Evet, utanmazlık üzerine. Utanmazlar üzerine. Utanmayacaklar üzerine. Sünepelik üzerine. Görmezden gelme üzerine. Korkaklık üzerine. Riyakârlık üzerine. Kalın kafalılık üzerine. Aptallık üzerine. Arsızlık üzerine. Sahtekârlık üzerine…

Muhalif görünüp tek bir risk göze almayan, rahatlarını kaçıracak tek bir sözcük sarf  etmeyen, itibar dilencileri üzerine.

Bakıyorum medyaya, sosyal medyaya, iki gündür. Şehit düşmüş KHK’lı yurttaşın ardından, duygulu bir şeyler söylemeye çalışıyorlar. Yazık oldu, diyorlar. Bazı haksızlıklar yapıldı tabii, diyorlar. Aslında soruşturulmayan, diyorlar. Aslında mahkûm olmamış, diyorlar. Vebal, diyorlar…

Tüm bunları, hiçbir kötülükte payı olmamışların rahatlığı ve özgüveniyle dile getiriyorlar. Elleri temiz. Vicdanları rahat. Ne yapabilirler ki… Ne yapabilirlerdi ki…


Zekeriya Altunok. 32 yaşında. 2017’de KHK ile meslekten atılmış bir polis memuru. Aylarca tutuklu yargılanmış. Yargıtay’ın bozma kararı ardından beraat etmiş. 30 bin lirası olmadığı için askere gitmiş. Üç gün önce Ağrı’da yaşamını yitirdi.

Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun Zekeriya’nın.

Tabutu bayrağa sarıldı. Devlet töreni yapıldı.

Şehit olmadan önce ne yaşadı Zekeriya, biliyor musunuz? Sivil ölüme mahkûm edildi. Kimi haysiyetsizler, insanları ekmeksiz bırakmanın ve yaşamdan tümüyle soyutlamanın karşılığını bu rezil, bu alçak kavramla dile getirmişti. Ne icat ama! Nasıl da yakışıyor değil mi?

İşte Zekeriya da, sivil ölüye dönüşmüştür atıldıktan sonra. O cezaevindeyken ailesi neler yaşamıştır sizce? Bakkal, merhabayı kesmiştir. Komşuları aramaya korkmuştur. Meslektaşları görmezden gelmiş, yolda karşılaşanlar başını çevirmiştir. Çocuklar okula gidiyor mudur ki? Öyleyse, eyvah, kim bilir neler yaşadı ufaklıklar. Hiç kimse iş vermemiştir. Kapılar kapanmıştır. Yıllarca yarenlik ettikleri, telefonunu silmiştir rehberlerinden.

Neden peki? Bir bankaya para yatırdığı için mi? Çocuğunu bir okula gönderdiği için mi? Birilerinin torpiliyle işe girdiği için mi? Neden yaşamıştır bunları? Beraat ettiği gün sevinmiş midir sizce? Sivil ölüye dönmüş insanlar, bir günde dirilir mi sanıyorsunuz?

Nasıl da hiç umursamadınız değil mi, yüzbinlerce insanın yaşamını. İntihar edenleri. Boğulanları. Mesleklerinden başka her işi yapmak zorunda kalıp ev geçindirmeye çalışanları. Dışlanmışları. Vebalı muamelesi görenleri.


Umursamadınız değil mi? Hiç aldırmadınız. Aldırmaya dahi çekindiniz, korktunuz. Ömrünüzü ‘başınızı derde sokmamak’ üzerine inşa etmiştiniz sahi. Canınız sıkılsın, işiniz bozulsun istemediniz. Aman Allah muhafaza, yanlış anlaşılabilirdiniz üstelik, ya sizi de terörist filan zennedelerse! Eyvahlar olsun. En iyisi görmezden gelmekti…

Ama bir KHK’lı şehit düşünce… Ah, bir şeyler mi söyleseniz ki! Tam da duygusal cümleler kurma ve bir vicdanınız olduğunu kanıtlama vakti. Yarın işler değişirse, referans göstereceğiniz bir twit, bir iki satır fena mı olur? Tam zamanı hakikaten. Hem belki sizi hakikaten ciddiye alacak birileri de çıkar, ne güzel.

Askere gitmeden önce görseydiniz Zekeriya’yı, yolunuzu değiştirecektiniz. Ama şimdi öyle mi ya… Hadi, iki cümle kurun hemen, şöyle tumturaklı olsun. Mesela deyin ki, “Aslında beraat edenler işlerine dönse, iyi olmaz mı?” Of of of of… Ne yaptınız yahu, bu nasıl bir cesaret, aman Allah’ım, mangal yüreklisiniz vallahi, pes!

Bizim gibiler, sizin gibi kalın kafalı sersemlere şu basit gerçeği dahi anlatamadı: X adlı şahıs, velev ki ‘vatan haini’ olsun; bu durum bir OHAL KHK’sı konusu olamaz. OHAL KHK’larının büyük çoğunluğu anayasaya, hukuka, evrensel ilkelere aykırı.

Yahu şuncacık temel bilgi bile girmedi kafalarınıza. Anlamıyorsunuz, hakikaten en basit düzeyde bazı ilkeleri dahi anlamıyorsunuz. Utanmadan, “Efendim hiç olmazsa bazı KHK’lılar…” diyebiliyorsunuz hâlâ. Nasıl insanlarsınız siz!

Sıkmayın canınızı sakın. Vicdan, hak, adalet sözcüklerinizi almayın  ağızlarınıza. Ayıptır. Hele ki ‘sızı’. Ne işi varmış sızının sizinle. İnsanlar hak mücadelesi veriyor; sizin o süfli sızı gösterilerinize ihtiyacı yok hiç kimsenin.

Üç gün önce yolda görseniz selam vermeye korkacağınız bir insan, riyakârlığın mümbit toprağında şehit düştüğünde, genç yaşında, hiç olmazsa susmayı deneyin. Onun kanı üzerinden temize çekmeyin kendinizi. Temizlenemeyecek kadar kirli elleriniz ve sizin günahkârlığınızı affedecek bir din de yok, insanlık da.

Sustunuz. Sustunuz. Sustunuz. Şu ya da bu gerekçeyle, sustunuz. Bu kadarsınız çünkü. Muhalif siyasetçi. Muhalif akademi. Sesini duyurma şansı olan diğer muhalif kesimler. Muhalif…

Yazık size. Çok yazık size... (MURAT SEVİNÇ - DİKEN.COM)
Daha yeni Daha eski