da birkaç saat sürebiliyordu ve bağırma, saldırı ve copla dayak da içeriyordu” dedi.
Mahkumların B'Tselem raporundaki bu ifadeleri, İsrail cezaevlerinde Filistinlilere yönelik insanlık dışı muamelelerin sadece birkaç örneği. Rapor daha birçok tanıklıkla birlikte, İsrail hükümetinin cezaevlerinde uyguladığı politikaların dehşet verici boyutlara ulaştığını gösteriyor.
Raporun tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz (İngilizce)
B’Tselem hakkında
İsrail işgali altındaki Filistin topraklarındaki insan hakları ihlallerini belgelemek, bu tür ihlallerin varlığının inkar edilmesine karşı mücadele etmek ve İsrail'de bir insan hakları kültürü yaratılmasına yardımcı olmak amacıyla 1989’da kuruldu. Merkezi Kudüs’te.
Filistinlilerin ve Yahudilerin, insan haklarının, özgürlüğün ve eşitliğin garanti altına alındığı bir gelecek için çalışıyor. (BİANET) (FOTOĞRAF: Fotoğraf: Chaim Goldberg/Flash90)