Pandeminin ikinci yılı olan 2021, emek düşmanı politikaların ve bunun karşısında çeşitli düzeylerde yükselen itirazların, yer yer de kazanımların yılı oldu. Pandemiyle birlikte ismi daha çok zikredilmeye başlayan sağlık, market, kurye, enerji işçilerinin hareketinde belirgin bir yükseliş görünürken sınıf hareketi açısından değerlendirilmesi gereken deneyimlere de sahne oldu 2021. 2021 yılında emek hareketi açısından öne çıkan unsurları derledik. Herkese mutlu yıllar, en çok da işçi sınıfına...
Pandeminin ikinci yılı olan 2021, emek düşmanı politikaların ve bunun karşısında çeşitli düzeylerde yükselen itirazların, yer yer de kazanımların yılı oldu. Pandemiyle birlikte ismi daha çok zikredilmeye başlayan sağlık, market, kurye, enerji işçilerinin hareketinde belirgin bir yükseliş görünürken sınıf hareketi açısından değerlendirilmesi gereken deneyimlere de sahne oldu 2021.
Tüm dünyayı etkisi altına alan ve yükü işçi sınıfının sırtına yüklenen pandemi sürecinde, işçi sınıfı da gerek komposiyonu, gerek örgütlülük zeminleri, gerek politikleşme dinamikleri gerek refleksleri açısından süreçle birlikte değişti. Geleneksel sendikaların çeşitli eylem ve kampanyalarının yanı sıra konfederasyon dışı sendikaların ve sendika dışı işçi örgütlerinin eylemleri de yine 2021 yılında kendini gösterdi. Suriyelilere yönelik pogrom niteliğinde saldırılar gerçekleşirken, Suriyeli işçiler de kendi örgütlenmeleri ve çeşitli direnişlerlerde yer aldılar. Bu eylemler yaygınlaşmasa da Türkiye’deki sınıf hareketinin Suriyeli işçilerle sağlıklı bağ kurması noktasında önem arz ediyor.
İmzalanan kötü toplu sözleşmeler, derinleşen yoksulluk, zamlar ve enflasyon 2021 yılında emek hareketinin başlıca gündemleri oldu. Kimi alanlarda patronların yanında sarı sendikalara karşı mücadele de öne çıktı.
İSİG Meclisi’nin verilerine göre 2021 yılının ilk 11 ayında iş cinayetlerinde en az 2017 işçi yaşamını yitirdi. İş cinayetlerinin yanı sıra ekonomik ve toplumsal krizden dolayı intiharlar da arttı. İSİG Meclisi’nin raporuna göre son sekiz yılda en az 502 emekçi intihar ederek hayatına son verdi. 2021 yılının başında, Şubat ayında ise işçi kenti Kocaeli, bir haftada gerçekleşen yedi intihara sahne olmuştu.
Yoksulluğa karşı eylemlerin yılı
2021 yılı, özellikle Eylül ayından itibaren yoksulluğa karşı eylemlere sahne oldu. Eylül ayında Merkez Bankası’nın faiz düşürmeye başlamasıyla birlikte TL’nin dolar karşısındaki muazzam değer kaybı, geniş kesimler açısından da derin yoksulluk getirdi. Dövize bağlı olarak enflasyon yüksek oranlarda artarken Türkiye’nin dört bir yanında yoksulluğa, zamlara ve krize karşı eylemler yapıldı. Bu eylemlerde 23 Kasım’da sosyalistlerin öncülük ettiği ve yer yer de polisin saldırdığı eylemler öne çıkarken KESK ve DİSK’in çağrıcılığını yaptığı mitingler de organize edildi.
Bu eylemlerin hemen öncesinde Ankara Batıkent’te emek ve demokrasi güçlerinin çağrısıyla yüzlerce kişinin krize, zamlara ve yoksulluğa karşı Batıkent Meydan’da yaptığı eylem, bileşenleri itibariyle dikkat çekici oldu. Eyleme apartman görevlilerinden taksicilere, ev kadınlarından motorlu kuryelere kadar çeşitli meslek ve toplumsal gruplardan katılım oldu.
Bu eylemlerin yanı sıra konfederasyonlardan bağımsız sendikaların, sendika dışı işçi örgütlerinin ve çeşitli sosyalist örgütlerin düzenlediği İşçi Emekçi Mitingi’nde yağmura rağmen yüzlerce işçi toplandı.
