Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE
SHOW_BLOG

Market işçileri anlatıyor: A101, sömür sömür bitmez!

A101 işçisi anlatıyor: 50 ilde örgütlendik, devam edeceğiz! Türkiye’nin en büyük sömürü zincirlerinden biri olan A101'de, işçilerin ...

A101 işçisi anlatıyor: 50 ilde örgütlendik, devam edeceğiz!
Türkiye’nin en büyük sömürü zincirlerinden biri olan A101'de, işçilerin örgütlenme faaliyeti 50 ilde sürüyor. O işçilerden biri, sömürü zincirinin detaylarını anlattı…


Sloganı "harca harca bitmez" olan, 81 il, 890 ilçe ve 6850 mahallede 7000’i aşkın marketle A101, Türkiye’nin perakende sektöründe yer alan en büyük market zincirlerinden biri.

Daha önce soL’da, A101 işçilerinin karşılaştıkları hukuksuzlukları ve nasıl mücadele ettiklerini anlattıkları söyleşiye yer vermiştik.

Şirkette örgütlenme faaliyeti yürüten işçilerden biri T.Y şimdi de, A101'in menşeini ve sömürü zincirinin detaylarını anlattı.

NEREDEN NEREYE: BANK ASYA VE A101 ORTAKLIĞI

A101 Yeni Mağazacılık AŞ, 2008 yılının Mart ayında kurulmuş. 28 Nisan 2008’de ilk marketini açmış, bir ay içerisinde hedefi olan 101 market sayısını aşarak 121 marketin açılışını gerçekleştirmiş. 2017 yılına gelindiğinde market sayısı 7 binin üzerine çıkmış.

T.Y; “A101’in sahibi Aydın ailesi. Aydın Örme, Susesea, Taff Yapı, Pizza Lazza, Salon Burger, Memorial Sağlık Grubu’nun çoğunluk hissesi ve English Home Mağazacılık da bu aileye aittir” diyor. Aydın ailesinin şirketteki hisse payı yüzde 79.21.

A101 patronunun aile şirketinin uzantılarını böylece öğreniyoruz.

T.Y. neden bu rakamları verdiğini şöyle açıklıyor: “Aydın ailesi 2010 yılında A101’in çoğunluk hissesini alarak yönetim kurulunu ele geçirmiştir. 2010 yılındaki hisse dağılımı şu şöyledir: Aydın ailesi yüzde 52.92, Bank Asya yüzde 21.84, İrfan Hacıosmanoğlu yüzde 10.08 ve diğer küçük ortaklar. Burada göze çarpan, yüzde 21.84’lük payla Bank Asya’dır, çünkü hem çalışan işçilerin maaşlarını aldıkları bankadır hem de şirketin ikinci büyük ortağı.”

Bilindiği üzere bankaya 15 Temmuz darbe girişiminden sonra TMSF tarafından el konuldu ve geçtiğimiz ay mahkeme kararıyla iflas ettiği için şu anda hizmet vermiyor.

‘BANKALAR FARKLI, SÖMÜRÜ AYNI’

T.Y’nin anlattığına göre, dönemin başbakanı olan şu anki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Fethullah Gülen’in aralarının açılmaya başlamasından hemen sonra Bank Asya hisselerini Aydın ailesine devretmiş. Daha 17-25 Aralık süreci yaşanmamış iken sanki yaşanacakları önceden gören Aydın ailesi Bank Asya ile olan ilişkilerini sona erdirmiş ve bir süre sonra Bank Asya’nın hisseleri Aydın ailesine geçmiş.

“Sürecin sıkıntılı olacağı anlaşılınca maaşlarını Bank Asya’dan alan işçilerin maaşları başka banka üzerinden ödenmeye başlandı” diye devam ediyor T.Y: “Bilindiği gibi A101 yönetim kurulu başkanı olan Turgut Aydın 15 Temmuz’dan sonra FETÖ operasyonları kapsamında gözaltına alınmıştı. Bir müddet gözaltında kaldıktan sonra serbest kalmıştı.”

BEŞ İŞÇİ, İŞE İADE DAVASINI KAZANDI

T.Y. bu gelişmelerle birlikte marketlerdeki sömürü sisteminin tıkır tıkır işlemeye devam ettiğini söylüyor. soL’a konuşan A101 işçilerinin anlattığı gibi, işyerindeki sorunlar nedeniyle işçilerin örgütlendiklerini hatırlatıyor. Bunlar arasında kötü çalışma koşulları, baskı, karşılığı ödenmeyen fazla mesai, tam gün çalışanlara part-time çalışma dayatması, envanter ve son kullanma tarihli ürünler üzerinden çalışanlara yapılan baskılar gibi bir dizi sorun var. Ve işçilerin bunları sona erdirmek için başlattıkları mücadele...

