Rusya bir günde nasıl değişti? Böyle bir kalkışma nasıl mümkün olabildi? Kim kazandı, kim kaybetti? Bundan sonra ne olur?
Rusya'da çok kısa süren olağanüstü gelişmelerle ilgili, üç gündür birkaç orta büyüklükte kitap hacminde haber ve analiz okuduktan ve saatlerce YouTube ve TV kanalları izledikten sonra, konuyu nasıl özetlesem diye düşünürken aklıma bu günlerde Rusya'da en sık sorulan soru geliyor:
"Ne oldu?"
Ve ardından diğer sorular:
"Böyle bir kalkışma nasıl mümkün olabildi?"
"Kim kazandı, kim kaybetti?"
"Bundan sonra ne olur?"
Ama önce başka bir sorudan başlamak istiyorum:
1. Kim bu Prigojin?
Karanlık bir şahsiyet. Zaten görevi de Putin'in karanlık işlerini yapmaktı. Daha 18 yaşından itibaren hırsızlık, sahtecilik, yüz kızartıcı diğer suçlar, 9 yıl hapis derken, hayatı hep bu karanlık işler sınırında gelişti. Petersburg'da açtığı restoranda Putin'le tanışmıştı. O Devlet Başkanı olunca da yemek servisinden ticaretin çeşitli alanlarına kadar gelişip zenginleşti.
Sonradan kendi medyasını kurdu. Ama karanlık işler onun hep favorisiydi. Gizlice Putin'in emrine soktuğu "trol fabrikası" uluslararası ün kazandı (özelikle de 2016 ABD seçimlerinde Trump'a verilen destekle).
Diğer ve en önemli karanlık işi, 9 yıldır adım adım büyüttüğü paralı özel silahlı birlik olan Wagner'di. 2014'te Kırım'ın ele geçirilmesinde, Suriye'de, Afrika'nın birçok ülkesinde ve nihayet Ukrayna'da Wagner, resmî Rus ordusunun açıktan yapamadığı birçok iş yaptı, Putin'in amaçlarına hizmet etti.
2. Sorun nerede patlak verdi?
Prigojin'in askerî ağırlığı arttıkça Rusya Savunma Bakanlığı'yla, özellikle de Bakan Şoygu ve Genelkurmay Başkanı Gerasimov'la ilişkileri gerginleşiyordu. Resmî birliklerin beceriksizce savaştığını sık sık tekrarlayan Prigojin, ayrıca kendisine gerekli silah ve teçhizatın verilmemesinden dolayı sert eleştiriler yapıyordu.
Rekabetin ve eleştirilerin dozunun yükselmesiyle birlikte, her ne kadar Putin'e bağlılıktan ayrılmasa da, Prigojin'in bazı sözleri "sınırı aşıp" Kremlin'e de yönelmeye başladı. Putin'in son 1,5 aydır onunla görüşmek istemediği söyleniyordu. Şoygu'nun 10 Haziran'da "gönüllü savaşçıların ve paralı birliklerin 1 Temmuz'a kadar Savunma Bakanlığı'nda kaydının yapılması" talimatı gerginliği iyice arttırdı. Üstelik Putin de bu talimatı desteklemişti. Ama Prigojin bağımsızlığını kaybetmek istemiyordu.
23 Haziran'da Prigojin, Rusya Ordusu'nun Ukrayna'daki Wagner birliklerini bombaladığını ve ağır kayıplar verdiğini söyleyerek resti çekti.
3. İsyan nasıl başladı?
25 bin savaşçısı olduğunu belirten Prigojin, Ukrayna'dan çıkıp güneydeki en önemli Rus kentlerinden Rostov'a gitti ve oradaki stratejik resmî kurumların binalarını kolayca ele geçirdi. Wagner'in bir bölümü de tanklarla, zırhlı araçlarla, hatta hava savunma sistemleriyle kuzeye doğru ilerlemiş, Voronej'i zapt etmişti. O ilerleme sırasında Wagner güçleri Rusya Ordusu'na ait bir uçağı ve altı helikopteri düşürmüş, 10'u aşkın pilot ve personeli öldürmüştü.