Asgari ücret
Döviz kurundaki yüksek artışla birlikte yoksulluk derinleşirken asgari ücret görüşmeleri gündeme geldi. Bağımsız iktisatçı ve araştırmacıların enflasyonu yüzde 50’nin üzerinde hesapladığı bir dönemde asgari ücret görüşmeleri daha başlamadan iktidar cephesinden çok uzun sürmeyeceğine ilişkin açıklamalar yapıldı.
Türkiye’nin en büyük toplu sözleşmesi niteliğindeki asgari ücret görüşmeleri sonucunda iktidar yüzde 50’ye yakın zam yaparak asgari ücreti 4250 TL olarak belirledi. İşveren maliyetini düşürmek adına gelir ve damga vergisi kaldırıldı. Yeni asgari ücret işçiler açısından tatmin edici bulunmadı. Ama bir yandan da beklentinin üstünde belirlenmiş olması “İşten çıkarmalar artar mı?” sorusunu akıllara getirdi.
Pandemide akla ilk gelenlerdendi: Market emekçileri örgütleniyor
Pandeminin ortaya çıktığı 2020 Mart’ından itibaren market emekçileri, gündelik yaşamın devamı açısından zorunlu bir alanda çalıştıkları için hiç “evde kalamadılar.” Marketler, bu süreçte artan iş yüküne ve yaşam riskine rağmen ücretlerin ve önlemlerin pek de artmadığı yerler oldu. Özellikle pandeminin ikinci yılı olan 2021’de emek düşmanı politikalar, daha da gün yüzüne çıktı. A101, Şok ve BİM, bu süreçte emek düşmanı uygulamalar ve hak ihlâlleriyle gündeme geldi.
Migros’un Kocaeli-Şekerpınar’da bulunan deposunda çalışırken ücretsiz izne çıkarılan ve Kod 29 ile işten atılan Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası (DGD-Sen) üyesi işçiler, Tuncay Özilhan’ın villasının önünü eylem alanına çevirdi.
Mağaza Market Sen, bu süreçte İstanbul başta olmak üzere çeşitli illerde marketleri gezerek hem işçileri örgütledi hem de hak ihlâllerini ortaya çıkardı. A101, BİM ve Şok’ta yoğunlaşan hak ihlâllerinin başlıcaları sendikal yasaklar, ücretsiz fazla mesai, eksik personel sonucu iş yükünün artırılması, tarihi geçmiş ürünlerin sattırılması konusunda işçlere baskı yapılması, kabul etmeyen işçilerin işten atılması, temelsiz şekilde Kod 29 ve türevleriyle işten atma oldu.
Esenyurt’ta A101’deki hak ihlâlleri ve tazminatsız işçi çıkarılmasına karşı Mağaza Market Sen ve Market İşçileri Dayanışma Ağı’nın ortak eylemi ile Mağaza Market-Sen’in Harbiye’de bulunan A101 market önündeki eylemleri, market işçilerinin eyleme çıkması açısından önemliydi.
Kuryeler de eylemde, Yemekspeti boykot edildi
Kuryeler de yine pandemiyle birlikte ismi en çok anılan kesimlerdi. Yemeksepeti ve işçi düşmanı CEO’su Nevzat Aydın’a karşı yürütülen mücadelenin simgeleştiği 2021’de Türkiye’de ve dünya genelinde çok sayıda motkurye oldu. Kuryeler, 2021 yılında süre dayatmalarının “kazalara” yol açması, esnaf-kurye modeliyle dayatılan güvencesizliğe, sendika düşmanlığına karşı eylemler yaptı.
Yemeksepeti’ndeki mücadele bu süreçte simgeleşti. Yemeksepeti işçileri, DİSK’e bağlı Nakliyat-İş Sendikası’nda örgütlenmeye başlayınca patron Nevzat Aydın’ın da saldırıları başlamıştı. İşveren sendikanın toplu iş sözleşmesi yetki aşamasına geleceği aşamada, örneği görülmemiş bir şekilde hile ve muvazaaya başvurarak, yasalara, yargı kararlarına aykırı bir şekilde resmi evrakta sahtecilik yapmış ve Yemeksepeti’ni Taşımacılık İşkolunu, 10 nolu Ticaret, Eğitim, Büro İşkolu olarak değiştirmiştir. Bunun sonucu 2000 Nakliyat- İş Sendikası üyesi işçinin üyeliği düşürülmüştü. Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanlığı da şu ana kadar bu sürece müdahale etmedi. Sendikanın başvurusu üzerine yapılan müfettiş incelemesinin sonucu da 8 ay geçmesine rağmen sendikaya gönderilmedi. Yemeksepeti’ne bu işçi düşmanı tavırlarından dolayı emek meslek ve tüketici örgütlerinden boykot çağrısı yapıldı.
