Dolayısıyla Fenerbahçe'nin ligde ve Avrupa'da oynadığı maçlar üzerinden tuhaf sayılabilecek çığlıklar atmak, teknik direktörüne ve futbolcularına şu ana kadar hak edip etmedikleri biraz kuşkulu olan ve bu nedenle bize göre çok gereksiz birtakım övgüler dizmek ya da ithaflarda bulunmak her ne kadar Fenerbahçe medyasının marifeti olsa bile şimdilik sadece bir gürültüdür...
Fenerbahçe lig başladığından bu yana toplam 11 lig maçına çıktı ama sadece 1 derbi maç oynadı ve o maçta da Beşiktaş'ı yenemedi. Konyaspor'a yenilirken Karagümrük maçında galibiyete kolayca ulaşamadı. Öte yandan ligin ilk haftasında kendi sahasında şu an ligin dibinde bulunan Ümraniyespor'la yenişemezken bu takımdan tam 3 gol yedi. Yendiği takımlardan Kasımpaşa'nın, Karagümrük'ün, Ankaragücü'nün ve İstanbulspor'un ligdeki durumlarının pek parlak olduğu söylenemez. Hatta bu takımlardan bazılarına daha ligin 11. haftası olmasına rağmen "küme düşerler" gözüyle bakanların sayısı az değil. Burada vurgulamaya çalıştığımız şey şu: Beşiktaş'ı dışta tutarsak, Fenerbahçe şu ana kadar kendisiyle birçok bakımdan denk kabul edilebilecek bir takımla karşılaşmadı. Bu anlamda olmak üzere, ligin 15. haftasında Trabzon'da oynayacağı Trabzonspor maçıyla, 18. haftada kendi sahasında Galatasaray ile oynayacağı maçlar denklik bakımından bize birçok veri sunacaktır. Öte yandan ligin ikinci yarısı, lige tutunma maçlarına sahne olacağı için, bu gerçekliğin, Fenerbahçe açısından maçların zorluk derecelerinin de artacağını peşinden getireceği düşünüldüğünde Fenerbahçe'nin ne olup ne olmadığını gösterecek bir başka veri deposu olarak bizlere ve meraklılarına sayısız ipuçları sunacaktır.
Fenerbahçe'nin bu sezondaki Avrupa macerası da hiç kuşkusuz bir veri deposudur. Şampiyonlar Ligi'nden elenip de Avrupa Ligi'ne düşen Fenerbahçe'nin, bu ligdeki grup maçlarına gelene kadar oynadığı ön eleme maçlarında karşılaştığı birkaç takım, Avrupa'nın ikinci hatta üçüncü sınıf takımları oldukları için, bu maçlardan gerçekçi gözlem ve tespitler çıkarmaya çalışmayı gereksiz görüyoruz. Ama bu noktada, Dinamo Kiev karşısına çıktığı 2 maçı ayrı tutmakta yarar olduğunu düşünüyoruz. Avrupa Ligi B grubunu sonuncu bitiren Dinamo Kiev, Şampiyonlar Ligi 2. eleme turu ilk maçında golsüz berabere kaldığı Fenerbahçe'yi ikinci maçta ve İstanbul'da 2 - 1 yenip Avrupa Ligi'ne göndermişti.
Halen içerisinde olduğu Avrupa Ligi macerası Fenerbahçe için denklik, tecrübe, güç ve kalite açısından hiç kuşkusuz çok çok önemli bir laboratuvar ama biz derin analizlere hiç girmeden işe yarayacaklarını düşündüğümüz kimi başlıklara değinmekle yetinmek istiyoruz.
Lafı dolandırmaya hiç gerek yok. Fenerbahçe'nin grup lideri olarak çıktığı B grubunda başından beri söylediğimiz gibi birbirine denk sadece 2 takım vardı: Fenerbahçe ve Rennes. Zaten puan durumu da bu dediğimizi somut bir biçimde onayladı. 6 grup maçından sadece 1 puan çıkartabilen Dinamo Kiev ve 5 puan çıkartabilen AEK Larnaca bize göre Konferans Ligi takımları seviyesinde bile değillerdir.
(Bu arada bir hatırlatma yapalım. Olumsuz yazı, yorum ve sosyal medya paylaşımlarına çok katılmamakla birlikte, Fenerbahçe İstanbul'da oynadığı Rennes maçını neredeyse farklı bir skorla kaybetmek üzereyken birdenbire ortaya çıkan Doğan Alemdar faktörünü akıllarda tutmanın da gerekli olduğuna inanıyoruz.)
Yeri gelmişken hemen altını çizelim. Bu satırların yazarı, başından beri, Dinamo Kiev'in Avrupa Kupalarına neden dahil edildiğine bir anlam verememektedir. Savaşın başladığı Şubat 2022'den Ağustos 2022'ye kadar rekabetçi hiçbir spor karşılaşmasının gerçekleşmediği ve dolayısıyla da futbol liglerinin iptal edildiği bir ülkenin Avrupa kupalarına dahil edilmesi tamamen siyasal bir durumdur ve bu yönüyle buram buram Rusya karşıtlığı kokmaktadır. Ve doğaldır ki, böyle bir Ukrayna Avrupa kupalarına dahil edilirken, Rusya'nın neden dışarıda tutulduğu sorusu hala sıcak, hala çok önemli ve hala cevapsızdır. AEK Larnaca'nın durumuna ve haline değinmeyi ise bu noktada çok gereksiz bir çaba olarak görüyoruz.