Samsun’da örgütlenen ve sendikaya üye olan bir grubu işten çıkaran A101, Anayasa’nın işçilere tanıdığı sendika üyeliği hakkını gasp etmiş. Bu süreçte sekiz işçi, hiç bir hakkı ödenmeden kışın ortasında kapının önüne konmuş. İşten çıkarılanlar arasında yer alan T.Y, tüm işten atılanların gereken kanuni işlemleri başlattığını ve bunun sonucunda beş A101 işçisinin işe iade ve sendikal tazminat hakkını kazandığını söylüyor: “Diğer üç işçinin davasının devam etmekte.”

TÜRKİYE'NİN 50 İLİNDE ÖRGÜTLENİYORLAR

İşçiler hemen bir Facebook sayfası kurmuşlar ve çok etkili olmuş. “A101 emekcileri’”adresi aracılığıyla örgütlenme ve sendikalaşmayı Türkiye’nin 50 iline yaymışlar. T.Y’nin anlattığına göre işçiler A101’e sendikayı getirerek “huzurlu çalışma ortamı sağlayacaklarını” söylüyorlar. Nitekim 2016 yılının Kasım ayında şirketin tüm Türkiye’de çalışanların hesabına hak ettikleri parayı yatırmasında işçilerin şikayetin etkili olmuş. “Peki ama bu para da nereden çıktı?” diye soran T.Y, aslında bu paranın yoktan var olmadığını, A101 işçilerinin karşılığı ödenmemiş emeklerinin bir bölümü olduğunu açıklıyor.

Eski bir A101 çalışanı bu durumu şöyle açıklamış: “2016 yılı Ekim ayında bölge sorumlularına çalışanların fazla çalışmaları listelenmiş şekilde yönetim tarafından verildi; bölge sorumlularından telafi izin formu düzenlenip çalışanlara imzalatılması istendi. Fazla çalışmalar o kadar çoktu ki bölge sorumluları mağazaya giderek yanındaki mağaza sorumlusu ile gece 00.00-01.00’e kadar çalışan arkadaşların yerlerine telafi izin formu düzenleyip sahte imzalarla bu formları genel merkeze yolladılar.”

İşçiler bunu öğrenir öğrenmez Bimer’e şikayette bulunmuşlar. Bakanlığın genel merkeze baskı yaptığı bilgisi gelmiş. Bir ay sonra tüm Türkiye’deki A101 çalışanlarının 10 aylık fazla çalışmaları banka hesaplarına yatmış! T.Y, “Bu rakamın 72 milyon lira olduğunu öğrendik. Yani A101 çalışanının hakkını böyle gasp ediyor, biz bunu bir kere önledik, yıllardır bu şekilde insanlar karşılığı verilmeden fazla çalıştırılıp sömürülüyor. 10 aylık fazla çalışma ücreti Türkiye genelinde 72 milyon lira. 12 ay üzerinden hesaplarsak 86,5 milyon liraya tekabül ediyor” diyor.

1 YILLIK GASP, 346 YENİ MAĞAZA AÇTIRIYOR

Anlatılanlardan, gasp edilen emeğin nasıl biriktiğini görüyoruz. Ve zincir tamamlanıyor: “A101 patronları için A101’in bir mağaza açma maliyeti 250 bin lira. Bu demek oluyor ki A101, personelini bir yıl fazla çalıştırıp hakkını gasp ederek 346 mağaza açabiliyor.

T.Y; “Sonra da övünüyor 7000 mağaza olduk diye, ne yazık ki” diyor. Ancak bununla kalmıyor. Bu sadece karşılıksız fazla mesai ile açtığı mağaza sayısı. Bir de baskı ile istifaya zorlanan binlerce A101 işçisi var. Baskılara dayanamayıp psikolojik sıkıntılar yaşayan ve istifa etmek zorunda kalan çalışanların kıdemlerini de A101 patronları cebe indiriyor.

‘İSTİHDAM ŞAMPİYONU OLMANIN DALAVERELİ YOLLARI’

2015 ve 2016 yıllarında istihdam şampiyonu olduğu üzerinden reklam yapan A101 yönetimi, “en çok istihdamı biz sağlıyoruz” diyor. T.Y bunu “Sürekli baskı, istifaya zorlama ve bunun sonucunda binlerce işten ayrılan A101 işçisi. Ve yerine gelen binlercesi. Bu sirkülasyon böyle devam ediyor” diye açıklıyor.

İşçi sirkülasyonunun başka usulsüzlüklerle pekiştirildiğini öğreniyoruz. İstifaya zorlanan çalışanlar yerine İşkur üzerinden alınan yeni çalışanlar da sözleşmeleri dolunca işten çıkartılıyorlar. “Bu çark çok güzel dönüyor” diyor T.Y.  A101’in bu kadar kısa sürede bu kadar büyümesi, tıkır tıkır işleyen sömürü çarkına bağlı görünüyor.

T.Y iddia ediyor: “A101 Türkiye’de perakende sektöründeki en büyük sömürü zinciridir.” Ancak Samsun’da örgütlenmeye başlayan ve giderek güç kazanan A101 işçilerinin mücadelesi, elde ettiği kazanımlarla A101 patronlarına kurdukları bu çarkın öyle kolayca dönmeyeceğini gösteriyor.

