A101 işçisi anlatıyor: 50 ilde örgütlendik, devam edeceğiz! Türkiye’nin en büyük sömürü zincirlerinden biri olan A101'de, işçilerin ...
A101 işçisi anlatıyor: 50 ilde örgütlendik, devam edeceğiz!
Türkiye’nin en büyük sömürü zincirlerinden biri olan
A101'de, işçilerin örgütlenme faaliyeti 50 ilde sürüyor. O işçilerden biri,
sömürü zincirinin detaylarını anlattı…
Sloganı "harca harca bitmez" olan, 81 il, 890 ilçe
ve 6850 mahallede 7000’i aşkın marketle A101, Türkiye’nin perakende sektöründe
yer alan en büyük market zincirlerinden biri.
Daha önce soL’da, A101 işçilerinin karşılaştıkları
hukuksuzlukları ve nasıl mücadele ettiklerini anlattıkları söyleşiye yer
vermiştik.
Şirkette örgütlenme faaliyeti yürüten işçilerden biri T.Y
şimdi de, A101'in menşeini ve sömürü zincirinin detaylarını anlattı.
NEREDEN NEREYE: BANK ASYA VE A101 ORTAKLIĞI
A101 Yeni Mağazacılık AŞ, 2008 yılının Mart ayında kurulmuş.
28 Nisan 2008’de ilk marketini açmış, bir ay içerisinde hedefi olan 101 market
sayısını aşarak 121 marketin açılışını gerçekleştirmiş. 2017 yılına
gelindiğinde market sayısı 7 binin üzerine çıkmış.
T.Y; “A101’in sahibi Aydın ailesi. Aydın Örme, Susesea, Taff
Yapı, Pizza Lazza, Salon Burger, Memorial Sağlık Grubu’nun çoğunluk hissesi ve
English Home Mağazacılık da bu aileye aittir” diyor. Aydın ailesinin şirketteki
hisse payı yüzde 79.21.
A101 patronunun aile şirketinin uzantılarını böylece
öğreniyoruz.
T.Y. neden bu rakamları verdiğini şöyle açıklıyor: “Aydın
ailesi 2010 yılında A101’in çoğunluk hissesini alarak yönetim kurulunu ele
geçirmiştir. 2010 yılındaki hisse dağılımı şu şöyledir: Aydın ailesi yüzde
52.92, Bank Asya yüzde 21.84, İrfan Hacıosmanoğlu yüzde 10.08 ve diğer küçük
ortaklar. Burada göze çarpan, yüzde 21.84’lük payla Bank Asya’dır, çünkü hem
çalışan işçilerin maaşlarını aldıkları bankadır hem de şirketin ikinci büyük
ortağı.”
Bilindiği üzere bankaya 15 Temmuz darbe girişiminden sonra
TMSF tarafından el konuldu ve geçtiğimiz ay mahkeme kararıyla iflas ettiği için
şu anda hizmet vermiyor.
‘BANKALAR FARKLI, SÖMÜRÜ AYNI’
T.Y’nin anlattığına göre, dönemin başbakanı olan şu anki
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Fethullah Gülen’in aralarının açılmaya
başlamasından hemen sonra Bank Asya hisselerini Aydın ailesine devretmiş. Daha
17-25 Aralık süreci yaşanmamış iken sanki yaşanacakları önceden gören Aydın
ailesi Bank Asya ile olan ilişkilerini sona erdirmiş ve bir süre sonra Bank
Asya’nın hisseleri Aydın ailesine geçmiş.
“Sürecin sıkıntılı olacağı anlaşılınca maaşlarını Bank
Asya’dan alan işçilerin maaşları başka banka üzerinden ödenmeye başlandı” diye
devam ediyor T.Y: “Bilindiği gibi A101 yönetim kurulu başkanı olan Turgut Aydın
15 Temmuz’dan sonra FETÖ operasyonları kapsamında gözaltına alınmıştı. Bir
müddet gözaltında kaldıktan sonra serbest kalmıştı.”
BEŞ İŞÇİ, İŞE İADE DAVASINI KAZANDI
T.Y. bu gelişmelerle birlikte marketlerdeki sömürü
sisteminin tıkır tıkır işlemeye devam ettiğini söylüyor. soL’a konuşan A101
işçilerinin anlattığı gibi, işyerindeki sorunlar nedeniyle işçilerin
örgütlendiklerini hatırlatıyor. Bunlar arasında kötü çalışma koşulları, baskı,
karşılığı ödenmeyen fazla mesai, tam gün çalışanlara part-time çalışma
dayatması, envanter ve son kullanma tarihli ürünler üzerinden çalışanlara
yapılan baskılar gibi bir dizi sorun var. Ve işçilerin bunları sona erdirmek
için başlattıkları mücadele...
Samsun’da örgütlenen ve sendikaya üye olan bir grubu işten
çıkaran A101, Anayasa’nın işçilere tanıdığı sendika üyeliği hakkını gasp etmiş.