Dalga dalga yayılan bir isyan: Enerji işçileri ne istiyor?
AKP’nin enerji dağıtım faaliyetlerini özelleştirmesinin ardından, ülke geneline irili ufaklı onlarca firma faaliyete geçti. Bu sektörde Sabancı gibi tekelci sermayedarların yanı sıra Cengiz gibi AKP döneminde palazlanan yandaş sermayeler de var. Özelleştirme süreci sonrasında ücretleri dramatik olarak düşen enerji işçileri, sarı sendikaların patronlarla imzaladıkları, sefalet zammı dayatan toplu sözleşmelere “Artık yeter” dedi. Cengiz Holding’e bağlı BEDAŞ’ta patlak veren enerji işçilerinin isyanı, kısa zamanda Ankara, Adana, Zonguldak’a yayılarak sarı sendika TES-İŞ’in egemenliğini kırdı. Bu süreçte enerji işçilerinin DİSK/Enerji-Sen’de örgütlenmeye başlamasıyla DİSK/Enerji-Sen de ülke barajını aşmış oldu.
Yeni sarı sendika olan Hak-İş’e bağlı Enerji İş, İstanbul’da BEDAŞ işçilerine kendi sendikalarında örgütlenmesi karşılığında aylık 700 TL vermeyi teklif etti. Teklif yasadışı olmasına rağmen herhangi bir yaptırım da gelmedi. Sarı sendikaların, develtin ve sermayenin baskısı altında DİSK/Enerji-Sen’de kalmaya devam eden işçilerin mücadelesi devam ediyor.
Ayrımcılığa maruz kalan kahramanlar (!): Sağlık emekçilerinin bir yılı
Pandeminin başından itibaren televizyonda “kahramanlar” olarak lanse edilen sağlık emekçileri, en başından beri ayrımcılığa uğruyor. 2021 yılı, sağlık emekçileri açısından sağlık emekçileri arasındaki ayrımcılığa karşı mücadeleyle geçti. Onların diliyle konuşalım: “Sağlık bir ekip işidir”
Sağlık emekçilerinin özlük hakları için yaptıkları eylemler, polisin saldırılarına maruz kalmıştı. Bir yıl boyunca Türk Tabipler Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ve Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası’nın öncülüğünde yürüyen sağlık emekçilerinin mücadelesinde, hekim odaklı sağlık politiakasından vazgeçilerek ayrımcılığın kaldırılması, ücretlerin yükseltilmesi ve özlük haklarındaki iyileştirme talepleri öne çıktı.
2020 Kasım ayında işkolu yasasının geçmesiyle daha önceden genel hizmetler işkoluna geçirilen hastane işçileri, yeniden sağlık işkoluna döndü. Bu gelişmeyle birlikte Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası da örgütlenme seferberliği yaratarak başta Ankara ve İstanbul olmak üzere çeşitli illerde sağlık işçilerini yeniden bünyesine katarak bir ivme yakaladı. Pandemide hastanelerin temizlik işçilerinin, hasta bakıcılarının emeğini görünür kılma mücadelesi veren ve hastanelerdeki emek düşmanı politikalara karşı işçilerin ortak iradesini ortaya koymaya çalışan Dev Sağlık-İş için 2021 yılı, yeniden yükseliş yılıydı.
SES için de özlük hakları ve 3600 ile 7200 ek gösterge mücadelesi öne çıktı. Kamudaki toplu sözleşmeyle kamu emekçilerine sefalet zammı dayatılmasının ardından SES, televizyonlarda reklam amaçlı kullanılan “Sağlık emekçilerinin hakkı ödenmez” sözlerine tepki göstererek “Ödenir, ödeyin” dedi. Yalnızca hekimleri kapsayacak şekilde çıkarılan ek gösterge düzenlemesine karşı Türkiye’nin dört bir yanında iş bırakan sağlık emekçileri, işyeri eylemleriyle “Sağlıkta ayrımcılık olmaz. Sağlık ekip işidir” dedi.
Hekimler açısından da Ankara Şehir Hastanesi’nde Kadın Doğum Polikliniği’nde 36 saatlik nöbetin ardından evine dönerken arabasıyla yaptığı “kazada” yaşamını yitiren asistan hekim Rümeysa Berin Şen, bir dönüm noktası oldu. Çalışma koşullarına dair mücadele, TTB açısından da öne çıktı. Beyaz Yürüyüş‘te hekimlerin ve bütün sağlık emekçilerinin sorunları dile getirildi.
Çayda kota ve kontnjana hayır!
