HIDE

GAZETE DEMOKRAT / EKONOMİ

GRID_STYLE

SON HAVADİS

SHOW_BLOG

Seçmenini konsolide etmede büyük sıkıntı yaşayan Akp genel başkanı bugün bize neler söyledi?

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün (30.09.2022) Dolmabahçe Ofisi'nde düzenlenen Ekonomik Dönüşüm ve Yeni Paradigmalar Zirvesi...


AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün (30.09.2022) Dolmabahçe Ofisi'nde düzenlenen Ekonomik Dönüşüm ve Yeni Paradigmalar Zirvesi'nde birtakım açıklamalarda bulundu.

Erdoğan, yaptığı açıklamaların bir yerinde, "İktisat politikaları konusunda ilk dile getirdiğimizde pek çok çevrenin garipsediği yaklaşımları vardı. Her küresel kriz bizim yaklaşımlarımızın ne kadar doğru olduğunu teyit etmiştir. Ülkemize karşı haksız, hukuksuz, adaletsiz bir şekilde uygulanan yaptırımlar bizi bu yolu aramaya mecbur bırakmıştır" diye konuştu.

Erdoğan'ın toplantıda yaptığı uzunca sayılabilecek konuşmasının bizce en önemli bölümü bu cümlelerden oluşuyordu. Bu beyan içerisinde üzerinde durulması gereken 3 önemli vurgu vardı. İlki, uygulandığını öne sürdüğü ekonomik politikaların "teyit" edilmiş olması, diğeri, Türkiye'ye karşı uygulandığını iddia ettiği "yaptırımlar" ve nihayet "mecbur kalma" durumu".

Uygulandığı öne sürülen "iktisat politikaları" diye bir durumun olduğunu pek zannetmediğimizi hemen en başta belirtelim. Ortada bir durum varsa o da yalnızca bir "Erdoğan İnadı"dır, başka da bir şey değil. Erdoğan'ın, "Pek çok çevre yadırgıyor" şeklindeki tespiti/inadı durumun güzel bir özeti aslında. Enflasyonun getirildiği nokta ve buna paralel olarak her geçen gün daha da artan hayat pahalılığı ve yoksullaşma gündelik hayatımız içerisinde bizimle birlikte yürürken "Erdoğan İnadı"nın garipsenmesi değil, garipsenmemesi bir haber değeri taşıyor. O nedenle sözünü ettiğimiz inadın teyit edilmesinden söz etmek pek mantıklı olmasa gerektir.

Konuşmada ikinci vurgu olarak öne çıkan ve Türkiye'ye uygulandığı Erdoğan tarafından iddia edilen "yaptırımlar"ın neler olduğu ve "kimler" ya da "hangi çevreler" tarafından uygulandıkları her zamanki gibi açık değil, net değil. Ama Erdoğan yıllardır sarıldığı "Dış Güçler" muamması bu noktada hemen herkesin aklına gelen ilk şey oluyor. Anlaşılan bu "Dış Güçler" meselesi de tıpkı başörtüsü meselesi gibi Erdoğan o koltukta oturduğu sürece bitmeyecek gibi duruyor. "Dış Güçler" bu anlamda artık hastalıklı, marazi ve sakat bir hale getirilmiştir. Erdoğan'ın deyimiyle; "Türkiye'ye karşı haksız, hukuksuz, adaletsiz bir şekilde uygulanan yaptırımlar"ın neler olduğu hiç bir zaman somutlaştırılmamıştır. Somutlaştırılmasını beklemek ya da ummak da saflık olur. Bu nedenle, "Yaptırım"=Beceriksizlik şeklinde özetlenebilecek bir formül herhalde daha akla yakın olacak ve Erdoğan ve iktidarının ekonomi noktasında geldiği yerin zavallılığını anlamamıza yarayacaktır.

