Erdoğan eskiden seçime girerken bütün tartışmanın ana belirleyicisi olurdu. Etrafı yavaş yavaş Erdoğan’dan uzaklaştıkça tek başına hiçbir işe yaramadığını gördük...


Hiç aklıma gelmezdi, gün gelecek ve ben Recep Tamam Erdoğan’ın yaptırdığı 1100 odalı saraydan dolayı memnun olacağım ve içten içe kendisine teşekkür edeceğim. Şu an biraz geleceği düşünerek ve yaşayarak o moddayım. Türkiye ve Ankara halklarına böylesine büyük bir kütüphane, salon, kültür merkezi bıraktığın için sana ne kadar teşekkür etsek azdır.

Şimdi bu okuduklarınız size komik gelebilir, inanması zor olabilir ama sonunda olacağı bu ve eskiden uzun zaman alacak gibi gözüken olay Erdoğan saçmaladıkça, AKP ciddi bir anlamda güç kaybettikçe hızlandı ve İstanbul seçimlerinden sonra iyice netleşecek.

Erdoğan eskiden seçime girerken yeni sloganlar söyler, gündemi belirler ve bütün tartışmanın ana belirleyicisi olurdu. Kendi etrafını temizledikçe yada etrafı yavaş yavaş Erdoğan’dan uzaklaştıkça tek başına hiçbir işe yaramadığını gördük. Erdoğan saçmaladıkça yazdığım için cumhurbaşkanına böyle dediğim için bana kızanlar olabilir ama benim de birey olarak saçmalamayan bir cumhurbaşkanı, başbakan ve meclis başkanı isteme hakkım var. Hatta biraz daha uzatayım, yoksa alınır, saçmalamayan bir içişleri bakanı isteme hakkım da var.

Hangi birini anlatayım ki, hepsi birbirinden beter. Bir insan neden belediyede müdür olur, sonra bakan, ondan sonra başbakan, sonunda da meclis başkanı olur, herhalde bitakım becerileri var diye olur değil mi, sadece AKP milletvekili oldu diye bu vasıflar verilmez kendisine. Peki diyelim ki bu görevleri yaptı ve yumuşak G yazmasını da bilmiyor ama bir insan kaybettiği seçim için “Görevliler gelen seçmenlerin yüzüne bakmışlar, suratı ve bakışı AKP’ye verecek gibiyse ona büyükşehir belediye pusulasını vermemişler” diyecek kadar analiz yoksunu olabilir mi? Hem de nasıl bir ifade varsa o AKP’ye oy verecek kişide, sol gözüne baktığında da ilçe başkanı oyunu sanki başkasına atıyor. Seçim sonuçlarında ilginç bir seçim çıkıyor, ne kadar Binali Yıldırım büyükşehir belediye pusulaları verilmedi dese de, nedense oy sonucunda büyükşehir belediye başkanlığına verilen oy, bütün ilçelerde ilçe adayına verilen oydan fazla.

Durum böyle olunca benim de birey olarak kimi haklarım doğmuş oluyor, cumhurbaşkanı ve AKP genel başkanı Erdoğan’dan rakip de olsa daha ciddi aday bekleme ve isteme hakkım doğuyor. Çünkü ben rakip de kazansa biraz işleri bilen birisinin doğduğum şehri yönetmesini istiyorum.

Yada yine Erdoğan’ın hükümete aldığı bir içişleri bakanı var ki sormayın gitsin. Erdoğan ABD’ye gittiğinde korumaları oradaki protestocuları dövmüştü ve bunun üzerine Amerika bitakım önlemler aldı. Bunların içinde Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ABD’ye giriş yasağı koydu. Soylu dün bir açıklama yaptı ve “Bende hiçbir terörist belirtisi var mı, tecavüzcü belirtisi var mı? Amerika bizi, teröristleri, tecavüzcülerin olduğu listeye koydu” dedi. Buradan buradan yakın, oysa o listede daha ne tür suçlar vardır, saymakla bitmez ama Soylu’nun aklına sadece terörist ve tecavüzcü gelmiş ve bunu halka soruyor, ne diye “Ben tecavüzcü müyüm” diye. Bir içişleri bakanı kendi kendine böyle bişey sorar mı, yada bunu soran kişiden içişleri bakanı yapılır mı? (Bu arada tecavüz olayını ayrıca yazı olarak yazacağım ve neden Soylu’nun aklına ilk suçlama olarak bunların geldiğini belgeleyeceğim)

Bunlarla bitse iyi, bir de AKP genel başkan yardımcısı Ali İhsan Yavuz diye birisi var ki, bana göre tam evlere şenlik. Ali İhsan Yavuz, seçimleri iptal ettirmek için kameralar önünde saatlerce dil döktü ama yaptığı esas açıklama şöyle: “Seçimlerde bişey var. O bişeyin nasıl bişey olduğunu tam olarak çözemediğimizden dolayı, bişeyi çözmesi için YSK’ya 3 bavul dolusu şey verdik, onlarda verdiğimiz şeyleri incelediklerinde nasıl bişey olduğunu inleyecekler ve şeylerin ne tür bişey olduğunu anlayacağız ve o şeyin üzerinden yeniden seçimlere giderek ortaya yeni bişey çıkartacağız”

Şimdi, ben de diyorum ki, sadece bu 3 örneğe baktığımda Erdoğan’ın artık uzun süre o sarayda yada mevkide kalabileceğini sanmıyorum. Erdoğan’ın da konuşurken önündeki prompter arıza yaptığında ne kadar yeteneksiz bir konuşmacı olduğunu öğrendik. 2 tümceyi arka arkaya getiremiyor, bunu bilmeyen kalmadı. O yüzden 23 Haziran seçimlerinden sonra, hatta belki de önceden Erdoğan artık yavaş yavaş saraydan eşyalarını toplamalı, çünkü orası kültür merkezine dönüştürülecek. (ALİ NESİN - ARTI GERÇEK)
Daha yeni Daha eski