Rostov'da çeşitli açıklamalar yapan Prigojin, Savunma Bakanı'yla Genelkurmay Başkanı'na karşı bayrak açtı. Bu arada söylediği bazı sözler Putin'e de eleştiri anlamına geliyordu. (Yorumcular arasında ayrılık yaratan bir konuda benim görüşüm şu: Ukrayna'da canı yanmış olan Prigojin son ana kadar Putin'i hedef almak istemiyordu ve "siyasi iktidarı hedef alan bir darbe" yapmayı planlamıyordu ancak kontrol edemediği öfkesi ve attığı adımlar, onu fiilen bir isyancıya ve darbe girişimcisine dönüştürdü.)
Kısa bir sessizliğin ardından sert bir konuşma yapan Rusya lideri, "hain" olarak suçladığı Prigojin'in cezalandırılacağını dile getirdi. Soruşturma başlatıldı. "Devlet Başkanı yanılıyor, biz Rusya'daki yolsuzlukları da çözeceğiz" diyen Wagner sahibi ise birliklerinin Moskova'ya ilerlediğini duyurdu.
4. Kremlin korktu mu?
Bunun ardından beklenen gelişme (olayı dikkatle izleyen Batı'nın tahmini de bu yöndeydi), Rusya'nın bütün gücüyle bu "bir avuç isyancıyı" kısa sürede etkisiz hale getirmesiydi. Bu sırada Rostov'da, Voronej'de ve belki Moskova dâhil başka şehirlerde kan dökülmesi de kaçınılmaz hale gelebilirdi.
Ama önce ordu ve istihbarat adına iki üst düzey yöneticiyi Prigojin'le anlaşmaya gönderdiler. İsyancıların lideri, kameralar önünde onları azarladı. Geçen kritik saatlerin ardından meseleye Belarus Başkanı Lukaşenko'nun karıştığı ve onun arabuluculuğunda bir çözüm bulunduğu iddia edildi (tabii aslında öneriler ve tavizler Moskova'dan geliyordu). Progojin'le ilgili soruşturmadan vazgeçileceği, kendisine bir şey yapılmayacağı, Belarus'a gitmesine izin verileceği, bunların karşılığında da Wagner güçlerinin atağına son verip geri döneceği vurgulanıyordu.
Prigojin "adalet yürüyüşü" adını verdiği atağını sonlandırıyordu. Ama Kremlin'le gizli anlaşmasının gerçek içeriği bir sır olarak kalıyordu.
5. Bu işten kim kârlı çıktı?
Kimilerine göre şöyle veya böyle isyan bayrağını açtıktan sonra, sabah kendisine kükreyen "koskoca Putin"in akşam geri adım atmasıyla Prigojin bu işten kazançlı çıktı.
Kremlin "ona dokunmama" sözünü tutar mı, bilemeyiz. Ama savcılık soruşturmasının sürüp sürmeyeceği konusu bir yana, pek çok Rus muhalifin yurtdışında garip biçimlerde hayatını kaybettiğini biliyoruz. Bizim bildiğimizi Prigojin de biliyor. O Belarus üzerinden hem savaştığı hem de ticaret yaptığı bir Afrika ülkesine mi gitmeyi düşünüyor, başka bir planı mı var, meçhul.
Ama bu işten en zararlı çıkanın, Rusya siyasi iktidarı ve bizzat Putin olduğu ortada. Silahlı da olsalar, birkaç bin kişi de olsalar (25 bin olsalar da), dünyanın en güçlü devletlerinden biri nasıl bunlarla başa çıkamaz? Wagner nasıl yüzlerce km yoldan elini kolunu sallayarak Moskova'ya 200 km kalana kadar ilerleyebilir?
