Taksim isyanlarında Türk bayrağı taşıyanlar, damarlarında asil (!)
liberal kan dolaşan kimi çevreler tarafından kınandı. Ayrıca bazı Kürt
siyasetçileri bu durumu Ergenekon ve darbeci çizgilerle özdeşleştirdiler
ve mesafe koyduklarını filan söylediler. Ha, bir de, Taksim
isyanlarında Türk bayrağı taşımayanlara laf edenler, başıbozuk diyenler
oldu…
Ama Taksim isyanında Türk bayrağı da Kürt bayrağı da taşıyanlar çoğu kez birlikteydiler, halkların özgürlüğünün ve dayanışmasının simgesiydiler.
***
Tarih yeniden yazılırken tarihi de bilmek lazım. Geleceği nasıl tahayyül ediyorsak, tarihi öyle okuruz.
George Washington ABD’nin taaa 224 yıl önceki Kurucu Babası, tabiri caizse “Ataamerikan”ı! Amerikalılar “Ata” dememişler “Baba” demişlerdi nedense. Belki bu yüzden Amerikan başkanları hep Mario Puzzo romanındaki The Godfather [Baba] misyonuyla yüklü oldu.
Her neyse, Amerikan İstiklal Harbi, 1775-1783 yılları arasında İngiltere ile Kuzey Amerika'daki 13 koloni arasında geçti, Amerikan Devrimi olarak da bilinir.
Amerikan İstiklal Harbinin ikinci yılında George Washington, “özgürlük” isteklerinin ifade edildiği bir nevi Misakı Milli olan Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’ni 4 Temmuz günü yayınladı. Amerikan asilerine “Patriots” yani Yurtseverler denirdi, Kuvayı Milliyeciler misali…
Yenilgiye uğrayan İngiltere Amerikalıların Lozan’ı olan Paris antlaşmasını 1783 yılında imzaladı ve 13 koloninin bağımsızlığını tanıdı. Bu koloniler dört yıl sonra, içişlerinde serbest eyaletlerden oluşan Amerika Birleşik Devletleri’ni kurdular, hemen ardından onaylanan Anayasa ile yeni bir ulus ve Amerikan üst kimliği doğdu. (Türk üst kimliğinin doğumu ise diğer milli kimliklerin yok sayılması anlamına geldi.)
Türk İstiklal Harbinin başka mazlum milletlere “örnek” teşkil etmesi gibi, yeni kurulan ABD’nin de vakti zamanında ilk modern “demokratik cumhuriyet” olarak Fransız Devrimi’ne “öncülük” yaptığı söylenir.
Madalyonun öbür tarafı, karanlık tarafı da benziyor. Türk İstiklal Harbi sırasında Koçgiri Kürt isyanı ve sonrasındaki isyanlara paralel bir vahşet tarihi Kuzey Amerika’da da yaşandı. Mesela G. Washington Amerika’nın yerlilerine karşı soykırımının da komutanı… Vikipedi’de yazdığına göre, 1779 yılında Amerikan yerlisi Iroquoilora saldırıp, “Yöredeki bütün yerleşim yerleri tamamen harabeye dönene kadar, barış amaçlı hiçbir görüşme önerisini dinlememe” emrini vermiş. Washington 1783’te “Ne Mutlu Amerikalıyım diyene” dememiş ama şöyle demiş: “Kızılderililer, Beyazlardan toplu yıkımdan başka bir şey görmeyi hak etmeyen vahşi hayvanlardır. Kurtlardan pek farkı yoktur, en sonunda her ikisi de, biçim olarak farklı olsalar da av hayvanlarıdır.”