Bu süreçte sekiz işçi, hiç bir hakkı ödenmeden kışın ortasında kapının önüne
konmuş. İşten çıkarılanlar arasında yer alan T.Y, tüm işten atılanların gereken
kanuni işlemleri başlattığını ve bunun sonucunda beş A101 işçisinin işe iade ve
sendikal tazminat hakkını kazandığını söylüyor: “Diğer üç işçinin davasının
devam etmekte.”
TÜRKİYE'NİN 50 İLİNDE ÖRGÜTLENİYORLAR
İşçiler hemen bir Facebook sayfası kurmuşlar ve çok etkili
olmuş. “A101 emekcileri’”adresi aracılığıyla örgütlenme ve sendikalaşmayı
Türkiye’nin 50 iline yaymışlar. T.Y’nin anlattığına göre işçiler A101’e
sendikayı getirerek “huzurlu çalışma ortamı sağlayacaklarını” söylüyorlar. Nitekim
2016 yılının Kasım ayında şirketin tüm Türkiye’de çalışanların hesabına hak
ettikleri parayı yatırmasında işçilerin şikayetin etkili olmuş. “Peki ama bu
para da nereden çıktı?” diye soran T.Y, aslında bu paranın yoktan var
olmadığını, A101 işçilerinin karşılığı ödenmemiş emeklerinin bir bölümü
olduğunu açıklıyor.
Eski bir A101 çalışanı bu durumu şöyle açıklamış: “2016 yılı
Ekim ayında bölge sorumlularına çalışanların fazla çalışmaları listelenmiş
şekilde yönetim tarafından verildi; bölge sorumlularından telafi izin formu
düzenlenip çalışanlara imzalatılması istendi. Fazla çalışmalar o kadar çoktu ki
bölge sorumluları mağazaya giderek yanındaki mağaza sorumlusu ile gece
00.00-01.00’e kadar çalışan arkadaşların yerlerine telafi izin formu düzenleyip
sahte imzalarla bu formları genel merkeze yolladılar.”
İşçiler bunu öğrenir öğrenmez Bimer’e şikayette bulunmuşlar.
Bakanlığın genel merkeze baskı yaptığı bilgisi gelmiş. Bir ay sonra tüm
Türkiye’deki A101 çalışanlarının 10 aylık fazla çalışmaları banka hesaplarına
yatmış! T.Y, “Bu rakamın 72 milyon lira olduğunu öğrendik. Yani A101
çalışanının hakkını böyle gasp ediyor, biz bunu bir kere önledik, yıllardır bu
şekilde insanlar karşılığı verilmeden fazla çalıştırılıp sömürülüyor. 10 aylık
fazla çalışma ücreti Türkiye genelinde 72 milyon lira. 12 ay üzerinden hesaplarsak
86,5 milyon liraya tekabül ediyor” diyor.
1 YILLIK GASP, 346 YENİ MAĞAZA AÇTIRIYOR
Anlatılanlardan, gasp edilen emeğin nasıl biriktiğini
görüyoruz. Ve zincir tamamlanıyor: “A101 patronları için A101’in bir mağaza
açma maliyeti 250 bin lira. Bu demek oluyor ki A101, personelini bir yıl fazla
çalıştırıp hakkını gasp ederek 346 mağaza açabiliyor.
T.Y; “Sonra da övünüyor 7000 mağaza olduk diye, ne yazık ki”
diyor. Ancak bununla kalmıyor. Bu sadece karşılıksız fazla mesai ile açtığı
mağaza sayısı. Bir de baskı ile istifaya zorlanan binlerce A101 işçisi var.
Baskılara dayanamayıp psikolojik sıkıntılar yaşayan ve istifa etmek zorunda
kalan çalışanların kıdemlerini de A101 patronları cebe indiriyor.
‘İSTİHDAM ŞAMPİYONU OLMANIN DALAVERELİ YOLLARI’
2015 ve 2016 yıllarında istihdam şampiyonu olduğu üzerinden
reklam yapan A101 yönetimi, “en çok istihdamı biz sağlıyoruz” diyor. T.Y bunu
“Sürekli baskı, istifaya zorlama ve bunun sonucunda binlerce işten ayrılan A101
işçisi. Ve yerine gelen binlercesi. Bu sirkülasyon böyle devam ediyor” diye
açıklıyor.
İşçi sirkülasyonunun başka usulsüzlüklerle pekiştirildiğini
öğreniyoruz. İstifaya zorlanan çalışanlar yerine İşkur üzerinden alınan yeni
çalışanlar da sözleşmeleri dolunca işten çıkartılıyorlar. “Bu çark çok güzel
dönüyor” diyor T.Y. A101’in bu kadar
kısa sürede bu kadar büyümesi, tıkır tıkır işleyen sömürü çarkına bağlı
görünüyor.
T.Y iddia ediyor: “A101 Türkiye’de perakende sektöründeki en
büyük sömürü zinciridir.” Ancak Samsun’da örgütlenmeye başlayan ve giderek güç
kazanan A101 işçilerinin mücadelesi, elde ettiği kazanımlarla A101 patronlarına
kurdukları bu çarkın öyle kolayca dönmeyeceğini gösteriyor.
A101’in sömürü zinciri karşısında A101 işçileri de, kendi
mücadele zincirlerini örüyorlar.