Çay hasadı döneminde ÇAYKUR’un çay üreticilerinden günlük alacağı çay sınırının iyice aşağı çekmesiyle çay üreticileri ürünlerini özel teşebbüselere satmak zorun kaldı. Ancak ÇAYKUR dışında çay alanlar da kendilerinden başka alacak tüccarların olmamasını fırsat bilerek fiyatı aşağı çekti. Çay hasadı sırasında çay üreticilerinin isyanı da gündeme oturdu.
“Kota ve kontenjan” kaldırılsın diyen çay üreticilerine polis saldırırken Hopalı bir gencin eylem sırasında yaptığı konuşma da gündemi belirlemişti. Bu bölümü, o konuşmadan bir alıntıyla bitirelim:
"AKP gençlik kollarına üye olun, oradan sizi işi sokacaklar” diye Hopa’nın gençlerini AKP gençlik kollarına mahkûm ediyorlar. Mahkûm olmamak için biz diyoruz ki, ne yapıyoruz biz işsiz kalanlar, çay topluyoruz değil mi? Çayı topluyoruz da satabiliyor muyuz? Satamıyoruz. O zaman ne yapacağız? Kota var, kontenjan var, e biz işsiziz. Bizim işimiz ne? Çay toplamak. Biz AKP gençlik kollarına yalvarmayacağız. Biz çay toplayacağız."
Özel sektör öğretmenleri sendikalaştı
Özel okullar ve dershanelerde çalışan öğretmenler, kendi sendikalarını kurdu. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası (Öğretmen Sendikası), özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerin başta düşük ücret, güvencesizlik, mobbing gibi sorunlarıyla mücadele etmek üzere yola koyuldu. “Gözümüz karardı, çarıkları giyip memleketi arşınlamaya kararlıyız” diyen öğretmenler, taban ücret talepleriyle mücadelelerinin ilk kampanyasına giriştiler. Asgari ücrete ve hatta daha üdüşük ücretlere öğretmen çalıştırıldığını ifade eden öğretmenler, öğretmenlerin özlük haklarını koruyacak, taban ücretleri belirleyecek bir meslek yasası istiyor.
Öğretmen Sendikası ayrıca resmi tatillerde öğretmenleri herhangi bir mesai ücreti vermeden çalışmaya çağıran kurumlar üzerinde de baskı kurarak kimi yerlerde resmi tatillerdeki hak gaspına son verilmesini sağladı.
Rantın kokusu alınınca istenmeyenler: Geri dönüşüm işçileri
Atık kağıt işçilerine yönelik polis baskınları da 2021’de gündeme geldi. Emine Erdoğan’ın “Sıfır Atık” projesiyle geri dönüşüm sektöründeki ranta göz diktiği dönemde çeşitli valilikler de “sağlıksız olması” gerekçesiyle atık toplamayı yasakladı. Ancak geri dönüşüm alanında kayıt dışı olarak çalışan yüzlerce işçi için bir çözüm üretilmedi.
İstanbul’da Ümraniye Esenkent’teki atık kağıt depolarına zabıtalar ve çevik kuvvet baskın yaptı. İstanbul’da çeşitli yerlerde yapılan baskınlarda depolar ateşe verildi, işçiler gözaltına alındı. HDP Milletvekili Ali Kenanoğlu, kağıt ve plastik atık toplayarak geçimini sağlayan geri dönüşüm işçilerine yönelik İstanbul’un Bakırköy ve Ümraniye ilçelerinde valilik kararıyla gerçekleştirilen operasyonları Meclis gündemine taşıyarak, “Atık toplama işinin yasal statüye kavuşturulması yerine, yasaklanması bir çözüm müdür?” diye sordu.
Bir yıldan uzun süredir direnen Somalı madenciler kazandı
8 yıldır tazminatlarını alamayan Uyar Madencilik işçileri, Ankara’ya yürümüştü. Polisin Ankara’ya almadığı, ancak “Ölmek var, dönmek yok” diyerek vazgeçmeyen madencilerin bir yıldan uzun süren mücadelesi de kazanımla sonuçlandı. Bağımsız Maden İş Sendikası Uyar Madencilik’te çalışmış 952 madencinin tazminatlarının ödenmeye başlayacağını duyurdu.
Bu süreçte Bağımsız Maden İş Sendikası’nın iki acı kaybı oldu. Ankara önüde kurulan barikatın önünde madencilerin bekleyişi sürerken arabayla Soma’ya giden Bağımsız Maden İş Sendikası Genel Başkanı Tahir Çetin ve sendika üyesi Ali Faik İnter, yaptıkları kaza neticesinde yaşamlarını yitirdi.
