Son Milli Piyango kavgasıyla tekrar gündeme gelen Ahsen TV’nin “olay adamı” Bülent Yapraklıoğlu, sokak söyleşileri ve kadınlardan aldığı s...
Son Milli Piyango kavgasıyla tekrar gündeme gelen Ahsen TV’nin “olay adamı” Bülent Yapraklıoğlu, sokak söyleşileri ve kadınlardan aldığı sert tepkilerle “Acun Firarda”nın bir nevi muhafazakâr parodisini sunuyor bizlere...
Türkiye onları 2014 yılında “Ehlisünnet TV” adlı Youtube kanalıyla tanıdı. Başını Bülent Yapraklıoğlu ve Mücahid Cihad Han’ın çektiği bir grup çember sakallı, cübbeli ve sarıklı adam; dönüşümlü olarak başrolünü oynadıkları videoları yayınlıyorlardı.
Bu videoların bir kısmı, sokak söyleşileri biçimindeydi. Eline mikrofonu alan Bülent, henüz “Dört Halife”yi sayamasa da manevi değerlerine bağlı, bıçkın gençleri bulacak, onlara “Ailende eşcinsel olsa ne yapardın kanka?” gibi “damardan” sorular soracak ve aldığı cevaplarla kısa sürede ses getirecekti.
İstanbul’un kalabalık meydanlarında da boy gösteren Bülent, “Selamünaleyküm reis! Ahiret için hazırlığımızı yaptık mı?” diye insanların yanına gidip “dini sohbetler”e dalıyordu. “Laik kesim”den vatandaşlar ise asıl favorisiydi Bülent’in!.. Zira onlara mikrofon uzatıp söz hakkı tanımakla hem “demokrat” görünüyor, hem de iki zıt kutbun hararetli tartışmasından müthiş reyting devşiriyordu.
İlk patlamalar: Nişantaşı ve Validebağ
Başlarda çok ciddiye alınmayan, hatta kimilerinde “Muhafazakârlık parodisi mi?” diye kuşku uyandıran bu videolara sosyal medyada gülüp geçiliyordu. Derken Nişantaşı olayı patlak verdi! Bir akşam Atiye Sokak’ta, “içkili” kafe ve restoranların önünde yürürken görecektik Mücahid’i… “Bunlar Osmanlı torunu mu? Ecdadımıza yakışıyor mu?!” diye söylenen Mücahid, videonun sonunda bir kadına “kapalı giyinmesini” öğütleyecek ve ertesi gün sosyal medya, “Gericiler Nişantaşı’nda!” diye çalkalanacaktı!
Sırf sosyal medya mı?! Cübbeli Ahmet Hoca bile kürsüden “Böyle emir bi’l-ma’rûf (iyi olanı emretme, iyiliğe çağırma) olmaz!” diye seslenecekti “Osmanlı Youtuber”larına!..
Asıl tepki ise birkaç ay sonra sokakta gelecekti. Zira Bülent ve Mücahid, “reyting” için yine olağanüstü (!) bir yer seçmiş ve Validebağ’a cami yapılmasını protesto eden kalabalıkla röportaj yapmaya gitmişti! İkili orada cübbe ve sarıklarından dolayı özellikle kadınların hedefi olacak ve Nişantaşı’nda kadınlara nasıl giyineceklerini öğreten Mücahid, bu kez kendi kıyafeti nedeniyle “mağdur gazeteci” durumuna düşecekti!
Ülkenin siyasi tarihi, Youtube videolarıyla bu kadar güzel özetlenebilirdi!
“Mastürbasyon yapanın eli, ahirette hamile kalır!”