“Viski isyanı”nın bastırılışını da hatırlatmalıyım. 1791 yılında Kongre, alkollü içeceklere tüketim vergisi uygulamaya başlayınca, sınır bölgelerinde, özellikle Pensilvanya’da (evet yahu orada!) protestolar patlak vermiş ve giderek geniş çaplı ayaklanmalara dönüşmüş. G. Washington da, 13 bin kişilik bir milis birliğinin başında isyan bölgelerine gitmiş, federal hükümet vatandaşları üzerinde otorite sağlamak için askeri güç kullanmış! Yıllar sonra da Kuzey ile Güney arasında bir iç savaş…
Böyle sürüp giden hikâyenin sonundaki ABD emperyalizmini zaten biliyoruz, bu arada yüzyıllarca kölelik yaptırdıkları ve “Zenci” dedikleri Afro Amerikalıların ancak 1960 başlarında ikinci sınıf statüden kurtulabildiklerini unutmayalım yeter.
***
Demek ki bağımsızlık ve özgürlük mücadelelerinin, “keşke olmasaydı” ve hatta “bunlar olmasaydı bağımsızlık (!) acaba olamaz mıydı” dedirten acı hakikatleri de var!
Bu sorgulamalar tarihte Washington ve Mustafa Kemal için yapıldı… Bizi ilgilendiren, Mustafa Kemal adına verilen cevapların bugün “ulusalcılık” filan kisvesiyle düpedüz faşistliğin mazereti olarak kullanılması…
Elbette benzer sorular gelecekte Serok [Atakürt?] Öcalan için de sorulabilecek… PKK tarihini iyi bilenler neyi kast ettiğimi anlamıştır. Şimdilik sorulmuyorsa sebebi, halen devam eden bir özgürlük mücadelesi karşısındaki pozitif ayırımcılık tercihimizdendir… Kaldı ki kendileri samimiyetle bir Hakikatleri Araştırma Komisyonunun “o tür soruları” da gündeme almasını istememiş miydi?
Peki, başlıktaki sorunun cevabı nedir? Enternasyonal Kızıl Bayrak rengini eşitlik ve özgürlük uğruna isyandan alır, biz bunu biliriz.
Peki, George Washington’un liberalleri miyiz? Mustafa Kemal’in askerleri miyiz? Hiçbiri miyiz? Bunlara cevap verirken, hem ulusalcı hem liberal olarak suçlanacağımızdan da eminim.
(Ve… Yaşasın! Malum Şahıs’tan [MŞ] söz etmeden bir yazı yazabildim nihayet.)
MELİH PEKDEMİR-BİRGÜN
Ama Taksim isyanında Türk bayrağı da Kürt bayrağı da taşıyanlar çoğu kez birlikteydiler, halkların özgürlüğünün ve dayanışmasının simgesiydiler.
***
Tarih yeniden yazılırken tarihi de bilmek lazım. Geleceği nasıl tahayyül ediyorsak, tarihi öyle okuruz.
George Washington ABD’nin taaa 224 yıl önceki Kurucu Babası, tabiri caizse “Ataamerikan”ı! Amerikalılar “Ata” dememişler “Baba” demişlerdi nedense. Belki bu yüzden Amerikan başkanları hep Mario Puzzo romanındaki The Godfather [Baba] misyonuyla yüklü oldu.
Her neyse, Amerikan İstiklal Harbi, 1775-1783 yılları arasında İngiltere ile Kuzey Amerika'daki 13 koloni arasında geçti, Amerikan Devrimi olarak da bilinir.
Amerikan İstiklal Harbinin ikinci yılında George Washington, “özgürlük” isteklerinin ifade edildiği bir nevi Misakı Milli olan Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’ni 4 Temmuz günü yayınladı. Amerikan asilerine “Patriots” yani Yurtseverler denirdi, Kuvayı Milliyeciler misali…
Yenilgiye uğrayan İngiltere Amerikalıların Lozan’ı olan Paris antlaşmasını 1783 yılında imzaladı ve 13 koloninin bağımsızlığını tanıdı. Bu koloniler dört yıl sonra, içişlerinde serbest eyaletlerden oluşan Amerika Birleşik Devletleri’ni kurdular, hemen ardından onaylanan Anayasa ile yeni bir ulus ve Amerikan üst kimliği doğdu. (Türk üst kimliğinin doğumu ise diğer milli kimliklerin yok sayılması anlamına geldi.)