Market işçileri
anlatıyor: A101 sömür sömür bitmez!
A101'de çalışan işçiler, yaşadıkları yoğun sömürü ve baskıya
karşı başlattıkları örgütlenme mücadelesini anlattı. İşçiler, "Bizim
örgütlenmemiz ‘Hakkımızı ne şekilde birlikte savunuruz’ diye başladı. Çünkü
Samsun’da işsizlik var, herkes bundan korkuyor, bunu çok iyi kullanıyorlar. Tek
başımıza bir şey yapamayacağımızı anladık, birlikte mücadele etmeye oradan
karar verdik" diyor...
"Harca harca bitmez" derken A101 neyi kast ediyor
olabilir? Türlü hilelerle göz koyduğu cebimizdeki parayı mı, baskı altında
tuttuğu işçilerin sabrını mı? 2016’da Tez Koop İş Sendikası’na örgütlenen A101
market işçileri, ağır iş koşullarına karşı nasıl patronlara geri adım
attırdıklarını anlatıyorlar. 15 Temmuz darbe girişiminin işçilere karşı hem
havuç hem sopa olarak nasıl kullanılmaya çalışıldığını onlardan dinliyoruz.
Sürecin başında işten atılanlar oldu, dava açtılar, kazandılar, örgütlenmeyi
büyütme kararlılığı pekişti. Samsun’da başlayan ve Türkiye’ye yayılan A101
sendika örgütlenmesi market sektöründe örnek oluşturuyor. Samsun’da
örgütlenmeye öncülük ettikleri için işten atılan ve halen A101’de çalışıp
örgütlenmeyi sürdüren işçilerle görüştük.
Örgütlenmeye nasıl karar verdiniz?
- Bizim
örgütlenmemiz ‘Hakkımızı ne şekilde birlikte savunuruz’ diye başladı. Çünkü
Samsun’da işsizlik var, herkes bundan korkuyor, bunu çok iyi kullanıyorlar. Tek
başımıza bir şey yapamayacağımızı anladık, birlikte mücadele etmeye oradan
karar verdik.
- İşçiler
arasında onurlu, dik duran arkadaşlarımız da var. Bu şekildeki arkadaşların
birleşmesiyle örgütlenme başladı. Sizin derginizin adıyla, ‘boyun eğmeyen’
işçilerin, sisteme karşı gelenlerin mücadelesiyle...
- Aslında
sisteme herkes karşı, A101’deki çalışanların da yüzde 80’i, yüzde 90’ı karşı.
Ama kimse sesini çıkartamıyor. Sesini çıkartanları işten çıkararak susturmaya
çalışıyorlar.
Hangi şikayetler üzerinden örgütlenmeyi giriştiniz? İş
yeriyle ilgili en ciddi sorunlar nelerdi?
- Ben 6 ay kadar çalıştım. Çalışma saatleri çok
yoğun. Molalarda, iş çıkışlarında selamlaşmaya bile fırsat vermiyorlar. Hızlı
hızlı yemek zorundasın çünkü müşteri var deniyor.
- Personel
yetersiz. Mağazanın cirosuna göre personel sayısı belirleniyor. Cironun
artışına bağlı olarak insan ekleme vaadinde bulunuyorlar. Ama şirket ‘discount’
lafını da ezberletmiş, yani her şeyden tasarruf. Esas dert ise işçiden
tasarruf.
- Az personelle
çok iş mantığı var. Mesela yeni bir uygulama gündeme getirdiler. Dört kişilik
mağazada personelden üçünü tam zamanlı devam ederken birini yarı zamanlıya
düşüreceklerdi. İlk eylemle birlikte bunu önledik.
- Bazı
yöneticiler son kullanma tarihi –biz buna SKT diyoruz- ürünlerde fireye
girmemek için bize ‘Bu ürünleri satın, yoksa sizin izinlerinizi iptal ederim’
tarzında baskı yapıyorlardı. Bu ürünleri satmadan 17’de çıkamazsın gibi sözler
söylüyorlardı. E böyle olunca insanlar baskılardan bunalıp kendiliklerinden
işten çıkıyorlar. Sonuç olarak yeni personel istihdam ediliyor.
İSTİHDAM ŞAMPİYONU A101'E SGK'DAN CEZA
A101’in 2016-2017 yılında istihdam şampiyonu olduğu
haberlerine ne diyorsunuz peki?
- Evet ama
nasıl? Çok işçi almalarından değil işçi sirkülasyonun çok fazla olmasından
kaynaklı!
- Geçtiğimiz
dönemde bir yasa çıktı, İŞKUR üzerinden istihdam, A101 bundan çok faydalandı.
Özellikle bugükü iktidarın sermayesi olan kesimler bunu kullandılar, başta BİM
ve A101 geliyor. İŞKUR’un programına göre süre tamamlanınca hemen işten
atıyorlar.
