Asgari ücretin altında ücrete çalışmaya itiraz ederek sendikalaşan 135 Polonez işçisi, 16 gündür fabrika önünde eylemde. İşçiler yıllardır ilk defa umutlu ve güçlü olduklarını belirtiyor.


İstanbul’un uzak ilçelerinden Çatalca’da bir ormanın içerisinde, navigasyon olmasa kimselerin bulamayacağı Polonez Et Fabrikası'nda, Tek Gıda İş Sendikası’nda üye olan işçilerden 135’i 'Kod-46' ile (Yüz kızartıcı suç) kapı önüne koyuldu. İşçiler 16 gündür, işe iade talebiyle başlattıkları eylemlere devam ediyor.

İşçilerin çoğu asgari ücret ve altında 13 ila 16 bin lira arasında değişen maaşlarla çalışıyor. Fabrikadaki emeğin büyüğü kadın işçilere ait. Birçoğu hayatında ilk defa sendika ile tanışmış. Bir arada durmalarının kendilerine güçlü hissettirdiğini söylüyorlar. Polonez fabrikasının kapısında eylemlerine devam eden işçilerle neden işten atıldıklarını, ne talep ettiklerini konuştuk. 

‘DEVLET VE PATRON İLE İLK YÜZLEŞME’

Güneşten korunmak için yüzlerce paletin arasında sıkışan işçilerin, yorgunlukları yüzlerinden okunuyor. Güneş tenlerini yakmış ancak işçiler öylesine kararlı ki artık bıçağın kemiğe dayandığını söylüyor. İşçilerin pek çoğu daha önce hiç 'devlet' ile karşı karşıya gelmemiş. Hak arayışlarında polis şiddetiyle ilk kez yüzleşenlerin sayısı ise epey fazla. Çatalca Kaymakamı’ndan yedikleri 'fırça' da yaşadıklarının üzerine ayrıca bir üzüntü kaynağı olmuş. İşçiler, yıllardır bir umut görmediklerini ancak sendikalı olduktan sonra kendilerini daha güçlü hissettiklerini anlatırken, sonuç ne olursa olsun ‘direnmeye’ devam edeceklerini belirtiyor. Bugüne kadar geçim kaygısıyla, hakarete, aşağılanmaya, fazla mesaiye boyun eğmek zorunda kalan işçiler, patronların da geçimle ilgili sıkıntıları bildiğini bu yüzden kendilerine ‘hoyrat’ davranıldığı görüşünde.


DENİZ GEZMİŞ’E BENZEYEN İŞÇİ EN ÖNDE

İşçilerin kendi aralarında ‘Deniz Gezmiş’ diye seslendikleri işçi, “Ben de kendimi öyle hissetmeye başladım” derken gülüyor. Arkadaşları aynı Deniz Gezmiş gibi en önde yürüyenlerden biri olduğunu söylerken, yanımızdan topallayarak uzaklaşıyor. Polis müdahalesinde tartaklanan işçi, darp raporu almış ve görevli memurlardan şikayetçi olmuş.

İşçiler arasında şakalaşmalar da oluyor. Her ne kadar yorgun görünseler de moral ve motivasyonları yüksek. Kendilerine başka yerlerde iş bulabileceklerini söyleseler de artık, bir haysiyet meselesine döndüğünü ve bu ‘yoldan’ geri dönüş olmadığını belirtiyorlar.

‘BİR GECEDE 176 İŞÇİ GİRİŞİ YAPILDI’

Polonez fabrikasından işten atılan işçiler, polis dayağıyla gündeme geldi. Gözlerden ırak fabrikada yıllarca asgari ücretin altında çalışan işçiler, geçinemedikleri için sendikalı olmaya karar vermişti. Tek Gıda İş’e üye olan işçiler, bir mesajla işten atıldıklarını öğrendikten sonra işvereni protesto etmek için fabrika önünde eylemlere başladı.

Tek Gıda İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Yunus Durdu, “Polonez iş yerinde 15 Temmuz’da 24 saatte 70-80 üye yaptık. Çoğunluğa ulaşmak için 25 işçiye daha ihtiyacımız vardı. Gece vardiyası ile yaptığımız toplantıdan sonra işveren, fabrikaya 176 işçi girişi yaptı” diyerek sendikanın tanınmadığını söyledi. Fabrikada olmayan işçilerin sendikaya üye olamayacağını anlatan Durdu, “Vardiya amirlerinden, kasap ustalarına kadar 15 yıllık işçilerini işten attılar. Fabrika müdürünü arayıp, baskıların son bulmasını istedik” diye konuştu. Durdu, şirkete zarar vermek gibi bir düşüncelerinin olmadığını ifade etti.


