Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

EMEK/SINIF/HALK

AKP yandaşlarından sağlıkta rant vurgunu

Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla paralı hale gelen sağlık hizmetleri, Kamu Hastaneleri Birlikleri ile halkın artık parasına göre hastane dah...

Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla paralı hale gelen sağlık hizmetleri, Kamu Hastaneleri Birlikleri ile halkın artık parasına göre hastane dahi seçip seçemeyeceği belli olmayan bir sürece girdi. Uygulama kapsamında Ankara’da olup da Silvan, Nusaybin, Afşin, Besni gibi yerlerdeki devlet hastanelerinde sözleşmeli başhekimlik göreviyle ikinci bir maaş alan Sağlık Bakanlığı’nın kurumlarında görev yapan AKP yandaşı kimi bürokratlar köşeyi dönüyor.

Resmi Gazete’de 2 Kasım 2011 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren “Sağlık Bakanlığı Teşkilat Yapısını Düzenleyen 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname” ile Sağlık Bakanlığı icracı olmaktan çıkarılıp, düzenleyici ve denetleyici bakanlık haline getirildi. Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın yasal alt yapısı da böylelikle tamamlanırken, uygulamanın mevzuatının yapılması, istihdam edilecek kadroların atanması ve uygulamanın başlatılması süreci de fiilen işletilmeye başlatıldı.

Uygulamayı değerlendiren SES Genel Başkanı Çetin Erdolu, AKP’nin, Sağlık Bakanlığı’nın yapısını tamamen değiştiren, ama hastaneleri sekizli-onlu gruplara ayırarak işletme haline getiren, ticarileştiren Kamu Hastane Birlikleri yasasını da içeren kararnameyi, yasama organını devre dışı bırakarak çıkardığını belirterek, bunu da duyarlılık oluşmasını engellemek için gerçekleştirdiğini vurguladı.

Bu kararname ile hastaneleri işletmeler haline getirildiğini söyleyen Erdolu, “8’li, 10’lu gruplar halinde örgütleyen başına genel sekreter ve o genel sekretere bağlı olarak çalışan sözleşmeli yöneticiler eliyle yürütülen ama büyük ölçüde verimliliği kârlılık üzerinden düzenlenen bir Kamu Hastaneler Birliği yürürlüğe girdi. Bu birliklerin düzenlemesinin kararnamesi 2011’de çıkmasına rağmen bir yıl içinde gerçekleştirilmesi öngörülüyordu. 2 Kasım 2012’den itibaren bu yürürlüğe girdi. Sağlıkta dönüşüm programı için de birinci basamak yani sağlık ocakları kapatılmış, aile hekimliğine geçildi. 2. ve 3. basamak yani devlet hastaneleri ve eğitim hastanelerinin de özelleştirilmesi büyük ölçüde bu birlikle gerçekleştirilmiş olacak” diye konuştu.

PARTİZANCA ÖRGÜTLENME

2 Kasım’dan beri gerek atanan ceolar (Kamu Hastaneler Birliği İl Genel Sekreter), gerekse ceolara bağlı hastane yöneticileri, yardımcıları, sözleşmeli yöneticilerin tümü değerlendirildiğinde önemli bir partizanca örgütlenmenin dikkat çektiğini vurgulayan Erdolu “Kadrolaşma demiyorum. Partizanca örgütlenme diyorum. Ceoların tek tek listelerini basına açıklayacağız. Elimize gelen bilgileri derliyoruz. Hem TTB’ye hem bize bilgiler geliyor. Bütünlüklü bir biçimde açıklayacağız. Ama kabaca cümle kullanmak gerekirse gerek cceolar gerekse de ceolarla çalışacak sözleşmeli yöneticilerin büyük bir bölümünün iktidar partisiyle adaylık, aday adaylığı ve il ilçe yöneticiliği bağı var” dedi.

YANDAŞ TORPİLİ

“İkincisi de bu sözleşmeli yöneticilerin sendikal aidiyetini incelediğinizde tamamına yakını yandaş konfederasyon diye ifade ettiğimiz Memur-Sen’e bağlı Sağlık-Sen üyesi” diyen Erdolu, “Diğer yanı son aldığımız bilgiler de şudur; şimdiye kadar atanmış olan sözleşmeli yöneticilerin büyük bir bölümüne Kamu Hastaneleri Birlikleri’nin örgütlenmesinde kıyaklar çekilmiştir. 92 tanesi Ankara merkezde kamu hastane kurumu bünyesinde bürokrat olarak çalışırken o görevleri devam etmek kaydıyla, aynı zamanda sözleşmeli yönetici görevi verilerek maaş almaları sağlanmıştır. Neden, çünkü 25 binden TL’den başlıyor ve en düşüğü 12 bin TL civarında bu maaşların. Şu anda bir hekimin aylığı 2 bin, toplam en fazla 4 bin TL alıyor. Bir uzman hekimin bunu aldığı dönemde sadece yandaşlık ilişkisi üerinden çekilen bu kıyakla 12 bin TL’den başlayan aylıkla çalıştırılması hükümetin kendi kadrolarına ulufe dağıtmasıdır” ifadelerinde bulundu.