Liman, tersane ve inşaatlar ölüm saçmaya devam ediyor
Limanlar, tersaneler ve inşaatlar, en çok iş cinayetinin yaşandığı alan olmaya devam ediyor. İstanbul Tuzla’da bulunan Kuzey Star Tersanesi’nde alınmayan önlemler nedeniyle bir ay içinde ikinci “iş kazası” gerçekleşti. Vinç bomunun kopması sonucu iki işçi ağır yaralandı. DİSK/Limter-İş, tersane önünde yaptığı basın açıklamasında alınmayan önlemlerin işçilerin ölümüne sebep olduğunu ifade ederken işçi ölümlerinin “düşük yoğunluklu savaş bilançosu” boyutuna geldiği belirtti.
Alınmayan önlemler ve iş cinayetlerinin yanı sıra hak ihlâlleri de bu alanda yoğun olarak yaşanıyor. Kayı İnşaat işçileri, iki yıldır alacaklarını almaya çalışıyor. Galataport işçileri, DİSK/Dev-Yapı-İş’e üye olduktan sonra işten çıkarıldılar. Ayrıca Orta Asya ülkelerinde ihale alan Türk firmalarının Türkiye’den vizesiz şekilde götürerek mahsur bıraktığı inşaat işçileri de 2021’de gündeme geldi. OMYAP işçileri Kazakistan’da bir süre mahsur kadıktan sonra acak dönebildi. Fettah Tamince’nin sahibi olduğu Sembol İnşaatı’ın Kazakistan’daki şantiyesinde çalışırken iki ayağını kıran Menderes Kıs’ta kalıcı sakatlık meydana geldi. Kıs, kayıtdışı çalıştığı için Kazakistan’da hastaneye gidememişti.
Kamu emekçileri sefalet zammına karşı Ankara’ya yürüdü
Kamudaki toplu sözleşme yandaş Memur Sen ile hükümet arasında yapıldı. Binlerce kamu emekçisi, kurulan masada sefalet zammına mahum edildi. İlk yıl yüzde 5+7, ikinci yıl 8+6 oranında zam öngören topu sözleşmeye karşı KESK, iki koldan Ankara’ya yürüdü.
Ücret taleplerinin yanı sıra sosyal ve idari talepleri de olan kamu emekçilerinin bir diğer gündemi de OHAL Komisyonu’nun verdiği ret kararları oldu.
Basın emekçilerinin mücadelesi
DİSK/Basın-İş, Artı TV/Artı Gerçek’te imzalanan protokol ile toplu sözleşme dışı bir yolla üyelerinin çalışma koşullarını fiili olarak belirleme noktasında önemli bir adım attı. Anca Artı TV/Artı Gerçek yönetiminin 4 Mart’ta DİSK Basın İş ile imzalanan protokolü yok sayarak işyeri temsilcisini işten çıkardı. DİSK/Basın-İş yaptığı açıklamada “Artı yönetimini işçi düşmanı, sendika düşmanı bu tutumdan vazgeçmeye çağırıyoruz” dedi.
Basın emekçilerinin bir diğer gündemi de Habertürk TV’nin Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Başkanı Fatma Şahin’in konuk olduğu canlı yayın çekimleri sırasında kanalın Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya’nın İHA Gaziantep kameramanı Ahmet Demir’i tokatlayarak ittiği açığa çıkması oldu. DİSK Basın İş “Kuru özre karnımız tok, Sarıkaya derhal istifa etmelidir! Buradan uyarıyoruz: İşçi sınıfı sabırlıdır ancak öfkesi serttir” diyerek Habertürk önünde eylem yaptı.
Direnişin yılı: SML Etiket, Bel Karper, Indomie, Xiaomi-Salcomp, Mitsuba…
2021 yılı aynı zamanda pek çok yabancı firmanın fabrikasında da direniş manzaralarını getirdi. Tayyip Erdoğan öncülüğünde yeni ekonomi modelinde öne çıkarılan yabancı yatırımcıların yapacağı yatırımlarla ekonomik kalkınma stratejisinin sonuçları açısından 2021, iyi bir ipucu yılı oldu. Ucuz işgücünün getirdiği yatırımlar, işçi direnişlerinin de merkezi oldu.
1 Mayıs
“Tam kapanma” bahanesiyle yasaklanan 1 Mayıs’ta sosyalistler yasakları tanımadı. Kent meydanları “Yaşasın 1 Mayıs” sloganları ile doldu. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere çeşitli illerde yasaklara rağmen sokağa çıkanlara kimi yerlerde polis saldırdı. Yurt genelinde yüzlerce kişi gözaltına alındı. (SENDİKA.ORG)