Page Nav

HIDE

Grid

GRID_STYLE

GAZETE DEMOKRAT / İKTİDAR DOSYASI

HIDE_BLOG

"Yanıtını hâlâ merak ettiğim bir sorum var"

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel arasında TBMM’de başlayan tartışma, Akar tarafından mahkemeye de t...


Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ile CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel arasında TBMM’de başlayan tartışma, Akar tarafından mahkemeye de taşındı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, Özel’in “bedel ödeyeceğini” söylemişti, demek ki yakında, dokunulmazlığın kaldırılmasını isteyen bir fezleke de Özel için düzenlenecek.

Aslında Hulusi Akar, bu tartışmayı niye tırmandırdı, anlamak da mümkün değil.

Normal olarak bu tartışmayı orada kapatsa ve sorulardan kurtulsa, kendisi için daha akıllıca olurdu.
Mesela benim çok merak edip, daha önce de sorup yanıt alamadığım bir soru var.

Aslında birçok sorum var ama bugünlük bir tanesiyle yetinelim, sorum şu:

Darbeci eski Tümgeneral Mehmet Dişli, nasıl oldu da Akar’ın helikopteriyle Çankaya Köşkü’ne geldi ve geç saatlere kadar Başbakanlık Kriz Merkezi’nde görev yapabildi?

Konuya yabancı olanlar için bir hatırlatma yapayım:

Darbe girişimi sırasında, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ı esir alıp Akıncılar Üssü’ne götüren karargâh subaylarından biri de eski Tümgeneral Mehmet Dişli idi.

Dönemin AKP Genel Başkan Yardımcısı (şu anda Lahey’de Büyükelçi) Şaban Dişli’nin de kardeşi olan Mehmet Dişli, darbe girişimi ile ilgili emre, Orgeneral Akar’ın imza atmasını isteyen subaydı.

Savcılıktaki ifadesinde bunları 'kafasına silah dayandığı için yaptığını' söyledi.

“Demek ki o Akar kadar cesur değilmiş” deyip geçebileceğimiz bir zafiyet değil bu tabii.


Mehmet Dişli, darbe girişiminin başarısızlığa uğratılmasından sonra Akıncı Üssü’nde tutulmakta olan Orgeneral Akar ile aynı helikoptere binmiş ve Çankaya Köşkü’ndeki Başbakanlık ofisine gelmişti.

Akşam saatlerinde de darbeci olduğu iddiasıyla tutuklandığı açıklanmıştı.

Dişli’nin savcılıktaki ek ifadesinde dikkatimi çeken şu ayrıntıya bakalım:

“Devam eden ateşin kesilmesi için komutanın ve ilgili bakanların emri ile Eskişehir’i aradım. Uzun süre onlarla görüştüm. Bu şekilde saat 15.30’a kadar oradaki kriz masasında görev yaptım. Buna başta Başbakanımız olmak üzere hepsi şahittir. Daha sonra ben yine Başbakanlık katındayken, 2 polis memuru gelip ‘Sizin de bilginize başvurmamız gerek’ dediler. Bu sırada ben ağabeyim olan Şaban Dişli’ye bütün gece yaşananları özetliyordum.”

* Adam, Genelkurmay Başkanı’nı tutukluyor, darbecilerin başına geçmesini istiyor, Başkan bunu kabul etmeyince Akıncı Üssü’ne götürüyor.

* Ama sonra aynı adam Genelkurmay Başkanı ile aynı helikopterle Başbakanlık’a geliyor.

* Hadi diyelim ki Genelkurmay Başkanı, Akıncı Üssü’nden sağ çıkabilmek için yanına Dişli’yi almak zorunda kaldı.

Peki, darbeci olduğunu bildiği bir insanın saat 15.30’a kadar Başbakanlık kriz masasında görev yapmasına neden göz yumdu?

Nasıl oldu da darbeye karıştığını en başta Genelkurmay Başkanı’nın bilmesi gereken bir subay, saat 16.30’a kadar gözaltına alınmadı?

AKP Genel Başkan Yardımcısı olan ağabeyine gece olup bitenleri anlatırken, polis neredeydi?

(MEHMET Y. YILMAZ - Kendisine gazeteci ya da savcı süsü verenler ne olacak? BAŞLIKLI YAZISINDAN - T24)

Hiç yorum yok