“Altyazı mı geçti, spiker mi söyledi hatırlamıyorum. 1 Mart 2003. Tezkere reddedildi dedi. Birbirinden nefret eden bin asker sarılıyor. ...
“Altyazı mı geçti, spiker mi söyledi hatırlamıyorum. 1 Mart
2003. Tezkere reddedildi dedi. Birbirinden nefret eden bin asker sarılıyor. Evet
çıksa tüfekte birer mermi olacakken, insan olduğumuzu hatırlıyoruz. MHP'li
askerle PKK sempatizanı asker kucaklaşıyor”
2003 Şubat'ta Erzurum'da askerdim. Öğleden sonra 4'te akşam
çökerdi. Türkiye tarihinin ölçülen en soğuk derecesi o kış Erzurum'daydı.
Bir kez soğuktan bayıldım. Sırık gibi yere düştüm buz kesip.
Pancar pekmezi yer, ısınmaya çalışırdık. Sonsuzluğun ortasında bir leş hayat.
Fener'in bizi 6-0 yendiği maçı da, AKP'nin kazandığı ilk
seçimi de görmedim. Yerden izmarit topluyor, tüfekli spor yapıyorduk.
Son bir ay. Mart'ta teskere alacağız. Irak savaşı kapıda.
Birisi terhisleri donduracaklar diyor, öbürü cepheye gönderecekler. Uyku muyku
hak getire. Sefil çocuklarız. Askeriz güya ama savaşa o kadar uzak zavallılarız
ki. Hafta içi bilgisayar başında yazıcıyım.
Hafta sonları ilçedeki lisede lise son öğrencilerini
üniversiteye hazırlıyoruz. Okulda pinpon oynuyoruz. Penguen dergisi yeni
çıkmış. Teskereye günler var. Ve geçmiyor günler. Sevdiğin her şey uzak.
Kupkuru bir soğuk. Memleket savaş kokuyor. Savaş yaklaşıyor.
Sporlar sertleşiyor. Gerçek mermilerle nöbete gidiyoruz,
eskiden boş tüfekle dururduk. Binlerce asker Irak tezkeresine küfrediyor. Aynı
kışlada bir birlik daha var. Dediler onlar cepheye gidecek. Çocuklar 15-20 gün
-25 derece soğukta çadırda yattı. Kitlediler koğuşları.
Yazıcıyım ya. Bir gün o birlikteki rütbeli bir subaya bir
evrak imzalatacağım. Akşam 5-6, hava zifiri karanlık neredeyse. ay yüzlerce eri
bir salona toplamış. Kapıdan dinliyorum esas duruşta. Konuşma yapıyor. Siktir!
Ertesi gün sınıra gidecekler. Subay şehadeti övüyor. Ailelerinize söylemek
yasak diyor. Telefon açın iyiyiz deyin diye emir veriyor. Soğuktan kavrulmuş
erler dinliyor.
Bu şanlı görev, sancağımızı taşıma onuru bizim birliğin oldu
diyor. 20 yaşında esmer çocuklar dinliyor. Ben elimde evrak donakalmışım.
Dönemesek de onurlu gideceğiz diyor. Savaş kokuyor her yer. Çocuklar korkuyor.
Çıt çıkmıyor. Elimdeki evrak terden sırılsıklam. Bakıyorum.
Konuşma bitince, boş bir iki cümle söyleyip imzalatıyorum.
Ertesi sabah diğer birlik çadırları söküyor. Gidecekler. Savaşa.
Akşama kadar sadece tezkereyi konuşuyoruz. Herkes inancına
göre dualar, beddualar ediyor. Her asker tezkereye hayır oyu için yalvarıyor.
Ertesi günlerden birisinde, asker gazinosundayız. Normalde
hipodrom gibi ses çıkan yerde, çıt yok. Oylama sonucu bekliyoruz TV'den.
Altyazı mı geçti, spiker mi söyledi hatırlamıyorum. 1 Mart
2003. Tezkere reddedildi dedi. Birbirinden nefret eden bin asker sarılıyor.
Evet çıksa tüfekte birer mermi olacakken, insan olduğumuzu
hatırlıyoruz. MHP'li askerle PKK sempatizanı asker kucaklaşıyor.
Son sözüm şu: Savaş, en çok savaşta ölecekleri korkutuyor.
Barışa en çok savaşacaklar seviniyor. Bitti. (ERDEM AKSAKAL – TWITTER)
Hiç yorum yok