Putin niye daha önceden (Prigojin, Şoygu'yu eleştirirken, hatta açıkça küfrederken) hep sustu? Ayaklanma başladığında neyi bekledi? Ertesi gün sert konuşmasını yaptıktan sonra neden yumuşadı? (O sırada uçağıyla Moskova'yı terk ettiği iddiaları yayıldı.) Rusya halkının gözündeki imajının "korkaklık" algısıyla bozulması riski yok mu?
6. Koca Rusya nasıl Prigojin'e ‘bulaştı'?
Başta anlattık, Prigojin çok karanlık bir şahsiyet. Ama özellikle Putin başa geldikten sonra adım adım güçlendi. Son 10 yılda kudreti iyice arttı. Son bir yıl içinde ise hemen herkese meydan okuyacak aşamaya geldi. Böyle bir şey nasıl mümkün olabiliyor?
Rusya birçok açıdan dünyanın en güçlü ülkelerinden ve devletlerinden biri (tarihi ve kültürü, ekonomisi, siyasi ve askerî kapasitesi vs.). Nasıl böyle bir "haydut" ile iş birliği yapar? Onun suçlarına nasıl göz yumar? (Prigojin yasallığı kuşkulu Wagner için cezaevlerinden "iyi savaşırlarsa 6 ay sonra özgürlük" vaadiyle mahkûmları topluyordu, bir keresinde savaştan kaçan bir askerin kafasının balyozla dağıtılmasının videosu açıkça dolaşıma sokulmuştu; hatta kendisi Duma'daki siyasi liderlerden Mironov'a balyoz hediye ederek bu işi iyice meşrulaştırmıştı.) Normal bir hukuk devletinde böyle şeyler mümkün olabilir miydi?
7. Putin şimdi ne yapacak?
Aşağı yukarı 24 saat süren olaylardan prestij kaybıyla çıkan Putin şimdi ne yapacak? Herhalde siyaset ve PR alanında bir dizi adım atıp gücünü yeniden toparlamaya gidecektir. (Dün akşam geç saatlerde yaptığı konuşma bunun ilk adımı gibi görünüyor.) İç politikada zaten giderek sertleşme yolundan yürüyordu, daha da sertleşmesi beklenebilir.
Ukrayna savaşından sonra şimdi de bu isyan girişimiyle zaafları iyice ayyuka çıkan ordu ve haberalma alanında radikal önlemler almaya çalışabilir (ama Şoygu'yu ve Gerasimov'u hemen görevden alması "Prigojin'e boyun eğdi" söylemine yol açacağı için bir süre bundan kaçınabilir).
Putin'in önünde epeydir duran önemli bir soru, şu an daha keskin bir hal aldı: Mart 2024'teki devlet başkanlığı seçimlerinde aday olacak mı? Cevap evet ise sarsılan otoritesini nasıl toparlayacak? Hayır ise kendi yerine nasıl bir formülle kimi geçirmeye çalışacak?
8. Pardon, halk ve muhalefet nerede?
Aklıma John Reed'in Rusya'da 1917 Ekim Devrimi'ni anlattığı ünlü Dünyayı Sarsan On Gün kitabı geliyor. Şimdi de Rusya'yı sarsan bir günün kitabı yazılabilirdi. Ama bu kitapta halkın, toplumun nasıl bir yeri olurdu? Ve muhalefetin? Vay ki ne vay!..
Sakin ortamların huzurlu reytinglerinde Putin'in popülaritesinin yüzde 75, 80, hatta 90'a çıktığını yazıp çizmek kolay. Peki, çok sevilen Putin'e karşı isyan başlatan bir haydut ve silahlı çetesine karşı Rostov'da, Voronej'de, onların içinden ya da kıyısından geçtikleri diğer şehirlerde ve başkent Moskova ile liderin çok sevdiği Petersburg'da halk sokağa çıktı mı? Gösteri yapan, onu bırakın şu veya bu şekilde sesini çıkaran oldu mu? Hayır. Rusya, tıpkı 1991'de SSCB aniden yıkılırken olduğu gibi aşırı derecede sessizdi.