A101’in sömürü zinciri karşısında A101 işçileri de, kendi mücadele zincirlerini örüyorlar.

Market işçileri anlatıyor: A101 sömür sömür bitmez!
A101'de çalışan işçiler, yaşadıkları yoğun sömürü ve baskıya karşı başlattıkları örgütlenme mücadelesini anlattı. İşçiler, "Bizim örgütlenmemiz ‘Hakkımızı ne şekilde birlikte savunuruz’ diye başladı. Çünkü Samsun’da işsizlik var, herkes bundan korkuyor, bunu çok iyi kullanıyorlar. Tek başımıza bir şey yapamayacağımızı anladık, birlikte mücadele etmeye oradan karar verdik" diyor...

"Harca harca bitmez" derken A101 neyi kast ediyor olabilir? Türlü hilelerle göz koyduğu cebimizdeki parayı mı, baskı altında tuttuğu işçilerin sabrını mı? 2016’da Tez Koop İş Sendikası’na örgütlenen A101 market işçileri, ağır iş koşullarına karşı nasıl patronlara geri adım attırdıklarını anlatıyorlar. 15 Temmuz darbe girişiminin işçilere karşı hem havuç hem sopa olarak nasıl kullanılmaya çalışıldığını onlardan dinliyoruz. Sürecin başında işten atılanlar oldu, dava açtılar, kazandılar, örgütlenmeyi büyütme kararlılığı pekişti. Samsun’da başlayan ve Türkiye’ye yayılan A101 sendika örgütlenmesi market sektöründe örnek oluşturuyor. Samsun’da örgütlenmeye öncülük ettikleri için işten atılan ve halen A101’de çalışıp örgütlenmeyi sürdüren işçilerle görüştük.

Örgütlenmeye nasıl karar verdiniz?

-       Bizim örgütlenmemiz ‘Hakkımızı ne şekilde birlikte savunuruz’ diye başladı. Çünkü Samsun’da işsizlik var, herkes bundan korkuyor, bunu çok iyi kullanıyorlar. Tek başımıza bir şey yapamayacağımızı anladık, birlikte mücadele etmeye oradan karar verdik.

-       İşçiler arasında onurlu, dik duran arkadaşlarımız da var. Bu şekildeki arkadaşların birleşmesiyle örgütlenme başladı. Sizin derginizin adıyla, ‘boyun eğmeyen’ işçilerin, sisteme karşı gelenlerin mücadelesiyle...

-       Aslında sisteme herkes karşı, A101’deki çalışanların da yüzde 80’i, yüzde 90’ı karşı. Ama kimse sesini çıkartamıyor. Sesini çıkartanları işten çıkararak susturmaya çalışıyorlar.

Hangi şikayetler üzerinden örgütlenmeyi giriştiniz? İş yeriyle ilgili en ciddi sorunlar nelerdi?

-       Ben 6 ay kadar çalıştım. Çalışma saatleri çok yoğun. Molalarda, iş çıkışlarında selamlaşmaya bile fırsat vermiyorlar. Hızlı hızlı yemek zorundasın çünkü müşteri var deniyor.

-       Personel yetersiz. Mağazanın cirosuna göre personel sayısı belirleniyor. Cironun artışına bağlı olarak insan ekleme vaadinde bulunuyorlar. Ama şirket ‘discount’ lafını da ezberletmiş, yani her şeyden tasarruf. Esas dert ise işçiden tasarruf.

-       Az personelle çok iş mantığı var. Mesela yeni bir uygulama gündeme getirdiler. Dört kişilik mağazada personelden üçünü tam zamanlı devam ederken birini yarı zamanlıya düşüreceklerdi. İlk eylemle birlikte bunu önledik.

-       Bazı yöneticiler son kullanma tarihi –biz buna SKT diyoruz- ürünlerde fireye girmemek için bize ‘Bu ürünleri satın, yoksa sizin izinlerinizi iptal ederim’ tarzında baskı yapıyorlardı. Bu ürünleri satmadan 17’de çıkamazsın gibi sözler söylüyorlardı. E böyle olunca insanlar baskılardan bunalıp kendiliklerinden işten çıkıyorlar. Sonuç olarak yeni personel istihdam ediliyor.

İSTİHDAM ŞAMPİYONU A101'E SGK'DAN CEZA

A101’in 2016-2017 yılında istihdam şampiyonu olduğu haberlerine ne diyorsunuz peki?

-       Evet ama nasıl? Çok işçi almalarından değil işçi sirkülasyonun çok fazla olmasından kaynaklı!

-       Geçtiğimiz dönemde bir yasa çıktı, İŞKUR üzerinden istihdam, A101 bundan çok faydalandı. Özellikle bugükü iktidarın sermayesi olan kesimler bunu kullandılar, başta BİM ve A101 geliyor. İŞKUR’un programına göre süre tamamlanınca hemen işten atıyorlar.

