El-Bağdadi operasyonu; Saray-AKP iktidarının, Suriye’nin kuzeyinde “güvenli bölge” olarak nitelendirdiği yerlerin IŞİD liderliği de dahil binlerce cihatçıya koruma sağladığını bir kez daha gözler önüne serdi. Üstelik bu operasyon, AKP’nin İdlip-Afrin-Cerablus hattındaki cihatçıları Tel Abyad-Serekaniye hattına da taşıyarak yeni bir “cihatçı adacığı” kurmaya çalıştığı dönemde gerçekleşti. ABD ise operasyon sonrası bir yandan YPG-QSD’ye siyasi destek verip AKP’yi sıkıştırıyor bir yandan da “petrolü güvenceye alma” hamlesiyle Kürtlerin Şam-Moskova ekseniyle ilişkisini sınırlamaya çalışıyor...
ABD Başkanı Donald Trump, 27 Ekim’de IŞİD lideri Ebu Bekir el-Bağdadi’nin öldüğünü açıkladı. Trump, El-Bağdadi’ye yönelik operasyonda “Suriyeli Kürtlerin istihbarat desteği”ne özel vurgu yaptı.
Aynı gün Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Abdî de IŞİD’in sözcüsü Ebu Hasan el-Muhacir’in Cerablus yakınlarında öldürüldüğünü, operasyonun QSD istihbarat birimleri ile ABD ordusu tarafından yürütüldüğünü duyurdu.
IŞİD’in en önemli iki ismine yönelik operasyonların bilinen ayrıntılarını ve bunların yol açtığı bir dizi soru işaretini derledik.
Operasyonlar nerede ve ne zaman düzenlendi?
Trump’ın ve bir gün sonra ABD Savunma Bakanı Mark Esper’in aktarımlarına göre, El-Bağdadi’nin Türkiye sınırına 5 kilometre mesafedeki İdlip’in Barişa köyünde bir evde olduğu tespit edildi ve ABD özel kuvvetleri buraya hava-kara operasyonu gerçekleştirdi.
26 Ekim Cumartesi, saat 23.00 sularında Erbil’deki bir askeri üsten havalanan ABD helikopterleri ile insansız hava araçları El-Bağdadi’nin bulunduğu binayı vurdu, 27 Ekim’in ilk saatlerinde ise “Delta Force” ekipleri operasyon bölgesine indi.
El-Bağdadi’nin üç çocuğuyla birlikte çıkmaz bir tünele girdiğini ve sonunda üzerindeki intihar yeleğini infilak ettirerek kendisini ve çocuklarını öldürdüğünü söyleyen Trump, operasyondan 15 dakika sonra yapılan DNA testinde ölen kişinin El-Bağdadi olduğunun doğrulandığını aktardı.
Aynı gün gece saatlerinde de IŞİD’in sözcüsü Ebu Hasan el-Muhacir, Cerablus yakınlarında seyir halindeki aracına yönelik hava saldırısında öldürüldü. İlk olarak Mazlum Abdî’nin duyurduğu bu gelişmeyi, 28 Ekim’de ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, 29 Ekim’de de Trump doğruladı.
El-Bağdadi neden İdlip’teydi?
ABD Başkanı Trump, El-Bağdadi’nin “IŞİD’i yeniden diriltmek için” İdlip’te olduğunu söyledi.
Bu yılın Mart ayında IŞİD’in kontrolündeki son yerleşim yeri olan El-Bağuz’un YPG-QSD tarafından alındığını hatırlatan Trump “[El-Bağdadi] O yüzden buralara gitti. Eğer bir şeyleri yeniden inşa etmek istiyorsanız en anlamlı yer burasıydı” diye konuştu.
Suriyeli Kürtler, aylar önceden El-Bağdadi’nin İdlip’te olduğuna ilişkin iddiaları gündeme getirmişti. YPG Sözcüsü Nuri Mahmud, 24 Mart’ta Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin yayın organı “PUKmedia” sitesine verdiği demeçte, “El-Bağdadi ve IŞİD’in üst düzey yöneticilerinin İdlip’e kaçtıklarını dair bilgiler olduğunu” söylemişti.