Rusya'da "radikal muhalefet" sayılan Navalni ve benzerlerinin, ya içerde bastırıldıkları ya da yurtdışına çıkmak zorunda kaldığı için ağırlıkları hissedilmedi. Diğerleri ise (komünistler, Liberal Demokrat Partisi, öteki partiler) gerçek anlamda muhalif değil, biraz hık-mık edip sonunda Putin'i destekleyen "Duma dekorasyonu" durumunda. Zaten iktidar da onlara muhalefet değil "sistem içi muhalefet" diyor. (Bu arada Kılıçdaroğlu, Rusya'daki olaylarla ilgili olarak "Wagner-SADAT" paraleli kurmakta haksız değildi. Ama daha önemlisi, Türkiye'nin Rusya gibi "muhalefetsiz kalmaması" görevidir ve Rusya'daki isyan denemesinden bu ders de çıkarılmalıdır.)
Buraya son 1-2 ay içinde Prigojin'in Rusya'da siyasetçilere güven anketlerinde 5. sırada geldiğini ekleyeyim. Bir de kendi spekülatif tahminimi: Bugün yapılsalar Prigojin ikinci gelir. Rostov'dan nasıl kitlesel sevgi gösterileriyle uğurlandı, görmediniz mi?
9. Bütün bunların Ukrayna savaşına etkisi var mı?
Bütün bunlar, Putin'in büyük bir hata yaparak başlattığı Rusya-Ukrayna Savaşı koşullarında, devletin ve iktidarın zaaflarının arttığı bir ortamda gündeme geldi.
Ne "dünyanın en büyük ikinci ordusu" o kadar güçlüymüş, ne de ünlü "Rus haber alma örgütü"! Ve 23 yıldır başta olan Putin de artık eskisi gibi "yenilmez" değil.
Cephede bir yandan resmî ordu, diğer yandan Wagner ile sürdürülen savaşta şimdi durum iyice karıştı. Wagner dağıtılacak mı? Yoksa bu şartlarda - Prigojin ülkeden uzaklaştırılmışken - devam edecek mi?
Üstelik bütün bunlar Ukrayna'nın karşı taarruzunun sürdüğü ortamda yaşanıyor ve Kiev'i oldukça mutlu ediyor.
Bu arada geçen gün Prigojin'in "Aslında Ukrayna savaşı doğru ve haklı değil. Bize en başta dendiği gibi, biz saldırmasak Ukrayna ve NATO Rusya'ya saldıracaktı tezi yalandı" açıklaması da bundan sonra sıkça gündeme gelebilir.
10. Batı'nın tutumu ve beklentisi ne?
Rusya'nın karıştığı ilk saatlerden itibaren ABD, Britanya, Almanya ve Fransa liderleri arasında görüşmeler oldu. Prigojin'in bir başkaldırı hareketi yapabileceği istihbaratına sahip olduğunu kaydeden Batılı yöneticiler, gelişmelerin Putin'in koltuğunu kaybetmeye yol açabileceği umuduyla nefeslerini tutup beklediler. Aynı zamanda Moskova'daki bu karışıklıkların, savaşta Ukrayna'nın elini güçlendirdiğini not ettiler.
Şimdi de bu sarsıntılardan sonra Kremlin'de yeni bir huzursuzluk çıkar mı, gerçek bir darbenin koşulları ya da bir suikast ortamı doğar mı, muhtemelen bunları düşünüyorlar ve planlarını gözden geçirmeye çalışıyorlar.
Son olarak Rusya'da yaşananlarla ilgili olarak ABD Dışişleri Bakanı Blinken tarafından yapılan kısa yorumu aktarayım: "Dün Ukrayna'nın başkenti Kiev'i ele geçirmeye çalışan Rusya, bugün Moskova'yı korumak zorunda kaldı." (HAKAN AKSAY - T24)