SAĞLIK EMEKÇİLERİ CİRO BASKISI VE MOBİGLE KARŞI KARŞIYA

AKP’nin uygulamayla partizanca örgütlediği kişilere rant sağlama anlayışı taşıdığını ifade eden Erdolu, sağlık emekçilerinin büyük ölçüde Kamu Hastane Birlikleri içindeki gruplaşma, hastanelerin gruplar halinde toplanması olayında büyük mağduriyetler yaşadığını kaydetti. Ceolara bağlı 8 hastane varsa sağlık emeçlerinin de o hastaneler arasında mekik dokur gibi görevlendirilebileceklerini dile getiren Erdolu, “Altı ayın altında olmamakta, bir yılı bulmakta. Diğer yönü ceoların sözleşmeli hastane yöneticilerinin büyük ölçüde karneyle değerlendirmesi. Kârlılık, verimlilik üzerinden sözleşmeleri uzatılıp uzatılmaması değerlendirilmektedir. Sözleşmeler ise 2 ila 4 yıl arasında değişmekte. O sözleşmeler o ceo veya bağlı olduğu yönetcicilerinin verimliliği düşük olduğunda feshedilmektedir. Uzatılmamaktadır. Dolayısıyla ceoların ve hastane yöneticlierinin verimliliğin ve kârın düşmemesi adına sağlık emekçilerine büyük bir ciro baskısı ve mobig uygulama süreciyle karşı karşıyayız” dedi.

PARANA GÖRE HASTANE SEÇEBİLME BİLE ŞAİBELİ

Bir taraftan atama, ciro baskısı öte yandan da bunun getirdiği 3-5 kişinin yapacağı işi bir kişiye yaptırmanın baskısı ve iş yoğunluğuna dikkat çeken Erdolu, şunları söyledi: “Bunun dışında ceonun ve sözleşmeli hastane yöneticilerinin iki dudağı arasında duran bir iş güvenliği meselesi var. Sağlık hizmeti alanlar açısından değerlendirdiğimizde sağlıkta dönüşüm programı çerçevesinde muayeneden eczaneye gidip reçete almaya kadar, yatarak tedavide hastaneye girişten başlayarak taburcu olana kadar ödedikleri katkı ve katılım paylarıyla insanlar parası kadar sağlık hizmeti alacak durumdaydı. Kamu Hastaneleri Birlikleri’yle a, b, c, d, e diye sınıflandırılacak. E sınıfı kamu hastanelere dahil edilmiyor. A, b, c, d hastaneleri farklı ilave ücretler alıyor. Herhangi bir sağlık hizmetinin yüzde yüze varan bir ilave payı alma hakkı var hastanenin. A grubu hastane ilave ücreti en yüksekten, d grubu en düşükten uygulayacak hastanedir. Bu durumda şöyle bir tabloyla karşılaşıyoruz. Daha önce parası kadar hizmet alıyordu vatandaş ama şimdi parasına göre hastane seçmek durumunda kalıyor. Örneğin fazla parası olmayan, asgari ücretle geçinen bir insanın a grubu hastaneye gitmesi mümkün değil. D grubu hastanede hizmet alabilmesi bile tartışmalıdır. Artık büyük ölçüde katkı ve katılım payı dışında ilave ücretlerin ön plana çıkacağı sistemle karşı karşıyadır halk. Sağlık hakkı ortadan kaldırılmış herkesin parası kadar hizmeti alabileceği parısana göre de hastane seçeceği dönemler başlamıştır.”

BÖLGE HASTANELERİ ÜZERİNDEN RANT

Bunun şu anda fiiliyatta yürütülen bir uygulama olduğunu ifade eden Erdolu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Muhtemelen 20 Aralık’a kadar bunun hazırlık dönemi ya da ısınma dönemi olacak. Atanan ceolar sahaya inmiş değiller. 2013 başı itibariyle bunun daha katı, daha keskin kurallarla oturtulacağı ve fiilen uygulanacağı dönem başlayacak. Ankara’da genel kamu hastane kurumu başkanlığı bünyesinde, bakanlık kurumu bünyesinde genel müdürlük, daire başkanlığı pozisyonunda olup da Silvan Devlet Hastanesi Başhekimlik sözleşmesi yapılan, Nusaybin Devlet Hastanesi’yle başhekimlik sözleşmesi imzaladığı, Diyarbakır Besni ilçe devlet hastanesi, Afşin Devlet Hastanesi’yle başhekimlik sözleşmesi imzaladığı yönünde elimizde bilgiler var. Hem kamu hastane kurumunda bürokrat iken, hiç gitmediği, bulunmadığı yerdeki hastanede başhekimliğini yürüttüğünü söylersek bu konuda durumun ne kadar vahim olduğunu açıklamaya yeter.”

UYGULAMAYI TEŞHİR EDECEĞİZ

Erdolu, bu uygulamalara karşı da sağlık emekçileri ve halk cephesi adına da hazırlıklarını yaptıklarını belirtti. SES, TTB ve Dev Sağlık-İş başta olmak üzere meslek örgütleriyle mücadele platformu oluşturduklarını dile getiren Erdolu, hastanelerde çadırlar kurup, nöbet standları oluşturarak, sağlık emekçileri ve halkı bilinçlendirmeye yönelik faaliyetler yürüteceklerini söyledi. Uygulamaya ilişkin yerellerde de gözlemlerde bulunup, teşhir edeceklerini ifade eden Erdolu, “Bu kısa sürede bitecek bir süreç değil. Bu uygulandıkça sorunlar açığa çıkacak, sağlık emekçilerin farkındalığını yaratacak bir süreç. Uzun süreceğini düşünüyoruz. Hemen bir atımlık barutumuzu kullanıp sahadan çekilmek değil, yavaş yavaş ivmesi yükselen bir çalışma hattıyla mücadele yürüteceğiz” dedi.

SON YAZIDAN