Siyaset AKP'nin oyuncağı değildir!
AKP iktidarı milletvekilliklerini düşürme, yerel yönetimlere kayyum atama gibi yöntemlerle sürdürdüğü saldırılarına parti kapatma tehdidini de eklemiştir. HDP’nin kapatılması ve çok sayıda kişiye siyaset yasağının getirilmesi talebiyle açılan dava hukuksal herhangi bir zemine sahip değildir. On binlerce kişiyi hedef alan haksız tutuklama ve mahkumiyetleri, Ergenekon ve Balyoz gibi operasyonları nasıl hukuk açısından tartışmak anlamsızsa, HDP’ye dönük tasarrufları da yap boza dönen yazılı kurallar çerçevesinde ele almak anlamsızdır. AKP iktidara gelişinden bu yana, kendi politikalarına bazen özgürlük ve demokrasi, bazen de ülke güvenliği ve milli çıkarlar gerekçesiyle destek arayışı içine girdi. Her defasında bazı toplumsal kesimler iktidarın ekmeğine yağ süren kimi siyasi partiler ya da “kanaat önderleri” tarafından tuzağa düşürüldü.
Karşı devrimci bir misyonla hareket ederek ülkemiz ve halkımız açısından ağır sonuçları olan bir tahribata neden olan siyasi iktidarın amasız-fakatsız yalnız bırakılması, bu iktidarın manevra yapma yeteneğinin elinden alınması gerekmektedir.
Kapatma davasıyla AKP bir yandan kendi politikalarına destek olmayan, kafasındaki siyasal projeler önünde engel olarak gördüğü bir partiyi cezalandırırken diğer taraftan seçme ve seçilme hakkını yok saymakta ve siyasal alanı alabildiğine daraltmak için yeni hamleler yapmaktadır.
Seçme ve seçilme, siyaset yapma ve örgütlenme hakkına dönük her tür müdahalenin karşısında durulmalıdır. AKP ya da MHP’nin bu ülkede siyaset alanının sınırlarını çizme meşruiyeti bulunmamaktadır.
Türkiye Komünist Partisi açısından AKP her şeyden önce Türkiye’de büyük patronların çıkarları doğrultusunda emekçi halka acımasızca saldırdığı için, laikliği tamamen ayaklar altına alan dinci bir parti olduğu için ve uluslararası alanda bir yandan haksız ve tehlikeli bir dış politika pratiği sergilediği, bir yandan NATO saldırganlığında daha fazla rol kapmaya çalıştığı, ve diğer yandan da ülkemizi uluslararası şirketlerin sınırsız talanına açtığı için suçludur. TKP bu çerçevede kendi mücadelesini sürdürmekte ve ülkemizin gerçek kurtuluşu olan bir düzen değişikliği doğrultusunda faaliyetlerini devam ettirmektedir.
Türkiye’de özgürlüklerin, siyaset yapma hakkının savunulması bu mücadelenin ayrılmaz bir parçasıdır. Emperyalizme, gericiliğe ve piyasa diktatörlüğüne karşı mücadele, alabildiğine kirletilmiş ve anlamsızlaştırılmış demokrasi ve özgürlük gibi değerleri koruyup güçlendirmek için de, “açılım”, “çözüm” yalanları ile kandırıldıktan sonra bir kez daha yok sayılmaya çalışılan Kürt yoksulları için de biricik çıkış yoludur.
Tüm yurttaşlarımızı bu yolda birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
Türkiye Komünist Partisi
Merkez Komite