Bu sırada işler ilerlemiş, ikilimiz bazı TV kanallarında “dini sohbetler”e çıkmaya başlamıştı bile... Bir seyircinin “Mastürbasyon haram mı?” sorusuna Mücahid’in yanıtı, “İstimna edenin eli ahirette hamile kalır, o kişiye hesap sorar!” olacak, aynı dönem Mücahid ile Bülent’in yolları “Adnan Hoca” yüzünden ayrılacaktı. Mücahid artık “Mega Müzik” gibi kanallarda dini sorulara cevap veren bir “hoca” olarak yoluna devam ederken 355 bin takipçili Ehlisünnet ya da yeni adıyla Ahsen TV, Bülent’e kalacaktı.
Bülent Yapraklıoğlu, Ahsen TV’ye en iyi bildiği işleri yaparak devam etti. İstiklâl Caddesi’nde ateist gençlerle “evrim ve maymun” tartışmak, sokakta POS cihazıyla dilenmek, Mekke’de mezara girmek, geceyi morgda geçirmek gibi tuhaf tuhaf işlerle reyting kovaladı. Üstelik bunlara bir de, “sosyal deney” adını verdiği son derece “kaba” kamera şakalarını ekledi. Hatta bu şakaların bazılarında dayak yemenin eşiğine geldi. Ama artık eskisi kadar ses getiremiyordu. Derken imdada bu haftaki “Milli Piyango” hadisesi yetişti!
Fay hatlarını kurcalamanın ustası…
Hafta başı Eminönü’ne giden Bülent, burada Nimet Abla Gişesi’nin önünde “Nusret Hoca” olarak takdim ettiği kişiyle, Milli Piyango’nun haram olduğuna dair bir video çekti. Piyangonun “haram”, bu videoyu sosyal medyada paylaşmanın ise “farz” (!) olduğunu söyleyen Nusret Hoca’ya çevredeki bazı kadınlar tepki gösterdi. Bunun üzerine devreye giren Bülent, kadınların hem sözlü hem de kısa süreli fiziki saldırısına maruz kaldı. Sosyal medyaya olay; “Artan İslami baskıya karşı cesur laik kadınların direnişi” olarak yansısa da videonun sonunda Bülent’in “Yine reytingi kaptık!” diyen müstehzi gülümsemesi göze çarpacaktı! Yine doğru ata oynamış, toplumun hassas “fay hatları”ndan birini kurcalamıştı...
Mükâfatı da yeniden gündeme gelmek, bütün bir hafta konuşulmak olacaktı.
Rengârenk takke ve sarıklarla: “Bülent Firarda”!
Kimileri onun moda tabirle “troll” olduğunu iddia etti, kimi eskiden bir “cast ajans”a bağlı çalıştığını ve şöhret peşinde koştuğunu… Bülent Yapraklıoğlu hikâyesinin iç yüzünü bilemeyiz ama izlediği yolu Acun’unkine (Ilıcalı) fena halde benzetebiliriz!
Tropik sahillerde bikinili kadınlara mikrofon uzatan Acun’un, Bodrum’daki turizm esnafından hallice “sohbet”leriyle nereye geldiği ortada…
Onun “İslami versiyonu” olarak, zaman zaman videoları 1 milyon ‘tık’ı geçen Bülent’i görüyoruz. Parmak arası terliklerin yerini rengârenk takkelerin, sarıkların aldığı, bir tür “Bülent Firarda” formatında!..
Ehlisünnet TV’nin 10 Kasım skecinde (!) “Ata’m için içiyorum!” diye sarhoş rolü yaparak çıktığı yolda, zikir esnasında şişlenen karnını kameraya göstermeye kadar neler denemedi ki “reyting” için… Bu yıl yazdığı “Reis” adlı kitabı ve kapağındaki “best seller” (!) ibaresiyle mağazaların “kişisel gelişim” reyonunu süsleyen bir “yarı ünlü” o sonunda!
“Kültürel iktidar” olamamaktan şikâyetçi siyasal İslamcıların bu örnekten çıkaracağı çok ders var aslında...