-       İŞKUR’un koyduğu standartlara göre resmi tatillerde çalıştırmama kuralı var, ama buna uymadılar. İŞKUR’a şikayetler oldu, hatta bir süre A101’e kuralsızca çalıştırdığı için eleman vermediler. Sonra mecburen şirket kuralı uygulamaya başladı. A101’in mantığı şu; devlet maaşını veriyor, sigortasını yapıyor, o da bedava çalıştırıyor, bir sene son yallah... Böylece istihdam birincisi!

-       Sürekli baskılardan ve mobbingden dolayı iş çıkışları meydana geliyor. Bu da A101’i istihdam şampiyonu yapıyor. Yani pek övünülecek bir şey değil.

-       Ayrıca SGK’dan yediği cezalardan kimse bahsetmiyor. Bir A101 mağazasında en az dört kişi çalıştırılması gerekiyor. Fakat ben toplamda dört kişi çalıştığımızı neredeyse hatırlamıyorum bile. Böylelikle diğer işlerde bizim sırtımıza binmiş oluyor. Hatta bundan dolayı SGK ceza kesti A101’e. Bunun üzerine yönetimdekiler uygulamadan elde ettikleri kazançla yedikleri cezayı kıyasladılar ve uygulamaya devam ettiler. Çünkü elde ettikleri kazanç 15 milyonken kesilen ceza sadece 4 milyondu!

-       Bu eksik personel sorunu sadece Samsun’da yok. Türkiye’nin değişik illerinde, özellikle Antalya’da sürekli eksik personel ile çalışılıyor. Bu sorunu patronlara ilettiğimiz halde sorunu çözmedikleri gibi bizi kale bile almıyorlar. Bu konuda bildiri bastırıp halkımızı A101’den alışveriş yapmamaya davet edeceğiz.

"CEBİMDEN PARA VERİP SKT TAVUĞUNU KASADA GEÇİRİYORUM..."

Baskı nedeniyle son kullanma tarihi geçmiş ürünleri satıldığından bahsediyorsunuz. Bu tehlikeli değil mi?

-       Şimdi mağazada sıfır ürün istemiyorlar. Yani satışı olan bir ürün mutlaka rafta olacak, müşteriye yok demeyeceksin. Dolayısıyla o ürünün her durumda siparişini vereceksin. Ama bu ürünler örneğin rafta satılmadığı zaman bu defa kasa yanına satışa sunuluyor, soğuk zinciri kırılıyor, vatandaşın hayatıyla oynuyorlar...

-       Çalışanlar bunu yapmak üzere baskı altında tutuluyor. O kadar çok mağaza açılıyor ki, cirosu düşük olan yerlerde fire oluyor. Akşam eve gidince rüyamda bile tavuk satmaya çalışyordum. Örneğin ben fire vermemek cebimden fire para verip SKT tavuğu kasadan geçirip çöpe attığımı biliyorum...

-       Şirket ne olursa olsun satacaksın diyor. Böyle olunca ürünün üstündeki tarihi silmek zorunda bırakılan arkadaşlarımız var. Her akşam ne kadar fire girdiğimizi bölge sorumlusuna dönüyoruz. Bunun sonucunda fire miktarı fazla olursa bölge sorumlusu gece saat kaç olursa olsun bizi arayıp hesap sorabiliyor. Yani mesai evde de devam ediyor.

-       Ben depo ayağındaydım. Depo, bize ‘SKT’si yakın ürünleri şehir içi her mağazaya birer tane at’ diyor. Ama mağazanın bu ürünü satıştan kaldıracağı süre içerisinde benim depodan ürünü çıkarmam isteniyor, mağazaya ulaştığında zaten bu süre dolmuş oluyor. Fire mağazaya gitsin isteniyor. Yani depo SKT ürünleri mağazadakilerin üstüne atıyor.

-       Bir başka örnek; diyelim bir ürün bir mağazada az, bir başka mağazada fazla satılıyor. Sen SKT’si yakın ürünün çok satıldığını bildiğin mağazadaki arkadaşını arayıp ‘sipariş verme ben sana elimdeki göndereyim’ diyorsun. Ama bu defa onun elinde de kalıyor. Böylece işçiler birbirine düşürülüyor. Bu yönetim tarafından bilinçli şekilde yapılıyor, insanların birbirilerine olan güvenleri sarsılıyor, birbirlerinin kuyularını kazmaları isteniyor, böylece örgütlenmenin önüne geçmeye çalışıyorlar.

"BİLGİSAYAR SİSTEMİ FAZLA MESAİLERİ KAYDETMİYOR"

Mesailer nasıl A101’de?

-       Çalışma saatleri dengesiz ve çalışma koşulları ağır. 7 buçuk saatten fazla çalışılması yasakken her zaman daha fazla çalışıyoruz. Baskı hiyerarşik bir şekilde tepeden aşağı doğru uygulanıyor. Sorumlular inisiyatif alıp bu baskıdan çalışanları korumaya çalışsalar da bu sefer onlar da müdür tarafından baskı altında kalıyorlar. Aynı zamanda farklı A101’lerdeki çalışanlarla iletişim kurmamız engellenmeye çalışılıyor. Bu hem diğer çalışanların örgütleneceği korkusundan hem de çalışma saatleriyle ilgili başka bir mağazanın örnek gösterilmemesi için yapılıyor. Böylelikle “işini iyi yapan” bir sorumlu diğer mağazalardan daha yoğun bir baskı uygulayabiliyor.