Ayrıca El-Bağdadi’nin bulunduğu Barişa köyünün hemen karşısında yer alan Reyhanlı’nın Kavalcık (Harran) köyü, IŞİD varlığının bulunduğu ve örgüte katılımların yoğun olduğu bir bölge.
Halk Meclisleri/ Savaşa Karşı Yaşam Hakkı Meclisi’nin, “Suriye Savaşının ve Türkiye’nin Suriye Politikasının Hatay Üzerindeki Etkileri (III) – Türkiyeli Cihadizm Tehlikesi Kapıda” başlıklı raporunda konuya ilişkin detaylı bir anlatım bulunuyor.
Operasyonlarda kaç kişi öldü?
Trump operasyonda hiçbir ABD askerinin hayatını kaybetmediğini belirtirken, El-Bağdadi’yi koruyan “çok sayıda” militanın ise öldürüldüğünü söyledi.
ABD’li askerler, El-Bağdadi’nin iki eşi ile bir çocuğunun yanı sıra örgütün üst düzey isimlerinden “Ebu Yaman” ve Hurras el-Din liderlerinden Ebu Muhammed el-Halebi aralarında olduğu 9 kişiyi öldürdü. El-Bağdadi ve üç çocuğu da dahil toplamda 13 kişi operasyon sonucu öldü.
Öte yandan Trump, evden 11 çocuğun yara almadan çıkarıldığını, Pentagon da 2 kişinin yakalandığını ve bu kişilerin ABD’nin gözetiminde tutulduğunu açıkladı.
El-Muhacir’in öldürüldüğü hava saldırısında ise iki aracın vurulduğu ve araç yanında iki ceset görüldüğü basına yansıdı.
El-Bağdadi ve El-Halebi neden aynı evdeydi?
Operasyona ilişkin dikkat çeken ayrıntılardan biri de hiç kuşkusuz IŞİD liderinin, Suriye El-Kaidesi” olarak bilinen Hurras el-Din’in liderlerinden biriyle neden aynı evde olduğuydu.
2018 yılında Nusra’dan (HTŞ) kopan “El-Kaide’ye sadık komutanlar” tarafından kurulan bu çatı örgütün, “IŞİD karşıtı” tutumu net. Buna rağmen örgüt içerisinde IŞİD’i destekleyen Cund’ul Aksa kalıntılarının olduğu, ayrıca İdlip’te IŞİD hücrelerinin bulunduğu biliniyor.
Dolayısıyla El-Bağdadi’nin, HTŞ’yle arası sıkıntılı olan Hurras el-Din ile bir ittifak arayışında olabileceği de ihtimaller arasında. Ancak El-Bağdadi’nin eşleri ve çocuklarıyla İdlip’te tüneller ağı üzerine inşa edildiği belirtilen bir evde bulunması, bölgenin IŞİD’liler için her açıdan “güvenli bölge” görülmesinden ileri geliyor.
Geçtiğimiz dönemlerde bulundukları sınırlı alanlarda Suriye ordusu ve YPG-QSD tarafından kuşatılan IŞİD’liler, aileleriyle birlikte İdlip’e geçiş izni karşılığında çekilmeyi kabul etmişlerdi.
Ahrar’uş Şarkiyye başta olmak üzere AKP destekli birçok cihatçı grubun da yüzlerce IŞİD’linin Suriye’nin çeşitli bölgelerinden İdlip’e, buradan da Türkiye’ye geçişlerinde rol oynadığı birçok kez basına yansımıştı.
Türkiye’nin rolü ne?
ABD operasyon için İdlip’e bir taş atımı uzaklığındaki İncirlik yerine yüzlerce kilometre uzaklıktaki Erbil’de bulunan bir üssü kullandı.