Batı’nın “batıl” formatlarından yola çıkarak yerelden evrensele giden Acun, “medya devi” halinde bugün…
“Biz Osmanlı torunuyuz” diyen Bülent ise Bağcılar’da, yerli ve milli videolar peşinde hâlâ…
“Olsun be kanka! Youtube’dan akmasa da damlar nasılsa”!.. (MEMETCAN DEMİRAY-T24)
Türkiye onları 2014 yılında “Ehlisünnet TV” adlı Youtube kanalıyla tanıdı. Başını Bülent Yapraklıoğlu ve Mücahid Cihad Han’ın çektiği bir grup çember sakallı, cübbeli ve sarıklı adam; dönüşümlü olarak başrolünü oynadıkları videoları yayınlıyorlardı.
Bu videoların bir kısmı, sokak söyleşileri biçimindeydi. Eline mikrofonu alan Bülent, henüz “Dört Halife”yi sayamasa da manevi değerlerine bağlı, bıçkın gençleri bulacak, onlara “Ailende eşcinsel olsa ne yapardın kanka?” gibi “damardan” sorular soracak ve aldığı cevaplarla kısa sürede ses getirecekti.
İstanbul’un kalabalık meydanlarında da boy gösteren Bülent, “Selamünaleyküm reis! Ahiret için hazırlığımızı yaptık mı?” diye insanların yanına gidip “dini sohbetler”e dalıyordu. “Laik kesim”den vatandaşlar ise asıl favorisiydi Bülent’in!.. Zira onlara mikrofon uzatıp söz hakkı tanımakla hem “demokrat” görünüyor, hem de iki zıt kutbun hararetli tartışmasından müthiş reyting devşiriyordu.
İlk patlamalar: Nişantaşı ve Validebağ
Başlarda çok ciddiye alınmayan, hatta kimilerinde “Muhafazakârlık parodisi mi?” diye kuşku uyandıran bu videolara sosyal medyada gülüp geçiliyordu. Derken Nişantaşı olayı patlak verdi! Bir akşam Atiye Sokak’ta, “içkili” kafe ve restoranların önünde yürürken görecektik Mücahid’i… “Bunlar Osmanlı torunu mu? Ecdadımıza yakışıyor mu?!” diye söylenen Mücahid, videonun sonunda bir kadına “kapalı giyinmesini” öğütleyecek ve ertesi gün sosyal medya, “Gericiler Nişantaşı’nda!” diye çalkalanacaktı!
Sırf sosyal medya mı?! Cübbeli Ahmet Hoca bile kürsüden “Böyle emir bi’l-ma’rûf (iyi olanı emretme, iyiliğe çağırma) olmaz!” diye seslenecekti “Osmanlı Youtuber”larına!..
Asıl tepki ise birkaç ay sonra sokakta gelecekti. Zira Bülent ve Mücahid, “reyting” için yine olağanüstü (!) bir yer seçmiş ve Validebağ’a cami yapılmasını protesto eden kalabalıkla röportaj yapmaya gitmişti! İkili orada cübbe ve sarıklarından dolayı özellikle kadınların hedefi olacak ve Nişantaşı’nda kadınlara nasıl giyineceklerini öğreten Mücahid, bu kez kendi kıyafeti nedeniyle “mağdur gazeteci” durumuna düşecekti!
Ülkenin siyasi tarihi, Youtube videolarıyla bu kadar güzel özetlenebilirdi!
“Mastürbasyon yapanın eli, ahirette hamile kalır!”
Bu sırada işler ilerlemiş, ikilimiz bazı TV kanallarında “dini sohbetler”e çıkmaya başlamıştı bile... Bir seyircinin “Mastürbasyon haram mı?” sorusuna Mücahid’in yanıtı, “İstimna edenin eli ahirette hamile kalır, o kişiye hesap sorar!” olacak, aynı dönem Mücahid ile Bülent’in yolları “Adnan Hoca” yüzünden ayrılacaktı. Mücahid artık “Mega Müzik” gibi kanallarda dini sorulara cevap veren bir “hoca” olarak yoluna devam ederken 355 bin takipçili Ehlisünnet ya da yeni adıyla Ahsen TV, Bülent’e kalacaktı.