-       A101’de çalışan haftalık 156 saat ve 195 saat çalıştırılan iki tür istihdam var. Ama herkes bu saatlerin üstünde çalıştırılıyor. Örneğin öyle bir bilgisayar sistemi kurmuşlar ki 195 saatten fazla çalışma olduğunda o sisteme giremiyorsun. Yani fazla mesailer işlenemiyor. İşçilerin şikayetleri üzerine sistemdeki azami saat sınırını 224 saate çıkardılar. Yine de 235-240 satten aşağı çalışan yok. Bu düzenlemeyle fazla mesai yapanların mesaisinin bir kısmı kaydedilmeye başlandı, onlara da mesai parası yerine izin vermeye başladılar.

"SAMSUN'DA SEL OLDUĞUNDA TADİLAT YAPTIRDILAR"

Mesai dışında zorla çalıştırma var mı?

-       İş tanımımız içerisinde olmamasına mağazanın taşınması ya da tadilatında da görev alıyoruz. İşçiler normal mesai saatinin haricinde tadilat için sabah 4’e kadar çalıştırılıyor. Bir de ertesi gün işe yine saatinde yani sabah 8’de gelmesi isteniyor. Fazla mesailer hiç yatmıyor.
Samsun’da sağanak yağmurdan dolayı bir sel olmuştu. Sel dolayısıyla bazı mağazalarda hasarlar oluşmuştu. Benim on günlük raporum olmasına rağmen raporumun üçüncü gününde beni mağazaya çalışmaya çağırdılar. Raporum olduğunu söylememe rağmen işten kaçmakla, arkadaşlarımı yalnız bırakmakla suçlandım. Arkadaşlık ilişkilerini de kullanıyorlar bu anlamda.
-       Bu selden dolayı ekstra çalışan işçilerin mesaileri yatmadığı gibi çalıştıkları zamanki verilen yemekler bile sıkıntılı oluyor. Sorumlu müdürü arayıp işçilere verilecek yemek konusunu açtığında müdür 30 lira masraf kısıtlaması uyguluyor. 12 kişinin yemek masrafı olarak 30 lira ayırıyorlar. Sadece 30 lira!
Çalışma saatleri dışında bile baskı devam ediyor. Çoğu zaman izin günümüzde bile çalıştırılıyoruz. Hatta yıllık izinleri bile kullanamıyoruz. Fakat şu son süreçteki verdiğimiz mücadeleden dolayı baskılar biraz daha kırılmaya başladı ama yine baskı devam ediyor.

"MÜCADELEYLE BİRLİKTE YILLIK İZİNLER KULLANILMAYA BAŞLANDI"

Yıllık izinlerinizi kullanmanız mı engelleniyor?

-       Evet yıllık izinleri kullandırmıyorlar. Mesela bu sene çalışanlardan kimse kullanamamıştı izinleri. Bir şekilde bahaneler üretiyorlar yıllık izin konusunda. Karşı çıktığımız zamanda “Zor durumlarda fedakarlık yapacaksın çalışıyorsan” deniliyor.

-       Aynı zamanda iznimizi kullanmak istediğimiz vakitte kullanmamıza da izin verilmiyor. Bütün bir yıl boyunca sıkı çalıştığımız için yaz döneminde kısa bir sürede olsa tatil yapmak istiyoruz ama ona bile izin verilmiyor. Tatil yapmayı geçtim ben yıllık iznimi çocuğumun sünnet düğünü zamanında kullanmak istedim o bile engellendi.

Verdiğiniz mücadelenin mesai saatlerinde kimi iyileştirmeye neden olduğundan bahsetmiştiniz. Aynı şey yıllık izinler konusunda da gerçekleşmedi mi?

-       Olmaz olur mu... Bu mücadeleyle birlikte yıllık izinlerde kullanılmaya başlandı. Daha önce 1 hafta izin kullanmanın mağaza için sıkıntı olabileceğini söyleyenler şimdi korkudan 1 aylık izne bile seslerini çıkaramıyorlar. Mesela 2 ay yıllık izin kullanan arkadaşım var. O kadar uzun zamandır yıllık izin kullanmamış ki hesaplandığında 2 aylık bir yıllık izin hakkı olduğu ortaya çıktı. Bu örnek durumu daha net gösteriyor sanırım.

"İŞÇİLER HEM HIRSIZLIKLA SUÇLANIYOR HEM HIRSIZLIĞA TEŞVİK EDİLİYOR"

Peki maaşlarda sıkıntı yaşanıyor mu?

-       Maaşlarımız sabit değil. 2 yıl önce 2000 den aşağı maaş almazken son aylarda 1900’ü hiç geçmedi maaşım. Bordrolarımızı alamıyoruz. Maaşımızdan ne kesildiğini göremiyoruz. Belki de depo açıklarını maaşımızdan keserek kapıyorlar, bilemiyoruz.