- İŞKUR’un
koyduğu standartlara göre resmi tatillerde çalıştırmama kuralı var, ama buna
uymadılar. İŞKUR’a şikayetler oldu, hatta bir süre A101’e kuralsızca
çalıştırdığı için eleman vermediler. Sonra mecburen şirket kuralı uygulamaya
başladı. A101’in mantığı şu; devlet maaşını veriyor, sigortasını yapıyor, o da
bedava çalıştırıyor, bir sene son yallah... Böylece istihdam birincisi!
- Sürekli
baskılardan ve mobbingden dolayı iş çıkışları meydana geliyor. Bu da A101’i
istihdam şampiyonu yapıyor. Yani pek övünülecek bir şey değil.
- Ayrıca SGK’dan
yediği cezalardan kimse bahsetmiyor. Bir A101 mağazasında en az dört kişi
çalıştırılması gerekiyor. Fakat ben toplamda dört kişi çalıştığımızı neredeyse
hatırlamıyorum bile. Böylelikle diğer işlerde bizim sırtımıza binmiş oluyor.
Hatta bundan dolayı SGK ceza kesti A101’e. Bunun üzerine yönetimdekiler
uygulamadan elde ettikleri kazançla yedikleri cezayı kıyasladılar ve uygulamaya
devam ettiler. Çünkü elde ettikleri kazanç 15 milyonken kesilen ceza sadece 4 milyondu!
- Bu eksik
personel sorunu sadece Samsun’da yok. Türkiye’nin değişik illerinde, özellikle
Antalya’da sürekli eksik personel ile çalışılıyor. Bu sorunu patronlara
ilettiğimiz halde sorunu çözmedikleri gibi bizi kale bile almıyorlar. Bu konuda
bildiri bastırıp halkımızı A101’den alışveriş yapmamaya davet edeceğiz.
"CEBİMDEN PARA VERİP SKT TAVUĞUNU KASADA
GEÇİRİYORUM..."
Baskı nedeniyle son kullanma tarihi geçmiş ürünleri
satıldığından bahsediyorsunuz. Bu tehlikeli değil mi?
- Şimdi mağazada
sıfır ürün istemiyorlar. Yani satışı olan bir ürün mutlaka rafta olacak,
müşteriye yok demeyeceksin. Dolayısıyla o ürünün her durumda siparişini
vereceksin. Ama bu ürünler örneğin rafta satılmadığı zaman bu defa kasa yanına
satışa sunuluyor, soğuk zinciri kırılıyor, vatandaşın hayatıyla oynuyorlar...
- Çalışanlar
bunu yapmak üzere baskı altında tutuluyor. O kadar çok mağaza açılıyor ki,
cirosu düşük olan yerlerde fire oluyor. Akşam eve gidince rüyamda bile tavuk
satmaya çalışyordum. Örneğin ben fire vermemek cebimden fire para verip SKT
tavuğu kasadan geçirip çöpe attığımı biliyorum...
- Şirket ne
olursa olsun satacaksın diyor. Böyle olunca ürünün üstündeki tarihi silmek
zorunda bırakılan arkadaşlarımız var. Her akşam ne kadar fire girdiğimizi bölge
sorumlusuna dönüyoruz. Bunun sonucunda fire miktarı fazla olursa bölge
sorumlusu gece saat kaç olursa olsun bizi arayıp hesap sorabiliyor. Yani mesai
evde de devam ediyor.
- Ben depo
ayağındaydım. Depo, bize ‘SKT’si yakın ürünleri şehir içi her mağazaya birer
tane at’ diyor. Ama mağazanın bu ürünü satıştan kaldıracağı süre içerisinde
benim depodan ürünü çıkarmam isteniyor, mağazaya ulaştığında zaten bu süre
dolmuş oluyor. Fire mağazaya gitsin isteniyor. Yani depo SKT ürünleri
mağazadakilerin üstüne atıyor.
- Bir başka
örnek; diyelim bir ürün bir mağazada az, bir başka mağazada fazla satılıyor.
Sen SKT’si yakın ürünün çok satıldığını bildiğin mağazadaki arkadaşını arayıp
‘sipariş verme ben sana elimdeki göndereyim’ diyorsun. Ama bu defa onun elinde
de kalıyor. Böylece işçiler birbirine düşürülüyor. Bu yönetim tarafından
bilinçli şekilde yapılıyor, insanların birbirilerine olan güvenleri sarsılıyor,
birbirlerinin kuyularını kazmaları isteniyor, böylece örgütlenmenin önüne
geçmeye çalışıyorlar.
"BİLGİSAYAR SİSTEMİ FAZLA MESAİLERİ KAYDETMİYOR"
Mesailer nasıl A101’de?
- Çalışma
saatleri dengesiz ve çalışma koşulları ağır. 7 buçuk saatten fazla çalışılması
yasakken her zaman daha fazla çalışıyoruz. Baskı hiyerarşik bir şekilde tepeden
aşağı doğru uygulanıyor. Sorumlular inisiyatif alıp bu baskıdan çalışanları
korumaya çalışsalar da bu sefer onlar da müdür tarafından baskı altında
kalıyorlar. Aynı zamanda farklı A101’lerdeki çalışanlarla iletişim kurmamız
engellenmeye çalışılıyor. Bu hem diğer çalışanların örgütleneceği korkusundan
hem de çalışma saatleriyle ilgili başka bir mağazanın örnek gösterilmemesi için
yapılıyor. Böylelikle “işini iyi yapan” bir sorumlu diğer mağazalardan daha
yoğun bir baskı uygulayabiliyor.
