İHD'li Ahmet Çiçek, Cezaevi Gözlem Kurulu'nun tutukluların 'iyi hal' değerlendirmesinde, 'Abdullah Öcalan'ı seviyor musun?' ve 'Müslüman mısın?' gibi sorular sorarak tahliyeleri ertelediğini söyledi...
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'da yapılan değişiklik kapsamında infazını tamamlayan tutuklulardan bazıları, "iyi halli olmadığı" gerekçesiyle tahliye edilmiyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Hapishaneler Komisyonu Sözcüsü Ahmet Çiçek, hak ihlalleri, tecrit hali ve infaz yasasındaki değişikliğin cezaevlerine yansımasını değerlendirdi.
Yaşanan ihlallere ilişkin Şakran Cezaevi'nden tutuklulardan mektuplar aldıklarını belirten Çiçek, tutukluların aktarımına göre, özellikle infaz yasasında yapılan düzenleme kapsamında Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu'nun "iyi hal" değerlendirmesi sırasında keyfi sorular yönelttiğini ifade etti. Çiçek, yapılan bu değerlendirme adından ise tutukluların "iyi halli olmama" gerekçesiyle tahliye edilmediğini söyledi.
Uygulamanın ocak ayı itibariyle yürürlüğe girdiğini hatırlatan Çiçek, "Yapılan değişiklikle cezaevinde bir heyet oluşturuluyor. Adli kontrol zaman gelen tutuklular heyetin karşısında çıkıyor, Tutuklulardan bize gelen mektuplardan anladığımız üzere heyet, ‘Abdullah Öcalan'ı seviyor musun? Örgütün içerisinde misin? Peygamberin kimdir? Müslüman mısın?' gibi akla mantığa uymayan sorular yöneltiyor. Bu tür soruları sorarak tutukluların tahliyesi 8 ay ertelenebiliyor. Bu, hukukta olmayan tamamen keyfi bir uygulama. Devlet, siyasi tutsaklara karşı hukuku okumuyor kendi bildiklerini okuyor” ifadelerinde bulundu.
'HUKUKTA YERİ YOK'
Öcalan'a uygulanan tecridin de hukukta yeri olmadığına işaret eden Çiçek, devletin gerekçelerle bu durumu meşrulaştırmaya çalıştığını belirterek, Öcalan'ın avukatlarının görüşme taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini söyledi. Çiçek, Öcalan şahsında siyasi tutuklulara yönelik ihlallerin sona erdirilmesi gerektiğini ifade etti.
İHLALE SALGIN KILIFI
Salgının bahane edilerek siyasi tutuklulara yönelik ihlallerin arttırıldığını dile getiren Çiçek, “Pandemi sonrası cezaevlerinde birçok hak ihlali yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor. Salgını bahane ederek kendilerine bir kılıf buldular. Tutukluların birçok hakları engellendi. Spora çıkartmıyorlar, sohbet etmeyi yasakladılar, el becerileri için katıldıkları atölyeler yasak. Aileleriyle görüşmeleri kapalı olacak şekilde ayda bir olarak sürdürüldü. Hala açık görüş yaptırılmıyor" diye konuştu.
KARANTİNA UYGULAMASI
Çiçek, tutukluların hastaneye gidiş gelişlerinde birçok hak ihlaline maruz kaldıklarını belirterek, “Cezaevi giriş çıkışlarında çıplak, ağzının içi araması güvenlik uygulaması adı altında dayatmalar yaşanıyor. Tutuklu hastaneden getirildikten 15 gün karantina koğuşunda tutuluyor. Ancak bu uygulamada eksiklikler yaşanıyor. Tutuklunun karantina süresinin dolmasına birkaç gün kaldığı bir dönemde başka bir tutuklu getirilerek bu süre 15 gün daha uzatılıyor" dedi.
Şakran Kadın Kapalı Cezaevi'ndeki tutuklulara yönelik keyfi uygulamalara da dikkat çeken Çiçek, “Kadınlar koğuşunun bütün tabak ve kaşıklarını cezaevi yönetimi tarafından toplamış ve yerine plastik olanları vermişler. Plastiğe alerjisi olanlar var. Ayrıca kanserojen madde içeren plastiğin kullanılması da insan sağlığı için iyi değil" diye konuştu.
'TECRİDE SON VERİLSİN'
2018 yılında Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven öncülüğünde başlatılan açlık grevinin 200 gün sürdüğünü birçok tutuklunun yaşamına son verdiği binlerce tutuklu ise halan sağlığına kavuşamadığını hatırlatan Çiçek, aynı şeylerin bir daha yaşanmaması için devlet tutukluların taleplerini derhal yerine getirmesini ifade etti. Çiçek, tutukluların taleplerinin çok açık olduğunu ve devletin İmarlı tecridin son vermesi gerektiğini dile getirdi. (GAZETE DUVAR)