‘GARSON BAHŞİŞİNDEN VERGİ KESMEYİ PLANLAYAN MEHMET ŞİMŞEK BURAYA MÜFETTİŞ GÖNDERSİN'

Asgari ücretin altında maaşa çalıştırılan işçiler olduğunu anlatan Durdu, asgari ücretten vergi kesintisinin yasak olmasına rağmen işverenin vergi kesintisi yaptığını ve maaş bordrolarını göstermediğini belirterek işverenin usulsüzlüklerini kaydetti: “Ürdünlü bu şirket, çalışanlarından vergi kesiyor. Garsona verilen bahşişin vergisinin peşine düşen sayın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in buranın defterlerini incelemesini istiyoruz. Kaymakam bey bize ‘şov yapmayın’ dedi. Sonra işçilere çay dağıtmaya başladı. Özel sektöre söz geçiremediklerini söylediler. Ne demek yani? Burada kaçak işçi çalıştırıyorlar. Bunları denetlemiyorsun, kalkanlarla, coplarla insanların kafasını kırıyorsunuz. Bu durum bizi ayrıca üzüyor. İşçi arkadaşlarımızın hepsi birbirine kenetlendi.”

‘İŞÇİYE DEĞER VERİLMİYOR’

Sevilay Demir yaklaşık 15 yıldır Polonez’de çalışıyor. Kod-46 ile işten çıkarıldı. Hakkını aradığını düşündüğü için kovulduğunu söyleyen Demir, “Müdürler, amirler, sorumlular rahat rahat koltuklarında otursun diye bizi işten çıkardılar. Biz hırsız değiliz. Burada işveren, işçisine değer vermiyor” diye konuştu.

‘13 BİN LİRA MAAŞ ALANLAR VAR’

Bir yıldır fabrikada çalışan Semra Sezer ise daha önceden sendika olmadığını ve hiçbir hak talebinde bulunamadıklarını söyledi: “Hayvan muamelesi gördük. Sözlü tacizler, aşağılamalar vardı. Pazar mesaisine zorla çağırıyorlardı. Ve mesai kağıtlarını zorla imzalattırıyorlardı. Bize ‘siz hayvan gibi hareket ediyorsunuz’ diyorlardı. Rapor paralarımız bile onaylanmıyordu. Kaldı ki asgari ücret bile alamıyoruz. Vergi kesintisi yapıyorlar, maaşı 13 bine kadar düşen insanlar var. Benim bildiğim asgari ücrette kesinti olmaması gerekiyor. Mesai yapmama rağmen, kesinti yapıldı. Gidip sorduğumda, devletin kestiğini söylediler.”

‘SURİYELİ, AFGAN İŞÇİLERİ GETİRDİLER ONLARI DA SÖMÜRÜYORLAR’

13 bin lira ile geçinmenin zorluğuna değinen Sezer, psikolojik olarak yıprandıklarını kaydetti: “Kendileri buradan kazandıkları paralarla Boğaz’da yemek yiyorlar. Biz ise eziliyoruz. Biz işe geri dönmek istiyoruz. İçerde gündelikçi işçiler var. Suriyeli ve Afgan işçileri topluyorlar. Onların da haklarını sömürüyorlar. Servislerin camlarını kapattılar biz görmeyelim diye. Burada hijyen eğitimi almadan kimsenin çalışmaması gerekiyor.”

‘12 SAAT ÇALIŞIYORDUK’

Gülhan Çınar ise 5 yıldır Polonez fabrikasında çalışıyor. Çınar, işten çıkarılma sürecini şu sözlerle anlattı: “İstirahat raporum varken, hastanedeyken işten çıkarıldığımı öğrendim. 46’ncı madde de hırsızlık suçuymuş. Bunu kabullenemiyoruz. Bugüne kadar iş şartları çok ağırdı. 12 saat çalışıyorduk. 4 pazar burada çalışmama rağmen ben 20 bin lira maaşı göremedim. Müdürün yanına gidip, zam istedik. Müdür bize 300 lira zam yapacaklarını söyledi.”

‘BİZİM EMEĞİMİZLE ZENGİN OLDULAR’

Çınar, elini kesmekten son anda kurtulduğu birden fazla iş kazası atladığını ifade ederek, çalışma koşullarıyla ilgili “İş güvenliğimizi tehlikeye atarak yıllarca çalıştık. Bizim emeğimizle patron zengin oldu. Biz işten sonra gidip evde çalışıyoruz. Ben kadınım ve bir günde 2-3 ton mal yüklüyordum makineye. Eve gidince halimiz, dermanımız kalmıyor. Çocuğumun 23 Nisan müsameresini görmedim ve mesaisini hiçbir zaman alamadım. Buraya girerken hiçbir hastalığım yoktu. Buraya girdiğimden beri sağlık sorunlarıyla uğraşıyorum. Emeğimin karşılığı bu oldu. Kışın sabahın köründe buz gibi havada makineleri yıkadım. Ellerim donuyordu” dedi. (OSMAN ÇAKLI - GAZETE DUVAR)

Daha yeni Daha eski