- A101’de
çalışan haftalık 156 saat ve 195 saat çalıştırılan iki tür istihdam var. Ama
herkes bu saatlerin üstünde çalıştırılıyor. Örneğin öyle bir bilgisayar sistemi
kurmuşlar ki 195 saatten fazla çalışma olduğunda o sisteme giremiyorsun. Yani
fazla mesailer işlenemiyor. İşçilerin şikayetleri üzerine sistemdeki azami saat
sınırını 224 saate çıkardılar. Yine de 235-240 satten aşağı çalışan yok. Bu
düzenlemeyle fazla mesai yapanların mesaisinin bir kısmı kaydedilmeye başlandı,
onlara da mesai parası yerine izin vermeye başladılar.
"SAMSUN'DA SEL OLDUĞUNDA TADİLAT YAPTIRDILAR"
Mesai dışında zorla çalıştırma var mı?
- İş tanımımız
içerisinde olmamasına mağazanın taşınması ya da tadilatında da görev alıyoruz.
İşçiler normal mesai saatinin haricinde tadilat için sabah 4’e kadar
çalıştırılıyor. Bir de ertesi gün işe yine saatinde yani sabah 8’de gelmesi
isteniyor. Fazla mesailer hiç yatmıyor.
Samsun’da sağanak yağmurdan dolayı bir sel olmuştu. Sel
dolayısıyla bazı mağazalarda hasarlar oluşmuştu. Benim on günlük raporum
olmasına rağmen raporumun üçüncü gününde beni mağazaya çalışmaya çağırdılar.
Raporum olduğunu söylememe rağmen işten kaçmakla, arkadaşlarımı yalnız
bırakmakla suçlandım. Arkadaşlık ilişkilerini de kullanıyorlar bu anlamda.
- Bu selden
dolayı ekstra çalışan işçilerin mesaileri yatmadığı gibi çalıştıkları zamanki
verilen yemekler bile sıkıntılı oluyor. Sorumlu müdürü arayıp işçilere
verilecek yemek konusunu açtığında müdür 30 lira masraf kısıtlaması uyguluyor.
12 kişinin yemek masrafı olarak 30 lira ayırıyorlar. Sadece 30 lira!
Çalışma saatleri dışında bile baskı devam ediyor. Çoğu zaman
izin günümüzde bile çalıştırılıyoruz. Hatta yıllık izinleri bile
kullanamıyoruz. Fakat şu son süreçteki verdiğimiz mücadeleden dolayı baskılar
biraz daha kırılmaya başladı ama yine baskı devam ediyor.
"MÜCADELEYLE BİRLİKTE YILLIK İZİNLER KULLANILMAYA
BAŞLANDI"
Yıllık izinlerinizi kullanmanız mı engelleniyor?
- Evet yıllık
izinleri kullandırmıyorlar. Mesela bu sene çalışanlardan kimse kullanamamıştı
izinleri. Bir şekilde bahaneler üretiyorlar yıllık izin konusunda. Karşı
çıktığımız zamanda “Zor durumlarda fedakarlık yapacaksın çalışıyorsan”
deniliyor.
- Aynı zamanda
iznimizi kullanmak istediğimiz vakitte kullanmamıza da izin verilmiyor. Bütün
bir yıl boyunca sıkı çalıştığımız için yaz döneminde kısa bir sürede olsa tatil
yapmak istiyoruz ama ona bile izin verilmiyor. Tatil yapmayı geçtim ben yıllık
iznimi çocuğumun sünnet düğünü zamanında kullanmak istedim o bile engellendi.
Verdiğiniz mücadelenin mesai saatlerinde kimi iyileştirmeye
neden olduğundan bahsetmiştiniz. Aynı şey yıllık izinler konusunda da
gerçekleşmedi mi?
- Olmaz olur
mu... Bu mücadeleyle birlikte yıllık izinlerde kullanılmaya başlandı. Daha önce
1 hafta izin kullanmanın mağaza için sıkıntı olabileceğini söyleyenler şimdi
korkudan 1 aylık izne bile seslerini çıkaramıyorlar. Mesela 2 ay yıllık izin
kullanan arkadaşım var. O kadar uzun zamandır yıllık izin kullanmamış ki
hesaplandığında 2 aylık bir yıllık izin hakkı olduğu ortaya çıktı. Bu örnek
durumu daha net gösteriyor sanırım.
"İŞÇİLER HEM HIRSIZLIKLA SUÇLANIYOR HEM HIRSIZLIĞA
TEŞVİK EDİLİYOR"
Peki maaşlarda sıkıntı yaşanıyor mu?
- Maaşlarımız
sabit değil. 2 yıl önce 2000 den aşağı maaş almazken son aylarda 1900’ü hiç
geçmedi maaşım. Bordrolarımızı alamıyoruz. Maaşımızdan ne kesildiğini
göremiyoruz. Belki de depo açıklarını maaşımızdan keserek kapıyorlar,
bilemiyoruz.
