Çember daralıyor ama hâlâ teğet geçiyor: Süleyman Soylu dosyası...
Bugünlerde sadece İBB ve Ekrem İmamoğlu dosyasına dair yeni gelişmeler yaşanmıyor. AKP içindeki kavga da istim alarak yoluna devam ediyor. Burada etrafı en net sarılan isimlerden biri, giderek önemini kaybeden biri olsa da Süleyman Soylu olmuş durumda.
Başlangıçta olsa olsa bir siyasi karikatürdü.
İçi geçmiş, ömrü bitmiş bir partinin genel başkanlığı koltuğuna oturup, ayılıp bayılmalı kongre konuşmalarıyla detay haberlerin kahramanıydı.
"At üzerinde duramayan ülkeyi de yönetemez" diyerek Erdoğan'ı hedef alıyordu almasına ama genç, ateşli ve önemsiz bir sağcıydı, o kadar.
2009 seçimlerinde yaşadığı hezimet sonrası direksiyonu sert şekilde kırdı. Giydiği beyaz gömleğiyle 2010 referandumunda AKP için yollara düştü.
Düştüğü bu yol onun için zekiceydi, sonunda AKP'de bir koltuk sahibi oldu.
Zehir zemberek sözlerle hedef aldığı Erdoğan'ın siyasi müritlerinden biri olması çok kısa zaman aldı.
Hırsı çok büyüktü Soylu’nun, siyasi yeteneğini aşacak kadar büyük.
Ancak yine de 15 Temmuz sonrası oluşan boşluğu görmüş, oturduğu İçişleri Bakanlığı koltuğunu son derece etkili kullanmıştı.
AKP içi kavgada, Erdoğan sonrasında yer kazanmak için aileye uzanacak vuruşlar yapmaya bile yeltendi.
Berat Albayrak’a attığı omuz, hâlâ hafızalarda.
Sonrasında AKP içi kavgadaki ilk kontrolsüz gelişmeler bir anda onun adını öne çıkardı.
Oysa her şey çok güzel gidiyordu onun için...
Yurt dışında kamera ve tripod kuran ülkücü mafya Sedat Peker, Soylu’nun Mehmet Ağar’larla çevirdiği işler dolayısıyla devre dışı kalmasının intikamını acı şekilde aldı.
Albayrak’a attığı omuzla rüşt ispatına girişen Soylu, Dubai’den gelen darbelere fazla dayanamadı.
Çökülen oteller, marinalar, Sezgin Baran Korkmaz ile Cihan Ekşioğlu ile kurulan bağlar, Kıbrıs ve yasadışı bahis iddiaları hepsi bir anda gündemin üst sıralarına çıktı.
Erdoğan’ın “kelle vermeme” stratejisinin bir parçası olarak bir süre koltuğunu korudu ancak üzeri çizilmişti.
Şimdilerde üzerinde tek bir sıfat kaldı, AKP İstanbul milletvekilliği.
Etrafı AKP içi kavga kontrolden çıkınca fena halde sarılmış durumda.
Gelin biraz ayrıntılara, Soylu'nun nasıl hedef olduğuna bakalım...
İlk hedef o değildi, oklar ona yöneldi
Soylu aslında ilk hedef değildi.
Şimdilerde unutuldu.
Peker, Soylu’nun kendisine “Benim İstanbul’da yetkim yok, orayı Berat yönetiyor. Her şeyi o yapıyor” dediğini, Soylu’ya yakın bir isminse kendisine mesaj ilettiğini söylüyordu.
Buna göre Soylu mecburen Peker aleyhine açıklamalar yapacak, Peker’den "adet yerini bulsun" açıklamalarını ciddiye almaması istenecekti.
En azından iddia böyleydi.
Sonrasında bu hedef almanın ayarının kaçtığını, hatta ortada bir ayar sorunu değil, satış sorunu olduğunu belirten Peker, “dönüş bileti” olarak tanımladığı Soylu’ya hücuma kalkıyordu.
Soylu’nun 15 Temmuz sonrası MHP bağlantılı “karanlık isimleri” emniyete ve İçişleri Bakanlığı’na yerleştirdiğine dair onlarca haber çıkmıştı. Ağar’ın sahne alması, Peker’in coşması da hep bununla ilişkilendirildi.