Trump konuşmasında Rusya, Türkiye, Suriye ve Irak’a verdikleri destekten dolayı teşekkür etti etmesine ancak bir gazetecinin Türkiye’nin operasyondaki rolüne dair sorusunu da şöyle yanıtladı: “Türkiye’yi idare ettik. Operasyon yaptığımızı biliyorlardı. Topraklarının üzerinden uçtuk. Muhteşemdiler, sorun olmadı. Sorun çıkarmadılar. Ateş etmeye başlayabilirlerdi, o zaman onları etkisiz hale getirirdik.” Bu sözler, Washington’un operasyonun içeriği hakkında Ankara’ya haber vermediği, yalnızca Türk hava sahasının kullanılması sırasında bildirimde bulunduğunun göstergesi.
Üstelik bu operasyon, AKP’nin “güvenli bölge” olarak nitelendirdiği alanların IŞİD liderliğine koruma sağladığını gözler önüne sermiş oldu: El-Bağdadi’nin kaldığı Barişa köyü, TSK’nin gözlem noktalarıyla koruduğu İdlip’te, Türkiye sınırına 5 kilometre uzaktaki Hatay Reyhanlı’ya bağlı Kavalcık’ın karşısında yer alıyor. IŞİD’in sözcüsü El-Muhacir’in öldürüldüğü Ayn el-Bayda köyü ise TSK kontrolündeki “Fırat Kalkanı” bölgesi sınırlarında, Cerablus yakınlarında bulunuyor.
Operasyon neden şimdi yapıldı?
El-Bağdadi operasyonu; Türkiye’nin askeri müdahalesini sınırlayan ateşkes anlaşmalarından (ABD/17 Ekim, Rusya/22 Ekim) ve Trump’ın Suriye’nin doğusundaki petrol kuyularını korumak üzere bölgede kalınacağını açıklamasından sonra, 30 Ekim’de başlayacak Suriye Anayasa Komitesi toplantısından önce gerçekleşti.
YPG-QSD, Türkiye’nin askeri müdahalesinin operasyonda gecikmeye yol açtığını savunuyor. Ancak operasyon öncesi ve sonrası gelişmeler, Kürtlerin Moskova-Şam eksenine daha fazla kaymaması için ABD’nin siyasi-askeri ilişkileri ekonomik yönden de tahkim eden bir politika izlediğini gösteriyor. ABD Savunma Bakanı Mark Esper 28 Ekim tarihli konuşmasında bunu net şekilde dile getirdi. Suriye’deki petrol sahalarında kalmaya devam edeceklerini belirten Esper, Şam ile Rusya’nın bölgeye erişimini engellemek ve petrol gelirlerinin YPG-QSD’ye gitmesini sağlamak istediklerini söyledi. (SENDİKA.ORG)
ABD Başkanı Donald Trump, 27 Ekim’de IŞİD lideri Ebu Bekir el-Bağdadi’nin öldüğünü açıkladı. Trump, El-Bağdadi’ye yönelik operasyonda “Suriyeli Kürtlerin istihbarat desteği”ne özel vurgu yaptı.
Aynı gün Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanı Mazlum Abdî de IŞİD’in sözcüsü Ebu Hasan el-Muhacir’in Cerablus yakınlarında öldürüldüğünü, operasyonun QSD istihbarat birimleri ile ABD ordusu tarafından yürütüldüğünü duyurdu.
IŞİD’in en önemli iki ismine yönelik operasyonların bilinen ayrıntılarını ve bunların yol açtığı bir dizi soru işaretini derledik.
Operasyonlar nerede ve ne zaman düzenlendi?
Trump’ın ve bir gün sonra ABD Savunma Bakanı Mark Esper’in aktarımlarına göre, El-Bağdadi’nin Türkiye sınırına 5 kilometre mesafedeki İdlip’in Barişa köyünde bir evde olduğu tespit edildi ve ABD özel kuvvetleri buraya hava-kara operasyonu gerçekleştirdi.
26 Ekim Cumartesi, saat 23.00 sularında Erbil’deki bir askeri üsten havalanan ABD helikopterleri ile insansız hava araçları El-Bağdadi’nin bulunduğu binayı vurdu, 27 Ekim’in ilk saatlerinde ise “Delta Force” ekipleri operasyon bölgesine indi.