- Primlerimiz de problemli. Mesela ciro
hesaplamasından alacağımız primin hesabını yaptık geçen ay. Bu hesaplar sonucu
prim olarak 262 lira almamız gerekirken 62 lira aldık. Bunun sebebini
sorduğumuzda ilk etapta bir açıklama yapmadılar. Daha sonra yapılan incelemeler
sonucunda haklı olduğumuz ortaya çıkınca 200 liramızı da yatırdılar. Eğer
bunları sorgulamasak kimsenin haberi olmadan primlerimiz az yatmış olacaktı.
Geçen bir arkadaşımız bölge sorumlusundan beş aydır bordro
gelmediğini söyledi ve bordrosunu istedi. ‘Maaşımız eksik yatıyor, bu konuyu
araştıracağım ve sizi şikayet edeceğim’ demesi üzerine de işten atıldı.
Envanter açıkları çalışanların hırsızlıkla suçlanmasına
kadar gidiyor, öyle mi?
Evet öyle. Envanterde oluşan eksikler gerekçe gösterilerek
çalışanlara ‘burada iç hırsızlık var, dikkatli olun’ deniyor, çalışanlar
hırsızlıkla itham ediliyor. Bu da işçilerin birbirinden şüphe duymasına sebep
oluyor, karşılıklı güveni yok ediyor.
Sadece hırsızlık suçlamasıyla da kalmıyor. Örneğin kasada
çıkan açık bize yansırken, fazla para şirkete gidiyor. Eğer bir kişinin
kasasında fazla para çıkıyorsa o kişi hemen sınanıyor. O işçiyi denemek
amacıyla işçinin haberi olmadan bilerek kasaya fazladan 100 lira koyuluyor ve
günün sonunda işçinin o parayı alıp almadığı kontrol ediliyor. Senin hakkında
hırsızlık şüphesi olsun olmasın fark etmiyor hemen herkese yapılabiliyor bu
test. İşçiler hırsızlığa teşvik ediliyor açıkça.
"ŞİRKETE DARBE Mİ YAPACAKSINIZ?"
Örgütlenme hikayenize dönelim, süreç nasıl gelişti?
- İlk örgütlenmeye başlamamız şöyle oldu.
Baskılar vardı ama patlak verme noktasına bir arkadaşımıza ‘işinizi düzgün
yapın yoksa -kaba bir ifadeyle- s... gidin’ denmesiyle geldi. Bardağı taşıran
son damla o oldu. Bu arkadaşımız kapalı, işini düzgün yapan bir arkadaşımızdı.
- Bir şeyler
yapmak, haddini bildirmek gerekiyordu, sonuçları ne olursa olsun. Ben 6 yıldır
A101’deydim, Kavak, Asarcık’ta çalışmıştım. Değişik mağazalarda çalıştığım için
bir sürü hak yemeyen insanı tanımıştım. İlk tepkide bir anda bir baktık ki 40
kişi olmuşuz. Düzenli toplantılar almaya başladık. Bu Haziran 2016’da başladı.
Ama biz sendika nedir bilmeyiz, daha önce hak hukuk arama derdine düşmemişiz,
arayanlara terörist gözüyle bakmışız. Bu işten anlayan arkadaşlara ulaştık. Whatsapp
grubu kurduk. Grupta işçi hakları, toplu iş sözleşmesi konusunda yazılar
paylaştık. Ama yönetime dair yorumlar da yapılıyordu. Sürekli insanları aptal,
beceriksiz, işe yaramaz gördükleri konuşuluyor, buna dair ne yapılacağı
tartışılıyordu. Bu 40 kişiden biri yönetime yazışmalarımızı iletmiş. Bunu
bekliyorduk çünkü A101 yönetimi çalışanlarına arkadaşlarını satmayı teşvik
ediyor.
- Bir gün genel
müdür öncü olduğunu düşündüğü altı kişiyi ayrı ayrı depoya çağırdı. Çapraz
sorguya aldılar. Whatapp grubun varmış dediler ve tüm yazışmalarımızın
çıktısını gösterdiler. Hemen anladım ve tepki gösterdim. ‘Ben işimi yapıyorum,
şikayetiniz varsa onu söyleyin, onun dışında özel yazışmalarıma karışamazsınız’
dedim. Tam 15 Temmuz dönemiydi. ‘Siz şirkete darbe mi yapacaksınız?’ diye benim
gözümü korkutmaya çalıştılar. ‘Daha hiç bir yerde iş bulamayacaksın, sicilin
kirlenecek’ dediler. Bu sözleri diğer görüşmeye çağırdıkları arkadaşlara da
söylediler. Öyle ki, bir arkadaşımız intiharın eşiğine geldi.
Darbeyi size baskı yapmak için fırsat olarak kullandılar
yani...
- Öyle ki
görüşmede örneğin benim telefonuma el koydular. Ellerinde olsa iki kişi koluma
girecekler suçluymuşum gibi. Sanki emniyetten geliyorlar. Müdür görüşmede
‘Savcılıktan özel izin aldım, telefonunuzu dinliyorum’ dedi. OHAL’in olduğu
dönemde devlet işi gücü bıraktı beni dinleyecek!
