Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi yasalaşırsa, müsilaj sorunu özel sektöre havale edilecek. Emine Erdoğan’ın himayesindeki Çevre Ajansı’na ise mapa ve şamandıra ihalesi ile turizm alanlarını işletebilme yetkisinin önü açılacak.

Geçen hafta Meclis’e sunulan “Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ne ilişkin tepkiler sürüyor. Teklif yasalaşırsa, Çevre Ajansı’na mapa ile şamandıra ihalesi ve turizm alanlarını işletme yetkisi verilecek. Müsilajı engellemek amacıyla yapılacak olan çevresel denetimlerin özel firmalara devredilmesinin önü açılacak. Çevre yönetimi hizmetini de çevre mühendisi olmayan kişiler tarafından yapılacak.

AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Demir ile 64 milletvekilinin imzasıyla hazırlanan 31 maddelik “Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” Meclis Başkanlığı’na geçen hafta sunuldu. Müsilajla ilgili maddelerinde yer aldığı torba teklif yasalaşırsa atık alım, ön arıtma, arıtma veya bertaraf tesislerini kurmayanlar ile kurup da çalıştırmayanlara verilen para cezası, İstanbul, Bursa ve Kocaeli illerinin tamamında iki kat olarak uygulanacak.

ÇEVRE AJANSI’NA YETKİ

Teklifin 29. maddesi, koylara kurulacak mapa ve şamandıra ihale yetkisini, Emine Erdoğan'ın himayesinde kurulan Çevre Ajansı Başkanlığı'na verilmesinin önünü açıyor. Öte yandan ‘çevre kirliliğini önlemek ve yeşil alanların korunmasına, iyileştirilmesine ve geliştirilmesine katkı sağlamak amacıyla kurulan Çevre Ajansı’na turizm alanlarını işletebilme yetkisi verilecek.

DENETİM ÖZELLEŞTİRİLECEK

Marmara Denizi’nde müsilaja neden eylemlere yönelik cezai yaptırımlar artacak. Teklifin 5. maddesine göre; atık alım, ön arıtma, arıtma veya bertaraf tesislerini kurmayanlar ile kurup da çalıştırmayanlara verilen para cezası, İstanbul, Bursa ve Kocaeli illerinin tamamında iki kat olarak uygulanacak. Ancak aynı maddeyle birlikte müsilaj gibi olaylara neden olan atık yönetimi özel sektöre havale edilecek.

Yine aynı maddede yıllardır Çevre Mühendisleri Odası’nın tepki gösterdiği ‘çevre görevlisi’ tanımı yer aldı. Böylece denetim için Bakanlığın görevlendirdiği kişilerin ‘çevre mühendisi’ olma zorunluluğu ortadan kaldırılacak.

Teklifin 6. maddesinde de arıtma tesislerine ilişkin ‘özelleştirmenin’ yolu açılıyor. Müsilajı önlemek amacıyla Boğazlar, Susurluk havzası dahil Marmara Denizi Hidrolojik Havzasında ve İstanbul, Bursa ve Kocaeli’nin tamamındaki yerel atık alanına yönelik altyapı yatırımı yapma yükümlülüğü getiriliyor. Kanunda düzenlenen 6 aylık süre içerisinde bu yatırımların yerel idarelerce yapılmaması durumunda, Bakanlık ‘özel bir şirketle’ anlaşarak altyapı tesisi kuracak.

TEKLİFE MUHALEFET ŞERHİ

TBMM Çevre Komisyonu'nda yapılan görüşmenin ardından teklif, TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu'na sevk edildi. Önümüzdeki hafta görüşmeye başlanacak teklife CHP şerh düştü. Şerhte şu ifadeler yer aldı: “Kıyılardaki ve denizdeki kirliliği önlemeye yönelik maddelerle birlikte ajansa bu konuda kirlilik bildirimi gibi görevler yüklenileceğine, kıyılarda, korunan alanlarda turizm işletmeciliği görevi verilmektedir. Söz konusu faaliyetler denizlerimizdeki su kirliliğinin de artmasına neden olacaktır. Teklif, hassasiyetle sürdürülmesi gereken faaliyetin merkez üzerinden taşere edilmesi anlamına gelmektedir. Türkiye, AB Çevre Ajansı’na üyedir, ne var ki, Türkiye Çevre Ajansı için yasa önerisinde öngörülen statü ile görev ve yetki alanı bakımından AB üyesi olan devletlerdeki benzeri kurumlara göre ciddi sapmalar bulunmaktadır. Dünyadaki örneklerine uygun olarak, çevre politikası alanında strateji belirlemek, geliştirmek, çevre hakkında doğru ve bağımsız bilgi sunmak, iklim krizi ve diğer çevre sorunlarıyla ilgili ulusal strateji oluşturmak, bilimsel araştırmalar yapmak, halkı doğru bilgilendirmek amacıyla kurulmamıştır. Ajansın, çevreyi sermayeleştirme ve rant alanı haline getirme görev edindiği görülmektedir.”

ÖNCE EMİNE ERDOĞAN’A SUNULMUŞTU

2020 Aralık ayında Meclis’e gelen Çevre Ajansı kurulmasına ilişkin kanun teklifi Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeden önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’a sunulmuştu. AKP Milletvekili Selman Özboyacı’nın teklifi önce Emine Erdoğan’a sunmasını eleştiren CHP Milletvekili Murat Bakan, “Bir ülkede tek adam rejiminden daha kötü bir şey varsa o da bütün kuvvetlerin; yasamanın, yürütmenin, yargının bir ailede toplanmasıdır” demişti. (GÖKAY BAŞCAN - BİRGÜN)

Daha yeni Daha eski