Tam da buraya ufuk açıcı olacağını düşündüğümüz bir dipnot bırakmak istiyoruz
Fenerbahçe, Başakşehir, Sivasspor ve Trabzonspor arasında, ülkenin bu sezonki topyekün Avrupa macerası açısından birçok bakımdan ama en çok da mali güç noktasında en başarılı takım hiç kuşkusuz Sivasspor. Kısıtlı mali olanaklarıyla Avrupa'da devam ediyor olmasının temelinde Rıza Çalimbay faktörü büyük yer tutuyor. Çalımbay, Slavia Prag maçından sonra; "Fenerbahçe, Trabzonspor ve Başakşehir’in yaptıkları şeyler normal. O kadro ve bütçeleriyle yaptıkları şeyler normal ama bana göre. Sivasspor hepsinden daha başarılı şekilde Avrupa’ya gitti" derken çok doğru bir tespit yapmıştır. Bu sezon için 7 transfer yapan Sivasspor bu transferlerin 5'i için hiç bir şey ödemedi. 2'si içinse sadece 1,5 milyon euro ödeme yaptı. Sırf bu örnek bile, söylemeye çalıştığımız şeyi somutlamaya yetmektedir aslında.
SONUÇ NİYETİNE
Fenerbahçe ligde şu ana kadar oynadığı 11 maçta, Beşiktaş hariç kendisiyle birçok bakımdan denk olabilecek takımlarla daha henüz karşılaşmamıştır.
Avrupa macerası Şampiyonlar Ligi'nden elenip Avrupa Ligi'ne düşmesiyle devam etmektedir. Avrupa Ligi'nde mücadele ettiği grupta kendisiyle denk sayılabilecek bir tek takımla yarışmış ve bu takımla oynadığı iki maçta 5 gol atıp 5 gol yemiştir.
Grubu 1 puanla en alt sırad bitiren Dinamo Kiev'in Şampiyonlar Ligi ön eleme turu maçları sonucunda Fenerbahçe'yi Avrupa ligine göndermiş olmasından söz eden pek olmamıştır.
Dolayısıyla Fenerbahçe'nin ligde ve Avrupa'da oynadığı maçlar üzerinden tuhaf sayılabilecek çığlıklar atmak, teknik direktörüne ve futbolcularına şu ana kadar hak edip etmedikleri biraz kuşkulu olan ve bu nedenle bize göre çok gereksiz birtakım övgüler dizmek ya da ithaflarda bulunmak her ne kadar Fenerbahçe medyasının marifeti olsa bile şimdilik sadece bir gürültüdür.
Çünkü Şampiyonlar Ligi'ni becerememiş olan Fenerbahçe ve Jorge Jesus için Avrupa Ligi daha yeni başlamıştır, süper lig için ise ligin ikinci yarısını beklemek gerekecektir.
MERAKLISINA BİLGİ NOTU
Artık özensizlikten mi, bilgisizlikten mi yoksa daha çok tık almak için mi yapılıyor bilinmez ama, spor medyası her yıl bu zamanlar hep aynı yanlışı ısrarla tekrarlayıp duruyor.
Mesele kısaca şu: Fenerbahçe İstanbul'da Rennes ile 3 - 3 berabere kaldığı maçın ardından gruptan çıkmayı garantilemedi. Rennes'in sadece 1 gol averajla önündeydi ve gruptan kimin çıkacağı son maçlara kalmıştı. Fenerbahçe Dinamo Kiev'i yenip Rennes de AEK Larnaca ile berabere kalınca gruptan Fenerbahçe çıktı. Tersi de olabilirdi. Fenerbahçe 2. bitirip Avrupa Ligi'nde devam edebilmek için Şampiyonlar Ligi'nden gelecek 8 üçüncüden biriyle eşleşip play off oynamak zorunda kalabilirdi. Dolayısıyla Fenerbahçe gruptan çıkmayı İstanbul'da oynadığı Rennes maçından sonra değil, dün gece oynadığı Dinamo Kiev maçından sonra garantiledi.
Sözünü ettiğimiz hatayı tıpkı şimdi olduğu gibi geçen yıl da bütün spor medyası yaptığında bu satırların yazarı Cumhuriyet'ten Arif Kızılyalın'a işin doğrusunu yazıp gazeteye gerekli düzeltmeyi yaptırmıştı.
BU YAZININ SORUSU
Buraya kadar yazdıklarımızla hiç bir ilgisi olmadığını biliyoruz ama yine de sormadan geçmeyelim istedik. Emre Bol'u TRTSpor'da bir futbol programında görünce çok şaşırdık. Emre Bol'un TRT'de ne işi olduğunu çözemedik. Sahi Emre Bol neden TRT'de)
Sevgiyle, dirençli ve uyanık kalın! (HAYRİ GÜNEL)