- Ertesi gün
çalışanlardan 26 kişi topluca depoya çağırıldı. Orada sivri dilli konuşanlardan
iki kişiyi işten çıkardılar. Onlardan biri de bendim. Genel müdür o toplantıda
bize ‘Çıkaracaklarımızı çıkardık, sizden kimse çıkarılmayacak’ dedi. Ben de
‘Size hakaret edenlere hakaret davası açın madem, neden komple grubu
yargılıyorsunuz’ dedim. Ertesi gün beni de işten çıkardılar!
"15 TEMMUZ'DA YANIMIZDA OLDUĞUNUZ İÇİN ŞİRKETİN
İKRAMİYESİ!"
- Toplamda sekiz
kişi böyle işten çıkarıldı. Bazı arkadaşlara ‘Sendikaya üye olmak suç’ dediler.
Diğer yandan ‘Sizi yöneticilere küfürden, A101’e karşı darbe yapmaktan
çıkarıyoruz’ dediler. Whatsapp konuşmalarını resmen delil olarak
kullanamıyorlar tabii özel olduğu için. İyi niyeti kötüye kullanma gerekçesiyle
resmen bizi işten çıkarmış oldular. O yüzden İŞKUR’dan işsizlik maaşı alamadık.
Üstelik başka bir işe girerken bizi etkileyecek bir madde.
- İşten
atılanların fazla mesailerini hesapladılar. Bir gün bölge sorumluları iş çıkışı
toplanıp gece yarısına kadar ne kadar fazla mesai varsa o kadar telafi izin
formunu kendi kendilerine doldular. Yani sahte imza ile fazla mesailer yerine
izin kullanılmış gibi gösterdiler! Bu formları İstanbul’a yolladılar.
- A101
muhtemelen bu kanunsuzluğu Türkiye genelinde uygulanmıştır, ama biz Samsun’da
tespit ettik ve BİMER’e şikayet ettik. Sonra baktık hesaplarımıza farklı
miktarlarda paralar yatmış. Ama bölge sorumlularının haberi yok, paralar
mağazanın merkezinden yatırılıyor. Bize dediler ki ‘Bu paralar 15 Temmuz’da
yanımızda olduğunuz için şirketin ikramiyesidir!’ Ama öyle olsa herkes eşit
para yatması gerekir. Belli ki merkez bu sahtekarlık nedeniyle çok büyük
cezalar ödeyeceğinden korktu, devletle anlaşarak fazla mesaileri bu kisve
altında ödemeye karar verdi.
"HELAL OLSUN ÇOCUKLAR, HAKKINIZI ARAYIN"
İşe iade ve tazminat davası açtınız. Bu süreçte mücadele
nasıl ilerledi?
- Atakum’da
Yenimahalle mağazası ve İlkadım’da Uğur Mumcu mağazası önünde iki eylem yaptık.
Bu eylemlere A101 işçileri dışında dışarıdan arkadaşlar da destek verdiler.
Çevrede apartmanlardan çıkıp alkışlayan da oldu. ‘Helal olsun çocuklar,
hakkınızı arayın, sonuçta bizim de evlatlarımızı buralarda çalışıyor’ şeklinde
destekler gördük.
- Şişecam
işçierinin grevi sırasında A101 işçileri olarak fotoğraf çekip onlara mesaj
gönderdik. 1 Mayıs’ta pankart açtık, ama tek bir arkadaşımız yürüyebildi çünkü
geri kalanlar çalışıyordular. Polislerin tepkisi ‘A101 ne alaka’ oldu... Meydana gittiğimizde pankartımızı gören bir
sürü emekçi yanımıza gelerek ‘demek ki A101’de de emeğini savunan insanlar
varmış’ diyerek bize destek oldular.
- Eylemlerin duyulmasından
İstanbul’daki şirket merkezi çok rahatsız oldu, Samsun’a baskı yapmaya başladı.
Bölge müdürünün hesap veremeyeceği bir durum ortaya çıktı. A101’in CEO’suna
durmadan yaşananları mail atıyorduk, cevap gelmiyordu ama Samsun yönetimine
yansımalarını görüyorduk.
- Mesela bizi
işten atan genel müdürün torpille yükselttiği kayınbiraderini yine kendisine
işten attırdık!
"BİZİ KORKUTTUKLARINI ZANNEDİYORLARDI, ŞİMDİ KENDİLERİ
KORKTULAR"
Sorunları sadece merkeze baskıyla mı çözüyorsunuz peki?
- Her şey İstanbul’la çözülmüyor tabii. Bizim
İstanbul’la sorunları çözmemiz buradaki genel müdürü zor durumda bırakıyordu.
Biz de sorunları daha hızlı çözmek için, işçilerin daha rahat çalışması için
genel müdürle görüşmek istiyorduk. Bizi işten çıkarırken başka işe giremezsiniz
demişlerdi, hem öyle olmadığını göstermek için hem de A101 işçileri adına biz
buradayız demek için..