-        Primlerimiz de problemli. Mesela ciro hesaplamasından alacağımız primin hesabını yaptık geçen ay. Bu hesaplar sonucu prim olarak 262 lira almamız gerekirken 62 lira aldık. Bunun sebebini sorduğumuzda ilk etapta bir açıklama yapmadılar. Daha sonra yapılan incelemeler sonucunda haklı olduğumuz ortaya çıkınca 200 liramızı da yatırdılar. Eğer bunları sorgulamasak kimsenin haberi olmadan primlerimiz az yatmış olacaktı.
Geçen bir arkadaşımız bölge sorumlusundan beş aydır bordro gelmediğini söyledi ve bordrosunu istedi. ‘Maaşımız eksik yatıyor, bu konuyu araştıracağım ve sizi şikayet edeceğim’ demesi üzerine de işten atıldı.

Envanter açıkları çalışanların hırsızlıkla suçlanmasına kadar gidiyor, öyle mi?

Evet öyle. Envanterde oluşan eksikler gerekçe gösterilerek çalışanlara ‘burada iç hırsızlık var, dikkatli olun’ deniyor, çalışanlar hırsızlıkla itham ediliyor. Bu da işçilerin birbirinden şüphe duymasına sebep oluyor, karşılıklı güveni yok ediyor.
Sadece hırsızlık suçlamasıyla da kalmıyor. Örneğin kasada çıkan açık bize yansırken, fazla para şirkete gidiyor. Eğer bir kişinin kasasında fazla para çıkıyorsa o kişi hemen sınanıyor. O işçiyi denemek amacıyla işçinin haberi olmadan bilerek kasaya fazladan 100 lira koyuluyor ve günün sonunda işçinin o parayı alıp almadığı kontrol ediliyor. Senin hakkında hırsızlık şüphesi olsun olmasın fark etmiyor hemen herkese yapılabiliyor bu test. İşçiler hırsızlığa teşvik ediliyor açıkça.

"ŞİRKETE DARBE Mİ YAPACAKSINIZ?"

Örgütlenme hikayenize dönelim, süreç nasıl gelişti?

-       İlk örgütlenmeye başlamamız şöyle oldu. Baskılar vardı ama patlak verme noktasına bir arkadaşımıza ‘işinizi düzgün yapın yoksa -kaba bir ifadeyle- s... gidin’ denmesiyle geldi. Bardağı taşıran son damla o oldu. Bu arkadaşımız kapalı, işini düzgün yapan bir arkadaşımızdı.

-       Bir şeyler yapmak, haddini bildirmek gerekiyordu, sonuçları ne olursa olsun. Ben 6 yıldır A101’deydim, Kavak, Asarcık’ta çalışmıştım. Değişik mağazalarda çalıştığım için bir sürü hak yemeyen insanı tanımıştım. İlk tepkide bir anda bir baktık ki 40 kişi olmuşuz. Düzenli toplantılar almaya başladık. Bu Haziran 2016’da başladı. Ama biz sendika nedir bilmeyiz, daha önce hak hukuk arama derdine düşmemişiz, arayanlara terörist gözüyle bakmışız. Bu işten anlayan arkadaşlara ulaştık. Whatsapp grubu kurduk. Grupta işçi hakları, toplu iş sözleşmesi konusunda yazılar paylaştık. Ama yönetime dair yorumlar da yapılıyordu. Sürekli insanları aptal, beceriksiz, işe yaramaz gördükleri konuşuluyor, buna dair ne yapılacağı tartışılıyordu. Bu 40 kişiden biri yönetime yazışmalarımızı iletmiş. Bunu bekliyorduk çünkü A101 yönetimi çalışanlarına arkadaşlarını satmayı teşvik ediyor.

-       Bir gün genel müdür öncü olduğunu düşündüğü altı kişiyi ayrı ayrı depoya çağırdı. Çapraz sorguya aldılar. Whatapp grubun varmış dediler ve tüm yazışmalarımızın çıktısını gösterdiler. Hemen anladım ve tepki gösterdim. ‘Ben işimi yapıyorum, şikayetiniz varsa onu söyleyin, onun dışında özel yazışmalarıma karışamazsınız’ dedim. Tam 15 Temmuz dönemiydi. ‘Siz şirkete darbe mi yapacaksınız?’ diye benim gözümü korkutmaya çalıştılar. ‘Daha hiç bir yerde iş bulamayacaksın, sicilin kirlenecek’ dediler. Bu sözleri diğer görüşmeye çağırdıkları arkadaşlara da söylediler. Öyle ki, bir arkadaşımız intiharın eşiğine geldi.

Darbeyi size baskı yapmak için fırsat olarak kullandılar yani...

-       Öyle ki görüşmede örneğin benim telefonuma el koydular. Ellerinde olsa iki kişi koluma girecekler suçluymuşum gibi. Sanki emniyetten geliyorlar. Müdür görüşmede ‘Savcılıktan özel izin aldım, telefonunuzu dinliyorum’ dedi. OHAL’in olduğu dönemde devlet işi gücü bıraktı beni dinleyecek!

