“CHP’li dostlar… Sizin Genel Başkan sorununuz yok. Sizin partinin tutarlı laiklik sorunu yok. Sizin partinin yeterince yurtsever olamamak ...
“CHP’li dostlar… Sizin Genel Başkan sorununuz yok. Sizin
partinin tutarlı laiklik sorunu yok. Sizin partinin yeterince yurtsever
olamamak gibi bir sorunu yok. CHP’nin sorunu sınıfsaldır ve çözümü yoktur”
CHP'NİN SORUNU NE?
Cumhuriyet Halk Partisi’nin sorunu Kılıçdaroğlu değildir.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin sorunu Kılıçdaroğlu değildir.
Bu partinin sorunu yeterince “laik” olmaması, emperyalizm
olgusunu pas geçmesi de değildir.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin tek bir sorunu vardır, o da
sermaye partisi, düzen partisi olmasıdır ve bu da aslında işin doğası gereği
olduğundan, bir sorun değildir!
Liderlik zaafiyeti, gericilik karşısında dik duramama,
NATO’culuk kuşkusuz önemli meselelerdir ancak bunlar Cumhuriyet Halk
Partisi’nin temel sorununun ürünüdür, dolayısıyla birer sonuçtur. CHP’ye
ilişkin yapılacak her tür değerlendirmede en tepeye “düzen partisi” olma
özelliği yazılmalıdır.
Düzen partisi, mevcut düzenin temellerine dokunmayan,
programını ve gündelik siyasetini düzen sınırları içine yerleştiren partidir.
Bu ilk bakışta masum gelebilir, “herkes devrimci olmak zorunda değil”
denebilir. Ancak dahası da vardır. Mevcut düzen çelişkileriyle, zayıflıklarıyla
her an korunmaya ve kollanmaya muhtaçtır ve düzen partileri başka yerleşik
mekanizmaların dışında bu görevi yerine getirirler. Her biri değişik işlevler
üstlenebilir, her birinin rolü ve ağırlığı bir ötekinden farklı olabilir. Ancak
düzen partilerinin yalnızca o düzenin sınırları içinde kalmalarının yetmemesi
aynı zamanda o düzeni koruma yükümlülüklerini yerine getirmek durumunda
olmaları da bir siyaset kuralıdır.
Bu yükümlülükleri yerine getirmeyen düzen partilerini
dönüştürecek ya da onu önemsizleştirecek mekanizmalara yeterinece sahiptir
kapitalist sistem. Köklü burjuva partileri hem sermaye hem de devlet
kurumlarıyla bir bölümü örtülü bir bölümü aleni bağlara sahiptir, bu bağları
söküp atmak neredeyse imkansızdır. Düzen bu bağları sorgulamaya kalkanları o
partinin kültürü içerisinde etkisizleştirecek onlarca araca sahiptir. Paranın
gücü, medya manipülasyonları, istihbarat örgütlerinin operasyonları ilk akla
gelenlerdir.
Kaldı ki düzen partileri kitlelerle bağlarını statükonun korunması
üzerinden kurar, bu aynı zamanda önemli bölümü kurulu düzenden zarar gören
kesimlerin yarattığı tutucu bir toplumsal baskıdır.
Cumhuriyet Halk Partisi bir düzen partisidir ve öyle
kalacaktır. Bu partinin devrimcileşmesi söz konusu olamaz.
Peki bu partinin içinde, bu partiye gönül verenler arasında
devrimciler, sosyalistler yok mudur? Vardır. Ancak asıl önemsenmesi gereken bu
değildir. Çünkü CHP içinde aktif siyaset yapan ve devrimci, sosyalist olduğunu
düşünenler, savundukları dünya görüşüne ters, o dünya görüşünün dışında bir
parti için çalışma yürütmektedir. Onların sorunudur, CHP’de devrimcilik yapmaya
kalkmak. Bunların arasında dostlarımız vardır, zaman zaman CHP yanılsamasına
güç vermelerinin kefaretini birçok başlıkta dik durarak ödemektedirler ama son
tahlilde onlara söylenmesi gereken ve söylediğimiz, “Emekçi halka zarar
veriyorsunuz”dur.
Lakin asıl önemsenmesi gereken, CHP’yi şu ya da bu şekilde
destekleyen, ona oy veren, bu partiye çaresizlikten mahkum olduğunu düşünen
milyonlarca emekçinin varlığıdır.
Bu kesimi olduğu gibi AKP’yi destekleyen kitleyle bir tutmak
saçmalıktır. Her iki partinin destekçileri arasında farklı sınıflardan insanlar
vardır, bunlar büyük partilerdir, tersi zaten olanaksızdır. “AKP’nin tabanı
yoksul” demek gerçekten abesle iştigaldir; AKP, CHP ya da MHP’nin tabanının
baskın bir biçimde zengin olması eşyanın tabiatına aykırıdır; kapitalizm
azınlığı ihya edebilir, çoğunluğu değil.