- Dava sürecinde
genel müdür bir yandan kendini ağırdan satıp diğer yandan tanıdıklar araya
sokarak bizimle temas kurmaya çalışıyordu. Bir arkadaşımızın ağzından laf
almaya çalıştılar. Biz de ona ‘Safa yat, talepleri ilet’ diye görev verdik.
Doğrudan muhatabımızla görüşmek için. Bir aylık süre tanıdık. O arada üç
arkadaşımızın mahkemesi hem sendikal tazminat hem işe dönüş şeklinde kazanımla
sonuçlandı. Bunun üzerine görüşmeye mecbur kaldı.
- Mahkeme kararı
üzerine görüştüğümüzde bize ‘Yanıma gelseydiniz sorunu çözerdik’ dedi. Tabii
kendini aklamanın derdinde. Bize eylem yapmayın demeye çalıştı. Atılan
arkadaşları geri alabileceği sinyalini verdi. ‘Peki kimler geri dönecek ve
hangi şartlarda çalışacaklar’ diye sorduğumuzda kem küm etti.
- Bizi
korkuttuklarını zannediyorlardı ama şimdi işten çıkardıkları arkadaşlar için
‘Dosyalarını inceleyip geri alabiliriz’ diyorlar. Temyize bile
göndermeyebileceklerini söylemişler. Mahkeme sonuçlarından çok korktular ve
u-dönüşü yaptılar.
İş yerinde son olarak durum nedir?
- Biz genel
müdürün görüşmeyi manipüle edip zaman kazanmaya çalıştığını anlamıştık. Nitekim
daha ilk sorunu ilettiğimizde bunun sonucunu gördük: Depo şefi bir toplantı
yapmış, çalışanlarla işlerin geciktiğini söylemiş ve işleri toparlamak için
‘gerekirse eşinizle bile yatağa girmeyeceksiniz’ demişti! Bu ahlaken, insanen
kabul etmeyeceğimiz bir şey. Bunu genel müdüre iletmemiz sonucunda böyle bir
şey varsa bunun cezasını vereceğini tarafımıza iletti. Fakat örtbas etti. Tıpkı
depoda gerçekleşen usülsüzlükleri, hırsızlıkları kendisine bildirdiğimiz halde
örtbas ettiği gibi.
- Ancak
örgütlenmemiz sayesinde diğer çalışan arkadaşlara bir özgüven geldi. Şimdi
A101’de birlik beraberlik var. Farklı işlerde çalışmaya başladık ama buradaki
arkadaşlarla onbeş günde bir toplanmaya devam edebiliyoruz. Karar alıcı bir
kemik kadromuz var.
- Öyle bir
birlik oluştu ki kemik kadronun aldığı kararlara tüm A101 Samsun emekçileri
sonuna kadar uyup ‘mağazalar yarın açılmayacak’ desek ‘tamam’ diyebilecek
durumdalar.
"TÜRKİYE GENELİNDE TABAN ÖRGÜTLENMELERİ KURMAYA DAVET
EDİYORUZ"
- Tüm
Türkiye’den dönüşler alıyoruz. Özellikle Antalya, Adana, Mersin, İstanbul
bölgelerinde taban örgütlenmeleri oluşmaya başladı. Yakında buralarda baskılara
daha fazla sabır gösteremeyecek arkadaşların eylemleriyle karşılaşılabilir. Biz
de böyle bir durumda Samsun A101 emekçileri olarak her türlü desteği
arkadaşlarımıza vereceğimizi taahhüt ediyoruz.
İş bıraktığınız oldu mu?
- Mesailer
nedeniyle depoda biz dört kişi atarlandık, iş bıraktık. Gece ancak eve gidebiliyoruz, ertesi sabah
yine iş, dayanılacak gibi değildi. Bir hafta depoda iş yürümedi. Beni geri
çağırdılar. Taleplerimizin karşılanması ve diğer arkadaşların da alınması
şartını öne sürdüm, mecburen kabul ettiler. Ertesi sene mesailer nedeniyle bu
defa otuz kişi yine işi bıraktı. O zaman da her şeyi kabul ettiler. En çok
korktukları şey mağazanın kapanması. İşçilerin örgütlenip iş durdurmasından çok
korkuyorlar.
Son olarak A101 işçilerine vermek istediğiniz bir mesaj var
mı?
- Tüm A101
emekçilerini öncelikle Samsun A101 emekçileri adına selamlıyoruz. Amacımız
A101’deki çalışma koşullarını iyileştirmek, üzerimize uygulanan mobbingi
bitirmek, alınterimizle kazandığımız helal paramızı gönül rahatlığıyla
ailemizle yemektir. Bu ancak ve ancak tüm A101 emekçilerinin birleşmesiyle ve
tek vücut olarak hareket etmesiyle olur. A101 işçilerini işyerlerinde taban
örgütlenmelerini kurmaya davet ediyoruz. Örgütlenme konusunda bilgi almak
isteyen arkadaşlar facebook sayfamızdan bize ulaşabilirler.
(https://www.facebook.com/a101emekcileri/)
Mücadelenizde başarılar dileriz. (SOL.ORG)
Hiç yorum yok