-       Ertesi gün çalışanlardan 26 kişi topluca depoya çağırıldı. Orada sivri dilli konuşanlardan iki kişiyi işten çıkardılar. Onlardan biri de bendim. Genel müdür o toplantıda bize ‘Çıkaracaklarımızı çıkardık, sizden kimse çıkarılmayacak’ dedi. Ben de ‘Size hakaret edenlere hakaret davası açın madem, neden komple grubu yargılıyorsunuz’ dedim. Ertesi gün beni de işten çıkardılar!

"15 TEMMUZ'DA YANIMIZDA OLDUĞUNUZ İÇİN ŞİRKETİN İKRAMİYESİ!"

-       Toplamda sekiz kişi böyle işten çıkarıldı. Bazı arkadaşlara ‘Sendikaya üye olmak suç’ dediler. Diğer yandan ‘Sizi yöneticilere küfürden, A101’e karşı darbe yapmaktan çıkarıyoruz’ dediler. Whatsapp konuşmalarını resmen delil olarak kullanamıyorlar tabii özel olduğu için. İyi niyeti kötüye kullanma gerekçesiyle resmen bizi işten çıkarmış oldular. O yüzden İŞKUR’dan işsizlik maaşı alamadık. Üstelik başka bir işe girerken bizi etkileyecek bir madde.

-       İşten atılanların fazla mesailerini hesapladılar. Bir gün bölge sorumluları iş çıkışı toplanıp gece yarısına kadar ne kadar fazla mesai varsa o kadar telafi izin formunu kendi kendilerine doldular. Yani sahte imza ile fazla mesailer yerine izin kullanılmış gibi gösterdiler! Bu formları İstanbul’a yolladılar.

-       A101 muhtemelen bu kanunsuzluğu Türkiye genelinde uygulanmıştır, ama biz Samsun’da tespit ettik ve BİMER’e şikayet ettik. Sonra baktık hesaplarımıza farklı miktarlarda paralar yatmış. Ama bölge sorumlularının haberi yok, paralar mağazanın merkezinden yatırılıyor. Bize dediler ki ‘Bu paralar 15 Temmuz’da yanımızda olduğunuz için şirketin ikramiyesidir!’ Ama öyle olsa herkes eşit para yatması gerekir. Belli ki merkez bu sahtekarlık nedeniyle çok büyük cezalar ödeyeceğinden korktu, devletle anlaşarak fazla mesaileri bu kisve altında ödemeye karar verdi.

"HELAL OLSUN ÇOCUKLAR, HAKKINIZI ARAYIN"

İşe iade ve tazminat davası açtınız. Bu süreçte mücadele nasıl ilerledi?

-       Atakum’da Yenimahalle mağazası ve İlkadım’da Uğur Mumcu mağazası önünde iki eylem yaptık. Bu eylemlere A101 işçileri dışında dışarıdan arkadaşlar da destek verdiler. Çevrede apartmanlardan çıkıp alkışlayan da oldu. ‘Helal olsun çocuklar, hakkınızı arayın, sonuçta bizim de evlatlarımızı buralarda çalışıyor’ şeklinde destekler gördük.

-       Şişecam işçierinin grevi sırasında A101 işçileri olarak fotoğraf çekip onlara mesaj gönderdik. 1 Mayıs’ta pankart açtık, ama tek bir arkadaşımız yürüyebildi çünkü geri kalanlar çalışıyordular. Polislerin tepkisi ‘A101 ne alaka’ oldu...  Meydana gittiğimizde pankartımızı gören bir sürü emekçi yanımıza gelerek ‘demek ki A101’de de emeğini savunan insanlar varmış’ diyerek bize destek oldular.

-       Eylemlerin duyulmasından İstanbul’daki şirket merkezi çok rahatsız oldu, Samsun’a baskı yapmaya başladı. Bölge müdürünün hesap veremeyeceği bir durum ortaya çıktı. A101’in CEO’suna durmadan yaşananları mail atıyorduk, cevap gelmiyordu ama Samsun yönetimine yansımalarını görüyorduk.

-       Mesela bizi işten atan genel müdürün torpille yükselttiği kayınbiraderini yine kendisine işten attırdık!

"BİZİ KORKUTTUKLARINI ZANNEDİYORLARDI, ŞİMDİ KENDİLERİ KORKTULAR"

Sorunları sadece merkeze baskıyla mı çözüyorsunuz peki?

-       Her şey İstanbul’la çözülmüyor tabii. Bizim İstanbul’la sorunları çözmemiz buradaki genel müdürü zor durumda bırakıyordu. Biz de sorunları daha hızlı çözmek için, işçilerin daha rahat çalışması için genel müdürle görüşmek istiyorduk. Bizi işten çıkarırken başka işe giremezsiniz demişlerdi, hem öyle olmadığını göstermek için hem de A101 işçileri adına biz buradayız demek için..