El-Bağdadi’nin üç çocuğuyla birlikte çıkmaz bir tünele girdiğini ve sonunda üzerindeki intihar yeleğini infilak ettirerek kendisini ve çocuklarını öldürdüğünü söyleyen Trump, operasyondan 15 dakika sonra yapılan DNA testinde ölen kişinin El-Bağdadi olduğunun doğrulandığını aktardı.
Aynı gün gece saatlerinde de IŞİD’in sözcüsü Ebu Hasan el-Muhacir, Cerablus yakınlarında seyir halindeki aracına yönelik hava saldırısında öldürüldü. İlk olarak Mazlum Abdî’nin duyurduğu bu gelişmeyi, 28 Ekim’de ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, 29 Ekim’de de Trump doğruladı.
El-Bağdadi neden İdlip’teydi?
ABD Başkanı Trump, El-Bağdadi’nin “IŞİD’i yeniden diriltmek için” İdlip’te olduğunu söyledi.
Bu yılın Mart ayında IŞİD’in kontrolündeki son yerleşim yeri olan El-Bağuz’un YPG-QSD tarafından alındığını hatırlatan Trump “[El-Bağdadi] O yüzden buralara gitti. Eğer bir şeyleri yeniden inşa etmek istiyorsanız en anlamlı yer burasıydı” diye konuştu.
Suriyeli Kürtler, aylar önceden El-Bağdadi’nin İdlip’te olduğuna ilişkin iddiaları gündeme getirmişti. YPG Sözcüsü Nuri Mahmud, 24 Mart’ta Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin yayın organı “PUKmedia” sitesine verdiği demeçte, “El-Bağdadi ve IŞİD’in üst düzey yöneticilerinin İdlip’e kaçtıklarını dair bilgiler olduğunu” söylemişti.
Ayrıca El-Bağdadi’nin bulunduğu Barişa köyünün hemen karşısında yer alan Reyhanlı’nın Kavalcık (Harran) köyü, IŞİD varlığının bulunduğu ve örgüte katılımların yoğun olduğu bir bölge.
Halk Meclisleri/ Savaşa Karşı Yaşam Hakkı Meclisi’nin, “Suriye Savaşının ve Türkiye’nin Suriye Politikasının Hatay Üzerindeki Etkileri (III) – Türkiyeli Cihadizm Tehlikesi Kapıda” başlıklı raporunda konuya ilişkin detaylı bir anlatım bulunuyor.
Operasyonlarda kaç kişi öldü?
Trump operasyonda hiçbir ABD askerinin hayatını kaybetmediğini belirtirken, El-Bağdadi’yi koruyan “çok sayıda” militanın ise öldürüldüğünü söyledi.
ABD’li askerler, El-Bağdadi’nin iki eşi ile bir çocuğunun yanı sıra örgütün üst düzey isimlerinden “Ebu Yaman” ve Hurras el-Din liderlerinden Ebu Muhammed el-Halebi aralarında olduğu 9 kişiyi öldürdü. El-Bağdadi ve üç çocuğu da dahil toplamda 13 kişi operasyon sonucu öldü.
Öte yandan Trump, evden 11 çocuğun yara almadan çıkarıldığını, Pentagon da 2 kişinin yakalandığını ve bu kişilerin ABD’nin gözetiminde tutulduğunu açıkladı.
El-Muhacir’in öldürüldüğü hava saldırısında ise iki aracın vurulduğu ve araç yanında iki ceset görüldüğü basına yansıdı.
El-Bağdadi ve El-Halebi neden aynı evdeydi?
Operasyona ilişkin dikkat çeken ayrıntılardan biri de hiç kuşkusuz IŞİD liderinin, Suriye El-Kaidesi” olarak bilinen Hurras el-Din’in liderlerinden biriyle neden aynı evde olduğuydu.
2018 yılında Nusra’dan (HTŞ) kopan “El-Kaide’ye sadık komutanlar” tarafından kurulan bu çatı örgütün, “IŞİD karşıtı” tutumu net. Buna rağmen örgüt içerisinde IŞİD’i destekleyen Cund’ul Aksa kalıntılarının olduğu, ayrıca İdlip’te IŞİD hücrelerinin bulunduğu biliniyor.