Bülent Yapraklıoğlu, Ahsen TV’ye en iyi bildiği işleri yaparak devam etti. İstiklâl Caddesi’nde ateist gençlerle “evrim ve maymun” tartışmak, sokakta POS cihazıyla dilenmek, Mekke’de mezara girmek, geceyi morgda geçirmek gibi tuhaf tuhaf işlerle reyting kovaladı. Üstelik bunlara bir de, “sosyal deney” adını verdiği son derece “kaba” kamera şakalarını ekledi. Hatta bu şakaların bazılarında dayak yemenin eşiğine geldi. Ama artık eskisi kadar ses getiremiyordu. Derken imdada bu haftaki “Milli Piyango” hadisesi yetişti!
Fay hatlarını kurcalamanın ustası…
Hafta başı Eminönü’ne giden Bülent, burada Nimet Abla Gişesi’nin önünde “Nusret Hoca” olarak takdim ettiği kişiyle, Milli Piyango’nun haram olduğuna dair bir video çekti. Piyangonun “haram”, bu videoyu sosyal medyada paylaşmanın ise “farz” (!) olduğunu söyleyen Nusret Hoca’ya çevredeki bazı kadınlar tepki gösterdi. Bunun üzerine devreye giren Bülent, kadınların hem sözlü hem de kısa süreli fiziki saldırısına maruz kaldı. Sosyal medyaya olay; “Artan İslami baskıya karşı cesur laik kadınların direnişi” olarak yansısa da videonun sonunda Bülent’in “Yine reytingi kaptık!” diyen müstehzi gülümsemesi göze çarpacaktı! Yine doğru ata oynamış, toplumun hassas “fay hatları”ndan birini kurcalamıştı...
Mükâfatı da yeniden gündeme gelmek, bütün bir hafta konuşulmak olacaktı.
Rengârenk takke ve sarıklarla: “Bülent Firarda”!
Kimileri onun moda tabirle “troll” olduğunu iddia etti, kimi eskiden bir “cast ajans”a bağlı çalıştığını ve şöhret peşinde koştuğunu… Bülent Yapraklıoğlu hikâyesinin iç yüzünü bilemeyiz ama izlediği yolu Acun’unkine (Ilıcalı) fena halde benzetebiliriz!
Tropik sahillerde bikinili kadınlara mikrofon uzatan Acun’un, Bodrum’daki turizm esnafından hallice “sohbet”leriyle nereye geldiği ortada…
Onun “İslami versiyonu” olarak, zaman zaman videoları 1 milyon ‘tık’ı geçen Bülent’i görüyoruz. Parmak arası terliklerin yerini rengârenk takkelerin, sarıkların aldığı, bir tür “Bülent Firarda” formatında!..
Ehlisünnet TV’nin 10 Kasım skecinde (!) “Ata’m için içiyorum!” diye sarhoş rolü yaparak çıktığı yolda, zikir esnasında şişlenen karnını kameraya göstermeye kadar neler denemedi ki “reyting” için… Bu yıl yazdığı “Reis” adlı kitabı ve kapağındaki “best seller” (!) ibaresiyle mağazaların “kişisel gelişim” reyonunu süsleyen bir “yarı ünlü” o sonunda!
“Kültürel iktidar” olamamaktan şikâyetçi siyasal İslamcıların bu örnekten çıkaracağı çok ders var aslında...
Batı’nın “batıl” formatlarından yola çıkarak yerelden evrensele giden Acun, “medya devi” halinde bugün…
“Biz Osmanlı torunuyuz” diyen Bülent ise Bağcılar’da, yerli ve milli videolar peşinde hâlâ…
“Olsun be kanka! Youtube’dan akmasa da damlar nasılsa”!.. (MEMETCAN DEMİRAY-T24)
Hiç yorum yok