-       Dava sürecinde genel müdür bir yandan kendini ağırdan satıp diğer yandan tanıdıklar araya sokarak bizimle temas kurmaya çalışıyordu. Bir arkadaşımızın ağzından laf almaya çalıştılar. Biz de ona ‘Safa yat, talepleri ilet’ diye görev verdik. Doğrudan muhatabımızla görüşmek için. Bir aylık süre tanıdık. O arada üç arkadaşımızın mahkemesi hem sendikal tazminat hem işe dönüş şeklinde kazanımla sonuçlandı. Bunun üzerine görüşmeye mecbur kaldı.

-       Mahkeme kararı üzerine görüştüğümüzde bize ‘Yanıma gelseydiniz sorunu çözerdik’ dedi. Tabii kendini aklamanın derdinde. Bize eylem yapmayın demeye çalıştı. Atılan arkadaşları geri alabileceği sinyalini verdi. ‘Peki kimler geri dönecek ve hangi şartlarda çalışacaklar’ diye sorduğumuzda kem küm etti.

-       Bizi korkuttuklarını zannediyorlardı ama şimdi işten çıkardıkları arkadaşlar için ‘Dosyalarını inceleyip geri alabiliriz’ diyorlar. Temyize bile göndermeyebileceklerini söylemişler. Mahkeme sonuçlarından çok korktular ve u-dönüşü yaptılar.

İş yerinde son olarak durum nedir?

-       Biz genel müdürün görüşmeyi manipüle edip zaman kazanmaya çalıştığını anlamıştık. Nitekim daha ilk sorunu ilettiğimizde bunun sonucunu gördük: Depo şefi bir toplantı yapmış, çalışanlarla işlerin geciktiğini söylemiş ve işleri toparlamak için ‘gerekirse eşinizle bile yatağa girmeyeceksiniz’ demişti! Bu ahlaken, insanen kabul etmeyeceğimiz bir şey. Bunu genel müdüre iletmemiz sonucunda böyle bir şey varsa bunun cezasını vereceğini tarafımıza iletti. Fakat örtbas etti. Tıpkı depoda gerçekleşen usülsüzlükleri, hırsızlıkları kendisine bildirdiğimiz halde örtbas ettiği gibi.

-       Ancak örgütlenmemiz sayesinde diğer çalışan arkadaşlara bir özgüven geldi. Şimdi A101’de birlik beraberlik var. Farklı işlerde çalışmaya başladık ama buradaki arkadaşlarla onbeş günde bir toplanmaya devam edebiliyoruz. Karar alıcı bir kemik kadromuz var.

-       Öyle bir birlik oluştu ki kemik kadronun aldığı kararlara tüm A101 Samsun emekçileri sonuna kadar uyup ‘mağazalar yarın açılmayacak’ desek ‘tamam’ diyebilecek durumdalar.

"TÜRKİYE GENELİNDE TABAN ÖRGÜTLENMELERİ KURMAYA DAVET EDİYORUZ"

-       Tüm Türkiye’den dönüşler alıyoruz. Özellikle Antalya, Adana, Mersin, İstanbul bölgelerinde taban örgütlenmeleri oluşmaya başladı. Yakında buralarda baskılara daha fazla sabır gösteremeyecek arkadaşların eylemleriyle karşılaşılabilir. Biz de böyle bir durumda Samsun A101 emekçileri olarak her türlü desteği arkadaşlarımıza vereceğimizi taahhüt ediyoruz.

İş bıraktığınız oldu mu?

-       Mesailer nedeniyle depoda biz dört kişi atarlandık, iş bıraktık.  Gece ancak eve gidebiliyoruz, ertesi sabah yine iş, dayanılacak gibi değildi. Bir hafta depoda iş yürümedi. Beni geri çağırdılar. Taleplerimizin karşılanması ve diğer arkadaşların da alınması şartını öne sürdüm, mecburen kabul ettiler. Ertesi sene mesailer nedeniyle bu defa otuz kişi yine işi bıraktı. O zaman da her şeyi kabul ettiler. En çok korktukları şey mağazanın kapanması. İşçilerin örgütlenip iş durdurmasından çok korkuyorlar.

Son olarak A101 işçilerine vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

-       Tüm A101 emekçilerini öncelikle Samsun A101 emekçileri adına selamlıyoruz. Amacımız A101’deki çalışma koşullarını iyileştirmek, üzerimize uygulanan mobbingi bitirmek, alınterimizle kazandığımız helal paramızı gönül rahatlığıyla ailemizle yemektir. Bu ancak ve ancak tüm A101 emekçilerinin birleşmesiyle ve tek vücut olarak hareket etmesiyle olur. A101 işçilerini işyerlerinde taban örgütlenmelerini kurmaya davet ediyoruz. Örgütlenme konusunda bilgi almak isteyen arkadaşlar facebook sayfamızdan bize ulaşabilirler. (https://www.facebook.com/a101emekcileri/)

Mücadelenizde başarılar dileriz. (SOL.ORG)

Hiç yorum yok

SON YAZIDAN