Dolayısıyla El-Bağdadi’nin, HTŞ’yle arası sıkıntılı olan Hurras el-Din ile bir ittifak arayışında olabileceği de ihtimaller arasında. Ancak El-Bağdadi’nin eşleri ve çocuklarıyla İdlip’te tüneller ağı üzerine inşa edildiği belirtilen bir evde bulunması, bölgenin IŞİD’liler için her açıdan “güvenli bölge” görülmesinden ileri geliyor.
Geçtiğimiz dönemlerde bulundukları sınırlı alanlarda Suriye ordusu ve YPG-QSD tarafından kuşatılan IŞİD’liler, aileleriyle birlikte İdlip’e geçiş izni karşılığında çekilmeyi kabul etmişlerdi.
Ahrar’uş Şarkiyye başta olmak üzere AKP destekli birçok cihatçı grubun da yüzlerce IŞİD’linin Suriye’nin çeşitli bölgelerinden İdlip’e, buradan da Türkiye’ye geçişlerinde rol oynadığı birçok kez basına yansımıştı.
Türkiye’nin rolü ne?
ABD operasyon için İdlip’e bir taş atımı uzaklığındaki İncirlik yerine yüzlerce kilometre uzaklıktaki Erbil’de bulunan bir üssü kullandı.
Trump konuşmasında Rusya, Türkiye, Suriye ve Irak’a verdikleri destekten dolayı teşekkür etti etmesine ancak bir gazetecinin Türkiye’nin operasyondaki rolüne dair sorusunu da şöyle yanıtladı: “Türkiye’yi idare ettik. Operasyon yaptığımızı biliyorlardı. Topraklarının üzerinden uçtuk. Muhteşemdiler, sorun olmadı. Sorun çıkarmadılar. Ateş etmeye başlayabilirlerdi, o zaman onları etkisiz hale getirirdik.” Bu sözler, Washington’un operasyonun içeriği hakkında Ankara’ya haber vermediği, yalnızca Türk hava sahasının kullanılması sırasında bildirimde bulunduğunun göstergesi.
Üstelik bu operasyon, AKP’nin “güvenli bölge” olarak nitelendirdiği alanların IŞİD liderliğine koruma sağladığını gözler önüne sermiş oldu: El-Bağdadi’nin kaldığı Barişa köyü, TSK’nin gözlem noktalarıyla koruduğu İdlip’te, Türkiye sınırına 5 kilometre uzaktaki Hatay Reyhanlı’ya bağlı Kavalcık’ın karşısında yer alıyor. IŞİD’in sözcüsü El-Muhacir’in öldürüldüğü Ayn el-Bayda köyü ise TSK kontrolündeki “Fırat Kalkanı” bölgesi sınırlarında, Cerablus yakınlarında bulunuyor.
Operasyon neden şimdi yapıldı?
El-Bağdadi operasyonu; Türkiye’nin askeri müdahalesini sınırlayan ateşkes anlaşmalarından (ABD/17 Ekim, Rusya/22 Ekim) ve Trump’ın Suriye’nin doğusundaki petrol kuyularını korumak üzere bölgede kalınacağını açıklamasından sonra, 30 Ekim’de başlayacak Suriye Anayasa Komitesi toplantısından önce gerçekleşti.
YPG-QSD, Türkiye’nin askeri müdahalesinin operasyonda gecikmeye yol açtığını savunuyor. Ancak operasyon öncesi ve sonrası gelişmeler, Kürtlerin Moskova-Şam eksenine daha fazla kaymaması için ABD’nin siyasi-askeri ilişkileri ekonomik yönden de tahkim eden bir politika izlediğini gösteriyor. ABD Savunma Bakanı Mark Esper 28 Ekim tarihli konuşmasında bunu net şekilde dile getirdi. Suriye’deki petrol sahalarında kalmaya devam edeceklerini belirten Esper, Şam ile Rusya’nın bölgeye erişimini engellemek ve petrol gelirlerinin YPG-QSD’ye gitmesini sağlamak istediklerini söyledi. (SENDİKA.ORG)