Ancak AKP tabanıyla CHP tabanının ortalaması alındığında
arada büyük bir fark vardır. CHP kitlesi sola, devrimci değerlere daha açıktır;
en azından daha dostça bakabilmektedir. Ortalamadan söz ediyorum.
Bunun kaynağında temel olarak CHP’nin, kurucu bir parti
olarak, Türkiye’nin burjuva devriminin değerlerini -ki bu devrim emperyalist
işgali sonlandırmanın yanı sıra aydınlanmacı bir misyon da üstlenmiştir, bugüne
taşımak zorunda kalması yatmaktadır.
CHP çok uzun bir süredir bu değerlerden kurtulma
çabasındadır. Çünkü düzenin bu değerlere pek gereksinimi kalmamıştır. Yeni bir
olgudan söz etmiyorum, iktidarını sağlamlaştırır sağlamlaştırmaz Türkiye’nin
genç burjuvazisi sırtını kendi devrimine, 1923 felsefesine dönüvermiştir.
Unutmayalım Demokrat Parti de CHP’nin içindeki has kadroların marifetidir.
Ancak bu düzenin handikapı, yurtsever ve aydınlanmacı
birikimi yok etmeye çalışırken, o birikimin toplumdaki ağırlığını veri almak ve
kontrol altında tutmak ihtiyacı duymasıdır.
Dolayısıyla CHP’nin rolü, bir yandan Türkiye kapitalizminin
dünya sistemindeki yerini sorgulatmayacak bir denge unsuru olmak, bir yandan da
Türkiye’nin kent merkezlerindeki laik ve hatta yurtsever duyarlılıkları düzene
yeniden ve yeniden bağlamaktır.
Sorun şudur ki, artık bunlar iktidar alternatifi olmaya
yetmiyor. Türkiye kapitalizminin AKP’ye, daha doğrusu AKP zihniyetine gereksinimi
vardır ve sistemin bütün iç gerilimleri Erdoğansız bir AKP’ye endekslidir. CHP
Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun kavgası da budur. Uzun süre Abdullah Gül
güzellemesi yaptıktan sonra şimdi Davutoğlu için çırpınmaktadır!
Söz konusu tuhaflığın Kılıçdaroğlu’nun kişisel sorunu
olduğunu düşünenler kendilerini aldatıyor. CHP ancak bir düzen partisi olarak
var olabilir, bir düzen partisi olarak Türkiye’de sermaye sınıfının
gereksinimlerine gözünü kapatamaz, sadece ve sadece bir muhalefet partisi
olarak, düzen muhalefeti boşluğunu doldurmasına yarayacak çıkıntılıklar yapar.
Bu anlamda şunu açıkça söylememiz gerekiyor ki, CHP’nin
1960’ların sonunda ve 70’lerde Türkiye’de yükselen toplumsal muhalefeti düzen
içinde tutmak için üstlendiği rolde bugün bir değişiklik yok. Bugün belki bir
kitle hareketinden söz edemiyoruz ama iki-üç yıl önce Türkiye’nin sokaklarını
milyonlar sarsmıştı, şimdi varlığını sürdüren de yaygın bir arayış ve ne zaman
patlayacağı belli olmayan bir öfkedir.
Bu arayış ve öfkenin CHP gölgesinden kurtulması
gerekmektedir.
CHP’de bu düzenin değişmesi gerektiğini düşünenler vardır.
CHP ile düzen değişmez, korunur.
CHP’de emekçiler vardır. Emek ile sermayenin çıkarları
uzlaşmaz, CHP sermaye düzeninin devamından yana olan bir partidir.
CHP’de bağımsız bir ülke isteyenler vardır. Tekellerin
düzeninde bağımsızlık olmaz, emperyalist dünyanın hiyerarşisine boyun eğilir.
CHP batı diye kodladığı emperyalist dünyanın savunucusudur.
CHP’de laik duyarlılığı olanlar vardır. Sermayenin laik bir
Türkiye’ye gereksinimi yok, sermaye düzeninde aydınlanmaya yer yok. CHP
dönüştürülmüş, hiçleştirilmiş bir laikliği temsil eder.
CHP’li dostlar… Sizin Genel Başkan sorununuz yok. Sizin
partinin tutarlı laiklik sorunu yok. Sizin partinin yeterince yurtsever
olamamak gibi bir sorunu yok. CHP’nin sorunu sınıfsaldır ve çözümü yoktur.
Genel Başkanınız bu nedenle Davutoğlu’nun arkasından gözyaşı
dökmektedir.
(KEMAL OKUYAN - Boyun Eğme dergisi - 10 Haziran 2016, Sayı:
36)
Hiç yorum yok