Türk İstiklal Harbinin başka mazlum milletlere “örnek” teşkil etmesi gibi, yeni kurulan ABD’nin de vakti zamanında ilk modern “demokratik cumhuriyet” olarak Fransız Devrimi’ne “öncülük” yaptığı söylenir.
Madalyonun öbür tarafı, karanlık tarafı da benziyor. Türk İstiklal Harbi sırasında Koçgiri Kürt isyanı ve sonrasındaki isyanlara paralel bir vahşet tarihi Kuzey Amerika’da da yaşandı. Mesela G. Washington Amerika’nın yerlilerine karşı soykırımının da komutanı… Vikipedi’de yazdığına göre, 1779 yılında Amerikan yerlisi Iroquoilora saldırıp, “Yöredeki bütün yerleşim yerleri tamamen harabeye dönene kadar, barış amaçlı hiçbir görüşme önerisini dinlememe” emrini vermiş. Washington 1783’te “Ne Mutlu Amerikalıyım diyene” dememiş ama şöyle demiş: “Kızılderililer, Beyazlardan toplu yıkımdan başka bir şey görmeyi hak etmeyen vahşi hayvanlardır. Kurtlardan pek farkı yoktur, en sonunda her ikisi de, biçim olarak farklı olsalar da av hayvanlarıdır.”
“Viski isyanı”nın bastırılışını da hatırlatmalıyım. 1791 yılında Kongre, alkollü içeceklere tüketim vergisi uygulamaya başlayınca, sınır bölgelerinde, özellikle Pensilvanya’da (evet yahu orada!) protestolar patlak vermiş ve giderek geniş çaplı ayaklanmalara dönüşmüş. G. Washington da, 13 bin kişilik bir milis birliğinin başında isyan bölgelerine gitmiş, federal hükümet vatandaşları üzerinde otorite sağlamak için askeri güç kullanmış! Yıllar sonra da Kuzey ile Güney arasında bir iç savaş…
Böyle sürüp giden hikâyenin sonundaki ABD emperyalizmini zaten biliyoruz, bu arada yüzyıllarca kölelik yaptırdıkları ve “Zenci” dedikleri Afro Amerikalıların ancak 1960 başlarında ikinci sınıf statüden kurtulabildiklerini unutmayalım yeter.
***
Demek ki bağımsızlık ve özgürlük mücadelelerinin, “keşke olmasaydı” ve hatta “bunlar olmasaydı bağımsızlık (!) acaba olamaz mıydı” dedirten acı hakikatleri de var!
Bu sorgulamalar tarihte Washington ve Mustafa Kemal için yapıldı… Bizi ilgilendiren, Mustafa Kemal adına verilen cevapların bugün “ulusalcılık” filan kisvesiyle düpedüz faşistliğin mazereti olarak kullanılması…
Elbette benzer sorular gelecekte Serok [Atakürt?] Öcalan için de sorulabilecek… PKK tarihini iyi bilenler neyi kast ettiğimi anlamıştır. Şimdilik sorulmuyorsa sebebi, halen devam eden bir özgürlük mücadelesi karşısındaki pozitif ayırımcılık tercihimizdendir… Kaldı ki kendileri samimiyetle bir Hakikatleri Araştırma Komisyonunun “o tür soruları” da gündeme almasını istememiş miydi?
Peki, başlıktaki sorunun cevabı nedir? Enternasyonal Kızıl Bayrak rengini eşitlik ve özgürlük uğruna isyandan alır, biz bunu biliriz.
Peki, George Washington’un liberalleri miyiz? Mustafa Kemal’in askerleri miyiz? Hiçbiri miyiz? Bunlara cevap verirken, hem ulusalcı hem liberal olarak suçlanacağımızdan da eminim.
(Ve… Yaşasın! Malum Şahıs’tan [MŞ] söz etmeden bir yazı yazabildim nihayet.)
MELİH PEKDEMİR-BİRGÜN