Bu tablonun Ağar-Soylu ekibinde tekele alınması sonrası kadro dışı kalan Peker’den gelen salvolar can acıtıcıydı.
Soylu’ya “Berat Bey'e beni sen düşman etmedin mi?” diye soruyor, AKP içi önceki dönem kavganın nerelere uzandığını da açık ediyordu Peker.
Soylu’nun tıpkı Sezgin Baran Korkmaz’a olduğu gibi kendisine de “tehlikeli bir durum olunca haber vereceğim” dediğini de yine aynı isimden öğreniyorduk.
Sonra devamı geldi.
Soylu’nun Ağar’la birlikte çöktüğünü söylediği Mansimov’un Yalıkavak Marinası’nın hikayesini Peker’den öğrendik.
Bu konu belki de AKP içi kavgada önümüzdeki günlerde yeni bir operasyona konu olacak.
Ancak bu operasyon da belli ki bazı isimleri şimdilik es geçerek, kuşatarak yapılacak.
soL’da tüm detaylarıyla aktardık. Paramount Otel dosyası Peker’in açıklamalarından tam 4 yıl sonra raftan indi.
Sadece bir ismi henüz hiç konuşmuyoruz bu dosyada, Süleyman Soylu’yu.
Soylu’nun “Sana operasyon olacak, yurt dışına çık” diye mesaj ilettiği Sezgin Baran Korkmaz bu operasyon kapsamında aranıyor örneğin.
Yine Soylu döneminde tankla Paramount Otel’e çöken, sadece Soylu ile değil birçok AKP’li ile çok yakın ilişkileri olan Cihan Ekşioğlu tutuklandı mesala.
Ancak tüm bu iddiaların merkezindeki Soylu’ya henüz sıra gelmedi.
Buna karşın Soylu’nun etrafı gerçekten sarılmış durumda.
Bunun en net göstergelerinden biri son Paramount operasyonu sonrası, eski hasmı Berat Albayrak’ın abisinin gazetesinde çıkan yazı oldu.
Yandaş yazar Mahmut Övür, 4 yıl önce “milliyetçi meczup” dediği Sedat Peker’in açıklamalarını “gladyo yönlendirmesi” diye tarif ediyor, hem patronunun kardeşini hem de dolaylı olarak Soylu’yu koruyordu.
Şimdi belli ki bu ihtiyaç ortadan kalktı ve “unutuldu sanılan Paramount dosyası” diyerek “temiz eller operasyonu”nu ilan etti.
Bu yazı ve atış aynı zamanda AKP içinde giderek büyüyen krizin de bir ucu aslında.
MHP’de Bahçeli’ye çok yakın olan isimlerden biri, partinin Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter’in Sedat Peker’in Türkiye’ye dönüşüne “yeşil ışık” yaktığını açıkça gösteren paylaşımı da Soylu’nun bütünüyle gözden düştüğünü ve kavganın en çok tekme yiyenlerinden biri olacağını gösterir nitelikte.
Ancak yine de ortada bir tuhaflık yok mu?
Tüm ayrıntılarıyla yıllar önce ortaya çıkmış bir dosya, bunun Muğla Emniyeti, Valiliği, Emniyet Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı desteği ve tüm isimler açıkça ortaya çıkmışken biz sadece Sezgin Baran Korkmaz ve Cihan Ekşioğlu isimleriyle yetiniyoruz.
Evet, etrafı sarıldı ama hâlâ bitirici bir hamle yapılmıyor Soylu’ya…
Sadece Soylu'ya değil, diğerlerine de.
Bunun bir nedeni bu çürümenin tek ortağının Soylu olmaması, başka isimlere de uzanmasının kaçınılmaz olması. Bir diğer nedeni de yüksek ihtimalle herkesin kendi elinde biriktirdiği başka başka kozlarla ilgili.
Kontrolden çıkan bir kavgada tüm kozlar açık oynanır, belli ki AKP içindeki kavga hâla bu aşamaya gelmedi.
Bitirirken Soylu'nun gençlik döneminde AKP iktidarını hedef aldığı sözleri hatırlatalım.
Bunu onun yapamayacağı kesin ancak istemese de ortaya saçılanlar buraya kapı açabilecek ya da Soylu'ya bu sonu gösterebilecek cinsten: "Bu hükümete zıkkımın kökünü göstereceğiz!" (ALİ UFUK ARİKAN - SOL.ORG)
