Esad rejiminin çöküşü, birçok yapısal sorunun bir araya gelmesiyle kaçınılmaz hale geldi. Hem iç hem de dış desteğini kaybeden rejim, halkın...
Esad rejiminin çöküşü, birçok yapısal sorunun bir araya gelmesiyle kaçınılmaz hale geldi. Hem iç hem de dış desteğini kaybeden rejim, halkın desteğini yeniden kazanacak hiçbir adım atamadı. Şimdi Suriye halkını hangi felaketler bekliyor? Bu felaketler komşu ülkelerin güvenliğini ne düzeyde tehdit edecek? Bunların cevapları, genelde Ortadoğu’nun, Türkiye’nin geleceği açısından büyük önem taşıyor...
Esad rejimi sürdürülebilirliğini çoktan kaybetmişti ama bu kadar hızlı bir çöküşü kimse beklemiyordu. Bu hızlı çöküşün nedenlerini anlamaya çalışırken öncelikle iç dinamiklerden başlamak gerekir. Bu bağlamda hemen dört etken dikkat çekiyor: Ordunun içinin boşalması, ekonomik kriz, rejimin mafyalaşması ve toplumun dokusunda başlayan çözülme.
Ordunun çöküşü
Suriye ordusu, rejimin en güçlü dayanağı olarak görülüyormuş. Ancak 2011’de başlayan iç savaşla birlikte ordunun iç yapısında, hiyerarşisindeki sadakat ve hareket kapasitesi ciddi şekilde azalmış. Birçok birim, merkezi emir komuta zincirinden koparak bölgesel milis gruplarına dönüşmüş. 2024 yılındaki isyan sırasında, Heyet Tahrir Şam (HTŞ) gibi muhalif gruplar modern teknolojiyi ve etkili stratejileri devreye sokarken rejim ordusunun dağınıklığını, disiplinsiz yapısını aşamamış. Rusya’nın orduyu yeniden yapılandırma çabaları da sonuçsuz kalmış. Yıllarca süren Rus askeri yatırımları, sadece küçük elit birimlerin işlevselliğini artırmış. Bu süreçte, rejimin ordusu hem donanım hem de motivasyon açısından muhaliflerle baş edemez bir konuma gelmiş. Rejime sadık milislerin etkinliği ise sınırlı ve koordinasyonu yetersizmiş.
Ekonomik çöküş
Suriye ekonomisi, 2011’de başlayan savaşın etkisiyle sürekli bir krize girmiş. 2020’ye gelindiğinde, Suriye poundu dolar/Avro karşısında adeta çökmüş, enflasyonun basıncı altında halk, temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz hale gelmiş. Rejimin seçkinleri savaş ekonomisi ve organize suç faaliyetleri üzerinden zenginleşirken halkın yaşadığı ekonomik sıkıntılar, yoksulluk daha da derinleşmiş.
Amfetamin türevi bir uyuşturucu olan captagon üretimi, rejimin en büyük gelir kaynaklarından biri haline gelmiş. Ancak bu gelirlerin hiçbir şekilde halkın refahına yönlendirilmemesi kitlesel bir hoşnutsuzluk dalgasını yükseltiyormuş. Halk, temel gıda ve enerji kaynaklarına erişim konusunda sürekli sıkıntı yaşarken rejimin üst düzey yöneticilerinin lüks yaşam tarzı, rejime olan öfkeyi her gün biraz daha artırıyormuş.
Mafyalaşma
Esad rejimi yönetim yapısıyla da çözülüyormuş. Devlet iç tutarlılığını, merkezi etkinliğini hızla kaybeder, keyfi yönetim, yolsuzluk her alanı etkilerken, ülkenin siyasi örgütlenmesi organize suç çeteleri ve yerel savaş ağalarının hâkim olduğu bir yapıya dönüşmüş. Esad’ın kardeşi Mahir Esad tarafından yönetilen 4. tümen, captagon üretiminden sorumlu kilit bir yapı haline gelmiş. Bu durum, sadece ekonomik çöküşü derinleştirmekle kalmamış, aynı zamanda rejim içindeki güç dengelerini bozmuş, iç çatışmaları, rekabeti özellikle daralan kaynaklar, artan güvensizlik, korku ortamında iyice sertleştirmiş.
Rejimin bu mafyavari yapısı, halkın devlete olan güvenini tamamen yok etmiş. Yolsuzluk, kamu hizmetlerinin çöküşü ve güvenlik güçlerinin halka yönelik keyfi şiddeti, Suriye toplumunun bir arada kalmasını sağlayan bağları koparmış.
Toplumsal istikrarsızlık
Suriye toplumu, yıllar süren savaşın etkisiyle derin yaralar almıştı. 2024’te yaşanan olaylar, halkın rejime karşı yeniden sokaklara dökülmesine neden oldu. Esad rejiminin azalan popülaritesi, toplumsal dinamiklerdeki değişimi daha da belirginleştirdi. Daha önce rejimle uzlaşma sağlayan muhalif gruplar bile yeniden silahlanarak rejime karşı savaşmaya başladı.
Toplum içindeki mezhepsel ve etnik bölünmeler, rejimin daha geniş bir destek tabanı oluşturmasını engelledi. Özellikle güneydeki Deraa ve kuzeydeki İdlib gibi bölgelerde yerel direniş gruplarının yükselişi, rejimin askeri ve siyasi gücünü daha da aşındırdı. Halk, rejimin sağladığı “istikrarın” sadece bir yanılsama olduğunu görüyor, değişim talepleri yükseliyordu.
Esad rejiminin çöküşü, birçok yapısal sorunun bir araya gelmesiyle kaçınılmaz hale geldi. Hem iç hem de dış desteğini kaybeden rejim, halkın desteğini yeniden kazanacak hiçbir adım atamadı. Ekonomik yıkım, organize suç faaliyetleri, ordunun çöküşü ve toplumsal huzursuzluk, rejimin hızlı çöküşüne zemin hazırladı.
Şimdi Suriye halkını hangi felaketler bekliyor? Bu felaketler komşu ülkelerin güvenliğini ne düzeyde tehdit edecek? Büyük güçler arası rekabet bu süreci nasıl etkileyecek? Bunların cevapları, genelde Ortadoğu’nun, Türkiye’nin geleceği açısından büyük önem taşıyor. (ERGİN YILDIZOĞLU -CUMHURİYET)
Hiç yorum yok