Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

MİT 1 Mayıs 1977 raporunu sakladı!

12 Eylül davasına çok sayıda belge gönderen Milli İstihbarat Teşkilatı, 1 Mayıs 1977 katliamından 4 gün sonra yazdığı raporu gizledi. M...


12 Eylül davasına çok sayıda belge gönderen Milli İstihbarat Teşkilatı, 1 Mayıs 1977 katliamından 4 gün sonra yazdığı raporu gizledi. Mahkemeye gönderilen 12 Eylül raporunda ise, 12 Eylül'ün solcuların işi olduğu, ülkücülerin da solculara "tepki verdikleri" tezi işlendi!
Cumhuriyet gazetesindeki habere göre, 12 Eylül davasına çok sayıda belge gönderen Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), “1 Mayıs” katliamından sonra hazırladığı “5 Mayıs 1977” tarihli istihbarat raporunu ise mahkeme ile paylaşmadı. Teşkilatın belge sakladığı gerçeği ise, Genelkurmay Başkanlığı’nın, kendi arşivinde bulunan MİT’e ait 5 Mayıs 1977 tarihli bu raporu mahkemeye göndermesiyle ortaya çıktı. Ancak Genelkurmay, raporu mahkemeye sunarken bunun “devlet sırrı” niteliği taşıyabileceğini belirtti. Mahkeme ise raporun devlet sırrı kapsamında olup olmadığına kendisi karar vermek yerine, soruyu belgenin asıl sahibi MİT’e yöneltti. MİT’ten yanıt gelene kadar da 1 Mayıs raporu, adliyenin “kozmik odası” olarak bilinen teknik takip odasındaki özel kasaya konuldu.
Demirel 'anarşi'yi sordu
Vatan gazetesinin haberine göreyse 12 Eylül dava dosyasına giren belgeler arasında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in 19 Kasım 1975’de dönemin MİT Müsteşarı Hamza Gürgüç’e gönderdiği bir yazıda “Üniversitelerde ve liselerde yaygın anarşi hareketine olaylarının nedenini” sorduğu anlaşıldı. Demirel, Gürgüç’ten “Bu hareketlerin içerisinde kimler vardır?” sorularının en kısa zamanda yanıtlanmasını istedi. Gürgüç imzalı yanıt Demirel’e 10 Aralık 1975’te ulaştı. “Çok gizli” ibareli raporda anarşinin nedeni olarak sol gösterildi.
'Aydınlar solu destekliyor'
Bu rapora göre MİT, sol hareketin “komünist” olduğunu, aydınlar tarafından desteklendiğini belirttikten sonra solcuların karşısında ise “anti-komünist ve milliyetçi” gençlerin olduğunu belirtti. Komünist hareketin arkasında eski ve yeni komünistler, aydınlar, yazarlar, öğretim üyeleri ve öğretmenlerin olduğu ileri sürülen MİT raporunda Türkiye’de bir komünist tehlikenin olduğunun artık inkar edilmeyeceği ifade edildi.
'Faşist değil, reaksiyon'
Vatan gazetesinin haberine göre, solcuların hareketinin “aksiyon” ülkücülerin ise “reaksiyon” olarak nitelendiği raporda bu ayrımın Marksistlerin diyalektiğine de uygun olduğu ileri sürüldü. Raporda şöyle denildi: “Komünistler, Türkiye’de hür devletin temelini, insanlık haysiyetinin özünü kuvvetle tehdit eder hale gelince, ızdıraplar ve felaketler pahasına kazanılmış Türk devletini, beynelmilel komünizmin pençesine kaptırmak istemeyen gençliğin direnişe geçmesi en tabii neticesidir.”
'Komünistleri öldürün'
Belgeler arasında MİT’in CHP’nin iktidarda olduğu 15 Şubat 1978’de, ülkücülerin faaliyetlerine ilişkin hükümete ilettiği bir istihbarat raporunda ise “Ülkücü kuruluşlara genel merkezden verilen talimatta yurt sathında anarşinin durmaması için elden gelenin yapılması istenmiştir. Bu karar kamuoyunda ‘hükümet anarşiyi önledi’ şeklinde bir fikir uyanmaması için alınmıştır. Bundan sonra ülkücüler eskiden olduğu gibi yakaladıkları karşıt görüşlü öğrencileri sadece döverek göz dağı vermeyecekler, komünistleri yakaladıkları takdirde öldürecekler” denildi.
MHP sağ cunta bekliyordu
Aynı belgede MHP’nin ve lideri Alparslan Türkeş’in “sağcı bir cunta” beklentisi içinde olduğuna ilişkin de çarpıcı bir bilgi yer aldı. MİT belgesinde, “Alparslan Türkeş kendisi ile görüşen bazı ülkücülere hükümetin en geç bütçe oylamasından sonra düşürüleceğine yemin ederek ifadede bulunmuş ve morallerini bozmamalarını istemiştir. Ülkücü çevre, ordu üst kademelerinden bazı komutanların, Türkeş’in arkadaşı ve kendilerine yakın olarak görmekte, bu komutanların yakında Sağ Cunta tesis edebileceklerine inanmaktadır” denildi.
ABD 2 dün önce biliyordu
MİT’in 12 Eylül 1980 tarihini taşıyan istihbarat raporunda ise yıllardır tartışma konusu olan ABD’nin darbedeki rolüne ilişkin tarihsel önemde bir bilgi yer aldı. ABD’lilerin darbeyi 2 gün önceden bildiğini ortaya koyan “ABD Büyükelçiliğinin faaliyetleri” konulu raporda “ABD Ankara Büyükelçiliği’nin bütün personeli 11 Eylül 1980 gecesi saat 23.30’dan itibaren büyükelçilikte toplanmıştır. Büyükelçilikte çalışan bir mahalli personel 12 Eylül 1980 sabahı yaptığı görüşmede, Elçilik mensuplarının askeri müdahale olacağını iki gün önceden bildiklerini beyan etmiştir” denildi.