Konuşmadaki üçüncü vurgu bize göre ilk iki vurgudan çok daha önemlidir. Uygulandığı öne sürülen iktisat politikalarının bir "Mecbur Kalma" neticesinde ortaya çıktığından söz etmektedir Akp genel başkanı ve "mecbur kaldık" derken, aslında ( bize göre hiç bir zaman yapıl(a)mayan) bir enflasyon mücadelesinden değil de bir "Son Çare"den söz eder gibidir. Bu nedenle sözünü ettiğimiz "Mecbur Kalma" vurgusu aslında bir "İtiraf" gibi de okunabilir. Bu anlamda, ülkenin getirilip bırakıldığı noktayı açıklama konusunda "Dış Güçler" ya da "Türkiye'ye karşı uygulanan yaptırımlar" değil, Erdoğan'ın, "Faiz sebep, enflasyon netice" "İnadı"nın belirleyici olduğu çok aşikardır ve artık herkesçe de bilinmektedir. İktidar ve Erdoğan ekonomik anlamda ülkeyi bir çıkmaza sokmuşlardır ve o çıkmazdan çıkaramamaktadırlar, "Mecbur Kalma" bu nedenle bir "Son Çare" itirafı gibidir.

Erdoğan'ın Dolmabahçe'deki konuşmasında kırık dökük cümlelerle ve hiç de inandırıcı olmayan kısık bir ses tonuyla kurduğu bir cümleyle bu yazıyı sonlandıralım: "Enflasyon oranımızın nispeten yüksek seviyelere çıkması bazılarını şaşırtıyor olabilir. Halbuki biz aynı enflasyonu onları daha da şaşırtacak hızla düşürebilme kabiliyetine de sahip bir ülkeyiz. Bunu geçmişte yaşadık, ondan sonra da düşürdük"

Bu cümleden açıkça anlaşılıyor ki, yüzde 80 enflasyon Erdoğan için çok yüksek bir enflasyon değil, tam tersine nispidir ve bu nedenle olsa gerek Erdoğan için bu oran şaşırtıcı değildir. Ve yine bu nedenle olsa gerek Erdoğan'ın; "Halbuki biz aynı enflasyonu onları daha da şaşırtacak hızla düşürebilme kabiliyetine de sahip bir ülkeyiz. Bunu geçmişte yaşadık, ondan sonra da düşürdük" diyebilmiş olması hiç kimseye garip gelmemelidir. 

Dolayısıyla Erdoğan'ın bu söylediklerine bakarak, enflasyonu şaşırtıcı bir hızla düşürebilme yeteneğine sahipseniz şimdiye kadar bunu neden yapmadınız diye sormak ya da geçmişte ne zaman hangi orandaki enflasyonu hangi orana düşürdünüz, açıklayın da biz de bilelim demek hiç içimizden gelmiyor. Gelseydi çok ama çok saçma olurdu.

Sevgiyle, dirençli ve uyanık kalın! (HAYRİ GÜNEL)

BU YAZININ 1. DİPNOTU: 

Akp Denizli milletvekili Şahin Tin'in; "Midesine kuru ekmek giriyorsa aç değil demektir" cümlesini...

Emine Erdoğan'ın; "Porsiyonları küçültün" cümlesini...

AKP Elazığ milletvekili Zülfü Demirbağ'ın; "Domatesi taneyle ,eti gramla alın" cümlesini...

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un; "Paranız yoksa tatile kışın gidin" cümlesini...

Ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın; "Fakirlik Allaha yakın olmaktır" cümlesini... 

Asla unutmayın!

BU YAZININ 2. DİPNOTU:

Sayıştay 2021 yılı için denetim raporlarını yayımladı. Bu raporlardan anlaşıldığına göre, malum bakanlığın adı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştirildikten sonra kamunun 70 bine yakın konutunun kayıp olduğu ve aynı bakanlığın bütçesinden Emine Erdoğan’ın himayesinde kurulan Türkiye Çevre Ajansı’na 801 milyon 386 bin lira aktarıldığı ortaya çıktı ki bunları da asla unutmayın!

Business News