Karl Korsch (1886-1961), Antonio Gramsci, Georg Lukacs ve Anton Pannekoek ile birlikte bugün Hegelyan Marksizm olarak adlandırılan anlayışın kurucularından ve teorisyenlerinden biridir. Bu yazarlar determinist görüşün aksine, özneye edilgen değil ama etken, yani tarihi yapan, irade ve bilinç sahibi bir rol atfederek Marx’ın erken dönem Hegelci metinlerine yaptıkları vurgularla tanınırlar. Örneğin Lukacs 1923 tarihli yayınlanan Geschichte und Klassenbewußtsein (Tarih ve Sınıf Bilinci) adlı eserinde, Marx’ın gençlik erken yazılarındaki Hegelyan momenti dirilterek, mekanik bir Marksizme yönelik eleştirilerini, insan iradesini yok sayan tarihsel gelişim yasalarına kölece bağlılık noktasında yoğunlaştırıyordu.[1] Gramsci de altyapı-üstyapı ilişkisinde, Engels’in Anti-Dühring’de tartıştığı üstyapının tamamen altyapıya bağlı olduğu ve her şeyin ekonomik nedenlerle açıklanabileceği[2] fikrini reddediyor ve üstyapının temele geri tepkide bulunmasın mümkün olduğunun altını çiziyordu.[3]

Karl Korsch,  Birinci Dünya Savaşı’na katılmış, iki kez yaralanmış, daha sonra Alman Bağımsız Sosyalist Partisi’nin içinde çalışmalarını sürdürmüştür.[4] Bolşevik Parti’yle düştüğü anlaşmazlık nedeniyle, Komitern’in beşinci kongresinde Lukacs’la birlikte dışlanmış, 1933 yılında Almanya’yı terk etmiş ve 1936’dan 1961’deki ölümüne dek Birleşik Devletler’de yaşamıştır.[5] Aşağıda çevirisini sunduğumuz tezler, Korsch’un İkinci Dünya Savaşı sonrasında yerleşen Marksist anlayışa sunduğu bir alternatif olarak hala güncel ve Ekim Devrimi’nin üstünden geçen bir yüzyıla rağmen günümüzde bile tartışılan konulara ortodoksinin dışından getirilen önemli bir yaklaşımdır.

Günümüz Marksizmi Üzerine On Tez (1950 - Karl Korsch, 1886-1961)

(Zehn Thesen über Marxismus heute)

I. Marx ve Engels’in teorisinin günümüzde teorik olarak ne kadar geçerli ve pratik olarak ne kadar uygulanabilir olduğu sorusu artık anlamsız hale gelmiştir.

II. Marksist teoriyi asıl işlevi bütünüyle işçi sınıfının sosyal devrimi olan bir teori olarak yeniden kurma girişimleri gerici ütopyalardır.

III. Marksist teorinin önemli öğeleri, iyi ya da kötü farklı sahnelerde farklı işlevlerle bugün hala etkili durumdadır. Daha önceki Marksist işçi hareketlerinin pratiği sayesinde de, halkların ve sınıfların bugünkü pratik tartışmalarına bazı çok önemli katkılar yapılmıştır.

IV. Devrimci bir teori ve pratiğin yeniden oluşturulmasına yönelik ilk adım, devrimci girişimler ve teorik-pratik yönelimler üzerine Marksizmin tekelci iddiasıyla bağları koparmaktır.

V. Marx, sosyalist işçi sınıfı hareketinin öncülerinden, kurucularından ve geliştiricilerinden yalnızca biridir. Thomas More’dan günümüze kadar yaşamış olan sözde ‘ütopik sosyalistler’in yanı sıra, Marx’ın Blanqui gibi büyük rakipleri ile Proudhon ve Bakunin gibi ezeli düşmanları; son olarak da Alman revizyonizmi, Fransız sendikalizmi ve Rus bolşevizmi ile sonradan teoriye yapılan tüm katkılar büyük önem arz etmektedir.

Karl Korsch

Vl. Marksizm’in özellikle eleştirdiğimiz noktaları şunlardır:

1.  Marksizm’in sonradan önem kazandığı Almanya’da ve bütün orta ve doğu Avrupa ülkelerinde gelişmemiş ekonomik ve politik şartlara pratik bağımlılık.

2. Burjuva devriminin politik biçimlerine koşulsuz olarak sıkı sıkıya bağlı kalma.

3. İngiltere’deki gelişmiş ekonomik durumları, bütün ülkelerin gelecekteki gelişmesinin modeli ve sosyalizme geçişin nesnel ön şartı olarak koşulsuz bir biçimde kabul etme – hatta buna katılma.

4. Bu koşulları aşmak için sürekli olarak fayda sağlamayan, tutarsız girişimlere devam etme.

VII. Bu tutumlardan şu sonuçlar çıkmaktadır:

1. sosyal devrimin kesin aracı olarak devletin ön plana çıkarılması.

2. Kapitalist ekonominin gelişmesinin, işçi sınıfının sosyal devrimiyle mistik bir biçimde özdeşleştirilmesi.

3. Marksist devrim teorisinin bu ilk biçiminin, işçi sınıfının gerçek özgürleşmesini günümüz hareketinden dışlayarak belirsiz bir geleceğe erteleyen, kısmen Blanqui’ye kısmen Bakunin’e karşı geliştirilmiş iki aşamalı komünist devrim teorisinin yapay olarak dayatılması ile sonradan iki anlamlı olarak yeniden geliştirilmesi.

VIII. Bu noktada Marksizmin Leninist ya da Bolşevik biçimi ortaya çıktı. Marksizmin Rusya’ya ve Asya’ya ulaştığı yeni biçim budur. Bununla aynı zamanda Marksist sosyalizmin gelişimi, devrimci bir teoriden farklı amaçlara hizmet eden bir ideoloji haline geldi.

IX. Bu bakımdan 1917 ve 1928 Rus devrimleri eleştirel olarak ele alınmalı ve bugün hem Asya’da hem dünya ölçeğinde Marksizm tarafından yerine getirilen çeşitli işlevler saptanmalıdır.

X. İşçilerin kendi yaşam araçları üzerindeki kontrolü, onların, tekelci üretim araçları sahipleri arasındaki, kendi kendini yok eden, sözde serbest, uluslararası pazar rekabetine dahil olmasıyla gerçekleşmeyecektir. Bu sadece, dışlanmış tüm sınıfların, bugün tamamen tekelci bir şekilde düzenlenmiş üretime planlı müdahaleleriyle meydana gelecektir.

[1] Michael Burawoy, Bilim Olarak Marksizm, çev.: Gökhan İrfanoğlu, Eylem Akçay, Teori ve Politika Dergisi, Sayı:59-60

[2] Friedrich Engels, Anti-Dühring, çev.: Kenan Somer, Sol Yayınları, s. 224-255 “Zor Teorisi”

[3] Michael Burawoy, Bilim Olarak Marksizm

[4] Paul Mattick, Karl Korsch’un Devrimci Marksizme Katkısı, çev.: Kemal Özdil, Nota Bene Yayınları, s. 69-94 (https://komunistsol.wordpress.com/2016/04/16/karl-korschun-devrimci-mark...)

[5] https://www.marxists.org/glossary/people/k/o.htm#korsch-karl
Daha yeni Daha eski